Yeni Müddetaname Tanzim Başvurusu

[Av. Adem Hacıahmet 2]

Selâmlar.

Bilindiği üzere kamuoyunda infaz affı olarak bilinen yasal değişiklikler ile birçok düzenleme yapıldı ve bu düzenlemelerin getirdiği iyileştirmelerden terör örgütü üyeliğinden mahkûm edilen kimselerin yararlanamayacağı bilgisi verildi.

Esasen yargı teşkilatına dolaylı bir talimat olması amaçlanıyordu bu propaganda ve yayınlar ve öyle de oldu. 

7242 sayılı yasa md 49 3/4'lük koşullu salıverilme süresini 2/3'e indirmiş ve bu kapsama dâhil olan terör örgütü üyesi mahkumları da bu yeni düzenlemenin kapsamı dahilindedir.

Sn vekil Ömer Gergerlioğlu ve Prof Adem Sözüer hocanın da bilgi ve görüşleri ile desteklenen bu hukuki çıkarsamanın hayata geçmesi malesef sadece başvuru yapmakla mümkün olmuyor. 

Yurttaşlık haklarımızı koruması için var edilmiş yargı teşkilatı kuşatma altındadır ve çekindikleri yegâne şey yurttaşın barışçıl amaç ve yöntemler için ortak hareket etme becerisidir.

Aynı anda yasaların ve hukukun eşit ve olması gerektiği gibi uygulanmasını talep edecek yüzlerce ve hatta bini aşkın kişiye ihtiyacımız var.

Dilekçe örneğini benden alabilirsiniz. Yüksek sayılara ulaşabilirsek bilimsel bir mütala ve basın desteği de temin edebiliriz.

 

Saygılarımla 

Av. Âdem Hacıahmetoğlu 

[Aklima 4.699]

En umutsuz şekilde diyebilirim ki; sadece  eşi, annesi, babası, oğlu yada kızının haksız yere ceza aldığını ve ceza evinde olduğunu düşünenler den sadece birer tanesi yazsa sayın avukatın beklentisinin ötesinde bir rakam ortaya çıkar. Çünkü ceza almayanları "doğal" olarak bu husus maalesef ki şu anda ilgilendirmeyecektir.

Ancak mümkün mü?...

Zamanında ardından methiyeler dizdikleri sonradan adına Fetö dedikleri canavarı köye getirip millete mal edip sonra kendisi ısırılınca canavar olduğunu kabul edip köylüyü suçlu bulup cadı avcılığına çıkanların "böl, parçala, yönet" felsefesinden sıyrılabilirsek,

Önce suçlayıp cezalandıran sonra delil üreten zihniyete hayır diyebilirsek, bu durumu dilekçelere yazabilirsek, dillendirebilirsek,

Her ne olursa olsun, anayasal düzene karşı o zaman ki adıyla cemaatten yana taraf olduğunu belli edenleri soyutlayabilirsek,

Cellattan merhamet beklemeyi bırakabilirsek,

"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" tutumunu red etmekle beraber ne yazık ki bu tutumu yaşamaktan vazgeçebilirsek,

Her ne olursa olsun sözüm ona kriterlere, gerekçelere hukuk zemininde yaklaşabilirsek,

Zamanında suç olmayan hususları, bu gün suç kabul edenlere kızarken, kendi durumumuza konu gelince "bende banka, sendika, digitürk, ankesör, kodlama vb. yok" gibi cümlelerle birilerinin değirmenine su taşımayı bırakabilirsek,

"kandırıldık" diyenlere tepki göstermek yerine kendi masumiyetimizi, sıkıntılarımızı anlatmak için çaba sarf etmeyi bıraksak, "kandırıldık" mevzusunu dilekçelerimizde, başvurularımızda, paylaşımlarımızda vurgulayabilsek,

İade olunca yaşadıklarımızı unutmayarak peşine düşsek,

(daha çoook varda neyse)

kesinlikle mümkün olacaktır. Yoksa yaşananlar ne bu günden yarına nede bir Gergerlioğluyla,  MSA nın açtığı forumla, Melek Çetinkayayla, en çok ses getiren durumda olmaları nedeniyle "seni unutmayacağız" denilen anne ve babası yüzünden ölmemesi için çaba sarf edilmeyen kara efe Ahmet' le, Prof.Dr Haluk Savaşla düzelmez. 667 nolu  KHK dan bu yana değişmedi.

Bunlar defalarca yazıldı, tartışıldı ama hala değişen bir şey yok.

Çünkü değiştiremeyeceğimiz bir gerçek var. İnsanız.

Değiştiremeyeceğimiz bu gerçeğe, her şeye ve herkese rağmen mücadeleye devam, pes etmek yok. Yol kısa değil. Adalet, hukuk, hak kişiye göre değişmez.

Bu arada avukat bey iletişim kanallarını da paylaşsaydı keşke.