İçeriği gör
Aklima

emsal karar Yargıtayın Ankesör Davalarında Teknik Olarak Nasıl Yaklaştığına Dair Karar, 16. Ceza Dairesi 2019/6033 E., 2020/559 K.

Önerilen Yorum

Aşağıdaki kararda yargıtayın ankesör davalarına nasıl yaklaştığı ve hangi gerekçelerle ankesör aramalarını örgüt araması kabul ettiği hususunda açıklamalar mevcut.

Kararda ceza kararı onanmış. İki gerekçe gösterilmiş, Ankesörlü aramaların uyduğu teknik durum ve sanık savunması. Yani tek başına ankesör aramaları  değil. Ardışık olarak arandığı bahsedilen kişilerden bu kararda bahsedilmemiş. Ancak ilk derece mahkemesinde dahi büyük ihtimalle tanık olarak dinlenmişlerdir.

Ankesör aramalarının kabul edilmesine neden mantıksa her arama için ayrı ayrı açıklanmış. Özellikle bu kısım bu konudaki mahkemelerde yönlendirici olacaktır.

Dikkatimi, çeken husus aramalardan bahsedilmeden önceki son paragraf. Sanki HTS kayıtlarının hukuki olmadığı yönünde bir temyiz başvurusu yapılmış. Yani bütün dosyadaki deliller için değil. Bunu düşündüren başka bir bedende Kararın başından itibaren hep HTS kayıtlarının incelenmesinin hukuki olması ve hak ihlali olmadığı yönünde uzun bir açıklamaya yer verilmesi. Kişi sadece HTS kayıtlarından dolayı ceza almamış.

16. Ceza Dairesi         2019/6033 E.  ,  2020/559 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.12.2018 tarih ve 2018/291-2018/419 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, 53, 58/9, 62, 63. maddeleri gereğince cezalandırılmasına yönelik
hükme yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih ve 2017/956 - 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih ve 2015/3 - 2017/3 sayılı kararı ile Dairemizin temyiz incelemesi sonucu vermiş olduğu 14.07.2017 tarihli 2017/1443- 2017/4758 ve 13.11.2019 tarihli 2018/5526 - 2019/6842 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün mahrem hizmet ve yapılanması olarak adlandırılan yapılanması, Devletin en kritik ve operasyonel birimlerine sızarak örgüt hesabına yürütülen gizli faaliyetlerde bulunan bir yapı olup, örgüt mensubu sayısı mahrem yapılardan olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde süreç içinde artarak TSK birimlerini yönlendirebilecek ve kontrol altında tutabilecek bir güce kavuşmuştur.
FETÖ/PDY’nin Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatlarında yer alan mensupları bu örgütün “Silahlı Kanadını” oluşturmuştur.
FETÖ/PDY’nin, TSK içerisinde diğer yapılanmalarından farklı bir yapılanmaya gittiği, tamamen hücre tipi, birbirinden habersiz ve bağımsız üniteler oluşturduğu, bu
ünitelerin sivil kişilerin sorumluluğunda üst düzey komutanlar (general, albay, yarbay, binbaşı), alt rütbede subaylar (teğmen, üsteğmen, yüzbaşı) ve astsubay gruplarından oluştuğu tespit edilmiştir. FETÖ/PDY, askeri öğrenci olarak TSK’ya yerleştirdiği mensuplarını ikişer üçer kişiden oluşan, birbirinden ayrı ve habersiz hücreler halinde abi olarak tabir ettikleri örgüt üyelerinin sorumluluğuna vermiş, kod adı vererek gerçek isimlerini gizlemiş, bu örgüt üyelerinin, hiçbir hücre diğer bir hücreden haberdar olmayacak şekilde, ayda sadece bir-iki kez örgütün evlerine gitmelerini sağlayarak ya da dışarıda yüz yüze görüşerek deşifre olmalarının önüne geçmeye çalışmıştır. TSK’ya sızan elemanların korunması, orduda tutunabilmesi ve arkadan gelenlerin önünün açılabilmesi için her türlü yol ve yöntemin uygulandığı anlaşılmıştır.
FETÖ/PDY, örgütsel tüm uygulamalarında olduğu gibi haberleşme yöntemlerinde de gizliliği esas alarak iletişim sağlamaya özen göstermiş ve bu amaçla yüz yüze (buluşma), canlı kurye, kriptolu IP hattı, not ile haberleşme, basın yayın üzerinden talimat verme, sosyal medya, telefon (GSM, operasyonel hat, ankesör, büfe arama), iletişim ve haberleşme programları (ByLock) şeklinde birbirinden faklı iletişim yöntemlerini kullanmıştır. FETÖ/PDY’nin askeri mahrem yapılanmasında, örgütün mahrem sorumlularının sevk ve idaresi altındaki askeri personel ile deşifre olmayı engellemek maksadı ile irtibat kurma yollarından birisinin de; “Kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, iddia bayii ve lokanta gibi işletmelerde bulunan ve ücret karşılığı kullanılan sabit (kontörlü/voip) hatlar ile Türk Telekom’a ait ankesörlü telefon hatlar” olduğu tespit edilmiştir. FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün “sohbet” olarak adlandırdığı örgütsel toplantıları devam ettirmek için elzem olan askeri personel ile irtibatlarında gizliliğe çok önem verdiği; FETÖ kapsamında yürütülen soruşturmalardaki şüphelilerin hatları ile kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta ve benzeri gibi sair işletmelerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesinde, ardışık arama (yakın zaman diliminde birbirini takip eden peşi sıra), periyodik arama (farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralığı dahilinde) ve tek arama şeklinde iletişimin gerçekleştirildiği ve irtibat sağlandığı saptanmıştır.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün TSK içerisindeki mahrem yapılanmasında faaliyet yürüten ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan bazı şüpheliler vermiş olduğu ifadelerinde ankesör-sabit hat (büfe-market vb.) aramaları konusunda, özetle; TSK içindeki bir kişinin örgüt adına aranacaksa kontörlü telefonu bulunan büfe, market ve kuruyemişçilerden arandığını, bunun bir tedbir olduğunu beyan etmişlerdir.
Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine sızmış mensuplarının bir kısmı ile özellikle geçmiş yıllarda kullandıkları bir sistem olan büfe, market ve benzeri yerlerdeki ücretli telefonlar veya kontörlü telefonlar ile haberleşmek suretiyle örgütsel iletişimin kurulduğu, arama işleminin genellikle tek taraflı ve kısa süreli olduğu, sadece sorumlu şahısların arama işlemini yaptığı (askeri şahıs tarafından karşı arama yapılmadığı, askeri personelin de çok sık olmamakla birlikte mahrem sorumlusuna ulaşmak istedikleri durumlarda aradığı), sorumlu şahıs tarafından
aranan askeri personelin büyük kısmının rütbe, makam ve sınıf olarak genelde denk oldukları, genel olarak her sivil yöneticinin sorumluluğunda birden fazla hücre bulunduğu ve hücrelerin 2-3 asker şahıstan (askeri öğrenci ve/veya muvazzaf personel) oluştuğu, bu asker şahısların da aynı Kuvvete mensup olup aynı rütbede bulundukları (istisnai olarak farklı rütbe ve/veya Kuvvetlere mensup asker şahıslardan bir hücre oluşabildiği, örneğin; sivil sorumlunun astsubaylardan oluşan grubunun yanında astsubaylıktan subaylığa geçen askeri personelle de ilgilenebileceği) tespit edilmiş, tek ankesör ya da sabit hattan (market-büfe-bakkal vb.) farklı asker şahısların aranması, arka ... arama (ardışık arama) şeklinde olması durumu da aramanın örgütsel olduğu kanısını güçlendirmiştir.
FETÖ/PDY’nin bir iletişim aracı olarak ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardışık aramaların hukuki niteliği konusunda Dairemizin 13.11.2019 tarihli 2018/5526 – 2019/6842 sayılı kararında yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere, ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri çerçevesinde başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20. maddesinde koruma altına alınmış olan özel hayata saygıya ve özel hayatın gizliliğine ilişkin hükümler ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının haberleşme hürriyetine ilişkin 22., suç ve cezalara ilişkin esasların düzenlendiği 38., milletlerarası antlaşmaları uygun bulmaya ilişkin 90. maddesi; Ceza Muhakemesi Kanunun iletişimin tespiti ve dinlenilmesi ile kayda alınmasına dair 135., bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevinin düzenlendiği 160., Cumhuriyet savcısının görev ve yetkilerinin düzenlendiği 161., delillerin ortaya konulması ve reddine dair 206., delillerin takdir yetkisine dair 217., hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlara dair 230., hukuka kesin aykırılık hallerine dair 289. maddeleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Khan/Birleşik Krallık, 12.05.2000, B.No:35394/97, &34; Bykov/Rusya, 10.03.2009, B.No:4378/02, & 90; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya, 25.07.2013, B.No:11082/06, 13772/05, & 700; Leander/İsveç, 26.03.1987, B.No:9248/81, & 59; A. ve Diğerleri/Birleşik Krallık, 19.02.2009, B.No:3455/05, & 177 kararları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yargılama konusu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan her araç delil olarak kabul edilir. Bu manada esas olan, delilin keyfi ve açıkça dayanaktan yoksun olacak şekilde sanık aleyhine kullanılmaksızın, yargılamanın bir bütün olarak adil yapılmasıdır. Delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ulusal mahkemelerin takdirindedir. Bir devletin terörle mücadele etmek için önlem almadan önce, felaketin gelip çatmasını beklemesi mümkün değildir. Herkesin özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkına sahip olmasına karşılık; terörle mücadele, terör saldırılarını engellemeye yardımcı olabilecek bilgilerin toplanması, terör şüphelilerinin yakalanıp yargılanması amacıyla özel gözetleme yöntemlerinin kullanması hukuka aykırı değildir.
Suçun işlendiğini gösterir somut olgulara dayanan kuvvetli suç şüphesinin bulunması, elde edilen delilin keyfi ve açıkça dayanaktan yoksun olmayıp denetlenebilmesi, kamu düzenini bozan bir eylem olarak işlenen suçun aydınlatılamamasının ve cezasız kalmasının, toplumun dirlik ve düzeninin bozulması sonucunu doğuracağında tereddüt olmaması hususları dikkate alındığında;
demokratik kurumlara, hukuk devletine, demokrasiye ve insan haklarına karşı, 15.07.2016 tarihli darbe teşebbüsünü gerçekleştiren, pek çok insanın ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verip bir çok ağır suçu organize şekilde işleyen FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, çok büyük bir önem verdiği, silahlı kanadını oluşturan askeri mahrem yapılanmasına yönelik yapılan soruşturmada, şüpheliler ve suç delillerine ulaşılması amacıyla Ankara merkezli ve diğer illlerde Cumhuriyet Başsavcılıklarının yasal yetkisine dayanarak hakim kararıyla geçmişe dönük elde ettiği “iletişimin tespiti (HTS)” kayıtlarının, “hukuka uygun bir delil olarak hükme esas alınmasında herhangi bir hukuki isabetsizlik bulunmadığı, yapılan işlemin “demokratik bir ülkede gereklilik” ve “orantılılık” ilkelerine uygun” olduğu, somut olay kapsamında da, kanunda yazılı esas ve usullere göre bu tedbire başvurulmasının “iletişim özgürlüğü” hakkının özünü ortadan kaldırmayacağı kanaatine varılmıştır.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının iletişim yöntemi olarak ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardışık aramalar yaptıkları yönündeki tespitlerden sonra, soruşturma makamlarınca başlangıç soruşturması kapsamında ve CMK’nın 160/1 maddesinin verdiği yetkiye dayanarak yapılan araştırmalar sonucunda; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının “sohbet” olarak adlandırdıkları örgütsel toplantılara devam etmek için kamuya açık market büfe vb. yerlerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatları özel yöntemlerle kullandıklarının tespit edilmeleri üzerine, CMK'nın 135/6. maddesi gereğince sabit hat ve ankesörlü hatlara yönelik iletişimin tespiti kararları alınarak uygulamaya konulması, bu cümleden olarak şüpheli kişilerin hatlarıyla kamuya açık, birbirinden bağımsız büfe, market vb. yerlerde kurulu bulunan sabit veya ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesi, üçüncü kişilere ait verilerin ayıklanması ile yapılan analizler sonucunda şüphelilere ulaşılmasında hukuka aykırı yöntemlerin kullanıldığı ileri sürülemeyeceği gibi, ihlal edildiği iddia edilen hakka nazaran kamu güvenliğinin korunması ve suçla mücadele için sağlanan yararın üstünlüğünden de kuşku duyulmaması gerekecektir.
Vicdani kanının oluştuğuna ilişkin duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Somut olayda; dosya kapsamında yer alan sabit hat ve ankesörlü telefonlardan yapılan sanığa ait ardışık aramalara ilişkin kayıtların incelenmesinde;
Ankesör/kontörlü/sabit hatlardan Ardışık Aranmaları;
1.Ardışık:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 22.11.2014 tarihinde 13:40:21 - 13:41:31 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile ardışık olarak arandığı,
2.Ardışık:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 10.04.2015 tarihinde 19:19:09 - 19:22:17 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile ardışık olarak arandığı,
Mahrem (asker) yapı sorumluları olan kişilerin örgüt üyeleri ile haberleşirken kullandıkları büfe/market/ankesörlü telefonlardan sonra hedef saptırmak ve son
aranan numaranın redial tuşu ile öğrenilememesi amacıyla rastgele numaralar tuşladığı değerlendirildiğinde ardışık aramalar sonunda yer alan “Kayit Bulunamadi” olarak görünen "..." numaralı GSM hattının bu şekilde rastgele tuşlanarak yapılan arama neticesinde HTS verilerine düştüğü,
3.Ardışık:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 11.04.2015 tarihinde 15:54:32 - 15:58:09 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile "40 saniye ve 11 saniye" ardışık olarak arandığı,
Mahrem (asker) yapı sorumluları olan kişilerin örgüt üyeleri ile haberleşirken kullandıkları büfe/market/ankesörlü telefonlardan sonra hedef saptırmak ve son aranan numaranın redial tuşu ile öğrenilememesi amacıyla rastgele numaralar tuşladığı değerlendirildiğinde ardışık aramalar sonunda yer alan “Kayit Bulunamadi” olarak görünen "5321878896" numaralı GSM hattının bu şekilde rastgele tuşlanarak yapılan arama neticesinde HTS verilerine düştüğü,
4.Ardışık:(şifreleme metodlu)
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 27.07.2015 tarihinde 20:29:37 - 20:34:21 saatleri arasında ... ve ..., isimli askeri personeller ile ardışık olarak arandığı:
Ardışık aramalar arasında “...” olarak görülen 5308481135 numaralı GSM hattının, sanık ...’ın ... numaralı GSM hattının son hanesinin (2) rakam eksiltilmiş hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
Ardışık aramalar arasında “Kayit Bulunamadi” olarak görülen 5417035129 numaralı GSM hattının, ...’ın 5307035129 numaralı GSM hattının iki ve üçüncü hanesinin (1) rakam artırılmış hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
5.Ardışık:(şifreleme metodlu)
Arı Kuruyemiş isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 28.07.2015 tarihinde 18:16:35 - 18:20:06 saatleri arasında ... ve ... isimli askeri personel ile ardışık olarak arandığı:
Ardışık aramalar arasında “...” olarak görülen 5418481137 numaralı GSM hattının, sanık ...’ın ... numaralı GSM hattının iki ve üçüncü hanesinin (1) rakam arttırılmış hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
6.Ardışık:
Köşem Kuruyemiş isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 30.07.2015 tarihinde 18:14:24 - 18:18:20 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile "54 saniye" ardışık olarak arandığı,
Mahrem (asker) yapı sorumluları olan abilerin örgüt üyeleri ile haberleşirken kullandıkları büfe/market/ankesörlü telefonlardan sonra hedef saptırmak ve son
aranan numaranın redial tuşu ile öğrenilememesi amacıyla rastgele numaralar tuşladığı değerlendirildiğinde ardışık aramalar sonunda yer alan “Kayit Bulunamadi” olarak görünen "5421457856" numaralı GSM hattının bu şekilde rastgele tuşlanarak yapılan arama neticesinde HTS verilerine düştüğü,
7.Ardışık:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 18.08.2015 tarihinde 20:11:03 - 20:13:23 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile ardışık olarak arandığı,
8.Ardışık:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 20.09.2015 tarihinde 18:15:27 - 18:16:35 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile ardışık olarak arandığı,
9. Ardışık:(şifreleme metodlu)
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 22.09.2015 tarihinde 16:05:37 - 16:07:49 saatleri arasında ... isimli askeri personeller ile ardışık olarak arandığı,
Ardışık aramalar arasında “...” olarak görülen ... numaralı GSM hattının, ...’ın ... numaralı GSM hattının iki ve üçüncü hanesinin (1) rakam arttırılmış hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
10. Ardışık:
... isimli şahsın; Şark-Mar isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 20.11.2015 tarihinde 23:10:39 - 23:13:10 saatleri arasında ... isimli askeri personel ile "74 saniye" ardışık olarak arandığı,
Mahrem (asker) yapı sorumluları olan kişilerin örgüt üyeleri ile haberleşirken kullandıkları büfe/market/ankesörlü telefonlardan sonra hedef saptırmak ve son aranan numaranın redial tuşu ile öğrenilememesi amacıyla rastgele numaralar tuşladığı değerlendirildiğinde ardışık aramalar sonunda yer alan ve boş olarak görünen "..." numaralı GSM hattının bu şekilde rastgele tuşlanarak yapılan arama neticesinde HTS verilerine düştüğü,
Ankesör/kontörlü/sabit hatlardan Şifreli Aranmaları;
1.Şifreli Aranma:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 27.07.2015 tarihinde 20:29:37 - 20:34:21 saatleri arasında ... ve ..., isimli askeri personeller ile ardışık olarak arandığı esnada “...” olarak görülen 5308481135 numaralı GSM hattının, ...’ın ... numaralı GSM hattının son hanesinin (2) rakam eksiltilmiş hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
2.Şifreli Aranma:
Arı Kuruyemiş isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 28.07.2015 tarihinde 18:16:35 - 18:20:06 saatleri arasında ... ve ... isimli askeri personel ile ardışık olarak arandığı sırada

“...” olarak görülen 5418481137 numaralı GSM hattının, ...’ın ... numaralı GSM hattının iki ve üçüncü hanesinin (1) rakam arttırılmış hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
3.Şifreli Aranma:
Bölge Market ve Çiçekçilik isimli Market/Büfede ... adına kayıtlı kontörlü telefondan, 22.09.2015 tarihinde 16:05:37 - 16:07:49 saatleri arasında ... isimli askeri personeller ile ardışık olarak arandığı sırada “...” olarak görülen 5418481137 numaralı GSM hattının, ...’ın ... numaralı GSM hattının iki ve üçüncü hanesinin (1) rakam artırılmış hali olduğu, bu şekilde şifrelendiği ve şifrelenmiş haliyle tuşlandığı,
Ankesör/kontörlü/sabit hatlardan Tekil Aranmaları;
Sanığın kullandığı/adına kayıtlı olan ... numaralı GSM hattının 22.11.2014 / 20.11.2015 tarihleri arasında;
1- ... / Batman adresinde ... (TC:...) adına kayıtlı bulunan... numaralı kontörlü telefondan (2) defa arandığı,
2- ... / Batman adresinde ... (TC:...) adına kayıtlı bulunan ... numaralı kontörlü telefondan (8) defa arandığı,
3- ... adresinde ... (TC:...) adına kayıtlı bulunan... numaralı kontörlü telefondan (38) defa arandığı,
4- ... / Batman adresinde ... (TC:...) adına kayıtlı bulunan 488 214 74 39 numaralı kontörlü telefondan (2) defa arandığı, toplamda ise (4) farklı market/büfelerde kullanılan kontörlü telefonlardan (50) defa aranmasının olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda detayları açıklanan sabit hat ve ankesörlü telefonlardan yapılan ardışık aramalara ilişkin tespit tutanağı ve sanığın savunması da nazara alındığında, mahkemenin sanığın örgüt üyesi olduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, yargılama sürecindeki usulü işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla sanık ve müdafinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Batman 2. Ağır Ceza
Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
  • Şimdi Popüler

×
×
  • Yeni Oluştur...