İçeriği gör
MSA

yürütmeyi durdurma 13.i̇dari Dava Dairesi - i̇şe i̇ade - Yürütmeyi Durdurma

Önerilen Yorum

Ankara 20. İdari Mahkemesi İade kararı sonrası 13.İdari Dava Dairesi - Yürütmeyi Durdurma

1.jpg

2.jpg


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

yaklaşık 4 ay olmuş istinaftan karar çıkmamış mı hala bu dosyaya ilişkin...

 


672 KHK

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Arkadaşlar bölge idare mahkemesinden kararı çıkanlar var mı?

sendika 8 ay 2014-2015+banka (2004 yılında hesap açılış 17-25 den sonra kredi kartı kullanımı ve zararda olduğum hisse senedi satışı var)

ohal komisyonu ve idare mah.red.istinafa yeni geldi dava açılmadı daha


İsg uzmanı

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
İsg uzmanı, 04.02.2020 - 16:22 yazdı:

Arkadaşlar bölge idare mahkemesinden kararı çıkanlar var mı?

sendika 8 ay 2014-2015+banka (2004 yılında hesap açılış 17-25 den sonra kredi kartı kullanımı ve zararda olduğum hisse senedi satışı var)

ohal komisyonu ve idare mah.red.istinafa yeni geldi dava açılmadı daha

Buraya herkes bakmiyor galiba pek yazan yok. 

Benim de dosyam ankara istinaf 13.  Dairede.

9 ay sendika 2013-2015 bankasya hesabi beraat kararim var.

4 aydir istinafta

 


Banka-sendika ret. idare mahmemesinde. Yerelden ceza istinafta

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

İstinafın kararı belli olmuş mu?  işe başladıktan sonra mı durdurma kararı çıktı yoksa hiç başlamadan mı durdurma kararı çıktı


21. İdare mahkemesi Ret/Kabul

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

Bölge İdare Mahkemesi Kararı - İstanbul BİM, 2. İDD, E. 2020/769 K. 2020/484 T. 3.6.2020

İSTEMİN ÖZETİ :İstanbul ili, A1 ilçesi, X1 Camiinde Kur'an kursu öğreticisi olarak görev yapan davacının, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35. maddesinin (B) fıkrası uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 21/05/2019 tarihli ve 207759 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptaline ilişkin İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 29/01/2020 tarih ve E:2019/1486, K:2020/133sayılı kararının; davacının hakkında yürütülen tahkikat neticesinde FETÖ/PDY terör örgütü ile olan iltisakının somut olarak ortaya konulduğu, elde edilen deliller ışığında ilgili mevzuat hükümlerine dayanılarak kamu görevinden çıkarılması yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ :İstinaf dilekçesinde belirtilen hususların mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı ve kararın usul ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesince, davacının duruşma istemi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17/2. maddesi uyarınca yerinde görülmeyerek ayrıca davalı idarenin yürütmenin durdurulması talebi açısından istinaf aşamasında dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla usul ekonomisi de dikkate alınarak yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul ili, A1 ilçesi, X1 Camiinde Kur'an kursu öğreticisi olarak görev yapan davacının, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35. maddesinin (B) fıkrası uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 21/05/2019 tarihli ve 207759 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; "...her ne kadar soruşturmacı tarafından aksi kanaatle teklifte bulunulmuş ise de davacı hakkında Fetö/Pdy yapılanması ile irtibat ya da iltisakı olduğunu kanıtlayıcı somut bir bilgi belgenin (banka hesabı, dernek üyeliği, ceza soruşturması vb.) olmadığı, davacı hakkında soruşturma konusu hususla ilgili olarak alınan ifadelere bakıldığında ise söz konusu yapı ile ilgili olduğu iddia edilen kişinin davacıdan daha çok aynı kursta görev yaptığı kur'an kursu öğreticisi ve görümcesi olduğu belirtilen S.S.isimli kişiye ilişkin olduğu, davacıyla ilgili olarak lehe ve aleyhe ifadelerin olduğu ancak aleyhe olan ifadelerde ağırlıklı olarak görümcesi olan kişinin söz konusu yapıyla doğrudan ilgilendirildiği, davacının ise görümcesi dolayısıyla söz konusu yapıyla ilgilendirildiği, bu kanaate özellikle aynı camide görev yapan ve davacıyı daha yakından tanıyacağı düşünülen cami imamı ve müezzinin ifadeleri neticesinde varıldığı, diğer taraftan ifadelerde davacının eşinin de söz konusu yapı ile irtibatı olduğundan bahisle kamu görevinden çıkarıldığının iddia edildiği ve davacının çocuğunu KHK ile kapatılan bir özel okula gönderme hususunda tek başına tasarruf yetkisinin olmadığı ve ayrıca davacının çocuğunun eğitim alması için KHK ile kapatılan bir okula göndermiş olmasının tek başına söz konusu yapıyla irtibat ya da iltisakı olduğu yönünde değerlendirilemeyeceği, davacı aleyhine ifade veren kur'an kursu öğreticilerinden biriyle daha önce savcılık nezdinde şikayet aşamasına gelecek şekilde husumetin oluştuğu hususu da gözönünde bulundurulduğunda dava dosyasında yer alan bütün ifadeler ve tespitler bir arada değerlendirildiğinde davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile'aidiyeti, iltisakı veya irtibatı'olduğu yönünde şüpheye yer bırakmayacak şekilde açık bir kanaat oluşmadığından davacının 7145 sayılı Kanun'un 26.maddesi ile 375 sayılı KHK'ye eklenen geçici 35.maddenin (B) fıkrasının 10.bendi hükmü gereğince kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35. maddenin (B) fıkrasında; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;

(...)

10) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır.

Bu fıkranın birinci paragrafı uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemez; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Birinci paragraf uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünden çıkarılanların, mahkeme kararı aranmaksızın, karar tarihinden geçerli olmak üzere rütbe ve memuriyetleri geri alınır, bu kişiler yeniden kamu görevlerine kabul edilmez ve on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu paragrafta sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu paragraf hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının İstanbul ili, A1 ilçesi, X1 Camiinde Kur'an kursu öğreticisi olarak görev yapmakta iken 2013 yılı sonrası muhtelif tarihlerde FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisaklı olduğu iddiasıyla Diyanet İşleri Başkanlığının 30.11.2018 tarih ve 181645 sayılı olur'u ile hakkında başlatılan soruşturma sonucu düzenlenen 11.02.2019 tarih ve 663.07.13 sayılı soruşturma raporunda; davacının 17/25 Aralık sürecinden önce FETÖ/PDY terör örgütünün sohbetlerine katıldığı gibi anılan süreçten sonra da örgütün toplantılarına iştirak etmeye devam ettiği, paralel yapı adına kurban ve bağış taleplerinde bulunduğu, bu faaliyetlerinde aynı kursta görev yapan görümcesi ile birlikte hareket ettiği, çocuğunu terör örgütü ile irtibatlı okula gönderdiği belirtildikten sonra 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35.maddesinin (B) fıkrasının 10.bendi kapsamında kamu görevinden çıkarılması yönünde teklif getirildiği, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulunun 20.02.2019 tarihli toplantısında söz konusu raporun değerlendirildiği ve 28.02.2019 tarih ve 268 sayılı yazısı ile hakkındaki iddia ve tespitlere de yer verilmek suretiyle davacıdan 10 gün içerisinde bu iddialara yönelik savunma yapmasının istendiği, 28.02.2019 tarihinde davacının yazılı savunması alındıktan sonra tesis edilen 21.05.2019 tarih ve 207759 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı olur'u ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35.maddenin (B) fıkrası uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

7145 sayılı Kanun'un 26.maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35.maddenin (B) fıkrasındadüzenlenen tedbirlerin kapsamı ve mahiyeti birlikte dikkate alındığında; anılan tedbirler vasıtasıyla başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kişilerin tamamının tüm kamu kurum ve kuruluşlarından çıkarılması sonucuna ulaşılmak istendiği anlaşılmaktadır.

Sözü edilen KHK maddesinde"kamu görevinden çıkarma";adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran bir tedbir niteliğinde olup, butedbirin uygulanması için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle kamu görevlisi arasında sübut derecesinde bir bağ kurulması aranmamış; ilgililerin kurumları tarafından MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen"yapı","oluşum"veya "gruplar"la irtibat ve iltisak boyutunda dahi olsa bir "değerlendirmede"bulunulması yeterli görülmüştür.

Diğer taraftan, maddede yer verilen "değerlendirme" ifadesiyle, kurumda oluşturulan kurul ve atamaya yetkili amir nezdinde bu yönde oluşan "kanaat"kastedilmekte olup, bu kanaatin cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından tamamen bağımsız olarak, sadece ilgilinin kamu görevinde kalmasının uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeden ibaret olduğu açıktır. Nitekim anılan yasal düzenlemede bu kanaate varılabilmesi için herhangi bir delile dayanma zorunluluğu öngörülmediği gibi ilgilinin savunması da alındıktan sonra bu kanaatin hangi hususlara dayanılarak oluşacağı idarenin takdirine bırakılmıştır.

Tüm bu hususlardan hareketle, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35.maddesi kapsamında yapılacak "değerlendirme", adli suç veya disiplin suçu niteliğindeki somut bir eylemin soruşturulması mahiyetinde olmayıp kamu görevlilerinin belli bir yapıyla herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkin kanaatin oluşturulacağı bir süreci ifade etmekte olup, Kanunun amacı ve tedbirin niteliği ile somut olayın özellikleri birlikte dikkate alındığında ilgili hakkındaki mevcut bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Buna göre, idareler tarafından ilgilisi hakkında,375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35.maddesi uyarınca yapılacak değerlendirmede, başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütleri ve MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile "üyelik", "mensubiyet", "iltisak" veya "irtibat" şeklinde herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkin olup, böyle bir değerlendirmede bulunmak için, yukarıda da belirtildiği üzere, yetkili kurumlar nezdinde bu yönde bir "kanaat"oluşmasının yeterli olduğu açıktır.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacı hakkında halihazırda "silahlı terör örgütüne üye olma" suçlamasıyla açılan bir ceza soruşturması bulunmamakla birlikte, bu durum davacının ceza hukuku anlamındaki sorumluluğuna ilişkin olup, kamu personel hukukuna yönelik sorumluluklarını ortadan kaldırmadığı, buna bağlı olarak durumunun kamu personel hukuku yönüyle ele alınmasının önünde engel oluşturmadığı, davacının görevine son verilmesine dayanak teşkil eden yasal düzenlemede de; terör örgütleri veya MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile üyeler arasındaki bağın "sübut"derecesinde ortaya konulmasının aranmadığı,bu yapı, oluşum ve gruplar ile üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatının değerlendirilmesinin yeterli görüldüğü, bu değerlendirmenin de ilgilinin cezai sorumluluğunun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece davalı idare bünyesinde kalmasının uygun olup olmadığına ilişkin olarak yapılacağı kuşkusuzdur.

Bakılan davada, davacı hakkında 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35.maddesinin verdiği yetkiye istinaden başlatılan idari tahkikata dayalı olarak tesis edilen uyuşmazlık konusu idari işlemin, davalı idarece cezai sorumluluktan bağımsız şekilde yapılan değerlendirmeler neticesinde, davacının iltisak veya irtibatının bulunduğu yönünde oluşan kanaate dayalı olduğu, davalı idarece de ceza hukuku bağlamında davacının terör örgütlerine üyeliği veya terör faaliyetlerine iştirakinin tespit edilmiş olması nedeniyle değil; 17/25 Aralık sürecinden önce olduğu gibi anılan süreçten sonra da FETÖ/PDY terör örgütünün toplantılarına katılması, örgüt adına kurban ve bağış talep etmesi, aynı kursta terör örgütüyle iltisakı olduğu tespit edilen şahıslarla ortak hareket etmesi, çocuğunun 2015-2016 eğitim öğretim dönemi boyunca terör örgütüne müzahir eğitim kurumlarında öğrenim görmesini sağlaması gibi tahkikat kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle örgütle olan irtibat ve iltisak durumlarının değerlendirildiği, ayrıca Kursta görev yapan diğer din görevlileri, kursiyerler ve temizlik çalışanları gibi tanıkların alınan ifadelerinde, "Kuran kursuna 'zaman gazetesi','sızıntı dergisi'gibi yayınların geldiğinin ve davacı ile S.S.isimli şahsın bu yayınların abonelik ücretlerini kursiyerlerden topladıkları aidatlardan ödediklerinin" beyan edildiği, yine S.S. isimli şahıs (davacının eşinin kız kardeşi) tarafından davet edilmesi üzerine terör örgütünce yapılan sohbete katıldığını beyan eden bir şahıs tarafından "sohbete gittiğinde davacının da orada olduğu, bu programda bir süre sohbet yaptığı, FETÖ elebaşının kitaplarını okuduğu, sonrasında örgütün üst konumunda olanlarla birlikte katılımcılara gazete abonesi olacak ve burs verecek kaç kişi bulunduğunu sordukları, 2015 yılı içerisinde davacıyla birlikte mukabele okudukları, ardından FETÖ/PDY terör örgütüne para topladıklarının", anılan süreç içerisinde sergilenen tutum ve davranışların tanığı konumunda bulunan başka şahısların da alınan ifadelerinde, "terör örgütü elabaşısı hakkında 'hocaefendi' diye söz edildiğinin, kursa gelen terör örgütü yayınlarının davacı ile S.S.isimli şahıs tarafından alındığının, sohbetlerde terör örgütü elebaşısının kitaplarının okunduğunun" beyan edildiği, davacının kamu görevinde kalmasının uygun görülmemesi sonucunu doğuran ve 375 sayılı KHK'nin geçici 35.maddesinde bahsi geçen "değerlendirme"ninde bu bilgi ve belgelere dayalı olarak yapıldığı, idarenin sözü edilen değerlendirme yetkisini keyfi ya da kamu yararı dışında bir amaçla kullandığını ortaya koyan somut herhangi bir bulguya ise rastlanmadığı görülmektedir.

Bu itibarla, dava konusu işlemin cezai bir müeyyide niteliğinde olmayıp, ülke genelinde olağanüstü hal ilanına neden olan darbe girişimi sonrasında FETÖ/PDY terör örgütünün oluşturduğu tehdidin tamamen sonlandırılmasını sağlamaya dönük idari bir tedbir olduğu, davacının kamu görevinden çıkarılmasına sebep olan süreç göz önünde bulundurulduğunda idarece haiz olunan takdir yetkisinin etkili bir şekilde kullanılmasının, ölçülülük ilkesini ihlal edecek genişlikte ve hakkın özünü zedeleyecek bir uygulama şeklinde değerlendirilemeyeceği, somut olayda da Kuran Kursu öğreticisi olarak görev yapmaktayken MGK'ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğu "değerlendirilen" davacının din hizmetleriyle alakalı yürüttüğü kamu görevinin önem ve hassasiyeti de dikkate alındığında, idarenin yukarıda aktarılan tedbirlere yönelik olarak haiz olduğu takdir yetkisi kapsamında tesis ettiği "kamu görevinden çıkarma" işleminde hukuka aykırılık, aksi yöndeki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 29/01/2020 tarih ve E:2019/1486, K:2020/133 sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine,aşağıda dökümü yapılan 404,50- TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf safhasında davalı idarece yapılan 27,50-TL posta gideri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 2,590,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, davalı idarenin harçtan muaf olması nedeniyle istinaf aşamasında alınmayan 121,30-TL istinaf başvurma harcının karar kesinleştiğinde davacıdan tahsili için Mahkemece ilgili vergi dairesine harç tahsil müzekkeresi yazılmasına, posta gideri avansından varsa artan kısmın kararın kesinleşmesini takiben mahkemesince taraflara iadesine, kararın taraflara tebliğine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen 30 gün içinde Danıştay'da temyiz yolu açık olmak üzere,03/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Herkese selam. İstinafa beyan dilekçesi yazacağım.  Başlık ile alakalı çıkmaza düştüm. Örneğin Ankara 13. Bölge idare mahkemesi başkanlığına  sunulmak üzere Ankara 19. İdare Mhahlemesi başkanlığına gönderilmek üzere İstanbul nöbetçi idare mahkemesi başkanlığına    bu mudur acaba ? Nasıl olmalı 
    • Benim de 2 yil aradan sonra 15. Idare mahkemesinde kuzu gibi yatan dosyamdan 5 gün önce nüfus kayıt örneği çıkartılmış gözüküyor. Bir hareketlilik var sanırım artık karara çıkacak. Hadi bakalım hayırlısı ☺ dualarinizda bana da yer verin😊
    • Danıştay Onama kararından sonra ne yapıyorduk arkadaşlar? AYM 'ye başvuru yapıyoruz galiba ama kaç gün içinde bilen var mı? Bir de sağlam idare hukukçusu avukat lazım yoruldum bıktım artık...
    • @Karagöz çok teşekkür ediyorum hocam darısı herkesin başına olsun tüm üyelerimizden güzel haberleri görmek dileğiyle 🙏🏻☺️
    • @Gül reçeli ve diğer idare Mahkemesinden iade olanlar için yararlı bir başlık: https://forum.khkhaber.com/forum/68-i̇stinaf/ ( Burada oldukça fazla Örnek var )  ben kendi dilekçemi buraya yorum olarak yazdım.   Dosya Linki : https://file.io/ldKx08FKHqhd 
×
×
  • Yeni Oluştur...