İçeriği gör
KHK Haber

Üç OHAL kararnamesi iptal edildi

Önerilen Yorum

Editör
tahaakyol.jpg?resize=696%2C392&ssl=1

Anayasa Mahkemesi, OHAL döneminde çıkarılıp yasalaştırılan üç kararnameyi iptal etti, Resmi Gazete’de yayımlandı. (Karar No: 220/10)

Mesele hukuki açıdan son derece önemli olduğu gibi, OHAL yetkilerinin iktidar tarafından nasıl otoriterce kullanıldığını göstermesi bakımından siyaseten de önemli.

Diğer önemli bir yönü, iptal kararlarının oybirliğiyle alınmış olması. AYM’de “hak eksenli” ve “otorite eksenli” iki farklı hukuk anlayışı giderek belirginleşiyordu. Bu üç kararname anayasaya öylesine aykırıdır ki, iptaline oybirliğiyle karar verdiler.

OHAL’DEN İSTİFADE

Önce, OHAL’den istifade ederek nasıl ‘ölçüsüz’ düzenlemeler yapıldığına birkaç örnek…

AYM’nin iptal kararında da belirtiliyor; OHAL döneminde iktidar OHAL süresince uygulanma niteliğini aşan” kararnameler çıkardı… 

Kişiler hakkında polis ve MİT raporlarına göre işlem yapmaya imkan veren kararnameler çıkardı… “KHK mağdurları” bunun tam örneğidir. 

Hakim ve savcı sınavlarında gerekli olan 100 üzerinden “en az 70 puan” şartını 6 Ocak 2017 günlü KHK ile kaldırdı… Başarısız hukukçular bu sayede “mülakat” yoluyla, siyasi tercihle hakim ve savcı yapıldı… 

AYM’nin bu konuda emsal bir “liyakat” kararı vermesini çok arzu ederdim. Fakat 20 Şubat 2019’da “yüzde 70 başarı” şartı yeniden getirildiği için AYM açısından dava konusu ortadan kalktı. 

Evet, kalktı ama iki yıl içinde yargıda kalite çok düştü, siyasi tercihli çok atama yapıldı.

OHAL yetkileri nasıl kullanılmış, bunlar birkaç örnek.

KEYFİ KULLANIM

AYM kararında, öncelikle, ‘kanun’ların nasıl olması gerektiğini belirleyen şu tespit fevkalade önemlidir:

“Kanuni düzenlemelerin… kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılabilir, nesnel (objektif) olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi kullanımlarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir.” (Paragraf 64)

Burada “otoritenin keyfi kullanımlarına karşı koruyucu önlem” kavramına dikkatinizi çekerim. Bu, modern anayasa hukukun geliştirdiği bir kavramdır.

AYM’nin üç iptalinden biri bu konuda: İnternet abonelerine ait kişisel bilgilere, kişisel verilere polisin ulaşmasına KHK ile imkan verilmiş, sonra bu yasalaştırılmıştı…

AYM bunu “demokratik toplum düzenin gereklerine uymadığı” için ve “özel hayatın gizliliğine” ölçüsüz müdahale niteliğinde olduğu için iptal etti. 

İptalin bir gerekçesi daha var: Polise verilen yetki “keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir düzenleme niteliğinde” olmalıydı, ama yetki verilirken keyfi kullanılmasını önleyecek kanuni şartlar belirtilmemişti. (Paragraf 92-104)

‘İLTİSAK VE İRTİBAT’

Kamuya sözleşmeli personel alımında polisin “güvenlik soruşturması” yapmasını da AYM iptal etti. Gerekçesi, Bu yetkinin“kötüye kullanılmasına karşı yeterli güvenceleri” içermeyen bir düzenle polise verilmiş olmasıdır…

Kararda, “keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir kanuni güvencelere yer verilmeksizin bu yetkilerin kullanılması anayasanın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmamaktadır” deniliyor. (Paragraf 134)

AYM’nin iptal ettiği üçüncü KHK düzenlemesi, MİT ve Emniyet raporlarıyla ilgili: Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarının yöneticileri hakkında MİT ve Emniyet “irtibat ve iltisak” raporu verirse o kuruluşların lisans başvuruları reddedilecekti…

Meclis’ten de böyle geçmişti.

Burada hukuki durum, KHK ihraçları” ile aynıdır. MİT ve Emniyet’in yani yürütme erkinin, iktidarın “iltisak ve irtibat” raporu üzerine getirilen hak mahkumiyetleri, mağduriyetler!

AYM’ye göre ise, MİT ve Emniyet’in “irtibat ve iltisak” raporlarının “doğruluğunu denetleme ve gerçek duruma göre işlem yapma imkanı çok sınırlıdır”, bu yüzden keyfiliğe çok müsaittir. Böyle raporlarla lisans talebinin reddedilmesi ifade hürriyetine ölçüsüz bir müdahaledir. (Paragraf 84-85)

Netice: Kişilere ve heyetlere güvenerek yetki vermek çok risklidir. Yetkiler, güvenin yanında sınırları açıkça çizilerek ve denetim mekanizması açılarak verilmelidir.

CHP’nin açtığı dava üzerine AYM’nin verdiği bu iptal kararları hakkında Babacan’ın DEVA Partisi hukuki dille yazılmış destekleyici bir bildiri yayınladı. 

Bütün partiler, bütün kurumlar ve hukuka ilgi duyan herkes böyle konuları dikkatle izlemeli, açıklamalarıyla kamuoyunu bilgilendirmelidir.

Taha Akyol
Karar

KHK Haber


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bize eşit şartlarda mücadele imkanı vermediler ki gerçekten ne kadar nitelikli olduğumuzu gösterelim. Hileli zarların olduğu bir oyunun içinde bulduk kendimizi. Şartların eşit olmadığı, zarların hileli olduğu bir oyunda hayatta kalmak bile çok büyük bir başarı. Tüm olumsuzluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, mücadele edeceğiz. Eninde sonunda kazanacağız, buna şüphe yok. Bize düşen görev, o gün gelene kadar ilk önce akıl sağlığımızı, sonra beden sağlığımızı korumak ve azimle ve inadına yaşamak.  Her birimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, çok farklı şartlar altında yaşadık, büyüdük ve bu günlere geldik. Hepimizin başına aynı olay gelmiş olsa da, herkesin tepkisi, reaksiyonu, hissettiği şeyler, dayanma eşiği vs farklı. Ama işin özü bence haklı olduğumuzu bildiğimiz böyle bir durumda dirayetli olup yaşamaya devam etmek. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşayacağız ve ileride tüm haklarımızı aldığımız günlere akıl ve beden sağlığımız tam olarak ulaşacağız. 
    • Hocam, kendinize haksızlık etmeyin. Devlet söz vermiş 657ye uyduğun sürece sorun yok demiş. Birçok kişi de buna güvenip kendini o memuriyet için hazırlamıştı ve o işe kendini adamıştı. Özellikle belli bir yaştan sonra gerçekten zordu bu işler. Birçok kişiye de yedikleri damga çok ağır geldi, yeni bir hayat kurmak için o psikolojik gücü kendilerinde bulamadılar. Bunun üstüne uğraştığımız davaları parçalanan aileleri ekleyin. Hayatta kalabilmeniz bile başarı aslında.
    • 8 sene geçti ve hiç bir şey değişmedi. Parkomatta  çalışdım, inşaatlarda çalıştım, tarla işlerinde çalıştım, bir buçuk sene kadar dershanede çalıştım (depremden sonra kapandı) fabrikada 3-5 ay çalıştım ödeme sorunu olunca  ayrıldım yine inşaattayım. 8 yılda bir kazmaya sap olamadım, ortalamaya baksan 8 yıl asgari ücret altında kazandım. Hep günü kurtarma uğraşıyla  geçti 8 sene. Bu 8  sene bana ne kadar beceriksiz işe yaramaz olduğumu gösterdi. Bazen düşünüyorum nasıl bir günahım varmışta bu duruma düştüm ve kurtulamıyorum ... Ülkenin hukuk olsun adalet olsun ekonomi olsun vesaire memnun değilizya, ben bunun bin katı kendimden memnun değilim ...
    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
×
×
  • Yeni Oluştur...