İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

MSA

dilekçe KHK Hükmü Uyarınca iş Akdinin Feshi Dava Dilekçe örneği - iş Mahkemesi

Önerilen Yorum

BAKIRKÖY  NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ

SAYIN BAŞKANLIĞINA

                                                                  

                                                                                     

DAVACI                    : XXXXXXXXXXXXXXX  (TC NO:    XXXXXXXXXX       )gsm- XXX

ADRES                       : Zafer mah. ……………………- Bahçelievler                                      

DAVALI                    : 1- Bahçelievler Belediye Başkanlığı- İstanbul                                   

D. KONUSU              : 1 -  Sözleşmenin  feshine dair Bahçelievler Belediye Başkanlığı işleminin iptali ve işe iade kararı verilmesi

                                      2- Ödenmeyen maaş, ve kıdem tazminatının hesaplanarak davalıdan tahsili

  3- Adli Yardım Talebi.

DAVA DEĞERİ       : 28.400 TL  ( Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutuyoruz )

 

DELİLLER               :  Tanık ( isim listesi ve adresleri bilahare bildirilecek, ) Yemin, Keşif ,SGK  sicil dosyam vs. her türlü yasal delil

 

İŞLEMİN TEBELLÜĞ TARİHİ:02.05.2018

 

AÇIKLAMALAR:

17.09.2013 tarihinden beri davalı Bahçelievler Belediyesi başkanlığının işletme iştirakler Müdürlüğü emrinde taşerona bağlı olarak Güvenlik elemanı olarak çalışmakta idim.

  30.03.2018 tarihinde de 24.12.2017 tarih ve 30280 sayılı Resmi gazetede yayımlanan, 696 sayılı KHK nın 127 maddesi ile 375 sayılı KHK ya eklenen geçici 24. Maddenin hükümlerine göre, taşeron pozisyonundan alınarak hizmet alımı kapsamında Bahçelievler Belediye Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Personel A.Ş nin sürekli işçi statüsüne geçişim yapılmıştır.

 Ancak, Bahçelievler Belediye Başkanlığı’nın 02.05.2018 tarihinde tebliğ edilen yazı ile ( EK-1 ) Sözleşmemin feshedildiği  tarafıma tebliğ edildi.

 

Hukuka aykırı işlemin iptali için yasa uyarınca arabulucuya başvurdum. Ancak davalı, davete icabet etmediğinden sonuç alınamadığına dair EK-2 deki tutanak tutuldu.  .

 

Yapılan işlem, en başta mevcut yasalar ile Anayasaya ve ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olup iptali gerekmektedir. Şöyle ki;

 

A- TEBLİĞ BELGESİNDE BELİRTİLEN 30.03.2018 TARİH VE 2251 SAYILI YAZI TEBLİĞ EDİLMEDİ.

Davalı Belediyede taşeron işçi olarak 17.09.2013 tarihinden itibaren çalışmakta iken, Bahçelievler Belediyesi Personel A.Ş ye sürekli işçi statüsü ile 30.03.2018 tarih ve 2018- 201801625 sayılı onayla geçişim yapıldı. Ne var ki somut gerekçe belirtilmeksizin, arşiv araştırması denilerek 02.05.2018 tebliğ tarihli yazıyla tazminatsız olarak görevime son verildiği bildirildi.  TEBLİĞ  BELGESİNDE YAZILI OLAN 30.03.2018 TARİH VE 2251 SAYILI YAZI  TARAFIMA TEBLİĞ EDİLMEDİ.

 Dolayısıyla sözleşmenin, somut olarak niçin feshedildiğini bile bilememekteyim.

 

B- SAVUNMA HAKKI TANINMADI:

 

 EK-1 deki  belge ile sözleşmemin feshedildiği bildirilmiştir.   Belediyeye bağlı işçi olsam da savunmam alınmadan sözleşmenin feshi hukuka aykırıdır.

 ,4857 sayılı yasanın 17 ci maddesindeki usul ve prosedür tarafıma uygulanmadı.

“İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir” dediği halde  hiçbir ücret tarafıma ödenmedi.

   4857 sayılı yasa Md.18 e aykırı olarak, özel hayatım, dünya görüşüm veya ailem ve yakınlarımın  geçmişi, inancı vs gibi durumlar fesih gerekçesi yapıldı.

Aynı yasanın 19 cu maddesine aykırı olarak “İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. “ kuralına uyulmadı.

           

“Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez”  yasal emri ihlal edildi. SAVUNMA HAKKI TANINMADI.( Yargıtay 9 HD.24.5.2010 Tarih ve 2009-20438 Esas,2010-14394 Karar )

   

Anayasanın 129-2 maddesinde de, “ Savunma hakkı tanınmadan memura disiplin cezası verilemeyeceği “  belirtilmiştir.

        2-    EN BASİT BİR DİSİPLİN CEZASINDA BİLE MUTLAKA SAVUNMA HAKKININ ALINMASI GEREKTİĞİ YERDE, “ SÖZLEŞMENİN FESHİ “ GİBİ ÇOK ÖNEMLİ BİR CEZAİ İŞLEMDE SAVUNMA HAKKININ TANINMAMASI, BAŞTA ANAYASA MD.129/2, 36-2 VE 657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU MD.129-130’ A AYKIRILIK OLUŞTURUR.

       3- Aynı şekilde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2007/ 1846 E. Ve 11/66 K. nolu ilamında da “Savunma alınmadan verildiği anlaşılan disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı açıkça ifade edilmiştir. Aynı kararın gerekçesinde “ Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya dair sözleşmenin, savunma hakkının önemini ve gereğini vurgulayan maddesini de dikkate alarak savunma hakkının niteliğini vurguladığı, 14.07.1998 günlü, 1998/47 sayılı kararında “herkesin kendisine yönelik isnadın nedeninden ve niteliğinden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek hakkına sahip olduğu; olayı, isnadın nedenini ve hukuki niteliğini bilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağının açık olduğu, bu hususun, savunma hakkının temelini oluşturduğu” belirtilmiştir.

 

4-Anayasa hükmü gerekçesi ve Anayasa Mahkemesi kararı karşısında, disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesinin hukuken olanaklı olmadığı; savunma hakkının hukuka uygun şekilde kullanılabilmesi için de, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fiillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını bilmesi gerektiği sonucuna varılmakta olup, tüm bu hususlar kendisine bildirilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağı açıktır…” denilmiştir.

 

5- Anayasa’nın “Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma” Başlıklı 90/son maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle:07.05.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” denilmekte iken çıkarılan KHK ile taraf olunan ve kanun hükmünü kazanmış birçok uluslararası sözleşme açıkça ihlal edilmiş ve adeta yok sayılmıştır.

 

6-Diğer yandan “Kanunsuz Ceza Olmaz” ilkesi; evrensel hukuk ilkeleri arasında yer almakta olup, gerek ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde ve gerekse iç hukukumuzda benimsenmiş bir ilkedir. AİHS’nin 7. Maddesinde “Hiç kimse işlendiği zaman ulusal veya uluslar arası hukuka göre suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkûm edilemez.” Denilmiş iken ve keza Anayasamızın 38. Maddesine; “kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.” Denilmiştir. Dolayısıyla işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç sayılmayan bir fiilden (legal yollarla kurulmuş olan bir özel okullara çocuklarını göndermek, sendika üyeliği, bankada hesabın bulunması, dershanede öğretmen olmak v.b durumlar ki bunlar zamanında özendirilen, teşvik ve tavsiye edilen, hoş görülen, ayrıcalıklı tanınan hallerdir) dolayı kişilere ceza verilmesi, AİHS’in 7. Maddesine ve Anayasanın 38. Maddesinde yer alan “kanunsuz ceza olmaz” şeklinde açıklanabilecek karar ve hükümlere ayrı ayrı aykırı olduğu açıktır.

 

7- Bunun yanında söz konusu KHK’ler belirtilen işlem ve nitelikleri sebebiyle birçok AİHS hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir. Ancak AİHS’ inde olan birçok hak esasen Anayasamızda da düzenlenmiş olduğundan ve bunlara dair de yukarıda açıklamalar yapıldığından burada sadece ihlal konusu yapılan haklar maddeleri ile birlikte zikredilmiştir.

 

Buna göre; AİHS’nin 6. Maddesinde yer alan “Adil Yargılanma Hakkı”, 7. Maddesinde yer alan “Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz İlkesi”, 6/2. Maddesinde düzenlenen “Masumiyet Karinesi”, 13. Maddede yer alan “Temel Hak ve Hürriyetlerinin korunması (Etkili başvuru hakkı) Hak arama-Yargı Yoluna Erişim Hakkı”, Sözleşmenin 13. Maddesinde yer alan “Temel Hak ve Hürriyetlerinin Korunması (Etkili Başvuru Hakkı)”, Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık yasağı ve benzeri birçok hüküm ihlal edilmiştir.    

 

             

C-İŞLEM BÜTÜN UNSURLARI YÖNÜNDEN SAKATTIR:

YETKİ

            12- Hukuk güvenliği, kanunilik ve kazanılmış hakların korunması ilkeleri gereği sözleşmenin feshi kararı, anayasanın 129 ve 657 sayılı Memurin Muha-                                           kemat Kanununa istinaden olağan usul takip edilerek  alınabilir ve bu karara karşı da  itiraz edilebilir. Davaya konu fesih kararı ise Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle uygulama imkanı bulunmayan OHAL KHK’ ları uyarınca Bahçelievler Belediyesi Başkanlığınca alınmıştır. Bu nedenle ihraç işlemi yasalar ile yetkilendirilmiş merci dışında bir yer tarafından yapılmış olup yetki unsuru itibarıyla sakattır.

SEBEP

13- Bana fesih kararı ve gerekçesi belirtilmemiş ise de, hakkımda verilen  karar sebebinin, MGK’ca devletin milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapılar ile başta  FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti, irtibatı, iltisakı olan kişilerin devlet kadrolarından çıkarılması olduğunu düşünmekteyiz. Ancak karar tarihi itibariyle benim FETÖ/PDY isimli yapı veya sair yapılar ile irtibat veya üyeliğimi saptayan   kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmamaktadır. Ayrıca MGK tarafından alınan karar idari nitelikte ve kamuya açıklanması yasak olan bir karardır. Kamuoyuna açıklanmayan böyle bir idari kararın Bakanlar Kurulu  gibi statüsü gereği yargı mercii olmayan bir kurul tarafından ihraç işlemine sebep olarak kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Basında da yaygın olarak belirtildiği üzere asıl amacın muhalif olarak görülenlerin tasfiyesidir. HUKUKİ DELİLLER YERİNE ÇOK ÖNCEDEN HAZIRLANMIŞ FİŞLEME LİSTELERİ, 15 TEMMUZ HAİN VE KARANLIK DARBE GİRİŞİMİ BAHANE EDİLEREK UYGULAMAYA KONULMUŞTUR.

Bu gerekçelerle, Belediye başkanlığının işlemi sebep unsuru bakımından da hukuka aykırıdır. Bu işlemin yapılabilmesi için 15 Temmuz bir fırsat bilinmiş, oluşan kargaşa ve kaos ortamı suiistimal edilerek, yıllarca görevini dürüstçe yapmış, görev yaptığı yerlerde halkın ve Amirlerinin takdirini kazanmış  bir kişinin emekleri- hukuku, yok sayılmıştır.

KONU

14- Belediye Başkanlığının davaya konu yazısı incelendiğinde, sadece  tebliğ tebellüğ belgesi olduğu, tebliğ edilen kararın ekli olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla davalı belediyenin delilleri ne şekilde topladığı, somut delillerin ne olduğu, delillerin tartışılması ve müvekkil ile ne şekilde ilişkilendirildiği, "bireyselleştirme" yapılıp yapılmadığı görülememiştir.  

15-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesine göre yargı mercii (Sacit Kayasu V. Türkiye Davası) olarak kabul edilen HSYK'nın usule uygun delil toplaması, savunma alması, delil sunma imkanı tanınması ve müvekkili bizzat dinlemesi gerekirdi. Müvekkil hakkında yasal hiç bir delil bulunmaksızın hukuki geçerliliği olmayan istihbari ve genel geçer hususlara dayanılarak ihraç kararı tesisi, unsuru itibarıyla davaya konu işlemi sakat ve hukuka aykırı hale getirmiştir.

ŞEKİL

16- Anayasanın 129/2,  657 sayılı Memurin Muhakemat Kanunu md.125 vd. hükümleri gereği disiplin suçu işlediğine ilişkin hakkında bir iddia bulunan memurlar için yasal usul takip edilmeli, disiplin amirince atanan muhakkik tarafından disiplin soruşturması yapılması gerekirdi. 670 Vd. KHK larda bunu yasaklayan ya da sistemin yerine alternatif bir hüküm bulunmamaktadır.

        4857 sayılı yasanın 17 ci maddesinedeki usul ve prosedür uygulanmadı.

“İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir” dediği halde  hiçbir ücret tarafıma ödenmedi.

   4857 sayılı yasa Md.18 e aykırı olarak, özel hayatım, dünya görüşüm veya ailem ve yakınlarımın  geçmişi, inancı vs gibi durumlar fesih gerekçesi yapıldı.

Anayasanın 40 – 2 maddesinde “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” Der. Buna rağmen, bana verilen fesih tebliğ tebellüğ yazısında, bu işleme karşı nereye müracaat edileceği ve yargı yolu belirtilmemiştir.

Yine Anayasanın amir hükmü olan 129/2 maddesinde mutlaka savunmamın alınması gerekmektedir. Terör örgütü üyeliği gibi cezai etkileri olan, bir suç isnadı altında kalan şahsımın hiç bir aşamada savunması alınmamış, deliller ve dosya gönderilmemiştir. Ayrıca Anayasanın 38 ve AİHS 7. Maddelerinde düzenlenen “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi gereği sonradan öngörülen bir suç ve ceza bana uygulanamaz. Kaldı ki bu yeni düzenleme yürütme tarafından getirilmiştir. Bu ana ilke olağanüstü halde dahi askıya alınamaz. (AİHS md.15)( AİHM ve AYM nin Şahin Alpay Kararı ) Bu usul kurallarına dikkat edilmeden verilen fesih kararı şekil yönünden de hukuka aykırıdır.

 

AMAÇ

17- İhraç işlemi ile hiçbir şekilde kamu yararı güdülmemiştir. OHAL KHK'leri ile   darbe teşebbüsünü önlemeye çalışılması gerekirken hiçbir ilgisi olmayan bana ve sivillere uygulanarak amacından saptırılmıştır. Darbeyi fırsat bilerek oluşan kargaşa ortamından yararlanılarak adeta muhalif- kamu personelinin tüm hakları gasp edilerek kamu yararı amacından sapılmış tasfiye yapılmıştır.   

18- Sonuç Olarak; Belediye Başkanlığının hakkımdaki fesih kararı, bir idari işlemde bulunması gereken unsurlar bakımından Anayasa ve yasalara aykırı işlem bütünüyle sakattır.  Müvekkile sözleşmenin feshi gerekçesi dahi belirtilmeden, savunmam alınmadan, 657 sayılı yasa md.128 vd. daki usul dikkate alınmadan sözleşmem feshedilmiştir.

 

D-AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE AYKIRILIK

            19- Hakkımdaki  karar, Avrupa İnsan hakları sözleşmesinin 6, 7, 8, 10, 13, 14. madde ile 1 nolu protokolün 1. maddesine aykırıdır. Şöyle ki;

Suç İsnadı

20-Hakkımda verilen fesih kararının tebliğ edilmeyen gerekçesinin ömür boyu etki edecek olması, bu cezaların terör örgütüne mensubiyet dolayısıyla bir suçluluk tespitine dayandırılması (Benham v İngiltere) cezaların tümü, ekonomik sosyal, aile hayatına etkileri (Serves V Fransa) göz önüne alındığında, hakkımdaki isnat AİHS 6. Madde kapsamında bir suç isnadı olduğu açıktır. Suç isnadı altındaki herkes gibi sözleşmenin 6. Maddesinde sayılan tüm haklar da müvekkile tanınmalıydı.

 

 

6/3 (a) İhlali

21- Fesih kararı alınırken hiçbir aşamada isnat edilen suç ve bu suça ilişkin delillere ulaşamadım. Çalıştığım belediye tarafından hiçbir aşamada bilgilendirilmedim. Bu nedenle sözleşmenin 6/3 (a), Anayasa md. 36 hükmü ihlal edilmiştir.

6/3 (b) İhlali

24- Sözleşmenin feshi esnasında hiçbir aşamasında  savunmam alınmamıştır. Savunmam için delillerimi sunma imkanı tanınmadığından AİHS md. 6/3 (b) ve Anayasa md. 36 ihlal edilmiştir.

6/3 (c ) İhlali

25- İhraç-fesih sürecinde bana avukat yardımından yararlanma imkanı da sunulmamıştır. Bu itibarla AİHS md.6/3 ( c ) hükmü ihlal edilmiştir.

6/3 (d) İhlali

26- Hakkımda bir suç istinadı olmasına rağmen, bu iddianın aksini ispat edebilme, bunun için delil sunma, tanık dinletme imkanı verilmeyerek sözleşmenin 6/3 ( d ) hükmü ihlal edilmiştir.

7. Madde ihlali

27- Hakkımdaki feshe konu isnatlar 670 vd.sayılı KHK’nin yürürlük tarihinden önceye aittir. Bu düzenleme ile suç tarihinden sonra yeni suç ve cezalar ihdas edilmiştir. Kısaca isnat edilen eylemden sonra yeni suç ve cezalar öngörülmüştür. Oysa, suç ve cezalar geriye yürütülemez!  Bu ilke AİHS'nin 15. maddesindeki askıya alma durumlarında dahi ihlal edilemez  Hakkımda geçmişe yürüyen suç ve cezalar uygulanarak AİHS'nin 7/1 maddesi açıkça ihlal edilmiş, kanunilik ilkesine aykırı davranılmıştır. Ayrıca bu minvalde kanunla öngörülmeyen bir ihraç sebebi yürütmenin bir işlemiyle öngörülmüş ve dolayısıyla 7. madde ihlal edilmiştir. KHK.  lar ile öngörülen hayat boyu kamu hizmetlerinden yasaklılık da yine isnat edilen eylemden sonra öngörülen bir cezadır ve OHAL dahil hiçbir koşulda askıya alınamayacak olan 7. Maddeye açıkça aykırıdır.

8. Madde İhlali

28- Bakanlar Kurulu yasal prosedüre uymaksızın  rızam olmaksızın özel ve ailevi alanıma girerek bilgi toplanmıştır.   Özel yaşama ilişkin bilgilerin bila rıza toplanması ve bunların kullanılması ile bu bilgilerin aksini ispat etmek için fırsat verilmemesi (Ratoru V Romanya)  8. Maddenin ihlalini oluşturur. Şahsımın FETÖ örgütü veya sair örgütlerle üyeliği – irtibatı vs. nedeniyle işten uzaklaştırıldığı iddiaları çalıştığı belediye ve çalışanlarında,   Toplum nezdinde terör örgütü üyesi olarak lanse edilmiş ve dolayısıyla AİHS'in 8. maddesi ihlal edilmiştir.

10. Madde İhlali      

29- Benim ve ailemin yakınlarımın dünya görüşü   özel hayatım – inanç ve düşüncelerimden dolayı iş sözleşmesinin feshedilmiş olması nedeniyle   AİHS md. 10 ihlal edilmiştir.

 

14. madde ihlali

31- Normal usulde disiplin suçu işleyen bir kamu görevlisine uygulanan yasal prosedür ve haklar bana tanınmamış,  istisnai bir yöntem kullanılarak ayrımcılık yapılmış ve AİHS'in 10. ve 8. Maddeleri ile bağlantılı olarak 14. Md. İhlal edilmiştir.

Ek 1 Nolu protokol Madde 1 İhlali

32- Usulsüz fesih kararı nedeniyle maaş ve sosyal haklarımdan yani meşru beklentilerden mahrum bırakıldım. (De Presses Cemparia Neviera SA v. Belçika) Bu nedenle mülkiyet hakkı dolayısıyla Ek 1 nolu protokolün 1. Maddesi ihlal edilmiştir.

 

33- Sonuç olarak, Bahşelievler Belediye  Başkanlığı’nın kararı çok ağır insan hakları ihlaline yol açacak düzeydedir. Sadakatle görevimi yaptığım haldı, adaletin en temel haklarından ilkelerinden mahrum edilerek sorgusuz sualsiz bir işlemle mesleğimden ihraç kararı verilmiştir.  

     Fesih kararı ve gerekçesi bile tebliğ edilmemiştir.

 Bunun Hukuksuzluğu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks tarafından düzenlenen Com DH 2016/35 sayılı raporu ile Avrupa Birliği Komisyonunun 09.11.2016 tarihli ve Com (2016) 715 sayılı ilerleme raporunda açıkça ifade edilmiştir.

Bütün bu sebeplerle, Anayasaya, AİHS’e ve Ulusal mevzuata aykırı bulunan sözleşmenin feshi işleminin iptali için,  bu davanın açılması  zarureti hasıl olmuştur.

 

HUKUKİ SEBEPLER         : AİHS, Anayasa, 4857 sy. ve Tüm Yasal mevzuat.

DELİLLER                           :  Tanık ( isim listesi ve adresleri bilahare bildirilecek, ) Yemin, Keşif , SGK  sicil  dosyam, Yargıtay 9.HD içtihatları vs. her türlü yasal delil

      

SONUÇ VE TALEP             : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;

                                   Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri raporu da göz önüne alınarak;

 

1-Hiçbir işte çalışmıyor olmam, sözleşmemin fesh edilmiş  olması, hiçbir gelirimin olmaması nedeniyle   ADLİ YARDIM TALEBİMİZİN KABULÜNE,

                                    

2-  Sözleşmenin  feshine dair Bahçelievler Büyükşehir Belediye Başkanlığı işleminin  hukuka aykırı olduğunun tespiti  ile İŞE İADESİNE,

 

3- Boşta geçen ve ödenmeyen 4 aylık ücretimin ( TOPLAM: 14.400  TL nin davalıdan alınarak tarafıma verilmesine ) Aylık 3.600 TL den hesaplanmıştır.

                                         

4- İşe iade edilmeme halinde 8 aylık ücret tutarı toplam (8 x 3.600 TL= 28.800 TL ) TAZMİNATIN davalıdan alınarak tarafıma verilmesine karar verilmesi,                                

 

Yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini  arz ve talep ederim. 28.05.2018

                                                                                                          

                                                                                                                                 AD SOYAD

 

Eki      :    1- Sözleşmenin feshi kararı

                 2- Netice alınamadığına dair Arabuluculuk Dairesi kararı                 

                 3-Emsal İPTAL KARARI

idari karar - İŞ MAHKEMESİ.docx


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Geçmiş olsun, umarım en kısa zamanda hastalığınızı tamamen atlatırsınız. Malülen emeklilik hakkı, kazanılmış bir hak olduğundan ihraç olsanız bile bu hakkınız saklıdır. İhraç olmanız durumudan (ki inşallah olmazsınız) malülen emeklilik haklalarınızı alabileceksiniz. Benzer durumda olan bir tanıdığım var. Malülen emekli olma hakkı olduğu halde, kendisine sunulan geri hizmette çalışmayı kabul etmiş. Daha sonra ihraç olunca, malülen emekli olmak için gerekli girişimlerde bulundu ve ihraçken malülen emekli maaşı almaya başladı.
    • Merhabalar. Başvurmuş olduğunuz iş yeri İK yada Muhasebe birimleri farklı kurumlara ait SGK kayıt bilgilerini gizlilik gereği göremez rapor edemez. Ancak çok kurumsal iş yerleri ayrıntılı SGK döküm bilgilerinizi sizden isteyebilir. Ancak o dökümde KHK çıkış bilgileriniz görülebilir. Onun dışında durumunuzu belirtmenize çok gerek yok bence. Ayrıca işe başladığınızı da yeni fark ettim. Hayırlı olsun, rabbim utandırmasın inşallah. 
    • Merhaba polis memuru olarak çalışırken hakkımda soruşturma açıldı ve kanser oldum. SGK Malülen emekli hakkı ve gih memuru olarak çalışma hakkı sundu. Şu anda gih memuru olarak çalışıyorum. Soruşturma devam ediyor eğer ihraç olursam Malülen emekli olabilirmiyim. Bu hakkım saklı kalıyor mu.
    • Sayın The Oracle; 2017- 2023 arasında KHK' lı ve sigortalı olarak özel hastanelerde çalıştım. Kasım 2023' de memuriyete döndüm. SGK' dan çakışmalı hizmet nedeniyle adıma yatan sigorta primlerini geri istedim. ( Foruma genel not: Üniversite geriye dönük maaşlarımı verdi. Döner sermaye, ek ders ve promosyonları, nöbet ücretlerini vermedi. Bunlar için dava açtım. SGK almış olduğum emekli maaşlarımın üniversitece geri alınarak SGK' na iadesini istedi. Üniversite emekli ikramiyemi geri almak için beni  icraya verdi. Tüm arkadaşlarımın bu tatlı dertlerle uğraşacağı günleri en kısa zamanda görmelerini dilerim.)
    • Emeklilik yaş haddini dolduran  KHKlıların durumu ne olacak? Herkese hayırlı akşamlar, Bundan 15 gün kadar önce  “ Yaş Haddini dolduranların durumu ?”       başlığıyla aşağıdaki içeriği iletmiştim. Gönderdiğim içerikle ilgili herhangi bir yorum, bir cevap olarak herhangi bir şey göremediğim için  bir kez daha buraya bırakmak istedim. Umarım çok alakasız bir konu değildir.  Kendimle alakalı birkaç hususu aşağıda kısaca ifade etmek istiyorum: 672-MEB.                                                                                                           Durumum: Adli işlem yok (Emniyette alınan bir ifadeden sonra hakkımda savcılığın  verdiği KYOK kararı var). En son Aralık 2022 de yaptığım BİMe istinaf başvurum 16 aydır beklemede, herhangi bir hareket yok. OHAL Komisyonunda 27 ay, yine İdare mahkemesinde 28 aydan fazla bekletilerek RET kararları verildiği için ve on altı aydır istinaf dilekçem BİM de hareketsiz bekletildiği için bu zamanlara kaldık.                                                                                                                                                                                                                                                                                     Kriterler: Sendika -Dernek-Medya-Kimse Yokmu.. 2017 Mart ayından bu yana emekliyim. Fakat emekli ikramiyesi alamadım, Emekli  Sandığı hizmetim 25 yıldan 3 ay eksik olduğu için. (9 yıla yakın SSK lı olarak özel okullarda öğretmenliğim oldu.) İki yıl önce oğlumu evlendirdim. İki aylık bir kız torunum var. Hayatıma yaşama sevinci katan, beni  mutlu eden bir vetire, bir gelişme olduğu için torunum olduğundan sözetme ihtiyacı hissettim . Çok şükür Emekli maaşım eşimle beraber geçinip gitmeye yetiyor şu an.. Fakat yaşım ilerledi. Emeklilik YAŞ HADDİM DOLDU. Yani farz-ı muhal İade olsam bile çalışmam yasal olarak mümkün olmayacak, iadenin benim için fazla bir anlamı olmayacak gibi. Bölge  İdare  Mahkemesinin değerlendirmesinin RET olması durumunda, Danıştayın olumlu veya olumsuz kararlarını, sürecin olumsuz devam etmesi durumunda AYM başvuru safhasını beklemekten başka yapabileceğimiz yada yapmamız gereken  bir şeyler var mıdır bu safhada diye (Tabii ki bütün bu aşamaları tamamlamaya yetecek bir ömrü Allah lutfederse ) sorular sormak isterim cevap verebilecek veya yorum yapabilecek olan  arkadaşlara..  (AİHM’nin Yüksel Yalçınkaya kararından sonra EK BAŞVURU yapmamın bana bir getirisi olabilir mi diye sormaya gerek bile duymadım-Çünkü bir yararı olmaz diye düşünüyorum.)                                                                                                             Yoksa biteceğe benzemeyen bu sıkıntılı süreçleri, davalarımızı; çocuklarımıza, torunlarımıza negatif anlamlar yüklü bir miras olarak bırakmak, devretmek zorunda mı kalacağız..? Ya da biz bu dünyadan göçünce bu davalar, bu mahkemeler ve süreçler bizimle beraber kapanacak mı? Şu an için hiçbir öngörüde bulunamıyorum. Siz ne dersiniz? Ya da diyecek sözü olanlar var mıdır arkadaşlar arasında? Forumu düzenli olarak takip edemesem de Foruma ellerinden geldiğince, değerli yorumlarıyla, görüşleriyle, bilgileriyle, tecrübeleriyle katkı veren, rehberlik yapan, yardımcı olmaya çalışan çok güzel gönüllü arkadaşlar olduğunu biliyorum. Hepsine, hepinize çok teşekkürler ediyorum, yüreklerine sağlık diyorum. Avukatım olmadığından başvuru süreçlerinde dilekçelerimi hazırlarken bu arkadaşların katkı ve önerilerinden yararlandığımı ve özellikle bu arkadaşlara teşekkür borçlu olduğumu burada belirtmek isterim. Bu sıkıntılı sürecin hepimiz için herkes için en kısa sürede bitmesini gönülden diliyorum ve istiyorum.  Allah hepimizin yardımcısı olsun.      17/04/2024 
×
×
  • Yeni Oluştur...