İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

MSA

dilekçe KHK i̇hraçları Danıştay Temyiz Dilekçesi - 3

Önerilen Yorum

ADLİ YARDIM TALEPLİDİR.

                           

DANIŞTAY  BAŞKANLIĞINA

GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE

 

 

TEMYİZ YOLUNA BAŞVURAN                 :xxxxxxxxx

DAVALI                   : Adalet Bakanlığı, ANKARA

VEKİLİ                      : ………………………., aynı yerde

KONU                      :  Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesinin XX.04.2019 tarihli, 2019/XX Esas, 2019/XXX Karar Numaralı kararına yönelik temyiz başvurusudur.

AÇIKLAMALAR               :

Halihazırda çalışıyorum, buna ilişkin SSK hizmet dökümünü ekte göndermekteyim(Ek 3), bu nedenle asgari ücretin biraz üzerinde maaş almaktayım ve Ek te sunulduğu üzere halihazırda Vakıf banka 2 adet 1067 TL kredi yapılandırma olduğu için gerekli olan harcı ödeyebilecek durumda değilim, bu nedenle öncelikle adli yardım talebinde bulunuyorum.

Adalet Bakanlığında infaz koruma memur olarak görev yapmakta iken 679 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi uyarınca memuriyet görevime son verilmiştir. Bahsi geçen OHAL KHK’sı ile şahsımın ne ilgisinin olduğu belirtilmeden bir terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatım olduğu iddia edilmiş olup hiçbir somut delil ve gerekçe sunulmaksızın meslekten çıkarıldım. Hiçbir geçerli sebebe ve somut delillere dayanmayan bu işlem Anayasamıza ve AİHS’ne aykırıdır. Bugüne kadar şahsım hakkında ihraca neden gösterilen yapı, oluşum veya gruplara mensubiyeti, iltisakı veya irtibatımın ne olduğu, nasıl olduğu açıklanmamış, söylenmemiştir. Bugüne kadar yasadışı hiçbir oluşum içerisinde olmamasına rağmen, hukuka aykırı olarak işlem tesis edilmiştir. Meslekten çıkarılmamla ilgili olarak OHAL inceleme komisyonuna ve akabinde Ankara İdare ile Bölge İdare Mahkemesine başvurdum; komisyon, İdare ile Bölge İdare Mahkemesine yaptığım müracaatlarım  reddedilmiştir.

Süresinde bu red kararına karşı iptal davası açtım, Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesinin XX.04.2019 tarihli, 2019/XXX Esas, 2018

2019/XXX Karar Numaralı kararıyla(Ek 1) DAVANIN  REDDİNE KARAR VERİLDİ. Bu karar usul ve yasaya aykırıdır şöyle ki;

ÖNCELİKLE VE ÖNEMLE BELİRTMEK İSTERİM Kİ DAVA KONUSU İDARİ İŞLEMİN TEMELİNDEKİ 679 SAYILI OHAL KHK’SI İLE İHRAÇ İŞLEMİ UYGULANIRKEN HİÇBİR ŞEKİLDE SAVUNMA HAKKI KULLANDIRILMAKSIZIN İŞLEM TESİS EDİLMİŞTİR. Her hangi bir savunmam alınmadan memuriyetime son verilmiştir. Adil yargılanma hakkım ihlal edilmiştir. Bahsi geçen idari  işlemler bir ön kabulle yapılmaktadır ve sonucu zaten ilan edilmiştir. Soruşturma yapma ve savunma alma suretiyle kanunun öngördüğü usullerin formalite olarak yerine getirilmesi bile olmaksızın bir kamu görevlisi için uygulanabilecek en ağır yaptırım uygulanmıştır.

Anayasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile sair diğer yasal mevzuattan da anlaşılacağı üzere hakkında meslekten çıkarma cezası istenen kişiye soruşturma dosyasını serbestçe inceleme ve edinme hakkı tanınmıştır. Anayasa Mahkemesi “Savunma Hakkı”nı şu şekilde yorumlamaktadır: “Savunma hakkı, Anayasa’nın “Kişinin Hakları ve Ödevlerini” belirleyen ikinci bölümünde yer alan, temel haklardandır. Hukuk öğretisinde olduğu kadar uygulamada da, önemi ve erdemi tartışılmaz yüceliktedir. Evrensel konumu nedeniyle, insanlığın ortak değerlerinden sayılmaktadır. Felsefi ve hukuksal nitelikleri ve içerikleriyle adalet kavramı ve yargılama işlevi, birbirini tümleyen, birbirinden ayrılamaz sav, savunma, karar üçlüsünden oluşanı yargıyla yaşama geçmektedir. Yargılama süresince, savunma hakkının sanık için yararı ve gereği tartışma götürmez. Savunma, hak arama özgürlüğünün ve adil yargılamanın vazgeçilemez bir koşuludur. Savunmanın tam olarak yapılmasında kamu yararı da vardır. Gerçekten savunma, sonuçta kararının doğru olarak verilmesini sağlar. Bu da ceza adaletinin hakkıyla gerçekleşmesine yardımcı olur. Adaletin devletin temeli olduğunu bir kez daha doğrular.

Savunma, suçlamaya karşı sanığın yararına yürütülen; onu hukukî ve fiilî açıdan korumayı amaçlayan bir faaliyettir. Bu hak Anayasa’da, taraf olduğumuz milletlerarası sözleşmelerde ve kanunlarımızda yer almıştır. (m. 36/1 AY, m. 11 İHEB, m. 6 İHAS, m. 14/3b MvSHS). CMK’ ya göre de bu hakkın kısıtlanması mutlak bozma sebebidir. (m. 308/8 CMK).

AİHM, Jespers Belçika’ya karşı davasında silahların eşitliği ilkesi 6. Madde (3) b ile birlikte değerlendirildiğinde, savcılık veya soruşturma makamının ellerindeki ya da ulaşabildikleri ve sanığın kendisini temize çıkarabilmesine veya cezasını azaltmasına yardımcı olabilecek nitelikteki tüm malzemeleri açıklamakla yükümlü olduğu şeklinde anlaşıldığını belirlemiştir. Bu ilke aynı zamanda bir savcılık tanığının inandırıcılığına halel getirebilecek malzemeyi de kapsar. Foucher Fransa’ya karşı davasında AİHM, kendi kendini savunmak isteyen bir sanığın savcı tarafından dava dosyasına erişiminin engellendiği ve dosyada bulunan evrakın birer nüshasının sanık tarafından alınmasına izin verilmediği için sanığın savunmasına yeterince hazırlanamamasının 6. Madde (3) ile birlikte okunduğunda, silahların eşitliğinin ihlâli anlamına geldiğini kararlaştırmıştır.

Bir kamu görevlisi olarak sadece adil bir yargılanma sonucu mesleğinden çıkarılabilirim. Kamu görevlileri kural olarak zorunlu emeklilik yaşına kadar, kendileri istemedikçe mesleklerinden çıkarılamazlar.  Türk Hukukunda, hukuka uygun olarak davrandığı sürece, bir kamu görevlisi emeklilik yaşına kadar çalışma ve maaş elde etme ve emeklilik haklarına sahip olma hakkına sahiptir. Disiplin suçu işlemedikçe ve bu türden bir iddia varsa, adil bir yargılama sonucu kamu görevinden çıkarılmadıkça kamuya hizmete devam eder. Bu durum bir OHAL KHK’sı ile gerekçesiz bir şekilde ve hiçbir savunma hakkına saygı gösterilmeden kararlaştırılamaz. Kamu görevlileri, adil yargılanma hakkının temel güvencelerine uygun bir yargılama sonucu meslekten çıkarılmadıkları sürece, kendileri talep etmedikleri sürece meslekten çıkarılamazlar. Bu durumun istisnasını yasalar göstermiştir.

HUKUKUMUZA GÖRE, MESLEKTEN ÇIKARMAYI GEREKTİRECEK DİSİPLİN SUÇU İŞLENMEDİĞİ VE BU HUSUSTA ADİL BİR YARGILAMA SONUCU KARAR VERİLMEDİĞİ SÜRECE HİÇ KİMSE MESLEKTEN ÇIKARILAMAZ. Darbe girişimine hiçbir şekilde bulaşmamış olan şahsımın adil yargılanma olmadan kamu görevinden çıkarılmasının OHAL KHK’LARININ çıkmasına sebep olan gelişmelerle hiçbir ilgisi yoktur.

AİHM Büyük Dairesi, 23 Haziran 2016 tarihinde verdiği bir kararda, Macaristan Yüksek Mahkemesi eski başkanının, görev süresi dolmadan, çıkarılan yasal düzenleme ile başkanlığına son verilmesi olayında, yasal değişiklikle Yüksek Mahkeme Başkanının görev süresi dolmadan görevine son verilmesi ile başvurucunun bu konuda iç hukukta başvuracağı hiçbir merci kalmadığı ve mahkemeye erişim hakkının çıkarılan yasada açıkça engellendiği de dikkate alınarak, ayrıca somut olaydaki uygulamanın hukukun üstünlüğü ilkesine de aykırı olduğu belirtilerek, mahkemeye erişim hakkının engellendiğine ve dolayısıyla AİHS’nin 6. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Baka/Macaristan, Büyük Daire kararı, 23.6.2016, App. No. 20261/12).

Venedik Komisyonu, OHAL KHK’ları hakkında hazırladığı ve 12 Aralık 2016 tarihinde yayınlanan “Opinion on Emergency Decree Laws Nos 667-676 Adopted Following the Failed Coup of 15 July 2016” isimli Raporda , Gülen Hareketi isimli yapının bir örgüt haline ne zaman geldiğinin ve eğer geldiyse bu durumun objektif olgulara dayalı olarak tespit edilmesinin önemli olduğunu ve bu oluşuma mensup kişilere, hangi tarihten itibaren gerçekleştirdikleri faaliyetler nedeniyle yaptırım uygulanacağı konusunun netleştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Venedik Komisyonuna göre, bu konudaki muğlaklık kişilerin adaletsiz bir şekilde ve geçmişteki hareketleri nedeniyle (suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ilkesine aykırı olarak) cezalandırılmalarına yol açar. Hangi tarihin esas alınacağı konusundaki karar son tahlilde mahkemelere ait olup bireyler sadece objektif kriterlere dayalı olarak belirlenmiş bahse konu tarihten sonrası ilişkileri nedeniyle sorumlu tutulabilir ve cezalandırılmaya dayanak olacak ilişki kayda değer bir ilişki olmalıdır.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks 7 Ekim 2016 tarihinde yayınladığı Memorandum on the human rights implications of the measures taken under the state of emergency in Turkey (CommDH(2016)35) isimli Memorandum’da, 15 Temmuz sonrası OHAL süresince alınan tedbirlerin “Ceza hukuku yönünden” (Criminal Law Aspects) değerlendirilmesi başlığı altında şu görüşlere yer vermiştir (§ 20-22): § 20- “… Komiser, bu örgütün, terörizmin tanımının olmazsa olmaz bileşeni olan şiddet kullanma unsurunun darbe girişimi olana kadar Türkiye toplumuna görünür hale gelmediğine dikkat çekmek durumundadır. Dahası, Yargıtay’ın bu örgütü terör örgütü olarak kabul eden nihai bir kararı henüz bulunmamaktadır ki yetkililere göre, bir örgütün terörist olarak tanımlanması için Türk hukuk sisteminde çok temel bir hukuki işlemdir. Türkiye toplumunun çeşitli kesimlerinde, Fetullah Gülen hareketi on yıllar boyunca gelişmeye devam etmiş ve çok yakın tarihlere kadar dini kurumlar, eğitim, sivil toplum ve sendikalar, medya, finans ve iş çevreleri gibi Türkiye toplumunun bütün sektörlerinde yaygın ve saygın bir varlık gösterme özgürlüğünü kullanmış görünmektedir. 15 Temmuz’dan sonra kapatılan ve bu Hareketle bağlantılı pek çok örgütün bu tarihe kadar açık ve yasal olarak faaliyetlerine devam ediyor oldukları da şüphe götürmemektedir. Türkiye Cumhuriyetinin herhangi bir vatandaşının o ya da bu şekilde bu hareketle bir irtibatı ya da münasebeti olmamış olmasının ender bir durum olduğuna dair genel bir kabul söz konusudur.

Sonuç olarak, belirtilen nedenlerle, kişiler hakkında ortaya konacak ve terör örgütü üyeliği ya da yöneticiliği suçunun unsurlarına dayanak yapılacak deliller, 15 Temmuz 2016 tarihinden sonrasına ilişkin olmalıdır. Hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkeleri ile suç ve cezaların şahsiliği ve geçmişe yürümezliği ilkeleri gereği, kişiler, “Cemaat” olarak adlandırılan oluşumun terör örgütü ilan edildiği tarihten önceki faaliyetlerinden dolayı sorumlu tutulamaz. Eş ifade ile bireyler 2016 yılının ortasında terör örgütü ilan edilen oluşumun bu tarihten önceki (tamamen yasal) sivil toplum faaliyetlerinden dolayı ceza hukuku anlamında sorumlu tutulamaz; zira terör örgütü suçunun oluşması için bireylerin bir yapıya terör örgütü olduğunu bilerek ve isteyerek yardım etmesi gerekir; bu suç taksirle işlenemez. Yukarıda belirtildiği gibi, dünyada iki tür örgüt vardır; sivil toplum örgütü ya da suç örgütü. Örgütlü yapılar, suç örgütü oldukları ilan edilecekleri tarihe kadar sivil toplum örgütü olarak kabul edilir ve üyeleri geçmişteki sivil toplum faaliyetleri nedeniyle, sadece bu nedenle cezai takibata tabi tutulmaz. Hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkelerinin hâkim olduğu bir devlette farklı bir sonuca ulaşmak mümkün değildir.

Şahsımın hiçbir bağının bulunmadığı bir örgütle ilişkili olarak sorumlu tutulması ve ceza alması açıkça hukuka aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Davaya konu işlemin sebep unsurunu oluşturacak herhangi bir delil veya belge ortaya konulmadığı için, işlemin sebep unsuru yönünden de iptal edilmesi gerekir.

İPTALİNİ TALEP ETTİĞİM  ANKARA 13. BÖLGE İDARE MAHKEMESİNİN KARARINI İNCELEDİĞİMİZDE;

1-) Öncelikle ve önemle belirtmek isterim, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 27.03.2018 tarihli, 2018/187 Esas sayılı, 2018/1462 Karar sayılı kararına göre BYLOCK UYGULAMASININ CEP TELEFONUNDA KULLANILDIĞINA VEYA CEP TELEFONUNA İNDİRİLDİĞİNE DAİR DAVA DOSYASINDA DELİL OLARAK SADECE cgnat verileri olan kişi hakkındaki mahkumiyet kararı bozulmuştur, böylelikle YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ tarafından sadece cgnat verilerine dayanılarak mahkumiyet verilemeyeceğine karar verilmiştir,  yani DOSYASINDA BYLOCKLA İLGİLİ SADECE CGNAT VERİLERİ VARSA MAHKUMİYET KARARI VERİLEMEYECEKTİR, öncelikle bylock uygulamasını telefonuma indirmedim, dolayısıyla bu programı kullanmadım, telefonuma indirdiğim programlar farkında olmadan telefonumu bylock programına veya sunucularına yönlendirmiş olabilir, 2017 yılı sonuna doğru morbeyin tuzağı ortaya çıkmıştır, masum insanlar tuzak nedeniyle bylock sunucusuna yönlendirilmiştir, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre 'Mor Beyin' uygulamasıyla 11 bin 480 kişinin telefonu iradesi dışında ByLock'a yönlendirilmiştir, FETÖ bu yöntemi gerçek kullanıcıları gizlemek için kullanmıştır, asla bylock programını indirmedim, cgnat verileri de bunu doğrulamaktadır, yine yukarıda bahsettiğim üzere Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 27.03.2018 tarihli, 2018/187 Esas sayılı, 2018/1462 Karar sayılı kararınagore CGNAT VERİLERİ İLGİLİNİN BYLOCK KULLANICISI OLDUĞUNU İSPAT İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR, ŞAHSIMA AİT DAVA DOSYASI İNCELENDİĞİNDE BYLOCK İLE İLGİLİ SADECE CGNAT VERİLERİ BULUNMAKTADIR, USER-İD KULLANICI ADI, MESAJ İÇERİKLERİ YOKTUR, YİNE BYLOCK DEĞERLENDİRME VE TESPİT TUTANAĞI DOSYADA BULUNMAMAKTADIR, ÇÜNKÜ BYLOCK İSİMLİ PROGRAMI İNDİRMEDİM VEYA KULLANMADIM,  bu nedenle cgnat verilerine dayanılarak mahkumiyet hüküm kurulması hatalı, hukuka aykırıdır. Hukuka aykırılığı ortada olan mahkumiyet hükmünün karara gerekçe yapılması hatalıdır.

Ayrıca hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmeyen deliller ceza yargılamasında kullanılamaz. MİT’in şifre kırma, satın alma v.s gibi yöntemlerle yasal olarak elde etmediği DİJİTAL MATERYALLER ve bu materyallere dayanarak hazırlanan TEKNİK ANALİZ Bilgi Notu ve Bylock Listeleri hükme esas alınamaz. MİT tarafından tespit edilen bylock haberleşme programı yapılan soruşturmalarda ve kovuşturmalarda yasal delil olarak kabul edilip buna göre hukuki çıkarımlarda bulunulmaktadır. Ceza usul hukukunda, re ’sen araştırma ilkesi ve vicdani delil sistemi geçerli olup, amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçek, hukuka uygun elde edilen her türlü delille ispatlanabilir. Anayasa’ya göre, kanuna aykırı olarak elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz (m.38/6). CMK uyarınca, yüklenen suç, ancak hukuka uygun şekilde elde edilmiş olan delillerle ispat edilebilir (m. 217/2). Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse, reddolunur (m.206/2-a). Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması, hukuka kesin aykırılık sebebidir (m. 289).Hukukun uygulanmasında hukuka uygun olmayan bir şeyin üzerine meşru bir şey bina edilemez. Bu nedenlerle bylock delili hukuka uygun elde edilmediğinden bylock delili hükme esas alınamaz.

2-) Bahse konu kararda gerekçe olarak gösterilen ilk derece mahkemesi İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.12.2017 tarihli, 2017/38 Esas Numaralı Numaralı kararı KESİNLEŞMEMİŞTİR, HALEN TEMYİZ İNCELEMESİ YAPILMAK ÜZERE YARGITAY’DA ARŞİV BÖLÜMÜNDE BEKLEMEKTEDİR, KESİNLEŞMEYEN BİR KARARA DAYANILARAK KARAR VERİLMESİ HATALIDIR, HUKUKA AYKIRIDIR, İSTİNAF İNCELEMESİ SONUCUNDA HAKKIMDA BERAAT KARARI VERİLMESİ KUVVETLE MUHTEMELDİR, BERAAT KARARI VERİLMESİ HALİNDE MESLEĞE İADE TALEBİMİN KABUL EDİLMESİ SÖZ KONUSU OLACAKTIR, BU NEDENLE İSTİNAF İNCELEMESİNİN SONUCUNUN BEKLENİLMESİ GEREKİRDİ.

YUKARIDA YAZILI GEREKÇELERLE BÖLGE İDARE MAHKEMESİNCE RED KARARI VERİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR, Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan haklarımın ihlal edildiği gerekçesiyle BÖLGE İdare Mahkemesine müracaat ettim, BÖLGE İdare Mahkemesi ALELACELE DAVANIN REDDİNE karar vermiştir, etkili bir iç hukuk yolu olarak üzerine düşeni yapmamıştır, Türkiye'deki mevcut koşullar nedeniyle Mahkemeler görevlerini ifa edemez hale gelmiştir. Yazılı sebeplerle AİHS'nin 13. maddesinde koruma altına alınan hakkım ihlal edilmiştir.

SONUÇ VE TALEP                       : 

1-) Halihazırda çalışıyorum, buna ilişkin SSK hizmet dökümünü ekte göndermekteyim(Ek 4), bu nedenle asgari ücretin biraz üstünde maaş alıyorum ve Halihazırda vakıfbankta 2 adet 1067 TL tutarında kredi yapılandırmam olduğu için dava açılması için gerekli olan harcı ödeyebilecek durumda değilim, bu nedenle öncelikle adli yardım talebimin kabul edilmesini,

 

2-)Yukarıda izah etmeye çalıştığım nedenlerle ve resen gözetilecek sair sebeplerle istinaf talebimin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesinin XX.04.2019 tarihli, 2019/XXX Esas, 2019/XXX Karar Numaralı kararının BOZULMASINA karar verilmesi arz ve talep olunur. XX.XX.2019

 

         Davacı XXXXXXXXXXXXXXXXX

 

Ekler:

1-)Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesinin XX.04.2019  tarihli, 2019/XXX  Esas, 2019/XXX Karar Numaralı kararı

2-) Halihazırda çalıştığımı gösterir e-devlet sitesinden alınma SSK Hizmet döküm belgesi

3-) Vakıfbank kredi yapılandırma Eft çıktısı

4-)Nüfus Cüzdanı Fotokopisİ

 

 

KHK i̇hraçları Danıştay Temyiz Dilekçesi - 3.docx


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • @F.Y. benimde yaklaşık bir yıldır olduğu gibi bekliyor. Görevdeyim heran bir terslik olacak duygusu beni psikiyatrilik etti. 
    • @F.Y. idare mahkeme kararı göreve iadeyse, BİM hızlıca 2-3 ay içinde bu kararı tersine çevirebiliyorken, eğer önceki idare mahkemesi kararı olumsuzsa,  karar alması epeyce gecikebiliyor... OHAL Komisyonundan beri amaç belli, hukuki süreci olabildiğince uzatmak... daha önce istenmiş ve dosyada olan bilgileri tekrar tekrar yeniden istiyorlar... Düşüncem süreci bekleyenlerin, hiç dönmeyecekmiş gibi hayatlarını dizayn etmeleri, (çünkü beklemek, belirsizlik herşeyden daha çok yoruyor ve giden ömrümüzden gidiyor) ve eğer ola ki, bir gün iade olunursa, her zaman yeni bir başlangıç yapılabilir ve yeni duruma hızlıca uyum sağlanır... böylece bu bekleme süreci de boşa harcanmamış olur...
    • Arkadaşlar dosyam 2.5 yıldır 13 idd de bu kadar uzun süre bekleyen var mı ? 
    • Geçmiş olsun, umarım en kısa zamanda hastalığınızı tamamen atlatırsınız. Malülen emeklilik hakkı, kazanılmış bir hak olduğundan ihraç olsanız bile bu hakkınız saklıdır. İhraç olmanız durumudan (ki inşallah olmazsınız) malülen emeklilik haklalarınızı alabileceksiniz. Benzer durumda olan bir tanıdığım var. Malülen emekli olma hakkı olduğu halde, kendisine sunulan geri hizmette çalışmayı kabul etmiş. Daha sonra ihraç olunca, malülen emekli olmak için gerekli girişimlerde bulundu ve ihraçken malülen emekli maaşı almaya başladı.
    • Merhabalar. Başvurmuş olduğunuz iş yeri İK yada Muhasebe birimleri farklı kurumlara ait SGK kayıt bilgilerini gizlilik gereği göremez rapor edemez. Ancak çok kurumsal iş yerleri ayrıntılı SGK döküm bilgilerinizi sizden isteyebilir. Ancak o dökümde KHK çıkış bilgileriniz görülebilir. Onun dışında durumunuzu belirtmenize çok gerek yok bence. Ayrıca işe başladığınızı da yeni fark ettim. Hayırlı olsun, rabbim utandırmasın inşallah. 
×
×
  • Yeni Oluştur...