İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

MSA

dilekçe OHAL Komisyon Kararına Karşı Dava Açma Dilekçesi - 09 - MEB Personeli

Önerilen Yorum

 

ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ İLGİLİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek Üzere

KAYSERİ NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’ NA

Adli Yardım Taleplidir.

 

DAVACI                   : ….

VEKİLİ                     : Av. Metin POLAT

ADRESİ                    : Sahabiye mah. Buyurkan Sok. Yolgösteren İş Merkezi No7/11                                     Kocasinan/KAYSERİ

DAVALI                   : Milli Eğitim Bakanlığı

KONU                       : 15.01.2018 tarihli 2018/123 Karar Sayılı OHAL komisyon kararının iptali ile müvekkilin mesleğine iadesi talebidir.

TEBLİĞ TARİHİ    : Tebliğ tarihi 22.02.2018’dir.

AÇIKLAMALAR   :

OLAYLAR

Müvekkil öğretmen olarak çalışmakta iken 672 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi uyarınca müvekkilin memuriyet görevine son verilmiştir.

Mezkur KHK ile müvekkilin ne ilgisinin olduğu belirtilmeden bir terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu iddia edilmiş olup hiçbir somut delil ve gerekçe sunulmaksızın meslekten çıkarılmıştır. Hiçbir geçerli sebebe ve somut delillere dayanmayan bu işlem Anayasamıza ve AİHS’ne aykırıdır.

Bugüne kadar müvekkil hakkında ihraca gerekçe olan yapı, oluşum veya gruplara mensubiyeti, iltisakı veya irtibatının ne olduğu, nasıl olduğu açıklanmamış, söylenmemiştir. Bugüne kadar yasadışı hiçbir oluşum içerisinde olmamasına rağmen, hukuka aykırı olarak işlem tesis edilmiştir.

Müvekkil meslekten çıkarılmasıyla ilgili olarak OHAL inceleme komisyonuna başvurmuş ve ekli kararda görüleceği üzere müvekkilin komisyon başvurusu reddedilmiştir.

Savunma Hakkı Kullandırılmaksızın İşlem Tesis Edilmiştir

Müvekkilin her hangi bir savunması alınmadan memuriyetine son verilmiştir. Adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Mezkûr işlemler bir ön kabulle yapılmaktadır ve sonucu zaten ilan edilmiştir. Soruşturma yapma ve savunma alma suretiyle kanunun öngördüğü usullerin formalite olarak yerine getirilmesi bile olmaksızın bir kamu görevlisi için uygulanabilecek en ağır yaptırım uygulanmıştır.

Anayasa ve Devlet Memurları Kanunu ile sair diğer yasal mevzuattan da anlaşılacağı üzere hakkında meslekten çıkarma cezası istenen kişiye soruşturma dosyasını ücretsiz olarak inceleme ve edinme hakkı tanınmıştır. Anayasa Mahkemesi “Savunma Hakkı”nı şu şekilde yorumlamaktadır:

“Savunma hakkı, Anayasa’nın “Kişinin Hakları ve Ödevlerini” belirleyen ikinci bölümünde yer alan, temel haklardandır. Hukuk öğretisinde olduğu kadar uygulamada da, önemi ve erdemi tartışılmaz yüceliktedir. Evrensel konumu nedeniyle, insanlığın ortak değerlerinden sayılmaktadır. Felsefi ve hukuksal nitelikleri ve içerikleriyle adalet kavramı ve yargılama işlevi, birbirini tümleyen, birbirinden ayrılamaz sav, savunma, karar üçlüsünden oluşanı yargıyla yaşama geçmektedir. Yargılama süresince, savunma hakkının sanık için yararı ve gereği tartışma götürmez … Savunma, hak arama özgürlüğünün ve adil yargılamanın vazgeçilemez bir koşuludur. Savunmanın tam olarak yapılmasında kamu yararı da vardır. Gerçekten savunma, sonuçta kararının doğru olarak verilmesini sağlar. Bu da ceza adaletinin hakkıyla gerçekleşmesine yardımcı olur. Adaletin devletin temeli olduğunu bir kez daha doğrular. ”

Savunma, suçlamaya karşı sanığın yararına yürütülen; onu hukukî ve fiilî açıdan korumayı amaçlayan bir faaliyettir. Bu hak Anayasa’da, taraf olduğumuz milletlerarası sözleşmelerde ve kanunlarımızda yer almıştır (m. 36/1 AY, m. 11 İHEB, m. 6 İHAS, m. 14/3b MvSHS). CMK’ ya göre de bu hakkın kısıtlanması mutlak bozma sebebidir (m. 308/8 CMK).

AİHM, Jespers Belçika’ya karşı[1] davasında silahların eşitliği ilkesi 6. Madde (3) b ile birlikte değerlendirildiğinde, savcılık veya “soruşturma makamının ellerindeki ya da ulaşabildikleri ve sanığın kendisini temize çıkarabilmesine veya cezasını azaltmasına yardımcı olabilecek nitelikteki tüm malzemeleri açıklamakla yükümlü olduğu” şeklinde anlaşıldığını belirlemiştir. Bu ilke aynı zamanda bir savcılık tanığının inandırıcılığına halel getirebilecek malzemeyi de kapsar. Foucher Fransa’ya karşı[2] davasında AİHM, kendi kendini savunmak isteyen bir sanığın savcı tarafından dava dosyasına erişiminin engellendiği ve dosyada bulunan evrakın birer nüshasının sanık tarafından alınmasına izin verilmediği için sanığın savunmasına yeterince hazırlanamamasının 6. Madde (3) ile birlikte okunduğunda, silahların eşitliğinin ihlâli anlamına geldiğini kararlaştırmıştır.

Türk Hukuku’nda Durum

Müvekkil bir kamu görevlisi olarak sadece adil bir yargılanma sonucu mesleğinden çıkarılabilir. Kamu görevlileri kural olarak zorunlu emeklilik yaşına kadar, kendileri istemedikçe mesleklerinden çıkarılamazlar. Bir kişinin herhangi bir mesleği seçmesi ve mesleki ilişkileri çerçevesinde çevresini oluşturması, arkadaşlıklar kurup kişiliğini geliştirmesi, bir meslekte çalışıp kazanç elde etmesi ve bu kazançla ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılaması da özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının kapsamındadır. Kısaca bireylerin mesleki ve profesyonel hayatı da özel hayata saygı hakkının kapsamı ve koruması altındadır (Sidabras and Dziautas/Litvanya, App. No. 55/480/00). Dolayısıyla bir kamu görevlisinin görevinden sürekli olarak çıkarılması özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturur. Bu müdahale kanunla öngörülmeli, meşru amaç gütmeli ve ölçülü olmalıdır.

Türk Hukukunda, hukuka uygun olarak davrandığı sürece, bir kamu görevlisi emeklilik yaşına kadar çalışma ve maaş elde etme ve emeklilik haklarına sahip olma hakkına sahiptir. Disiplin suçu işlemedikçe ve bu türden bir iddia varsa, adil bir yargılama sonucu kamu görevinden çıkarılmadıkça, kamu görevlileri düzenli olarak maaş alır ve emekli oluncaya kadar da bu maaşı almaya devam ederler. Dolayısıyla, Türk yasaları kamu görevlilerine maaş alma ve emeklilik haklarını süresinde elde etme konularında son derece sağlam hukuki dayanaklar (meşru beklenti) sunmaktadır. Kısaca, iç hukuk dikkate alındığında, kamu görevlileri, yasalara uygun davrandıkları sürece, emekli oluncaya kadar maaş alma ve emeklilik haklarını kazanma konusunda meşru bir beklentiye (legitimate expectation) sahiptirler; maaş ve emeklilik hakları bu nedenle mülkiyet hakkının kapsamı ve koruması altındadır. Yasalara uygun davranılıp davranılmadığının tespiti de ancak bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kararlaştırılabilir. Bu durum bir OHAL KHK’sı ile gerekçesiz bir şekilde ve hiçbir savunma hakkına saygı gösterilmeden kararlaştırılamaz.

Türk hukukunda kamu görevlileri, adil yargılanma hakkının temel güvencelerine uygun bir yargılama sonucu meslekten çıkarılmadıkları sürece, kendileri talep etmedikleri sürece, zorunlu emeklilik yaşına kadar kamu görevinde kalma ve sundukları kamu hizmetinin karşılığı olarak düzenli şekilde maaş (gelir) elde etme ve sosyal güvenlik kurumuna düzenli ve zorunlu olarak ödedikleri katkı payı nedeniyle de emeklilik yaşında emeklilik maaşına sahip olma hakkına sahiptirler. Tüm bunlar mülkiyet hakkının kapsamında ve koruması altındadır. Bu durumun istisnasını yasalar göstermiştir. İç hukuka göre, meslekten çıkarmayı gerektirecek disiplin suçu işlenmediği ve bu hususta adil bir yargılama sonucu karar verilmediği sürece, başvurucuya maaş ödenmesine son verilemez; meslekten çıkarılarak süresinde emeklilik haklarını elde etmesi engellenemez. Darbe girişimine hiçbir şekilde bulaşmamış olan başvurucunun adil yargılanma olmadan kamu görevinden çıkarılmasının OHAL’in neden olduğu şiddet olaylarının bastırılmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu nedenle, eğer kamu görevinden çıkarılıp maaş elde etmesi ve kanunların öngördüğü zamanda emeklilik hakları elde etmesi engellenecek idiyse, bunun yolu olağan kanun yollarının işletilmesi idi; bir OHAL KHK’sı ile görevine son verilip maaş alması ve emeklilik haklarını zamanında elde edememesi tamamen yasa dışı olup bu durum mülkiyet hakkına yönelik müdahaleyi kanuni dayanaktan yoksun bırakır.

AİHM Büyük Dairesi, 23 Haziran 2016 tarihinde verdiği bir kararda, Macaristan Yüksek Mahkemesi eski başkanının, görev süresi dolmadan, çıkarılan yasal düzenleme ile başkanlığına son verilmesi olayında, başvuruya konu uyuşmazlığı AİHS’nin 6. maddesinin kapsamında değerlendirmiştir. AİHM, Macaristan yasalarının başvurucuya bahse konu süre boyunca başkanlık yapma hakkı verdiğini, yasaların sadece belirli durumlarda başkanlıktan alınabileceğini öngördüğünü, başkanlıktan alınabilmesi durumlarında dahi başvurucunun o dönemde mahkemeye erişme ve bu durumun hukuka uygunluğunu denetletme hakkının bulunduğu durumlarını dikkate alarak somut durumda medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin bir uyuşmazlık bulunduğunu ve bu uyuşmazlığın AİHS’nin 6. Maddesinin kapsamına giren bir uyuşmazlık olduğunu değerlendirmiştir. Dolayısıyla, yasal değişiklikle Yüksek Mahkeme Başkanının görev süresi dolmadan görevine son verilmesi ile başvurucunun bu konuda iç hukukta başvuracağı hiçbir merci kalmadığı ve mahkemeye erişim hakkının çıkarılan yasada açıkça engellendiği de dikkate alınarak, ayrıca somut olaydaki uygulamanın hukukun üstünlüğü ilkesine de aykırı olduğu belirtilerek, mahkemeye erişim hakkının engellendiğine ve dolayısıyla AİHS’nin 6. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Baka/Macaristan, Büyük Daire kararı, 23.6.2016, App. No. 20261/12).

Müvekkilin hiçbir bağının bulunmadığı bir yapıyla ilişkili olarak sorumlu tutulması ve ceza alması açıkça hukuka aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Davaya konu işlemin sebep unsurunu oluşturacak herhangi bir delil veya belge ortaya konulmadığı için, işlemin sebep unsuru yönünden de iptal edilmesi gerekir.

Ohal Komisyon Kararı’nda Ayrıca Hakkımda Belirtilen İsnadlar

1- Bylock Kullanıcısı olduğum iddiası………..(Açıklama yazılacak)

2- Bankasya’da paramın bulunduğu iddiası…(Açıklama yazılacak)

3- Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamama ilişkin iddia…..(Açıklama yazılacak)

4- Sendika, dernek, bağış iddiaları………(Açıklama yazılacak)

[1] Jespers Belçika’ya karşı, 27 DR 61[2] Foucher Fransa’ya karşı, 18 Mart 1997.

HUKUKİ SEBEPLER        : Anayasa, AİHS, 657 sayılı DMK, 4483 sayılı Kanun, İYUK, 5237 sayılı TCK, 5271 sayılı CMK, taraf olduğumuz uluslararası mevzuat ve sair alakadar mevzuat

SONUÇ VE TALEP                       : Yukarıda açıklanan nedenler ve re’sen tespit edilecek sair iptal nedenleri ile;

Adli Yardım Talebimizin kabulüne,

Müvekkilin kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmasına ilişkin OHAL Komisyon kararının İPTALİ’ne karar verilmesini,

Yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ederiz.

 Davacı Vekili

Av. Metin POLAT

6 Avukat Metin Polat.docx


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...