İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

Anka679

emsal karar Danıştay 1. Daire E 2017/1447 K 2017/1771 Ceza Soruşturmalarında Kurullar Kesin Karar Vermeli!

Önerilen Yorum

Gn.Editör

Danıştay Birinci Dairesi, ceza soruşturmalarında kurulların kanaat yerine kesin görüş bildirmeleri gerektiğini hükmetti.

Dava konusu olayda, bir öğretim üyesi hakkında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ilgili hükümlerine göre ceza soruşturması başlatılmıştır.

Söz konusu soruşturma sonucunda görevli yetkili kurulun men-i muhakeme veya lüzum-u muhakeme yönünde kesin ve tek bir karar alması gerekirken, verdikleri kararda;"......kararının uygun olacağı kanaatine varılmıştır." denilmek suretiyle şüpheli hakkında kanaat belirtildiği, kesin bir karar verilmediği, böylece soruşturma sürecinin Kurul tarafından adı geçen şüpheli hakkında kesin bir karar verilmeyerek sonuçlandırılmasının hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir.

Ayrıca, Danıştay Birinci Dairesi soruşturma konusu olay ve şüpheli ile ilgili kanaat belirterek öneri getirmek görevinin soruşturmacıya ait olduğu, Yetkili Kurulun ise şüpheliyle ilgili kanaat belirtmek yerine soruşturmayı sonuçlandıran, hukuki sonuç doğuran, kesin bir karar vermekle yükümlü olduğuna da vurgu yaptı.

İŞTE DANIŞTAY KARAR

T.C.

DANIŞTAY

Birinci Daire

Esas No: 2017/1447

Karar No : 2017/1771

KARAR

Şüpheli : ... - ...................... Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Suç Tarihi : 2015 Yılı ve sonrası.

Inclement Kararlar :

1- .................... Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Kurulun 21.9.2016 tarihli lüzum-u muhakeme yolunda kanaatbelirten kararı

2- ............................ Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Kurulun 21.9.2016 tarihli men-i muhakeme yolunda kanaatbelirten kararı.

Karara İtiraz Eden : Hakkında lüzum-u muhakeme kararı verilen ...

İnceleme Nedeni : Yasa gereği kendiliğinden ve itiraz üzerine. ......................... Üniversitesi Rektörlüğünün 4.7.2017 tarih ve E.21747 sayılı yazısı ekinde gönderilen soruşturma dosyası ile yukarıda belirtilen Kurul kararları ve bu kararlardan lüzum-u muhakeme kararına yapılan itiraz, Tetkik Hakimi Meryem Budak'ın açıklamaları dinlenildikten sonra, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü : 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53'üncü maddesinin ceza soruşturması usulünü düzenleyen (c) bendinde, yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında yetkili makamlarca inceleme başlatılabileceği, inceleme sonucunda soruşturma açılması veya doğrudan soruşturma başlatılması halinde görevlendirilecek uygun sayıda soruşturmacı tarafından soruşturma yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, görevlendirilen soruşturmacının öncelikle suç konusu eylemleri belirlemesi, bu bağlamda şikayetçinin, şüphelilerin ve varsa suç konusu eylemlerde tanıklığı bulunan kişilerin ifadelerine başvurması, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırması, şikayet dilekçesinden başlayarak yaptığı soruşturmada elde edilen tüm bilgi ve belgeleri değerlendirerek hazırlayacağı fezlekede gerekçesini belirtmek suretiyle ulaştığı kanaate göre, suçlarla illiyet bağı tespit edilemeyen veya eylemi suç oluşturmayan şüpheliler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, suçlarla illiyet bağı olmayan, sonradan illiyet bağı kesilen veya soruşturma şartı bulunmayan şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına, atılı suçları işledikleri şüphesi bulunanlar hakkında lüzum-u muhakemelerine, atılı suçları işlemedikleri kanaatine varılanlar hakkında ise men-i muhakemelerine karar verilmesi gerektiği yolunda öneri getirmesi, tüm bilgi ve belgelerin bulunduğu soruşturma dosyasını fezleke ile birlikte soruşturma emri veren makama teslim etmesi, 2547 sayılı Kanunun 53'üncü maddesi gereğince oluşturulacak yetkili kurulun da, iddia konusu suçların şüphelilerle illiyet bağını irdelemek suretiyle gerekçeleriyle birlikte şüpheliler hakkında yukarıda belirtilen türlerde kararlar vermesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, öğrenci ...'in ve ... adlı öğrencinin annesi ...'ın şikayetlerinde ileri sürdükleri iddialar üzerine ... hakkında Rektörlükçe başlatılan soruşturma sonucunda 23.5.2016 tarihli fezlekenin düzenlendiği, bu fezlekede atılı suçlardan şüphelinin men-i muhakemesinin önerildiği, Rektörlükçe oluşturulan Yetkili Kurulun 21.9.2016 tarihli kararıyla, ... hakkında men-i muhakeme kararının uygun olacağı yolunda kanaat belirten kararının verildiği, öte yandan, şüpheli ... hakkında aynı iddialar nedeniyle aynı Yetkili Kurul tarafından 21.9.2016 tarihli lüzum-u muhakeme kararının uygun olacağı yolunda kanaat belirten başka bir karar verildiği, böylece Yetkili Kurul tarafindan aynı iddialar nedeniyle şüpheli hakkında hem men-i muhakeme, hem lüzum-u muhakeme yolunda kanaat belirten kararlar alındığı, Rektörlüğün 4.7.2017 tarih ve E:21747 sayılı yazısında ise bu durumun, men-i muhakeme yolundaki ilk karar verilirken soruşturma dosyasında bazı eksiklikler bulunduğu, daha sonra bu eksikliklerin tamamlanarak Yetkili Kurulun soruşturma dosyasını tekrar değerlendirdiği, değerlendirme sonucunda da lüzum-u muhakeme kararı verdiği ifade edilerek açıklandığı, ancak bu durumun aynı şüpheliyle ilgili olarak aynı suçlar nedeniyle verilen bir Yetkili Kurul kararı mevcut iken yeni bir Kurul kararı alınarak mükerrerliğe sebep olunduğu gerçeğini değiştirmediği, öte yandan, her iki Kurul kararında da "......kararının uygun olacağı kanaatine varılmıştır." denilmek suretiyle şüpheli hakkında kanaatbelirtildiği, kesin bir karar verilmediği, böylece soruşturma sürecinin Kurul tarafından adı geçen şüpheli hakkında kesin bir karar verilmeyerek sonuçlandırılmadığı anlaşılmıştır.

Oysa, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53'ncü maddesi uyarınca artık soruşturma safhasına geçilen iddialarla ilgili olarak Yetkili Kurul tarafından şüpheli hakkında isnat edilen her bir suç için men-i muhakeme veya lüzum-u muhakeme yönünde kesin ve tek bir karar alınması gerektiği, aksi takdirde soruşturma sürecinin tamamlanamadığı, soruşturmanın sonuçsuz bırakıldığı, kaldı ki, soruşturma konusu olay ve şüpheli ile ilgili kanaat belirterek öneri getirmek görevinin soruşturmacıya ait olduğu, soruşturmacının kanaatini belirttiği fezlekenin sunulduğu Yetkili Kurulun ise şüpheliyle ilgili kanaat belirtmek yerine soruşturmayı sonuçlandıran, hukuki sonuç doğuran, kesin bir karar vermekle yükümlü olduğu açıktır.

Açıklanan nedenlerle, itirazın kabulüyle ......................... Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Yetkili Kurulun 21.9.2016 tarihli lüzum-u muhakeme yolunda kanaat belirten kararı ile aynı Kurulun 21.9.2016 tarihli men-i muhakeme yolunda kanaat belirten kararının bozulmasına, Yetkili Kurulca şüpheli hakkında her bir suç bakımından değerlendirmelerde bulunarak men-i muhakeme veya lüzum-u muhakeme yolunda tek ve kesin bir karar verilmesi, verilecek kararin türüne göre şüpheliye ve şikayetçilere gerekli bildirimler yapıldıktan sonra yazılı bildirim alındıları ile birlikte Yasa gereği veya itiraz edilmesi halinde itiraz dilekçeleri de eklenerek Dairemize gönderilmesi için dosyanın karar ekli olarak ....................... Üniversitesi Rektörlüğüne adresine, kararın bir örneğinin itiraz edene gönderilmesine 17.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

https://www.memurlar.net/haber/804546/danistay-ceza-sorusturmalarinda-kurullar-kesin-karar-vermeli.html?utm_source=headlines


?? Hukuk ve Adalet ??'' SADECE ''

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • @F.Y. benimde yaklaşık bir yıldır olduğu gibi bekliyor. Görevdeyim heran bir terslik olacak duygusu beni psikiyatrilik etti. 
    • @F.Y. idare mahkeme kararı göreve iadeyse, BİM hızlıca 2-3 ay içinde bu kararı tersine çevirebiliyorken, eğer önceki idare mahkemesi kararı olumsuzsa,  karar alması epeyce gecikebiliyor... OHAL Komisyonundan beri amaç belli, hukuki süreci olabildiğince uzatmak... daha önce istenmiş ve dosyada olan bilgileri tekrar tekrar yeniden istiyorlar... Düşüncem süreci bekleyenlerin, hiç dönmeyecekmiş gibi hayatlarını dizayn etmeleri, (çünkü beklemek, belirsizlik herşeyden daha çok yoruyor ve giden ömrümüzden gidiyor) ve eğer ola ki, bir gün iade olunursa, her zaman yeni bir başlangıç yapılabilir ve yeni duruma hızlıca uyum sağlanır... böylece bu bekleme süreci de boşa harcanmamış olur...
    • Arkadaşlar dosyam 2.5 yıldır 13 idd de bu kadar uzun süre bekleyen var mı ? 
    • Geçmiş olsun, umarım en kısa zamanda hastalığınızı tamamen atlatırsınız. Malülen emeklilik hakkı, kazanılmış bir hak olduğundan ihraç olsanız bile bu hakkınız saklıdır. İhraç olmanız durumudan (ki inşallah olmazsınız) malülen emeklilik haklalarınızı alabileceksiniz. Benzer durumda olan bir tanıdığım var. Malülen emekli olma hakkı olduğu halde, kendisine sunulan geri hizmette çalışmayı kabul etmiş. Daha sonra ihraç olunca, malülen emekli olmak için gerekli girişimlerde bulundu ve ihraçken malülen emekli maaşı almaya başladı.
    • Merhabalar. Başvurmuş olduğunuz iş yeri İK yada Muhasebe birimleri farklı kurumlara ait SGK kayıt bilgilerini gizlilik gereği göremez rapor edemez. Ancak çok kurumsal iş yerleri ayrıntılı SGK döküm bilgilerinizi sizden isteyebilir. Ancak o dökümde KHK çıkış bilgileriniz görülebilir. Onun dışında durumunuzu belirtmenize çok gerek yok bence. Ayrıca işe başladığınızı da yeni fark ettim. Hayırlı olsun, rabbim utandırmasın inşallah. 
×
×
  • Yeni Oluştur...