İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Haber

Temel Karamollaoğlu’ndan dikkat çeken KHK çıkışı

Önerilen Yorum

Editör
karamollao%C4%9Flu.jpg?resize=696%2C435&

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) konusuna dair konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu dikkat çeken ifadeler kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Edirne 6. Olağan Kongresi’nde açıklamalarda bulundu.

Gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) konusuna dair de konuştu.

Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ülkenin idare edilmesi halinde ülkede adaletin tesis edildiğini söylemenin mümkün olmayacağını kaydeden Karamollaoğlu, “Eskisi gibi sık çıkmasa bile hala birçok hak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile insanların elinden alınıyor. On binler değil yüz binlerce insan var.” dedi.

Karamollaoğlu, söz konusu problemleri gündemi getirdikleri zaman hükümet ve hükümet yandaşlarının hayret ettikerini söyledi. Karamollaoğlu, konuya ilişkin olarak, “Bir eli yağda bir eli balda olanların da bunu görmesi mümkün değil. Kim bunlar? Yetkili makamda oturanlar. Hükümetin kendisi ve yandaşları. Bunun için de biz bu problemleri gündeme getirdiğimiz zaman hayret ediyorlar. Bizi hainlik ile bile itham edebiliyorlar. Ne zamana kadar? Kendi kafalarına bir taş düşene kadar.” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun konuşmasının bir bölümü şu şekilde:

Memleketimizde birçok mağdur var. Adaletin tesis edildiğini mahkemelerin çalıştığını hükümler verildiğini söylüyorlar ama biz biliyoruz ki bu ülkede Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile mahrum edilen on binler değil yüz binlerce insan var.

Kanun Hükmünde Kararname ne? Kanun hükmünde neden oluyor? Meclisten böyle bir karar çıkarılmış. Bu kararlar yeri geldiğinde ülkelerde uygulanabilir mi? Uygulanabilir. Hangi hallerde? Olağanüstü şartlar altında mahkemeler uzayabileceği için hükümetlerin süratle karar vermesi be sükunetin sağlanması için onlara bir takım yetkiler verilir. Bu yetkiler kısıtlıdır, kısıtlı bir süre için verilir. Altı aylık, dokuz aylık, kendimizi zorlayalım bir senelik bir süre için bu yetkiler verilebilir. Kanun Hükmünde Kararnameler ile idare edilir hale gelinirse ülkede adaletin tesis edildiğini söylemek ne yazık ki mümkün olmaz. Böyle bir ortamdayız. Eskisi gibi sık çıkmasa bile hala birçok hak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile insanların elinden alınıyor. On binler değil yüz binlerce insan var. Ve üç buçuk sene geçmiş. Hala bu kararnameler ile insanlar görevlerinden alınabiliyor, uzaklaştırılabiliyor, tutuklanabiliyor, mahkum edilebiliyor. Elbette mahkumiyet kararı mahkemeler tarafından veriliyor ama süreyi uzattığınız zaman insanlar mahkemeye çıkmadan alacakları cezanın büyük bir kısmını çekmiş oluyorlar. Bizim böyle bir ortamda ülkemizde huzurun, saadetin, barışın olduğunu söyleme imkanımız var mı? Ben bunu göremiyorum. Bir eli yağda bir eli balda olanların da bunu görmesi mümkün değil. Kim bunlar? Yetkili makamda oturanlar. Hükümetin kendisi ve yandaşları. Bunun için de biz bu problemleri gündeme getirdiğimiz zaman hayret ediyorlar. Bizi hainlik ile bile itham edebiliyorlar. Ne zamana kadar? Kendi kafalarına bir taş düşene kadar.

Geçenlerde bir yerden selam geldi. Şaşırdım. Hak helalliği de istenmiş. Ne olmuş dedim? İki kişi, din görevlisi, görevden alınmış. Başına taş düşmek dediğim bu. Kendi başına bir sıkıntı geldiği zaman ‘Vay canına bu da olmaz ki’ diyor. Ama kendi başına bir sıkıntı gelene kadar da yapılan bütün haksızlıkları meşru görüyor, savunuyor. Allah yar ve yardımcımız olsun.

KHK Haber


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...