İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

MSA

dilekçe Çalışma Lisansı iptal Edilen Özel Okul öğretmenleri Kuruma Lisans Talep Dilekçesi Beraat Alan

Önerilen Yorum

İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’NE
MERSİN


KONU: 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile iptal edilen çalışma lisansımın yeniden verilmesi istemi.
AÇIKLAMALAR


2016 yılında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çalışma lisansımın iptal edilmesi üzerine özel sektörde uzun bir süre iş bulamadım. Hala da ciddi anlamda ekonomik zorluklar yaşıyorum. 
Bunun üzerine çalışma lisansımın yeniden düzenlenmesi için Komisyona başvuru yaptım. Uzun bir süre geçtikten sonra başvurum hiçbir gerekçe belirtilmeden reddedilmiştir. Aradan geçen 2 yıllık bir süre sonunda OHAL uygulamalarının kalkması ile birlikte çalışma lisansımın yeniden düzenlenmesi için iş bu başvuruyu yapmış bulunmaktayım. 


Çünkü bu süreçte yaşadıklarımız adeta sivil ölüme terk edilmiş gibi bir hal aldı. Süreci özetlemek gerekirse; Tarsus İlçesinde bir etüt merkezinde öğretmenlik yapmakta iken, önce KHK  ile etüt merkezi kapatıldı daha sonra da lisansım iptali edilerek Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 31/05/2017 tarih ve 2017/5847 esas sayılı iddianamesi ile FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyeliği iddiasıyla dava açıldı. 
Takip eden süreçte; T.C. Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Dosya no: 2018/11 Esas, Karar No: 2018/279, C.Savcılığı Esas No: 2017/5847 sayılı kararı ile hakkımda beraat kararı verilmiştir. Karar ektedir.


Bir başka husus ise, bu süreçte; OHAL döneminde çıkarılan 667 sayılı KHK uyarınca “bir terör örgütü ile irtibatlı, iltisaklı olduğu” gerekçesiyle, bir daha özel sektörde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği görevinde çalışamayacak şekilde sivil ölüme terk edildim. Özel sektörde diğer alanlarda da iş bulmam imkânsız hale getirilmiş, 691 sayılı KHK ile arabuluculuk yapmam dahi yasaklanmıştır. Bu karara dayanak yapılan suçlamanın niteliği (terör örgütü üyeliği) ve yaptırımın ağırlığı dikkate alındığında, bu uygulama AİHS’nin 6. maddesi anlamında bir cezadır (Engel and others v. The Netherlands – Öztürk v. Germany); idari bir tedbir değildir. Sözleşmenin 6. maddesi anlamında bir ceza, Ek 7 No.lu Protokolün 4. maddesi anlamında da ceza olup (Gradinger v. Austria), somut olaya bu son hüküm uygulanır. 


667 sayılı KHK ile hem ağır bir suçlama isnat edilmiş (terör örgütü üyeliği) hem de sonuçları sivil ölüm oluşturur şekilde çalışma lisansım iptal edilerek ayrıca cezalandırılmış bulunmaktayım. Bu konudaki AİHM kararları dikkate alındığında, bu yaptırım ceza hukuku anlamında bir ceza olup, ceza yargılamasındaki tüm güvencelere uygun bir yargılama sonucu uygulanmalıdır. Nitekim AİHM’ye göre, “bir kamu görevlisinin (sadece) uzunca bir süre bazı meslekleri icra etmekten men edilmesi ceza hukuku anlamında bir ceza olup, AİHS’nin 6. maddesindeki tüm güvenceler (AİHS m. 6/1, 2 ve 3) bu olaya uygulanır” (AİHM, Matyjek v. Polond). 


Daha önceki başvurumun reddine dayanak alınan ve irtibatlı ya da iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan etüt merkezinde hizmetimin bulunduğu gerekçesi hukuka uygun değildir. Çünkü, benim görev yaptığım dönemde bırakın terör örgütü ilan edilmeyi çok sayıda siyasi ve bürokratların dahi bizzat bu kurumlara kendi çocuklarını gönderdiği ortadadır. Bu nedenle çalıştığım dönem itibariyle terör örgütü ile irtibatı ya da iltisakı dahi tespit edilmemiş, resmi olarak kapatılmamış bir Kurumdaki 15.07.2016 tarihinden önceki hizmetlerim esas alınarak işlem tesis edilmesi ve bu durumun işlemin dayanağı olarak gösterilmesi en başta, hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Çünkü, hukuk devletinin önemli gereklerinden biri, bireylerin temel hakların ve hürriyetlerinin, diğer bir deyişle dokunulmaz alanlarının hukuken güvence altına alınmasıdır. Hukuk devleti, insanın onurlu bir varlık olduğu temelinde ortaya çıkmış bir anlayış olması nedeniyle kişisel özgürlüklere de azami özen göstermiş ve anayasal güvencelerle bu korumayı pekiştirmiştir. Burada önemli olan bir husus ise devletin temel hak ve hürriyetleri sadece tanıma yeterli olmayıp bu hakların devletçe korunması ve hak ihlali söz konusu olduğunda özgürce hak arama mekanizmalarının çalıştırılması da bir zorunluluktur. 


Günümüzde “geçmişe etki yasağı”, “geçmişi kapsamamak” ve “geriye yürümezlik” olarak ifade edebileceğimiz bu ilke gereğince, toplumu oluşturan birey-kurumların dikkat etmeleri gereken standartlar ve kurallar prensip itibarıyla geçmişte yaptıkları işlemlere, yolun yürünmüş kısmına değil; yolun yürünmemiş kısmına yani gelecekte yapacakları işlemlere ait bulunmalıdır. Çünkü yolun yürünmüş kısmı hangi şekilde arkada bırakılırsa bırakılsın onun hesabı sonradan ihdas edilen kurallara göre görülemez. Zira kimseden henüz gerçeklik alemine çıkmamış, etki ve sonuçları bilinmeyen, bugünden bilinmeyen kurallara uygun davranış beklenemez.


İdari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesi, kişi hak ve hürriyetlerinin korunması, toplum içinde hukuk düzenine olan güvenin sağlanması yönünden son derece önemlidir. İdari işlemlerin geriye yürümezliği, işlemin yürürlüğe girmesinden önceki zaman içinde hukuki sonuçlar doğurmasını önlediği gibi, geçerli olarak doğmuş veya geçerli olmayıp da hak doğurmuş idari işlemlerin dava süresi geçtikten sonra geri alınmasını yasaklamaktadır.


Kanunilik ilkesinin unsurlarından olan ve ceza kanunlarının ancak yürürlüğe girdikten sonra işlenen fiillere uygulanabilmelerini ifade eden geçmişe yürümezlik ilkesinin, disiplin suç ve cezaları bakımından geçerli olduğu Danıştay’ca da kabul edilmektedir. 
Etüt merkezindeki hizmetim, 16.07.2016 tarihinden önceki bir döneme ilişkindir ve bu dönemde yasal izinleri tamamlamış resmi bir ticari işletmedir.   


Zira olağanüstü hal 23.07.2016 tarihinden geçerli olmak üzere ilan edilmiştir. Bu güne kadar, şahsıma olağanüstü hal hukukundan önce var olan ve kanunen yasaklanmayan bir işçi işveren ilişkisinden öte gitmeyen ilişki nedeniyle en temel evrensel hukuk kurallarından biri olan “yasaların geriye yürümezliği”  ilkesi çiğnenmektedir. Bu konuda; AİHM’in Strelletz, Kessler ve Krenz / Almanya kararına bakılabilir. Sadece kasten işlenebilecek bir suçtan dolayı, hiçbir kasti ya da iradi hareketi olmadan bireyleri geçmişteki faaliyetlerinden dolayı sorumlu tutmak, ceza kanunlarının öngörülemez şekilde keyfi yorumlanması anlamına gelir ve AİHS’nin 7. maddesinin ihlaline yol açar (AİHM, S.W. v. The United Kingdom Kararı). Bu nedenle dava çalışma lisansımın yeniden düzenlenmesi gerekir. 


İş bu başvurumun hukukun üstünlüğü ilkesi ile birlikte hukuk devleti ilkesinin de birlikte değerlendirilerek karara bağlanması gerekir. 
Aksi bir yorum AİHM içtihatlarına da açıkça aykırıdır. Nitekim AİHM’e göre; Mahkeme, ilk olarak Sözleşmenin 8 § 2 Maddesi anlamı dahilinde, “yasaya uygunluk” ifadesinin, itiraza konu tedbirin iç hukukta bir temelinin bulunması gerektirdiğini kaydetmektedir. İkincisi, iç hukuk ilgili kişiye erişilebilir olmalıdır. Üçüncüsü, etkilenen kişi iç hukukun sonuçlarını kendisi açısından öngörebilmelidir ve dördüncüsü iç hukukun, hukukun üstünlüğü ile uyum içinde olması gereklidir. (bkz., diğer birçok otoriteler arasında, Rotaru, Romanya kararı, § 52; Liberty ve Diğerleri / Birleşik Krallık, no. 58243/00, § 59, 1 Temmuz 2008 ve Sallinen ve Diğerleri / Finlandiya, no. 50882 / 99, § 76, 27 Eylül 2005).
Buna ek olarak, hukukun üstünlüğü ile uyumlu olmak, iç hukukun 8. maddeye ilişkin keyfi hak ihlallerine karşı yeterli koruma sağlamasını gerektirir (bkz. uygun olduğu ölçüde, Amann, §§ 76-77; Bykov / Rusya [BD], no. 4378/02, § 76, 10 Mart 2009, ayrıca bkz. Weber ve Saravia / Almanya (karar), 54934/00, § 94, AİHM 2006 XI ve yukarıda anılan Liberty ve Diğerleri, § 62). Mahkeme bu nedenle, istismara karşı yeterli ve etkili güvencelerin bulunduğu konusunda da ikna olmalıdır. Bu değerlendirme, muhtemel tedbirlerin niteliği, kapsamı ve süresi, bunların verilmesi için gerekli gerekçeler, izin verme, yürütme ve denetleme yetkisi olan makamlar ve iç hukuk tarafından sağlanan hukuk yolları gibi, davanın tüm koşullarına bağlıdır. (bkz. Avrupa Entegrasyonu ve İnsan Hakları Derneği ve Ekimdzhiev / Bulgaristan, no 62540/00, § 77, 28 Haziran 2007, Klass ve Diğerleri / Almanya, 6 Eylül 1978, § 50, Seri A no. 28)


AİHM’in yukarıda sözü edilen içtihatlarının hiçbirine uyulmadığı gibi idarece son derece keyfi davranılmış, tek yanlı icrai nitelikte işlem tesis edilmiştir. Dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı olarak hukukun üstünlüğü esası göz ardı edilerek tesis edilen lisansımın iptali yine idarece oluşan yeni duruma göre yeniden ele alınmalıdır. 


Takdiri Sizlere ait olmak üzere; yukarıda aktardığım hususlar dikkate alınarak, hakkımda verilen beraat kararına ilişkin T.C. Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Dosya no: 2018/11 Esas, Karar No: 2018/279, C.Savcılığı Esas No: 2017/5847 sayılı kararı doğrultusunda, hakkımda terör örgütü üyeliğini ortaya koyabilecek herhangi bir somut bilgi, belge ve tanık ifadesi ya da her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, iptal edilen çalışma lisansımın yeniden düzenlenmesini arz ve talep ederim. 17/12/2018  
,

 ADRES    :


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Reddedilirse 60 gün içinde idari dava açılacaktır..


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • @F.Y. benimde yaklaşık bir yıldır olduğu gibi bekliyor. Görevdeyim heran bir terslik olacak duygusu beni psikiyatrilik etti. 
    • @F.Y. idare mahkeme kararı göreve iadeyse, BİM hızlıca 2-3 ay içinde bu kararı tersine çevirebiliyorken, eğer önceki idare mahkemesi kararı olumsuzsa,  karar alması epeyce gecikebiliyor... OHAL Komisyonundan beri amaç belli, hukuki süreci olabildiğince uzatmak... daha önce istenmiş ve dosyada olan bilgileri tekrar tekrar yeniden istiyorlar... Düşüncem süreci bekleyenlerin, hiç dönmeyecekmiş gibi hayatlarını dizayn etmeleri, (çünkü beklemek, belirsizlik herşeyden daha çok yoruyor ve giden ömrümüzden gidiyor) ve eğer ola ki, bir gün iade olunursa, her zaman yeni bir başlangıç yapılabilir ve yeni duruma hızlıca uyum sağlanır... böylece bu bekleme süreci de boşa harcanmamış olur...
    • Arkadaşlar dosyam 2.5 yıldır 13 idd de bu kadar uzun süre bekleyen var mı ? 
    • Geçmiş olsun, umarım en kısa zamanda hastalığınızı tamamen atlatırsınız. Malülen emeklilik hakkı, kazanılmış bir hak olduğundan ihraç olsanız bile bu hakkınız saklıdır. İhraç olmanız durumudan (ki inşallah olmazsınız) malülen emeklilik haklalarınızı alabileceksiniz. Benzer durumda olan bir tanıdığım var. Malülen emekli olma hakkı olduğu halde, kendisine sunulan geri hizmette çalışmayı kabul etmiş. Daha sonra ihraç olunca, malülen emekli olmak için gerekli girişimlerde bulundu ve ihraçken malülen emekli maaşı almaya başladı.
    • Merhabalar. Başvurmuş olduğunuz iş yeri İK yada Muhasebe birimleri farklı kurumlara ait SGK kayıt bilgilerini gizlilik gereği göremez rapor edemez. Ancak çok kurumsal iş yerleri ayrıntılı SGK döküm bilgilerinizi sizden isteyebilir. Ancak o dökümde KHK çıkış bilgileriniz görülebilir. Onun dışında durumunuzu belirtmenize çok gerek yok bence. Ayrıca işe başladığınızı da yeni fark ettim. Hayırlı olsun, rabbim utandırmasın inşallah. 
×
×
  • Yeni Oluştur...