İçeriği gör
KHK Haber

OHAL/KHK’nın toplumda açtığı faciayı verilerle ortaya koydular..

Önerilen Yorum

Editör
khk.jpg?resize=696%2C392&ssl=1

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Mağdurlar İçin Adalet Platformundan Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu, “3. Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri Raporu”nu açıkladı. 

1500 sayfalık araştırma raporundan çıkan bazı veriler ise şu şekilde: Araştırmaya, 2748 ‘OHAL /KHK mağduru’, 332 ‘mağdur yakını’ ve 225 ‘doğrudan mağduriyeti olmayan birey’ kategorilerinde toplamda 3 bin 305 kişi katılmıştır. Katılımcıların 782’i kadın, 2523’ü erkektir.

Katılımcılar arasında 76 engelli bulunmaktadır. Bunlardan 61’i erkek; 15’i kadındır. Tüm katılımcıların genel yaş ortalaması 40,5’dur. OHAL KHK mağduru katılımcıların yaş ortalaması 40,7; mağdur yakınlarının yaş ortalaması 38,45, doğrudan mağduriyeti olmayanların yaş ortalaması ise 41,85’dır.

KHK mağdurların yüzde 99,1’i bir yüksekokul /fakülte /yüksek lisans veya /doktora mezunudur. Yüksek öğrenim derecesine sahip KHK mağdurlarından, yüzde 22,1’inin yüksek lisans ve de yüzde 8,5’inin doktora mezunu olduğu da dikkate alındığında, bu iki yüksek eğitimli grubun toplam oranı yüzde 30,6’ya ulaşmaktadır.

TÜİK’e göre Türkiye’de, toplam nüfus içerisindeki, Yüksekokul / Fakülte / Yüksek Lisans ve / Doktora mezunları toplamının genel nüfusa oranının yüzde 17 civarında olduğu dikkate alındığında, KHK’ların Türkiye için ne kadar büyük bir nitelikli insan kaynağı kaybına yol açtığı görülebilmektedir.

KHK mağduru katılımcıların yüzde 87,3’ü evli veya bir evlilik yaşamıştır. Ortalama çocuk sayıları 2’dir. KHK/OHAL Mağduru katılımcılar OHAL mağduriyetleri öncesine göre ortalama aylık (4600 TL) gelirlerinin yüzde 70’ini kaybetmişlerdir (1400 TL).

Mağdur yakınları da çeşitli sebeplerle yüzde 50 gelir kaybına uğramışlardır. Ayrıca hem mağdurların hem de mağdur yakınlarının hane halkı gelirlerinde ortalama yüzde 60’lık gelir kayıpları oluşmuştur. Ancak OHAL, doğrudan mağduriyeti olmayan bireylerin de gelirlerinde ortalama yüzde 25 oranında azalmaya yol açarak, onları da OHAL’in “üçüncül mağdurları” kategorisine yerleştirmiştir. Ancak, katılımcıların 3 yıl önceki gelirleri ile mevcut gelirleri arasındaki enflasyon farkı dikkate alındığında tüm katılımcı kategorilerinin çok daha yüksek oranlarda fakirleştiği ortaya çıkacaktır.

15 Temmuz 2016 sonrası, işsiz bırakılan KHK/OHAL mağdurları arasında, mevcut (şimdiki) işsizlik oranı yüzde 46’dır. Bir işte çalışanların çoğunluğu sigortasız ve/veya düşük kazançlı işlerde çalışmaktadır.

KHK/OHAL mağdurları, kendilerini, inançsal olarak, yüzde 89,5 oranında Müslüman ve yüzde 84,5 Sünni olarak tanımlamışlardır. Ancak mağdurlar arasında kendilerini Deist (yüzde 4,8), Agnostik (yüzde 0,5), Ateist (yüzde 2,2) ve Hümanist (yüzde 2,7), Zerdüşt (yüzde 0,1) olarak tanımlayanların toplam oranının yüzde 10,3 olduğu görülmektedir ki bu oranlar mağdurlar arasında din, dindarlık ve dinin siyasete alet edilmesi konularında önemli miktarlarda tepkilerin oluştuğuna işaret etmektedir.

Mağdurların kendilerini inançsal olarak tanımlamadaki 3 yıllık araştırma trendi İbrahimi/semavi dinlere inançta azalma ancak hümanist/felsefi dinlere inançta yükselmeler yaşandığı yönündedir.

KHK/OHAL mağdurları, kendilerini etnik olarak, yüzde 56,7 oranında Türk, yüzde 13,4 oranında Kürt ve Zaza olarak tanımlamıştır. Mağdurların yüzde 26,9’u ise kendilerini “Herhangi bir etnik aidiyet hissetmeyen” olarak tanımlamıştır. Mağdurların kendilerini etnik olarak tanımlamadaki 3 yıllık araştırma trendi belirli etnik tanımlamalarda azalma ancak “Herhangi bir etnik aidiyet” ten uzaklaşma yükselmeler yaşandığı yönündedir.

KHK/OHAL mağdurları ağırlıklı olarak ‘Muhafazakâr-Demokrat’ kesimlerden oluşmaktadır. Ancak, OHAL mağduriyetleri sonrası, sol, sosyalist, sosyal demokratlık ve seküler/hümanist partilere yönelme yönünde artan bir trend görülmektedir.

KHK/OHAL mağdurlarının yüzde 96’sı kentsel alanlarda yaşamaktadır ve yüzde 50’si, 15 Temmuz 2016 sonrasında, bulundukları evlerden, mahallelerden, şehirlerden göç etmek zorunda kalmışlardır. Mağdur yakını olarak araştırmaya katılanların yüzde 52.1’i eşler, yüzde 19’u kardeşler, yüzde 11,7’si çocuklar ve de yüzde 6,3’ü ise anne-babalardır.

Mağdur yakınlarının yüzde 80,1’i, doğrudan KHK listeleri ile mağdur edilen akrabalarının bulunduğunu, yüzde 58,2’si, akrabalarının, çalıştıkları kurum yönetimleri karar ile ihraç edildiğini, yüzde 20,5’i akrabalarının, çalıştıkları/işlettikleri kurumların KHK ile kapatılması veya kayyuma devri sonucu mağduriyet yaşadığını, yüzde 12’si askeri okul öğrencisi yakınlarının, okullarının kapatılması sonucunda mağdur edildiklerini, yüzde 9.9’u ise, akrabalarının, işe alım/seçme sınavlarında başarılı oldukları halde “Mülakatta elenme” yöntemi ile mağdur edildiklerini ifade etmişlerdir. Birbirinden farklı birçok yetki veya yöntemlerle, akrabaları mağdur edilen, mağdur yakınları da bulunmaktadır.

Mağdur yakınlarının yüzde 44,8’i, halen tutuklu olarak yargılamaları devam etmekte akrabalarının olduğunu belirtmişlerdir.

Mağdur yakınlarının çektikleri sıkıntıların en büyüğü ekonomiktir (yüzde 97,9). İkinci sırada, psikolojik sorunlar (yüzde 88,6); üçüncü sırada itibarsızlık ve sosyal dışlanma (83,7); dördüncü sırada Sosyal çevrelerinin dağılması (yüzde 83,1), beşinci sırada İşsizlik/iş bulamama (yüzde 80,4), altıncı sırada ise Sosyal güvencesizlik sorunları (yüzde 73,2) gelmektedir.

Kaynak

KHK Haber


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...