İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Haber

Anayasa Mahkemesi iltisak ve irtibat

Önerilen Yorum

Editör
tahaakyol.jpg?resize=696%2C392&ssl=1

Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin OHAL düzenlemelerinden tamamen kurtulabilmesi açısından çok önemli bir karar verdi.

Çok önemli; çünkü birçok OHAL kararnamesi” OHAL kalktıktan sonra da “kanun” şeklinde devam etmektedir!

Seçim Kanunu’nun OHAL’le ne ilgisi var? Ama OHAL kararnamesiyle Seçim Kanunu’nda değişiklik yapıldı; OHAL kalktığı halde ‘kanun’ olarak aynen devam ediyor.

Grev ve lokavtı yasaklama yetkisi OHAL döneminde KHK ile genişletildi, şimdi kanun olarak devam ediyor.

Belediye başkanın görevden alınması halinde yerine Belediye Meclis’inde seçim yapılırdı. OHAL döneminde seçim yerine vali tarafından atama kuralı getirildi; bu da “kanun” halinde devam ediyor.

Örnek çok, uzatmıyorum. OHAL tasarrufları üzerinde yargı denetimi olmadığı için iktidar çeşitli kalıcı kanunda KHK’larla böyle değişiklikler yaptı…

ANAYASA’DA OHAL

Anayasa hukuku açısından sorun şudur: OHAL kararnamesi sonradan kanun haline getirilmişse Anayasa Mahkemesi bu kanunu neye göre inceleyecek? Anayasa’nın OHAL maddelerine göre mi, olağan maddelerine göre mi?

Anayasa’nın 15. Maddesine göre OHAL döneminde iktidar tarafından, “durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.”

Normal anayasal düzende bu hayal bile edilemez.

Anayasa’nın verdiği olağanüstü yetkiler yargı denetimine de tâbi olmadığı için iktidar birçok alanda KHK’larla ‘sıkı’ düzenlemeler yaptı; bunun bazı örneklerini yukarıda yazdım.

Anayasa Mahkemesi son kararında bu kanunlaştırılmış OHAL kararnamelerinin OHAL yetkileri” açısından değil, olağan anayasal kurallar açısından inceleneceğini netleştirdi, kesinleştirdi: OHAL seresince uygulanma özelliğini aşan” ve bu şekilde OHAL’in dışına taşarak genel düzenleme niteliği” kazandırılan kanunların iptal edilebileceğine karar verdi. (Açıklanma günü 13 Şubat 2020, Esas No: 2018/90)

NORMAL HUKUK

AYM’nin bu kararına göre, mesela bir belediye başkanı belirli sebeplerle görevden el çektirilmişse, onun yerine valinin atama yapması OHAL’de mümkün ama artık Anayasa’ya aykırıdır! AYM bu kararında “mahalli idarelerin özerkliği ve yerinden yönetim” ilkelerini hatırlatıyor.

Türkiye’nin kanayan yarası; “irtibatlı ve iltisaklı” diyerek yargı kararı olmadan getirilen hak kısıtlamaları…

AYM, istihbarat raporlarında “irtibatlı ve iltisaklı” diye nitelenenlerin “kamu ihalelerine katılamayacağı” şeklindeki kanun maddesini iptal etti. Anayasaya göre Türkiye “istihbarat devleti” değil, “hukuk devleti”dir; yargı kararı olmadan hiç kimse ve hiçbir makam hak mahrumiyetine karar veremez.

Zaten AYM’ye göre, MİT raporları “sadece önleyici istihbarat elde etmek ve analiz yapabilmek amacıyla verildiğinden” hukuki delil gibi kullanılamaz. (Karar No: 2015/123)

OHAL döneminde istihbarat raporuyla binlerce kamu görevlisi KHK ile işten atıldı, tutuklandı… Beraat edenler bile hala mağduriyet içindeler.

OHAL döneminde oldu, normal hukuk devletinde böyle şeyler olamaz.

AYM, stratejik sektörler dışında greve lokavtın yasaklanamayacağına da aynı kararında hükme bağladı.

SEÇİM KANUNU

Seçim Kanununa göre, seçimlerin propaganda dönemlerinde TV’ler seçim haber ve programlarını YSK’nın belirlediği esaslara” göre yapmak zorundaydılar. Bu hüküm TV’lerin partilere adilane davranmasını gerektiriyordu.

Fakat OHAL döneminde 687 Sayılı KHK ile kaldırıldı! (Madde 10)

TV’ler seçim dönemlerinde de falanca partilere kapalı hatta hasmane, filanca partilere ‘âşıkane’ yayın yapabiliyorlar.

Bu özgürlük değildir, siyasi ve mali güçle TV’leri etkileyenlerin “haksız rekabet” uygulamasıdır ve seçimlerin “adil” olma ilkesine aykırıdır.

İktidar blokunun lehine yapıldığı da bellidir.

AYM’nin yerleşik “kamu yararı” tanımına göre, “özel çıkarlar için veya yalnızca belli partilerin veya kişilerin yararına olarak herhangi bir yasanın kabul edilmiyeceği” kesindir. (K. No. 1967/20)

Hukuk devletinde kanunlar “sadece kamu yararı amacıyla” yapılabilir. (Karar no: 2013/100)

AYM, başlangıçta OHAL kararnamelerini incelemeyi reddetmekle ciddi hata yapmıştı; şimdi son kararıyla telafi yolunu açmıştır.

Seçim Kanunu da AYM’nin ve siyasetin gündemine getirilmelidir…

Taha Akyol

KHK Haber


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...