İçeriği gör

Mencelik

Yeni Üye
  • İçerik

    83
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Topluluk Puanı

229 Mükemmel

Mencelik Hakkında

  • Rütbe
    Plus

KHK Bilgisi

  • KHK
    672
  • Kurum
    Milli Eğitim Bakanlığı
  • Kriterler
    Cihan Medya
    SD Kart - Garson
  • Komisyon Kararı
    Kabul

İdari Yargı Bilgisi

  • İdari Süreç
    Dava Bulunmuyor

Adli Yargı Bilgisi

  • Adli Süreç
    Beraat/Kyok

Güncel Profil Ziyaretleri

Pasif. Profili ziyaret edenler, bu bölüm üye tarafından aktifleştirimeden görüntülenmez.

  1. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Bugün anayasa mahkemesine bireysel başvurumuzu yaptık… Hakımız da hayırlısı kaç ayda sonuçlanır….
  2. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    @yedibeyza nasıl paylaşayım yardımcı olursanız ERZURUM BÖLGE İDARE MAHKEMESİ'NE Gönderilmek Üzere VAN 3. İDARE MAHKEMESİ’NE DOSYA ESAS NO: DOSYA KARAR NO: DAVACI: DAVACI VEKİLİ:Av. Ömer Özcan KAÇMAZ KONU:Van 3. İdare Mahkemesinin …… Esas, …… Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarımızı içerir savunma ve bayanlarımızdır. DOSYANIN ESASI HAKKINDAKİ GENEL OLARAK AÇIKLAMALARIMIZ ve İTİRAZLARIMIZ: Van 3. İdare Mahkemesinin …… Esas, …… Karar sayılı kararı aşağıda açıklamış olduğumuz gerekçelerden dolayı hukuka aykırıdır ve bozulması gerekir. Mahkeme her ne kadar süre yönünden davanın reddine karar vermiş ise de söz konusu karar kanunen ve hukuki ilkeler ile yerleşik mahkeme kararları, yüksek Danıştay dava daireleri kararları da dikkate alındığında açıkça hukuka aykırılık oluşturur. →2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinde, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, 60 gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, 60günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri,60 günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, 60 günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren 60 gün içinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır. Kamu personelinin gerek görevde bulundukları sırada gerekse KHK ile görevden uzaklaştırılıp sonrasında göreve iade edilmiş olmaları hallerinde, parasal ve özlük haklarıyönünden her ay hukuki sonuç doğuran, diğer bir ifadeylesüregelen etkileri bulunan idari işlemlere karşı ilk tesis edildikleri ya da ilk uygulandıkları anda davanın açılmamış olması, başvuru tarihinden ileriye dönük sonuçlar doğurmak üzere sonradan başvuru yapılmasına ve buna dayalı olarak tesis edilen işlemlerin dava konusu edilmesine engel teşkil etmez. Buna göre ilgililer, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi hükmü uyarınca, haklarında kanunların öngördüğü işlemlerin yapılması için her zaman idareye başvurabilecekleri gibi isteklerinin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde anılan maddede öngörülen usule uygun olarak dava açabilecekleri kuşkusuzdur. Nitekim Danıştay 8. Dairesinin 26/02/2020 tarihli kararında: “ Dosyanın incelenmesinden, davalı idare tarafından 03/09/1997tarihinde ilan edilen Balıkesir Meslek Yüksek Okulu ..... Bölümü için öğretim görevlisi kadrosuna yazılı ve sözlü sınavları kazandığı halde atanmasının yapılmaması üzerine davacı tarafından bu işlemin iptali ve atamanın yapılacağı tarihe kadar geçen süreye ilişkin maaş ve tüm özlük haklarının verilmesi talebiyle Bursa 2.İdare Mahkemesinin E:1998/15 esasına kayıtlı olan davanın açıldığı, Mahkemece verilen 26/02/1999 tarih ve K:1999/125 sayılı kararda"... dava konusu işlemin iptaline, işlemin tesis tarihi ile karar gereği davacının atamasının yapıldığı tarihe kadar belirlenen süre için hesaplanacak davacının yoksun kaldığı maaş ve diğer özlük haklarının davacıya ödenmesine..." karar verildiği, bu karara karşı avalı idarece yapılan temyiz ve karar düzeltme taleplerinin reddedilerek kararın 17/07/2002 tarihinde kesinleştiği, Bursa 2.İdare Mahkemesinin kararına istinaden davacının atamasının17/05/1999 tarihinde yapıldığı ve 28/05/1999 tarihinde göreve başladığı, davacı tarafından 14/03/2003 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuruda bulunularak Bursa 2. İdare Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına istinaden 16/09/1997-28/05/1999tarihleri için maaş ve diğer tüm özlük haklarının hesaplanarak yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği, bu talep üzerine davacıya 17/02/2004 tarihinde ödeme yapıldığı, daha sonra da maaş ve özlük haklarının eksik ve yanlış hesaplandığı gerekçesiyle özlük ve mali hak kayıplarının giderilmesi istemiyle 24/09/2014 tarihinde yeniden davalı idareye başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun idarece cevap verilmeyerek zımnen reddi üzerine31/12/2014 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar İdare Mahkemesince uyuşmazlığın yargı kararının uygulanmamasından kaynaklandığı değerlendirilerek karar verilmiş ise de, uyuşmazlık; yargı kararının uygulanmamasından değil, davacının hizmet başlangıç tarihinin ne zaman olduğunun belirlenerek maaş ve özlük haklarının buna göre düzenlenip düzenlenmeyeceğinin belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, davacının başvurusunun, parasal ve özlük hakları yönünden her ay hukuki sonuç doğuran, diğer bir ifadeyle süregelen etkileri bulunan kısımlarının, 2577 sayılı Kanun'un 10.maddesi kapsamında olan bir başvuru olarak değerlendirilerek, zımnen ret işlemine karşı süresi içinde açılan davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden reddedilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.” Denilerek bu husus açıkça ifade edilmiştir. →Görevden uzaklaştırılan dönemde kesinle aylıkların ilgililere ödeneceği hususu, 657 sayılı Kanunun 141/2 maddesinde düzenlenmiş olmasına rağmen, bu kesilen maaş ile görevden uzaklaştırma sonucunda ortaya çıkan diğer ödemelerin geri ödenme süresi ile ilgili meri mevzuatta sınırlayıcı ve zorunlu bir süre öngörülmemiştir. Mülkiyet hakkı kapsamında bulunun davacı müvekkilin görevden uzaklaştırılmasına dair istemlerine ait davamızın kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi açıkça hukuka aykırıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 07/02/2019 tarih, 2015/4812 başvuru sayılı kararında: “Sonuç olarak başvurucunun maaşından kesintilerin yapıldığı tarihlerden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacakların enflasyon oranları karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğratılarak ödendiği anlaşılmaktadır. Buna karşın başvurucuya herhangi bir faiz ödemesi yapılmamış, faiz ödemesi yönünde başvurucunun talebi de idari ve yargısal makamlarca reddedilmiştir. Söz konusu eğer kaybının oranın gözetildiğinde müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu lehine bozduğu kanaatine varılmıştı… Başvurucunun maaşından kesintiler daha sonra göreve iade edildiği enflasyon oranları karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.” Denilerek bu hususu vurgu yapmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek Protokolün 1.maddesi (P1-1) şu ifadeyi içermektedir: “Her gerçek ya da tüzel kişi, mülkiyetinden/malvarlığından müdahale edilmeksizin yararlanma hakkına sahiptir. Hiç kimse, kamu yararı uyarınca ve yasanın ve uluslararası hukuk genel ilkelerinin öngördüğü koşullara tabi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılması hali hariç, mülkiyetinden yoksun bırakılmayacaktır.” Mülkiyet hakkı, kişinin sahip olduğu şeyler üzerindeki hakkını güvence altına alır. Bu maddenin uygulanabilir olması için, kişinin sahip olduğu bir şeye kamu makamları tarafından ir müdahalede bulunulmuş olması gerekir. AİHM, mülkiyet hakkının konusunu oldukça geniş yorumlamakta, belli bir mülk tanımı yapmamaktadır. Madde kapsamında bir mülkten bahsedebilmek için, başvurucunun ekonomik bir değeri olan menfaatini ispat etmesi gerekmektedir. Mahkeme, “taşınır ve taşınmaz mülkiyetini”, “patent” gibi fikri mülkiyet haklarını, “intifa hakkını” ve “alacakları” bu madde kapsamında değerlendirmektedir. AİHM, Pressos Compania Naviera S. A. e diğerler- Belçika kararında (17849/91, 20.11.1995) iç hukukta bir malvarlığı değeri teşkil eden ve ihmal sureti ile meydana gelen zararlardan doğan “tazminat talebini” mülk olarak nitelendirmiştir. Müstakbel kazanç da sözleşme uygulamasında mülk sayılmaktadır. Ambruasi- İtalya davasında, müstakbel kazanç hak edilmiş olduğu ve talep edilebilir bir alacağa dayandığı takdirde, madde kapsamında mülk korumasından yararlanabilmektedir (Ambruasi-İtalya, No: 31227/96, 19.10.2000). Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılması - Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin AY Md. 35 (veya P1-1)’in hangi kuralı kapsamında ele alınacağı belirlendikten sonra, sınırlamanın hakkı ihlal edip etmediğini tespit için üç aşamalı bir test yapılmaktadır. Bu testin unsurları şöyledir: a) Birinci aşama, söz konusu müdahalenin kanunla/hukukla öngörülüp görülmediği; b) İkinci aşama, yapılan müdahalenin sınırlama ölçütlerine ya da bir başka deyişle meşru amaçlara uygun olup olmadığı ve c) Üçüncü aşama, müdahalenin/sınırlamanın ölçülü olup olmadığı (adil denge kurup kurmadığı) veya hakkın özüne dokunup dokunmadığıdır. Yukarıda izah ettiğimiz mülkiyet hakkında ilişkin açıklamalar dikkate alındığında netice itibariyle Mülkiyet hakkı kapsamında bulunun davacı müvekkilin görevden uzaklaştırılmasına dair istemlerin kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi hukuka, Anayasal ve yasal ilkeler ile taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ile hukukun genel ilkeleri ve AİHM kararlarına aykırılık teşkil etmektedir. SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda izah etmiş olduğumuz nedenler ve resen göz önüne alınacak sebepler de dikkate alınarak davacı müvekkil hakkında Van 3. İdare Mahkemesinin …… Esas, …… Karar sayılı kararının bozulmasını ve davamız hakkında kabul kararı verilmesini saygılarımızla talep ederiz.
  3. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Hocam tek hakim ile verilen kararlar Danıştaya gitmez kesin verilen kararlardır. Anayasa mahkemesine dava açmak gerekir….
  4. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    İade sonrası Alamadığımız haklarımız için Anayasa mahkemesine dava açacağım bana dilekçe lazım varsa gönderebilirmisiniz?
  5. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    @Aydın44 hocam para hesaba yaptırıldıktan hemen 60 gün içinde dava açılmalı Yoksa red alırsınız
  6. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    @Musa Erkmen evet hocam
  7. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    İade sonrası idere mahkemesine açtığımız diğer ödenmeyen haklarımızla ilgili davamızın istinaf aşamasından da red aldım.. 60 günlük zamanı kaçırmayın… şimdi ne yapılması gerekir, çünkü istinaf kesin red vermiş…
  8. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    @kehake hocam süreden dolayı red vermediler mi?
  9. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Asgari geçim indirimi dava dilekçesi bana lazım...kendisinde dilekçe bulunan arkadaş mencelik@hotmail.com adresine gönderebilir mi?
  10. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    @Revenna Revenna @hamido yok yapmadım....
  11. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Danıştay dan süre ile ilgili çok önemli karar çıkmiş. Tam dediğimiz şekilde çıkmış karar. Sizin davalarda talep üzerine idarenin red ya da sessiz kalmasından sonra 60 günlük süre başlar Danıştay kararı tüm mahkemeleri bağlar... İdare mahkemelerin toplu para yaptırıldıktan sonra 60 gün içinde başvuru yapılmadığı için verilen red kararlarını hukuksuz buldu, bu yanlış anlaşılmayı idareye hak talebinde bulunduktan sonra 60 gün olarak vurguladı....
  12. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Süreden dolayı red alanlar için dilekçe ERZURUM BÖLGE İDARE MAHKEMESİ'NE Gönderilmek Üzere VAN 3. İDARE MAHKEMESİ’NE DOSYA ESAS NO : DOSYA KARAR NO : DAVACI : DAVACI VEKİLİ : KONU :Van 3. İdare Mahkemesinin …… Esas, …… Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarımızı içerir savunma ve bayanlarımızdır. DOSYANIN ESASI HAKKINDAKİ GENEL OLARAK AÇIKLAMALARIMIZ ve İTİRAZLARIMIZ: Van 3. İdare Mahkemesinin …… Esas, …… Karar sayılı kararı aşağıda açıklamış olduğumuz gerekçelerden dolayı hukuka aykırıdır ve bozulması gerekir. Mahkeme her ne kadar süre yönünden davanın reddine karar vermiş ise de söz konusu karar kanunen ve hukuki ilkeler ile yerleşik mahkeme kararları, yüksek Danıştay dava daireleri kararları da dikkate alındığında açıkça hukuka aykırılık oluşturur. →2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinde, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, 60 gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, 60günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri,60 günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, 60 günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren 60 gün içinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır. Kamu personelinin gerek görevde bulundukları sırada gerekse KHK ile görevden uzaklaştırılıp sonrasında göreve iade edilmiş olmaları hallerinde, parasal ve özlük hakları yönünden her ay hukuki sonuç doğuran, diğer bir ifadeyle süregelen etkileri bulunan idari işlemlere karşı ilk tesis edildikleri ya da ilk uygulandıkları anda davanın açılmamış olması, başvuru tarihinden ileriye dönük sonuçlar doğurmak üzere sonradan başvuru yapılmasına ve buna dayalı olarak tesis edilen işlemlerin dava konusu edilmesine engel teşkil etmez. Buna göre ilgililer, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi hükmü uyarınca, haklarında kanunların öngördüğü işlemlerin yapılması için her zaman idareye başvurabilecekleri gibi isteklerinin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde anılan maddede öngörülen usule uygun olarak dava açabilecekleri kuşkusuzdur. Nitekim Danıştay 8. Dairesinin 26/02/2020 tarihli kararında: “ Dosyanın incelenmesinden, davalı idare tarafından 03/09/1997tarihinde ilan edilen Balıkesir Meslek Yüksek Okulu ..... Bölümü için öğretim görevlisi kadrosuna yazılı ve sözlü sınavları kazandığı halde atanmasının yapılmaması üzerine davacı tarafından bu işlemin iptali ve atamanın yapılacağı tarihe kadar geçen süreye ilişkin maaş ve tüm özlük haklarının verilmesi talebiyle Bursa 2.İdare Mahkemesinin E:1998/15 esasına kayıtlı olan davanın açıldığı, Mahkemece verilen 26/02/1999 tarih ve K:1999/125 sayılı kararda"... dava konusu işlemin iptaline, işlemin tesis tarihi ile karar gereği davacının atamasının yapıldığı tarihe kadar belirlenen süre için hesaplanacak davacının yoksun kaldığı maaş ve diğer özlük haklarının davacıya ödenmesine..." karar verildiği, bu karara karşı avalı idarece yapılan temyiz ve karar düzeltme taleplerinin reddedilerek kararın 17/07/2002 tarihinde kesinleştiği, Bursa 2.İdare Mahkemesinin kararına istinaden davacının atamasının17/05/1999 tarihinde yapıldığı ve 28/05/1999 tarihinde göreve başladığı, davacı tarafından 14/03/2003 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuruda bulunularak Bursa 2. İdare Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına istinaden 16/09/1997-28/05/1999tarihleri için maaş ve diğer tüm özlük haklarının hesaplanarak yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği, bu talep üzerine davacıya 17/02/2004 tarihinde ödeme yapıldığı, daha sonra da maaş ve özlük haklarının eksik ve yanlış hesaplandığı gerekçesiyle özlük ve mali hak kayıplarının giderilmesi istemiyle 24/09/2014 tarihinde yeniden davalı idareye başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun idarece cevap verilmeyerek zımnen reddi üzerine31/12/2014 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar İdare Mahkemesince uyuşmazlığın yargı kararının uygulanmamasından kaynaklandığı değerlendirilerek karar verilmiş ise de, uyuşmazlık; yargı kararının uygulanmamasından değil, davacının hizmet başlangıç tarihinin ne zaman olduğunun belirlenerek maaş ve özlük haklarının buna göre düzenlenip düzenlenmeyeceğinin belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, davacının başvurusunun, parasal ve özlük hakları yönünden her ay hukuki sonuç doğuran, diğer bir ifadeyle süregelen etkileri bulunan kısımlarının, 2577 sayılı Kanun'un 10.maddesi kapsamında olan bir başvuru olarak değerlendirilerek, zımnen ret işlemine karşı süresi içinde açılan davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden reddedilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.” Denilerek bu husus açıkça ifade edilmiştir. →Görevden uzaklaştırılan dönemde kesinle aylıkların ilgililere ödeneceği hususu, 657 sayılı Kanunun 141/2 maddesinde düzenlenmiş olmasına rağmen, bu kesilen maaş ile görevden uzaklaştırma sonucunda ortaya çıkan diğer ödemelerin geri ödenme süresi ile ilgili meri mevzuatta sınırlayıcı ve zorunlu bir süre öngörülmemiştir. Mülkiyet hakkı kapsamında bulunun davacı müvekkilin görevden uzaklaştırılmasına dair istemlerine ait davamızın kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi açıkça hukuka aykırıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 07/02/2019 tarih, 2015/4812 başvuru sayılı kararında: “Sonuç olarak başvurucunun maaşından kesintilerin yapıldığı tarihlerden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacakların enflasyon oranları karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğratılarak ödendiği anlaşılmaktadır. Buna karşın başvurucuya herhangi bir faiz ödemesi yapılmamış, faiz ödemesi yönünde başvurucunun talebi de idari ve yargısal makamlarca reddedilmiştir. Söz konusu eğer kaybının oranın gözetildiğinde müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu lehine bozduğu kanaatine varılmıştı… Başvurucunun maaşından kesintiler daha sonra göreve iade edildiği enflasyon oranları karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.” Denilerek bu hususu vurgu yapmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek Protokolün 1.maddesi (P1-1) şu ifadeyi içermektedir: “Her gerçek ya da tüzel kişi, mülkiyetinden/malvarlığından müdahale edilmeksizin yararlanma hakkına sahiptir. Hiç kimse, kamu yararı uyarınca ve yasanın ve uluslararası hukuk genel ilkelerinin öngördüğü koşullara tabi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılması hali hariç, mülkiyetinden yoksun bırakılmayacaktır.” Mülkiyet hakkı, kişinin sahip olduğu şeyler üzerindeki hakkını güvence altına alır. Bu maddenin uygulanabilir olması için, kişinin sahip olduğu bir şeye kamu makamları tarafından ir müdahalede bulunulmuş olması gerekir. AİHM, mülkiyet hakkının konusunu oldukça geniş yorumlamakta, belli bir mülk tanımı yapmamaktadır. Madde kapsamında bir mülkten bahsedebilmek için, başvurucunun ekonomik bir değeri olan menfaatini ispat etmesi gerekmektedir. Mahkeme, “taşınır ve taşınmaz mülkiyetini”, “patent” gibi fikri mülkiyet haklarını, “intifa hakkını” ve “alacakları” bu madde kapsamında değerlendirmektedir. AİHM, Pressos Compania Naviera S. A. e diğerler- Belçika kararında (17849/91, 20.11.1995) iç hukukta bir malvarlığı değeri teşkil eden ve ihmal sureti ile meydana gelen zararlardan doğan “tazminat talebini” mülk olarak nitelendirmiştir. Müstakbel kazanç da sözleşme uygulamasında mülk sayılmaktadır. Ambruasi- İtalya davasında, müstakbel kazanç hak edilmiş olduğu ve talep edilebilir bir alacağa dayandığı takdirde, madde kapsamında mülk korumasından yararlanabilmektedir (Ambruasi-İtalya, No: 31227/96, 19.10.2000). Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılması - Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin AY Md. 35 (veya P1-1)’in hangi kuralı kapsamında ele alınacağı belirlendikten sonra, sınırlamanın hakkı ihlal edip etmediğini tespit için üç aşamalı bir test yapılmaktadır. Bu testin unsurları şöyledir: a) Birinci aşama, söz konusu müdahalenin kanunla/hukukla öngörülüp görülmediği; b) İkinci aşama, yapılan müdahalenin sınırlama ölçütlerine ya da bir başka deyişle meşru amaçlara uygun olup olmadığı ve c) Üçüncü aşama, müdahalenin/sınırlamanın ölçülü olup olmadığı (adil denge kurup kurmadığı) veya hakkın özüne dokunup dokunmadığıdır. Yukarıda izah ettiğimiz mülkiyet hakkında ilişkin açıklamalar dikkate alındığında netice itibariyle Mülkiyet hakkı kapsamında bulunun davacı müvekkilin görevden uzaklaştırılmasına dair istemlerin kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi hukuka, Anayasal ve yasal ilkeler ile taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ile hukukun genel ilkeleri ve AİHM kararlarına aykırılık teşkil etmektedir. SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda izah etmiş olduğumuz nedenler ve resen göz önüne alınacak sebepler de dikkate alınarak davacı müvekkil hakkında Van 3. İdare Mahkemesinin …… Esas, …… Karar sayılı kararının bozulmasını ve davamız hakkında kabul kararı verilmesini saygılarımızla talep ederiz. Davacı vekili
  13. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Cuma günü iade edildikten sonra eksik verilen haklarım için açtığım davadan süreden dolayı red aldım lütfen 60 günlük süreyi kaçırmayalım... Ben avukat yüzünden geciktim... şimdi ne yapabilirim...
  14. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Dostlar acaba çevremizde iade olduktan sonra açılan ve kazanılan davaların paralarını alan var mı? 42 ay için ne kadar alınır? 42 ay için toplu para olarak 137400 aldım daha fazla alanı duydunu mu? maksat muhabbet olsun, ??? Facebook ta gördüm bir sınıf öğretmenine ek ders için (36) 49000 ödenmiş
  15. Mencelik

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Vandan iade edilip dava açmayanlar biran önce dava açmak için ömer beye ulaşabilirsiniz +90 (532) 654 25 30 idari davalarda tecrübeli bir avukat..... isari davalar ertelenmez..
×
×
  • Yeni Oluştur...