İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

MSA

dilekçe OHAL Komisyon Kararına Karşı Dava Açma Dilekçesi - 19 - EGM

Önerilen Yorum

ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
(Gönderilmek Üzere)
İZMİR NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’ NA
ADLİ YARDIMLI TALEPLİDİR

    
DAVACI    :    Ömür YILMAZ (TC: 111)
        Mahalle Sokak İlçe/İL
        Telefon: 0 555 555.55.55

DAVALI    :    T.C. İçişleri Bakanlığı, Bakanlıklar / ANKARA

KONU    :    OHAL Komisyonu 01.01.2019 tarih ve 2019/11412 sayılı kararın iptali istemi

TEBLİĞ    :    22/02/2019 (PTT ile tebliğ edilmiştir.)

ÖZET     :    

Davalı kurum bünyesinde POLİS MEMURU olarak görev yapmakta iken: 14/07/2017 tarih ve 30124 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 692 sayılı OHAL KHK'sı ile kamu görevinden çıkarıldım. 

OHAL Komisyonu'na yaptığım itiraz başvurusu 3001.01.2019 tarih ve 2019/11412 sayılı karar ile reddedildi. (Ek-1) İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2018/111 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararı verildi. (Ek-2) 

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/151 sayılı kararında: ByLock isimli programı kullanmadığım, Bank Asya'da örgüt talimatları doğrultusunda hesap hareketlerimin olmadığı, Başka bir yerde hakkımda soruşturma başlatılmadığı, Örgüte ait derneklerde üyelik kaydımın bulunmadığı, Örgüte ait şirketlerde SGK kaydımın bulunmadığı, Örgütün tepe yönetimiyle irtibatımın bulunmadığı     hususları tespit edilmiş ve "Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına" karar verilmiştir.

OHAL Komisyonunun haksız ve mesnetsiz kararının reddi için iş bu dava açılmıştır.


AÇIKLAMALAR    :
KHK ile ihraç edilmeme ve ihlal edilen haklarıma dair değerlendirmem
KHK ile yapılan kamu görevinden ihraç işleminin Anayasa'nın 2, 13, 14, 15/2, 70, 128 ve 129'uncu maddelerine açıkça aykırı olduğu gibi, OHAL'in döneminde geçerlidir ve dolayısıyla yapılan idari işlem OHAL'in sona ermesi ile geçerli olmaktan çıkmıştır. 

Normlar hiyerarşisine göre ANAYASA , kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin üstündedir. Anayasa 11. madde kanunların Anayasaya uygun olması gerektiğini açık şekilde belirtmektedir. Ayrıca Anayasanın 121 inci maddesi "...halin gerektirdiği tedbirler..." demek suretiyle açıkça KHK'lar ile sadece olağanüstü hal koşulları ile ilgili tedbirler alınabileceğini ve düzenleme yapılabileceğini öngörmektedir.

Avrupa Birliği Venedik Komisyonu 109. Genel Kurul Toplantı tutanağının 80, 85, 86, 140, 141, 143, 155, 211, 212, 213 ve 227. maddelerinde OHAL KHK ‘si ile kalıcı işlem tesis edilmesinin kanunsuz ve ölçüsüz olduğunu gerekçeleriyle beraber açıklamıştır.

İşlemin bir KHK ile yapılması onu idari işlem olmaktan çıkartmayacağı gibi KHK’ların Meclis’te oylanması onları normal bir yasa haline getirmeyecektir. 

OHAL düzeni olağanüstü hal ilanını gerektiren hallere bağlı olarak yürürlüğe konulan ve bu hallerin ortadan kalkması durumunda sona eren geçici bir rejimdir. Olağanüstü hal rejiminin bu niteliği, olağanüstü hal süresince alınan önlemlerin OHAL'in kalkmasıyla birlikte sona erdiğinin kabulünü de zorunlu kılar. 

Nitekim Anayasa Mahkemesi, 1990/25 E. ve 1991/6 E. sayılı kararlarında, “OHAL KHK'leri, OHAL 'in ilan edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler. Olağanüstü halin sona ermesine karşın, OHAL KHK'sindeki kuralların uygulanması devam edemez” kararı vermiştir.  

Yine Anayasa Mahkemesi 2016 yılında 669 sayılı KHK'nin iptali için açılan davada verdiği ve 4 Kasım 2016 tarihinde internet sitesinde yayınladığı, (12.10.2016 tarihli, 2016/167 E. ve 2016/160 K. sayılı kararının) gerekçeli kararının 25'inci paragrafında, “… Dava konusu kuralları da içeren söz konusu KHK, Anayasa'nın 121'inci maddesine dayanılarak ve olağanüstü hâlin geçerli olduğu dönem içerisinde yurdun tamamında geçerli olmak üzere çıkarılmış olan bir olağanüstü hâl KHK'sıdır” demiştir. 

Buna göre ihraç edildiğim 692 sayılı OHAL KHK'sının ihracıma ilişkin hükmü olağanüstü hal rejimi sona erdiğinden dolayı ortadan kalkmıştır.

Benzer bir süreç 80 İhtilali sonrasında yaşanmış olup nihayetinde Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 1988/6 esas 1989/4 karar ve 07.12.1989 sayılı kararında“sıkıyönetim komutanlarının istemleri üzerine işlerine son verilen memurların, diğer kamu görevlilerinin ve kamu hizmetlerinde görevli işçilerin, ilk kez kamu görevine girdikleri tarihte bu görev için yasa ve yönetmeliklerde öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olmaları koşuluyla, işlerine son verildiği bölgede sıkıyönetim kalktıktan sonra, kurumlarınca eski görevlerine iade edilmeleri gerekeceği” belirtilmiştir. 

2575 sayılı Danıştay Kanunun 40. Maddesi 4. Fıkrasında “Bu kararlara, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idare uymak zorundadır.” denilerek Danıştay’ın İçtihadı Birleştirme kararının idari mahkemeleri de bağladığını ve uymak zorunda olduğu açıkça belirtmiştir

Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Anayasanın bu açık hükmüne göre temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir konuda kanun (hükmünde kararname) kuralı ile taraf olduğumuz bir uluslararası antlaşmanın çelişmesi durumunda uluslararası antlaşma hükümlerinin esas alınması gerekir. 

Açıklanan yasal dayanaklar ve sebeplere istinaden Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve yasalarımıza aykırı KHK hükümleri esas alınamaz, bu KHK’larla tesis edilen bireysel işlemlerin iptali gerekir. Buna rağmen KHK ‘lara göre işlem tesis edilmekte direniliyorsa OHAL Komisyonunun maddi delillere dayanmayan, soyut iddialardan ibaret gerekçelerle verdiği ret kararının hem ulusal hukuk hem de taraf olduğumuz AİHS maddelerine uyularak iptal edilmesi gerekmektedir.


GARSON kod adlı gizli tanığın fişleme dosyası hakkında değerlendirmem

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/68532 sayılı soruşturma dosyası kapsamında GARSON kod adlı gizli tanığın kendisinin teslim ettiği SD kartta aleyhime geçen ifadeleri/kodlamaları kesinlikle reddediyorum.

İlgili fişleme kaydında zümre başkanı ve öğretmen verilerinin bulunduğu belirtilmiş fakat zümre başkanı veya öğretmen dediği kişilerin kimler olduğu, bunlarla hayatın olağan akışı dışında bir tanışma veya iletişimimin bulunup bulunmadığı konularına girilmemiştir. Mesleğe başladığım 2012 yılından ihraç olduğum güne kadar bulunduğum ilde arkadaş çevrem sadece meslektaşlarımla sınırlı kalmış ve hiçbir öğretmen ile iletişimim veya tanışmam olmamıştır.. Hukuk Muhakemeleri madde 190 ve ilgili muhtelif mevzuat hükümlerince müddei iddiasını ispat ile mükelleftir. Fakat bu konuda iddiada bulunan taraf iddiasını ispat konusunda hiçbir çaba içerisine girmediği için masumiyetimi ispat etmeye çalışmaktayım.

Avukat ve Adli Bilirkişi Mesut Can TARIM tarafından hazırlanan SD kart teknik raporlarının analizinde bahse konu SD kart imaj dosyasının Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Adli Bilişim Şube Müdürlüğünce incelenerek KOM daire başkanlığına gönderilme tarihi 05/06/2018 olarak geçmektedir. İhraç kararının verildiği 14/07/2017 tarihinde yayımlanan 692 sayılı OHAL KHK ‘si ise Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nca 05/06/2017 tarihinde kararlaştırılmıştır. 7075 sayılı kanunun 1. Maddesi ;“… başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur.” OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun  KHK ile tesis edilen işlemlere ilişkin itirazları değerlendireceği açıkça belirtilmiştir. Bu bahisle ihraç işlemimden sonra incelemesi tamamlanan bir verinin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından ihraç gerekçesi olarak sunulması kabul edilemezdir.

KOM Daire Başkanlığınca da bahse konu dosyanın fişleme olduğu ikrar edilmiştir (EGM KOM Daire Başkanlığı, Veri İnceleme Raporu, S-1). Hukuk devleti ilkesini öngören Anayasa m.2, hukuka aykırı delilin kullanılmamasını emreden Anayasa m.38/6, hukuka aykırı delillerin ceza ve hukuk davalarında delil değerinin olmadığına dair Ceza Muhakemesi Kanunu m.206/2-a 217/2, 230/1-b ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.189/2 hükümleri, hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen bulguların delil olarak kabul edilemeyeceğini ve yargılamalarda kullanılamayacağını ortaya koymuştur.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 16. Ceza Dairesine yazılan 2018/7039 numaralı TEBLİĞNAME de ;ilgili SD kartta ele geçirilen kodlamaların örgütsel faaliyeti göstermediği, sanığı gözlemleyen kişinin ve verileri hazırlayan şahsın kanaatini ifade ettiği tespitleri yapılmıştır. Bu bağlamda SD kart kodlamaları her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olarak kabul edilmemiştir. Tarafı olduğumuz Uluslararası Anlaşmalar ve Anayasa'nın amir hükümleri somut delillere dayanmayan kişi kanaatlerine veya görüşlerine göre hüküm verilmesine izin vermemektedir. 

Samsun bölge adliye mahkemesi 2.CD'nin 15/02/2019 tarih ve 2018/3215 Esas, 2019/347 karar sayılı ilamında görüleceği üzere SD kart içerisindeki bilgilerin ne şekilde ve kim tarafından oluşturulduğunun kanaat verici şekilde tespit edilemediği, sunulan harici bellek içerisinde sanık ile ilgili kişisel bilgiler dışında yer alan bilgilerin somut delillerle desteklenmediği gözetilerek hükme esas alınmamıştır.Bir üst madde de bahsedildiği gibi Samsun BAM'de SD kart kodlamalarının güvenilir olmadığını teyit etmiştir. 

Garson (SD Kart) hakkında ek beyanlarımı ve hak ihlallerimi ek belgede sunuyorum. (Ek-3)

SD kart fişlemesi hakkında belirttiğim hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde  SD kartta hakkımda yazılı fişleme bilgilerinin hukuki bir değeri olmadığı görülecektir.

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu bahsedilen fişlemeyi belirterek FETÖ/PDY örgütü ile irtibatımı ortaya koyduğu iddiasında bulunmuştur.Eğer fişlemede yazan bilgiler doğru olmuş olsaydı ve komisyonun iddia ettiği gibi  irtibatım bulunmuş olsaydı asgari düzeyde bile olsa  FETÖ terör örgütüyle aramda bağ kurulacak somut bir veri olması beklenirdi fakat hiçbir irtibat, iltisak veya bağım olmadığı için böyle bir şey söz konusu değildir. Aksine Savcılık tarafından verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı ’nda (Ek-4) belirtildiği gibi ve bu dilekçe de 3. Dosya kapsamında genel değerlendirmem bölümünde açıkladığım gibi Fetö terör örgütüyle hiçbir seviyede irtibat veya iltisağımın olmadığını kanıtlayan onlarca somut veri göz ardı edilmiştir. Ayrıca15 Temmuz darbe girişimi sonrası gece 01.42 ‘de (Ek-4) Facebook üzerinden sokağa çıkma yasağı olmadığını. Askeri darbe teşebbüsünün başarısız olduğunu ve bilgi kirliliğine itibar edilmemesi gerektiğini  yazarak tarafımı açıkça belli etmiş biriyim. Şu an için normal gibi görünebilir fakat bahse konu gün insanların birçoğu ne olacağını öngöremediklerinden tarafsız kalarak sonrasında gerçekleşen duruma göre tavır almışlardır.


Üst amir kanaati hakkında değerlendirmem

Kim tarafından yazıldığı belli olmayan, içeriğinde somut deliller veya bilgiler bulunmadığı açık olan ve OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından belirtildiği gibi yazan kişinin kanaatlerini/görüşünü barındıran bir metin ile hüküm kurmak hem hukuken hem de vicdanen kabul edilemez bir durumdur.

OHAL Komisyonu tarafından , kanaatini belirten üst amir ile aramda bir hasımlık bulunup bulunmadığı araştırılmış mıdır? Bu husus komisyonca gerekçeli kararda belirtilmemiştir.
Bahse konu kanaat/görüşte somut bir delil veya veri bulunmakta mıdır ? Yine bu husus komisyonca gerekçeli kararda belirtilmemiştir. Eğer somut bir veri/delil yoksa hangi hukuki ilkeye göre bir kişinin görüşünü hükme esas almışlardır.


Dosya kapsamında genel değerlendirmem

692 sayılı KHK ile şahsıma karşı ağır bir suçlama isnat edilmiş (terör örgütü üyeliği / irtibatı veya iltisakı) ve sonuçları sivil ölüm oluşturur şekilde kamu görevinden çıkarılma cezası ile cezalandırılmıştır. AİHM kararları dikkate alındığında, bu yaptırım ceza hukuku anlamında bir ceza olup, ceza yargılamasındaki tüm güvencelere uygun bir yargılama sonucu uygulanmalıdır. Bu durumun gerekçeleri aşağıda detaylı açıklanmış olup, kısaca, bu davada özellikle ceza hukuku ilkeleri ve güvenceleri dikkate alınarak yargılama yapılmalı ve karar verilmelidir. 

Hukuk Muhakemeleri madde 190 ve ilgili muhtelif mevzuat hükümlerince müddei iddiasını ispat etmek zorundadır. İlgili kurum suçlamada bulunmuş fakat ispat yoluna gitmemiştir.

Bylock veya örgüte ait farklı iletişim uygulamalarını kullanmadığım kesindir.

Bank Asya da hesabımın  olmadığı ve örgüt talimatları doğrultusunda hesap hareketlerimin olmadığı kesindir. 

Dershanelerine veya okullarına gitmediğim, hatta hayatım boyunca kapılarından içeri adım atmadığım kesindir.

Örgüte ait şirketlerde SGK kaydımın olmadığı kesindir.

Örgüte ait yurt veya evlerde kalmadığım kesindir.

Örgüte himmet veya başkaca bir isim altında bir kuruş para vermediğim kesindir.

Örgüte ait sohbet veya başka isim altındaki toplantılarına katılmadığım kesindir.

Örgüte ait gazete, dergi veya başkaca bir yayına aboneliğimin olmadığı ve hayatım boyunca hiç almadığım kesindir.

Sosyal medya hesaplarım, MASAK raporu veya HTS kaydı gibi bilgilere bakılırsa FETÖ ile hiçbir bağımın veya temasımın olmadığının görüleceği kesindir.

Mesleğe başladığım 2012 yılından ihraç olduğum güne kadar EGM içindeki en torpilsiz kişilerin çalıştığı birim olan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde çalıştığım kesindir. Emniyet içindeki FETÖ'cülerin kendi adamlarını PERSONEL, TEM, KOM, İSTİHBARAT gibi şubelerde çalıştırdığı. En kötü ihtimalle çalıştığı birimin idari bürosunda görevlendirilmesini sağladığı herkesin bildiği bir gerçektir. Ben ise meslek hayatım boyunca gruplarda yani sahada çalıştım. POL-NET kayıtlarından bu beyanlarımın doğrulu rahatlıkla teyit edilebilecektir. 

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, somut delillere dayanmadan görüş/kanaat belirten üst amir kanaati ve birçok yönden tutarsız olan ve güvenilmezliği ek beyanlarımda (Ek-5) delilleriyle izah edilmiş olan fişleme dosyasını belirterek; “… şahsın mezkur örgüt ile irtibatını göstermektedir  “ demiş. İrtibat veya iltisak olması için en azından bir veya daha fazla somut delil sunulması gerekirdi. Terör örgütüyle nasıl bir irtibatım olmuş, ne menfaat sağlamışım, kimin talimatı veya yönlendirmesi doğrultusunda bir eylemim veya eylemsizliğim olmuş, sosyal medya veya başkaca bir kanalda bunlara dair övücü bir söylemim olmuş mu veya kime yardımda bulunmuşum gibi soruların hiçbirinin cevabı yoktur çünkü irtibat veya iltisağım yoktur. Tamamen soyut iddialardan oluşan ve somut delil barındırmayan kanaatleri gerekçe olarak sayan komisyon,  yukarda saydığım ve Fetö ile irtibat veya iltisağımın olmadığını kanıtlayan somut durumları göz ardı etmiştir. Bu bağlamda verilen karar makul değildir ve hakkaniyete uygun değildir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 7. Madde “Hiç kimse işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz.” ve Anayasa 38/1. Madde “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz;kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”Hükümleri gayet açıktır. GARSON kod adlı gizli tanığın nerden temin ettiğini açıklayamadığı ve kim tarafından oluşturulduğu sorusuna cevap veremediği fişleme dosyasında adımın geçiyor olması benim suçum değildir.Aksine ben fişlendiğim ve kişisel verilerim hukuksuz şekilde ele geçirilmiş olması sebebiyle mağdur olmuşumdur.Fişleme ile ilgili ek beyanlarımda (Ek-5) GARSON kod adlı gizli tanığın ifadelerinde ki çelişkiler, gizli tanığın ifadesiyle ve adli bilişim kuralları ile desteklenerek fişleme dosyasındaki verilerin güvenilmezliği ve fişleme dosyalarının hukuki olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı konuları emsal kararlar ve somut verilerle kanıtlanmıştır. Ayrıca somut hiçbir delil barındırmayan üst amir kanaati isimli, bir şahsın irtibat ve iltisaklıdır görüşü de hukuki delil olarak değerlendirilemeyecektir. Yerleşik yargı içtihatlarımız somut deliller olmaksızın karar verilmesine izin vermemektedir. Bahse konu üst amir hakkımda somut bir bilgiye veya delile sahipse adli ve idari yönden hakkımda soruşturma açılmasını sağlamak zorunda idi. Eğer bu yönde bir somut delili yoksa hakkımda bu isnatlarda bulunuyor olması iftira suçu kapsamındadır.

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu somut delil barındırmayan ve kim tarafından yazıldığı belli olmayan görüşlere göre hüküm kurmuş ve lehime olan hususları değerlendirmemiştir. FETÖ terör örgütü ile irtibatlı olduğum gibi çok ağır bir iddiada bulunan komisyon bu iddiasını ispatlayacak tek bir delil veya somut veri dahi sunmamıştır. Bu kapsamda komisyonun ret kararı hukuksuzdur ve iptal edilmelidir.

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından B. İlgili Hukuk bölümünde Anayasa 129. Madde ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 6. Maddesine atıfta bulunarak Devlet Memurlarının Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları hükmü açıklanmış ve ; Esasen demokratik düzene karşı olan terör örgütü mensuplarının kamu kurumları bünyesinde bulunmaları hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları ve devletin güvenliği açısından da büyük tehdit oluşturmaktadır denilmektedir. Yıllarca polis olarak İstanbul’da gezi olaylarında ,Diyarbakır’da sur olaylarında, Suriye’nin Ayn-el Arab şehrindeki çatışmalardan dolayı Şanlıurfa’da , Tunceli’de ve daha sayamayacağım birçok yerde ve farklı olaylarda anayasaya, kanunlara, devletime ve milletime sadakatle görev yaptım. Farklı illerde meydana gelen olaylara gönderilmek üzere bulunduğum şubeden her personel talep edildiğinde olaylarda başımıza iş gelir, yaralanırız veya rahatım bozulur gibi hiçbir düşünceye kapılmadan ve duraksamadan gönüllü oldum. Her ne kadar OHAL komisyonu bu konuda tarafıma bir suçlamada bulunmamış ise de devletine ve milletine sadakatle görev yapan birine hiçbir somut delil olmadan ret kararı vermesi atıfta bulunduğu Anayasa’nın ruhuna ve temel ilkelerine taban tabana zıttır. Eğer suçlamada bulunmak amacıyla ilgili mevzuat hükümlerini yazmış ise C. Başvurucuya İlişkin Bilgi, Belge ve Tespitler  kısmında; Şahsımın devlete, millete, Anayasa ve kanunlara karşı bir sadakatsizliğim olmuş mudur ? Olmuşsa bu nedir ? Nasıl tespit edilmiştir ? Delilleri nelerdir ? gibi soruların hiçbirine cevap verilmemiştir. 

Hakkımda adli makamlarca Kovuşturmaya Yer Olmadığı Karar’ı verilmiştir (Ek-4).  İlgili taraf adli makamlarca suçu yoktur kararını yok hükmünde sayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6/2 “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.”Ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 11/1 “Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır. “Maddeleriniihlal ederek beni suçlu ilan etmiştir.

Hakkımdaki suçlamaları bana bildirmeden savunma yapmamı bekleyen ve suç iddiasını ispat etmeden masumiyetimi kanıtlamamı bekleyen ilgili taraf  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6/3-a “Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde veayrıntılıolarak haberdar edilmek;”ve ayrıca aynı sözleşmenin 6/3-d maddelerini ihlal etmiştir.


TALEP VE SONUÇ : 

OHAL döneminde KHK’larla kamu görevinden çıkarılanların özel sektörde de iş bulup çalışması fiilen engellenmekte olup, SGK hizmet dökümünde de (Ek-5) görüleceği üzere herhangi bir gelirim bulunmaması sebebiyle öncelikle ADLİ YARDIM TALEBİMİN kabul edilmesini; 

OHAL İnceleme Komisyonu Kararında gerekçe olarak gösterilen GARSON kod adlı gizli tanığın fişleme dosyasında hakkımdaki ifade/kodlama ve varsa diğer bilgilere ait veri inceleme raporunun mahkemenizce ilgili kurumdan istenerek dosyama eklenmesini;

Açıklamalar bölümünde ifade edilen gerekçeler göz önüne alınarak, OHAL İnceleme Komisyonu Kararında gerekçe olarak gösterilen üst amir kanaati / görüşün de hakkımda somut bilgi, belge veya delil sunulup sunulmadığının ilgili görüş dosyaları talep edilerek incelenmesini;

Fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla, yukarıda açıklanan gerekçeler ve resen dikkate alınacak sair iptal sebepleri dikkate alınarak, dava konusu OHAL KOMİSYONU KARARININ İPTALİNE KARAR VERİLMESİNİ; 

Mahrum kaldığım özlük haklarımın faizi ile beraber tarafıma ödenmesini,

Yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim. (01.01.2019)

Davacı
Ömür YILMAZ
EKLER    :
Ek-1    RET Kararı (OHAL Komisyonu 01/01/2019 tarih ve 2019/11412 sayılı)
Ek-2    KVYO Kararı (İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ??? tarih ve 2018/??? sayılı)
Ek-3     Garson – SD kart fişleme dosyasına dair ek beyanlarım ve hak ihlalleri
Ek-4     15 Temmuz darbe girişimi sırasında Facebook üzerinden yaptığım paylaşım görseli
Ek-5     SGK hizmet dökümü
Ek-6     Kimlik Fotokopisi

20190728 EGM - Garson Kanaat - Ömür.docx


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Merhaba 701 ile ihraç olan bir polisim. 

Ohalden Red geleli 1 ay oldu ve dilekçe yazmaya başlayacağım. Ankara (18-19-20-21-24) idare mahkemelerine verilmek üzere 

Düzce idare mahkemesi ne

başlık atarken parantez içindeki kısma kaçıncı idare mahkemesi olduğuna ya da olacağına biz kendimiz mi karar veriyoruz?  


701 KHK - RET 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
muhammed abdullah, 2 dakika önce yazdı:

Merhaba 701 ile ihraç olan bir polisim. 

Ohalden Red geleli 1 ay oldu ve dilekçe yazmaya başlayacağım. Ankara (18-19-20-21-24) idare mahkemelerine verilmek üzere 

Düzce idare mahkemesi ne

başlık atarken parantez içindeki kısma kaçıncı idare mahkemesi olduğuna ya da olacağına biz kendimiz mi karar veriyoruz?  

Hayır. Aynen yazıyorsunuz. Sistem uygun bir mahkemeye otomatik olarak atacaktır.


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Başlığa 

ANKARA İDARE MAHKEMESİ (18,19,20,21,24) BAŞKANLIĞI' NA GÖNDERİLMEK ÜZERE

DÜZCE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA. 

şeklinde mi yazılacak. Yani parantez içine alarak ilgi mahkemelerin hepsini yazmamız gerekiyor sanırım. Ya da

ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMEK ÜZERE  mi yani parantez içindekileri belirtmeden de olur mu. Kendileri ilgili mahkemeye otomatik arayacaklarsa? Hangisi doğrudur? 


701 KHK - RET 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...