İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Haber

Allah seni gürri etsin!

Önerilen Yorum

Editör
ekrem-arpak-696x392.jpg

Dedim ya, çevresinde yaşanan olaylar hakkında zerre bilgi alma gereği duymayan sürü ile cahilller türedi ülkemde!

Cahil oldukları kadar köylü kurnazı ve bütün hayatlarını cehaletlerinin sürüklediği yaranma güdüsü ile sürdüren tipler…

Bunlardan birisi de ne yazık ki kendi kanımdan adamın birisi!

Bülent Arınç’ın Erdoğan’ ın bilgisi dışında KHK mağdurlarından özür dileyemeceğinden ve bu özrün aslında kamuoyunu yoklama sortisi olduğundan habersiz zavallı akrabam: Tekrar gündem olmak, Ak Parti üzerinden biraz daha nelamanmak için birçok örümcek beyinli gibi Bülent Arınç’a veriyor, veriştiriyor!

Arada bana da sallıyor uyanık ?

KHK mağduru vardır diyenleri 15 Temmuz şehitlerinin ailelerini üzmekle itham edip tonla hakaret ediyor haspam!

Dersin ki bu adam daha birkaç ay önce benim yanımda “Ülke olarak KHK mağdurlarına zulmediyoruz!” diyerek sözde Ak Partinin önemli kurmaylarını arayıp; birçok masum KHKlının iadesini sağladığını iddia eden Ak Partili değil!

Hoş, Emine Erdoğan Hanımın kendisi olmadan patlıcan dolması, yaprak sarması dahi yemediği bu akrabam: Haşa Allah bir dese inanılmaz ya neyse…

Bir dönem Fetöye para aktarıldığı iddia edilen bir sağlık merkezinin işletmecisi olarak aylarca hapis yatmış birinin bugün kendisi gibi mağdur edilmişlerin acısı üzerinden KHK mağdurlarını savunan insanlara hakaret etmesi, ülkece yaşadığımız psikotik travma halinin en belirgin hali değil de nedir?

Karacadağın eteklerinde doğmuş, daha doğru dürüst Türkçe konuşamadığı halde Ak Partinin Osmanlı açılımı üzerinden nemalanmak kaygısı ile kendini Osmanlı torunu iddia eden bir akrabam olduğu için sadece utanıyorum işte…

Adama sorarlar: Bugüne kadar intihar etmiş, kanser olup ölmüş, öldükten sonra işlerine iade kararı alınmış yani masum olduklarına karar verilmiş  onlarca KHK mağdurunun yaşadığı acılara yaptığın saygısızlığın hakaret limiti nedir söyle de sana edeyim?!

Ak Partiye nelamanmak için Bülent Arınç ve bana saldırarak bu mağdurlara dair söylemlerinden hiç mi utanmadın?

Ak Partiye yaranmak için her fırsatı kolluyor, kendini Urfa Ak Partinin kurucusu ve sahibi gibi tanıtıyorsun da: Ula ben seni Urfa siyasetine tanıtmasam kimin haberi vardı senden?

Kaç gram saygınlığın var parti içinde? Yetmedi mi Erdoğan ailesi üzerinden nemalandığın?

Sözde Erdoğan ailesi ile olan yakın ilişiker üzerinden memleketine kaç gram hizmetin oldu kendinden başka?

Dedim ya; akrabam olduğun için sana hakaret edemiyorum çünkü ben sen gibi iki zavallı yoksul kız çocuğu üzerinden akrabamı terörize ederek hayatı ile oynamaya kalkacak kadar alçalmadım hiç bir zaman!

O oyununu unuttuğumu sanma… Onun hesabını da ödeyeceksin adalete, hukuka ve o kızların ailelerine…

Son olarak KHK mağduru vardır diyenlere ettiğin bütün hakaretleri sana misli ile iade ediyorum.

Beraat, takipsizlik almış hatta haklarında hiç bir yargı kararı olmadığı halde 4 yıldır acı çeken  mağdurlarını savunanlara ettiğin hakaretler nedeni ile Allah seni gürri (Uyuz) etsin emi? ”

Bir zamanlar kolkola gezdiğiniz insanlar üzerinden Ak Parti savunuculuğu; aziz, merhum 15 Temmuz şehitleri üzerinden vatanseverlik taslandığın için Allah seni bildiği gibi yapsın emi?

Beni daha fazla açık konuşmaya zorlama derim zira gerçekten altından kalkamazsın…

Ekrem Arpak
Haber Şanlıurfa

KHK Haber


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bize eşit şartlarda mücadele imkanı vermediler ki gerçekten ne kadar nitelikli olduğumuzu gösterelim. Hileli zarların olduğu bir oyunun içinde bulduk kendimizi. Şartların eşit olmadığı, zarların hileli olduğu bir oyunda hayatta kalmak bile çok büyük bir başarı. Tüm olumsuzluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, mücadele edeceğiz. Eninde sonunda kazanacağız, buna şüphe yok. Bize düşen görev, o gün gelene kadar ilk önce akıl sağlığımızı, sonra beden sağlığımızı korumak ve azimle ve inadına yaşamak.  Her birimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, çok farklı şartlar altında yaşadık, büyüdük ve bu günlere geldik. Hepimizin başına aynı olay gelmiş olsa da, herkesin tepkisi, reaksiyonu, hissettiği şeyler, dayanma eşiği vs farklı. Ama işin özü bence haklı olduğumuzu bildiğimiz böyle bir durumda dirayetli olup yaşamaya devam etmek. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşayacağız ve ileride tüm haklarımızı aldığımız günlere akıl ve beden sağlığımız tam olarak ulaşacağız. 
    • Hocam, kendinize haksızlık etmeyin. Devlet söz vermiş 657ye uyduğun sürece sorun yok demiş. Birçok kişi de buna güvenip kendini o memuriyet için hazırlamıştı ve o işe kendini adamıştı. Özellikle belli bir yaştan sonra gerçekten zordu bu işler. Birçok kişiye de yedikleri damga çok ağır geldi, yeni bir hayat kurmak için o psikolojik gücü kendilerinde bulamadılar. Bunun üstüne uğraştığımız davaları parçalanan aileleri ekleyin. Hayatta kalabilmeniz bile başarı aslında.
    • 8 sene geçti ve hiç bir şey değişmedi. Parkomatta  çalışdım, inşaatlarda çalıştım, tarla işlerinde çalıştım, bir buçuk sene kadar dershanede çalıştım (depremden sonra kapandı) fabrikada 3-5 ay çalıştım ödeme sorunu olunca  ayrıldım yine inşaattayım. 8 yılda bir kazmaya sap olamadım, ortalamaya baksan 8 yıl asgari ücret altında kazandım. Hep günü kurtarma uğraşıyla  geçti 8 sene. Bu 8  sene bana ne kadar beceriksiz işe yaramaz olduğumu gösterdi. Bazen düşünüyorum nasıl bir günahım varmışta bu duruma düştüm ve kurtulamıyorum ... Ülkenin hukuk olsun adalet olsun ekonomi olsun vesaire memnun değilizya, ben bunun bin katı kendimden memnun değilim ...
    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
×
×
  • Yeni Oluştur...