İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

MSA

emsal karar Göreve İade Sonrası Maaşın Faiziyle Ödenmesi Kararı 2015/4812

Önerilen Yorum

Anayasa Mahkemesi göreve iade edilen çalışanın maaşının yasal faizi ile ödenmesini kararlaştırdı.

Resim Gazete

Göreve iade edilen kişinin maaşını yasal faiziyle ödenmesini emreden emsal Anayasa Mahkemesi kararı bugünkü resmi gazetede yayınlandı.

Anayasa Mahkemesinin 7/2/2019 Tarihli ve 2015/4812 Başvuru Numaralı Kararı

Alıntı

25.   Başvurucunun açıkta geçirdiği sürede alamadığı birikmiş maaş farkları idare tarafından kendisine ödenmiştir. Bu bakımdan başvurucunun mağduriyeti giderilmiş durumdadır. Bununla birlikte varlığı derece mahkemelerince de kabul edilen başvurucunun bu alacağına yasal faiz işletilmemiştir. Diğer bir deyişle idare, ilgili kanun hükmü gereği başvurucuya açıkta geçirdiği sürelerde maaşını 1/3 oranında eksik ödemiş, başvurucunun mahkûm edilmemesi sebebiyle 657 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında alacağı iade edilmiş ancak bu maaş kesintisi yönünden herhangi bir faiz ödemesi yapılmamıştır. İdare hukuku çerçevesinde hangi alacaklara faiz işletileceği, faiz oranının ne olacağı, faizin işletilme tarihinin belirlenmesi gibi hususlar Anayasa Mahkemesinin görevine girmemektedir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki içtihadında da değinildiği üzere mülkiyet hakkı kapsamında görülen bir alacağın kamu makamlarınca haklı olmayan bir gerekçeyle geç ödenmesi durumunda bu alacağın enflasyon karşısında makul olmayacak bir oranda değer kaybına uğratılması mülk sahibine şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemektedir.

 

 

26.  Somut olayda başvurucuya 1998 ile 2005 yılları arası açıkta geçirdiği sürede alamadığı 1/3 oranındaki birikmiş maaş farkları iade edilmekle birlikte kendisine bir faiz ödemesi yapılmamıştır. Hâlbuki Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre başvurucunun açığa alındığı 1998 yılı Temmuz ayındaki 100 TL'nin ödemenin yapıldığı 2010 yılı Ocak ayındaki karşılığı 1.286 TL olup aradan geçen 11 yıl 6 aylık sürede gerçekleşen enflasyon oranı yaklaşık % 1.186 civarıdır. Bunun yanında başvurucunun emekliye ayrıldığı 2005 yılı Mayıs ayındaki 100 TL'nin ödemenin yapıldığı 2010 yılı Ocak ayındaki karşılığı da 149,17 TL olup aradan geçen 4 yıl 9 aylık sürede gerçekleşen enflasyon oranı yaklaşık %49 civarıdır.

 

27.  Bu durumda açığa alınmakla birlikte sonradan görevine iade edilen başvurucuya söz konusu maaş kesintisinin ödenmesi gerektiği kamu makamlarınca saptanmış bir olgudur. Bu maaş tutarlarının başvurucunun statüsü gereği ödendiği ve onun mülkiyet hakkı kapsamında olduğu ise kuşkusuzdur. Sonuç olarak söz konusu idari ve yargısal sürece bir bütün olarak bakıldığında ceza soruşturması nedeniyle açığa alınan kamu görevlisi başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamındaki maaşından yapılan kesintilerin yaklaşık 5 ile 11 yıl arasında değişen sürelerde kendisine iade edilebildiği, haklı bir gerekçesi ortaya konulamayan bu gecikmenin de belirtilen sürelerin uzunluğu dikkate alındığında makul görülemeyeceği anlaşılmaktadır.

28.  Diğer taraftan Danıştayın aynı konuya ilişkin bazı kararlarında da konusu para olan borçlarda, alacaklının bu paradan mahrum kaldığı süre içinde uğrayacağı kayıpların, başka bir anlatımla bu paranın kullanılamamasından dolayı yoksun kalman kazancın karşılığı olarak faiz ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Danıştay bu kararlarında, sonuç olarak açığa alınan bir kamu görevlisinden yapılan maaş kesintilerinin faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğini belirtmiştir (bkz. §§ 23, 24). Dolayısıyla somut olay bağlamında derece mahkemelerinin başvurucuya faiz ödenmemesine ilişkin olarak yukarıdaki içtihattan farklılaşan yorumu, sonuç olarak başvurucunun alacağının enflasyon karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğratılarak ödenmesine yol açmaktadır.

29.  Sonuç olarak başvurucunun maaşından kesintilerin yapıldığı tarihlerden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacakların enflasyon oranları karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğratılarak ödendiği anlaşılmaktadır. Buna karşın başvurucuya herhangi bir faiz ödemesi ise yapılmamış, faiz ödenmesi yönündeki başvurucunun talebi de idari ve yargısal makamlarca reddedilmiştir. Söz konusu değer kaybının oranı gözetildiğinde müdahaleyle başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği, bu sebeple söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu kanaatine varılmıştır.

 

 

Alıntı

25.   Anayasa Mahkemesi başvurucunun maaşından yapılan kesintilerin daha sonra göreve iade edildiğinde enflasyon oranları karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Somut başvuruda ihlalin bu sebeple idari bir işlemden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte somut olayda söz konusu idari işleme başvurulabilecek bir kanun yolunun mevcut olduğu, bu yolu tüketildikten sonra bireysel başvuruda bulunulduğu görülmektedir. Buna göre başvurucunun faiz ödenmesi için açtığı dava derece mahkemelerince reddedilmekle ihlalin sonuçları giderilememiştir. Hâlbuki başvurucuya talebi doğrultusunda faiz ödenmesi mülkiyet hakkının ihlaline yol açan değer kaybını giderebilecek bir araç olarak görülmelidir.

 

 

26.  Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan Mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun olarak başvurucunun faiz talebiyle sınırlı olarak yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Aydın 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

 

 

Anayasa Mahkemesinin 7/2/2019 Tarihli ve 2015/4812 Başvuru Numaralı Kararı

20190312-9.docx


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...