İçeriği gör
KHK Mağdurları Forum

KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

Önerilen Yorum

Konuk
Karagöz, 24 dakika önce yazdı:

Katılıyorum sayı yönü var işin, ancak tanımda "yok etme niyetiyle işlenen fiiller" dediği için başarılı olması illa gerekmediği anlamı çıkıyor. Bu şekilde düşünürsek, mevcut işlemlerin ailelerle beraber milyona yakın insanı hedef aldığı, bunların bir bölümünde gerçek anlamda kıyıma yol açtığı, geri kalanında sivil ölüme sonuç verdiği gerçek. Ölü değilsin ama yaşamıyorsun da.

Ama şunda da haklısınız, bu çok siyasileşmiş bir kavram. BM sokmak istese sokar, ancak Türkiye'yi zaten halihazırda suçladığı bir genocide var elinde. Özellikle bir gün mevcut rejimi hedef alırsa bundan faydalanabilir, ancak beklemiyorum. Gelecek hükumet de kendisinden öncekini tekrar gelememesi için bir şeyler ile suçlamak isteyecektir. Ama orada da elinde suçlayacağı zaten o kadar çok şey var ki...

İnsan hakları ihlallerinden söz edilebilir ama soykirim ya da katliam sozkonusu degil.

Her ikisinin tanımında da anahtar kelime çok büyük sayıda insanın öldürülmesidir. Bu arada, katliam nedir derseniz, örneğin, 1915 olaylarını Türk resmi makamlari katliam olarak kabul ediyor.

Khklilarin durumunda, 5 yıldır komisyonda bekleyenler olmasına rağmen, AİHM daha iç hukuk yolunun etkili olmadığını bile kabul etmiyor.

Güncelleme • • Konuk

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
tozkoparan, 22 dakika önce yazdı:

İnsan hakları ihlallerinden söz edilebilir ama soykirim ya da katliam sozkonusu degil.

Her ikisinin tanımında da anahtar kelime çok büyük sayıda insanın öldürülmesidir. Bu arada, katliam nedir derseniz, örneğin, 1915 olaylarını Türk resmi makamlari katliam olarak kabul ediyor.

Khklilarin durumunda, 5 yıldır komisyonda bekleyenler olmasına rağmen, AİHM daha iç hukuk yolunun etkili olmadığını bile kabul etmiyor.

Öncelikle, açıkça deniyor ki "While mass killing is not necessary for genocide to have been committed, it has been present in almost all recognized genocides." Yani çok büyük sayıda insanın öldürülmesi zorunlu değil genocide için. Bugüne kadarki durumlarda böyle olması, zorunlu olmadığını değiştirmiyor. Bu arada, tam rakamlara sahip değiliz ama ölen sayısı hiç de az olmayabilir. Geri kalanlar da yaşıyorum diyebiliyor mu acaba?

AİHM ve BM meselesi söylediğim gibi politik rüzgarlara bağlı. Bir zamanlar Üsame bin Ladin'i müttefik kabul eden oluşumlar bunlar. Yarının ne getireceği hiç belli olmaz.


TÜBİTAK'tan ihraç. KHK bursuyla PHD. Kesinleşmiş beraat

 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk
Karagöz, 22 dakika önce yazdı:

Öncelikle, açıkça deniyor ki "While mass killing is not necessary for genocide to have been committed, it has been present in almost all recognized genocides." Yani çok büyük sayıda insanın öldürülmesi zorunlu değil genocide için. Bugüne kadarki durumlarda böyle olması, zorunlu olmadığını değiştirmiyor. Bu arada, tam rakamlara sahip değiliz ama ölen sayısı hiç de az olmayabilir. Geri kalanlar da yaşıyorum diyebiliyor mu acaba?

AİHM ve BM meselesi söylediğim gibi politik rüzgarlara bağlı. Bir zamanlar Üsame bin Ladin'i müttefik kabul eden oluşumlar bunlar. Yarının ne getireceği hiç belli olmaz.

Öncelikle, mass killing çok büyük sayıda insanın öldürülmesi demek değil, bahsettiğim katliamın (massacre) diğer bir ingilizce karşılığı (massacre İngilizceye Fransızcadan geçmiş). Metinde katliam mahiyetinde olaylar olmasa da jenosit sozkonusu olabilir deniyor çünkü jenositte katliamdan daha büyük olaylar olur, zaten katliam durumu her jenositte olmuştur diye de eklenmiş.

Yani genocide>mass killing/massacre

KHK'lilar için, sadece insan hakları ihlallerinden söz edilebilir.

 

Güncelleme • • Konuk

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
tozkoparan, 2.10.2021 - 23:00 yazdı:

Öncelikle, mass killing çok büyük sayıda insanın öldürülmesi demek değil, bahsettiğim katliamın (massacre) diğer bir ingilizce karşılığı (massacre İngilizceye Fransızcadan geçmiş). Metinde katliam mahiyetinde olaylar olmasa da jenosit sozkonusu olabilir deniyor çünkü jenositte katliamdan daha büyük olaylar olur, zaten katliam durumu her jenositte olmuştur diye de eklenmiş.

Yani genocide>mass killing/massacre

KHK'lilar için, sadece insan hakları ihlallerinden söz edilebilir.

 

Şu bölümü tekrar okuyun lütfen. 

Causing serious bodily or mental harm to members of the group Article II(b)

This second prohibited act can encompass a wide range of non-fatal genocidal acts.[51] The ICTR and International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia (ICTY) have held that rape and sexual violence may constitute the second prohibited act of genocide by causing both physical and mental harm. In its landmark Akayesu decision, the ICTR held that rapes and sexual violence resulted in "physical and psychological destruction".[52] Sexual violence is a hallmark of genocidal violence, with most genocidal campaigns explicitly or implicitly sanctioning it.[44] It is estimated that 250,000 to 500,000 women were raped in the three months of the Rwandan genocide, many of whom were subjected to multiple rapes or gang rape.[53] In Darfur, a systemic campaign of rape and often sexual mutilation was carried out[54] and in Burma public mass rapes and gang rapes were inflicted on the Rohingya by Burmese security forces.[55] Sexual slavery was documented in the Armenian genocide by the Ottoman Turks and Daesh's genocide of the Yazidi.[56]

Torture and other cruel, inhuman, or degrading treatment or punishment, when committed with the requisite intent, are also genocide by causing serious bodily or mental harm to members of the group. The ICTY found that both experiencing a failed execution and watching the murder of one's family members may constitute torture.[57] The Syrian Commission of Inquiry (COI) also found that enslavement, removal of one's children into indoctrination or sexual slavery, and acts of physical and sexual violence rise to the level of torture, as well. While it was subject to some debate, the ICTY and, later, the Syrian COI held that under some circumstances deportation and forcible transfer may also cause serious bodily or mental harm.[58]

Deliberately inflicting on the group conditions of life calculated to bring about its physical destruction

The third prohibited act is distinguished from the genocidal act of killing because the deaths are not immediate (or may not even come to pass), but rather create circumstances that do not support prolonged life.[3] Due to the longer period of time before the actual destruction would be achieved, the ICTR held that courts must consider the duration of time the conditions are imposed as an element of the act.[59] The drafters incorporated the act to account for the horrors of the Nazi concentration camps and to ensure that similar conditions never be imposed again. However, it could also apply to the Armenian death marches, the siege of Mount Sinjar by Daesh, the deprivation of water and forcible deportation against ethnic groups in Darfur, and the destruction and razing of communities in Burma.

The ICTR provided guidance into what constitutes a violation of the third act. In Akayesu, it identified "subjecting a group of people to a subsistence diet, systematic expulsion from homes and the reduction of essential medical services below minimum requirement"[60] as rising to genocide. In Kayishema and Ruzindana, it extended the list to include: "lack of proper housing, clothing, hygiene and medical care or excessive work or physical exertion" among the conditions.[59] It further noted that, in addition to deprivation of necessary resources, rape could also fit within this prohibited act.

Google Translate:

Grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek Madde II(b)


Bu ikinci yasaklanmış eylem, çok çeşitli ölümcül olmayan soykırım eylemlerini kapsayabilir.[51] ICTR ve Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), tecavüz ve cinsel şiddetin hem fiziksel hem de zihinsel zarara neden olarak yasaklanmış ikinci soykırım eylemi olabileceğine karar verdi. ICTR, dönüm noktası niteliğindeki Akayesu kararında tecavüz ve cinsel şiddetin “fiziksel ve psikolojik yıkım” ile sonuçlandığını belirtti.[52] Cinsel şiddet, soykırımcı şiddetin ayırt edici bir özelliğidir ve çoğu soykırım kampanyası açıkça veya zımnen bunu onaylamaktadır.[44] Ruanda soykırımının üç ayında, çoğu birden fazla tecavüze veya toplu tecavüze maruz kalan 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin ediliyor.[53] Darfur'da sistematik bir tecavüz ve sıklıkla cinsel sakatlama kampanyası yürütüldü[54] ve Burma'da Burma güvenlik güçleri tarafından Rohingyalara halka açık toplu tecavüzler ve toplu tecavüzler uygulandı.[55] Cinsel kölelik, Osmanlı Türkleri tarafından Ermeni soykırımında ve DAEŞ'in Yezidi soykırımında belgelenmiştir.[56]

İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza, gerekli niyetle işlendiğinde, grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vererek soykırımdır. ICTY, hem başarısız bir infaz deneyimlemenin hem de kişinin aile üyelerinin öldürülmesini izlemenin işkence teşkil edebileceğini tespit etti.[57] Suriye Soruşturma Komisyonu (COI) ayrıca köleleştirmenin, çocukların beyin yıkama veya cinsel köleliğe götürülmesinin ve fiziksel ve cinsel şiddet eylemlerinin de işkence düzeyine ulaştığını tespit etti. Bazı tartışmalara konu olsa da, ICTY ve daha sonra Suriye COI, bazı koşullar altında sınır dışı edilmenin ve zorla nakledilmenin de ciddi bedensel veya zihinsel zarara neden olabileceğine karar verdi.[58]

Grubun fiziksel yıkımını sağlamak için hesaplanan yaşam koşullarını kasıtlı olarak uygulamak


Yasaklanan üçüncü eylem, ölümlerin ani olmadığı (hatta gerçekleşmeyebilir), daha ziyade uzun yaşamı desteklemeyen koşullar yarattığı için soykırım niteliğindeki öldürme eyleminden ayırt edilir.[3] Gerçek yıkımın gerçekleşmesine kadar geçen sürenin daha uzun olması nedeniyle, ICTR mahkemelerin koşulların dayatıldığı süreyi eylemin bir unsuru olarak dikkate alması gerektiğine karar vermiştir.[59] Taslağı hazırlayanlar, Nazi toplama kamplarının dehşetini açıklamak ve benzer koşulların bir daha asla dayatılmamasını sağlamak için eylemi dahil ettiler. Bununla birlikte, Ermeni ölüm yürüyüşleri, Sincar Dağı'nın DAEŞ tarafından kuşatılması, Darfur'daki etnik gruplara yönelik su yoksunluğu ve zorla tehcir ve Burma'daki toplulukların yok edilmesi ve yerle bir edilmesi için de geçerli olabilir.

ICTR, üçüncü eylemin ihlalini neyin oluşturduğuna ilişkin rehberlik sağlamıştır. Akayesu'da, "bir grup insanın geçimlik diyete tabi tutulması, sistematik olarak evlerinden atılması ve temel tıbbi hizmetlerin asgari gereksinimin altına düşürülmesi"[60] soykırıma yükselme olarak tanımlandı. Kayishema ve Ruzindana'da, listeyi koşullar arasında "uygun barınma, giyim, hijyen ve tıbbi bakım eksikliği veya aşırı çalışma veya fiziksel eforu" içerecek şekilde genişletti.[59] Ayrıca, gerekli kaynaklardan yoksun bırakmanın yanı sıra tecavüzün de bu yasaklanmış eyleme girebileceğini kaydetmiştir.

 


TÜBİTAK'tan ihraç. KHK bursuyla PHD. Kesinleşmiş beraat

 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk
Karagöz, 31 dakika önce yazdı:

Hocam, şu bölümü tekrar okuyun lütfen. 

Causing serious bodily or mental harm to members of the group Article II(b)

This second prohibited act can encompass a wide range of non-fatal genocidal acts.[51] The ICTR and International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia (ICTY) have held that rape and sexual violence may constitute the second prohibited act of genocide by causing both physical and mental harm. In its landmark Akayesu decision, the ICTR held that rapes and sexual violence resulted in "physical and psychological destruction".[52] Sexual violence is a hallmark of genocidal violence, with most genocidal campaigns explicitly or implicitly sanctioning it.[44] It is estimated that 250,000 to 500,000 women were raped in the three months of the Rwandan genocide, many of whom were subjected to multiple rapes or gang rape.[53] In Darfur, a systemic campaign of rape and often sexual mutilation was carried out[54] and in Burma public mass rapes and gang rapes were inflicted on the Rohingya by Burmese security forces.[55] Sexual slavery was documented in the Armenian genocide by the Ottoman Turks and Daesh's genocide of the Yazidi.[56]

Torture and other cruel, inhuman, or degrading treatment or punishment, when committed with the requisite intent, are also genocide by causing serious bodily or mental harm to members of the group. The ICTY found that both experiencing a failed execution and watching the murder of one's family members may constitute torture.[57] The Syrian Commission of Inquiry (COI) also found that enslavement, removal of one's children into indoctrination or sexual slavery, and acts of physical and sexual violence rise to the level of torture, as well. While it was subject to some debate, the ICTY and, later, the Syrian COI held that under some circumstances deportation and forcible transfer may also cause serious bodily or mental harm.[58]

Deliberately inflicting on the group conditions of life calculated to bring about its physical destruction

The third prohibited act is distinguished from the genocidal act of killing because the deaths are not immediate (or may not even come to pass), but rather create circumstances that do not support prolonged life.[3] Due to the longer period of time before the actual destruction would be achieved, the ICTR held that courts must consider the duration of time the conditions are imposed as an element of the act.[59] The drafters incorporated the act to account for the horrors of the Nazi concentration camps and to ensure that similar conditions never be imposed again. However, it could also apply to the Armenian death marches, the siege of Mount Sinjar by Daesh, the deprivation of water and forcible deportation against ethnic groups in Darfur, and the destruction and razing of communities in Burma.

The ICTR provided guidance into what constitutes a violation of the third act. In Akayesu, it identified "subjecting a group of people to a subsistence diet, systematic expulsion from homes and the reduction of essential medical services below minimum requirement"[60] as rising to genocide. In Kayishema and Ruzindana, it extended the list to include: "lack of proper housing, clothing, hygiene and medical care or excessive work or physical exertion" among the conditions.[59] It further noted that, in addition to deprivation of necessary resources, rape could also fit within this prohibited act.

Google Translate:

Grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek Madde II(b)


Bu ikinci yasaklanmış eylem, çok çeşitli ölümcül olmayan soykırım eylemlerini kapsayabilir.[51] ICTR ve Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), tecavüz ve cinsel şiddetin hem fiziksel hem de zihinsel zarara neden olarak yasaklanmış ikinci soykırım eylemi olabileceğine karar verdi. ICTR, dönüm noktası niteliğindeki Akayesu kararında tecavüz ve cinsel şiddetin “fiziksel ve psikolojik yıkım” ile sonuçlandığını belirtti.[52] Cinsel şiddet, soykırımcı şiddetin ayırt edici bir özelliğidir ve çoğu soykırım kampanyası açıkça veya zımnen bunu onaylamaktadır.[44] Ruanda soykırımının üç ayında, çoğu birden fazla tecavüze veya toplu tecavüze maruz kalan 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin ediliyor.[53] Darfur'da sistematik bir tecavüz ve sıklıkla cinsel sakatlama kampanyası yürütüldü[54] ve Burma'da Burma güvenlik güçleri tarafından Rohingyalara halka açık toplu tecavüzler ve toplu tecavüzler uygulandı.[55] Cinsel kölelik, Osmanlı Türkleri tarafından Ermeni soykırımında ve DAEŞ'in Yezidi soykırımında belgelenmiştir.[56]

İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza, gerekli niyetle işlendiğinde, grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vererek soykırımdır. ICTY, hem başarısız bir infaz deneyimlemenin hem de kişinin aile üyelerinin öldürülmesini izlemenin işkence teşkil edebileceğini tespit etti.[57] Suriye Soruşturma Komisyonu (COI) ayrıca köleleştirmenin, çocukların beyin yıkama veya cinsel köleliğe götürülmesinin ve fiziksel ve cinsel şiddet eylemlerinin de işkence düzeyine ulaştığını tespit etti. Bazı tartışmalara konu olsa da, ICTY ve daha sonra Suriye COI, bazı koşullar altında sınır dışı edilmenin ve zorla nakledilmenin de ciddi bedensel veya zihinsel zarara neden olabileceğine karar verdi.[58]

Grubun fiziksel yıkımını sağlamak için hesaplanan yaşam koşullarını kasıtlı olarak uygulamak


Yasaklanan üçüncü eylem, ölümlerin ani olmadığı (hatta gerçekleşmeyebilir), daha ziyade uzun yaşamı desteklemeyen koşullar yarattığı için soykırım niteliğindeki öldürme eyleminden ayırt edilir.[3] Gerçek yıkımın gerçekleşmesine kadar geçen sürenin daha uzun olması nedeniyle, ICTR mahkemelerin koşulların dayatıldığı süreyi eylemin bir unsuru olarak dikkate alması gerektiğine karar vermiştir.[59] Taslağı hazırlayanlar, Nazi toplama kamplarının dehşetini açıklamak ve benzer koşulların bir daha asla dayatılmamasını sağlamak için eylemi dahil ettiler. Bununla birlikte, Ermeni ölüm yürüyüşleri, Sincar Dağı'nın DAEŞ tarafından kuşatılması, Darfur'daki etnik gruplara yönelik su yoksunluğu ve zorla tehcir ve Burma'daki toplulukların yok edilmesi ve yerle bir edilmesi için de geçerli olabilir.

ICTR, üçüncü eylemin ihlalini neyin oluşturduğuna ilişkin rehberlik sağlamıştır. Akayesu'da, "bir grup insanın geçimlik diyete tabi tutulması, sistematik olarak evlerinden atılması ve temel tıbbi hizmetlerin asgari gereksinimin altına düşürülmesi"[60] soykırıma yükselme olarak tanımlandı. Kayishema ve Ruzindana'da, listeyi koşullar arasında "uygun barınma, giyim, hijyen ve tıbbi bakım eksikliği veya aşırı çalışma veya fiziksel eforu" içerecek şekilde genişletti.[59] Ayrıca, gerekli kaynaklardan yoksun bırakmanın yanı sıra tecavüzün de bu yasaklanmış eyleme girebileceğini kaydetmiştir.

 

Elbetteki katliam ve soykırım olayları sadece adam öldürmekten ibaret değil, tabiki tecavüz, fiziksel siddet vb. başka boyutları da var, adam öldüren başka neler yapmaz ki. Çok büyük sayıda adam öldürme anahtar kelime derken soykırımın ana unsuru demek istedim. 

Güncelleme • • Konuk

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
tozkoparan, 2.10.2021 - 23:40 yazdı:

Elbetteki katliam ve soykırım olayları sadece adam öldürmekten ibaret değil, tabiki tecavüz, fiziksel siddet vb. başka boyutları da var, adam öldüren başka neler yapmaz ki. Çok büyük sayıda adam öldürme anahtar kelime derken soykırımın ana unsuru demek istedim. 

İşte öyle değil.

Şu sayfadaki "2.4 Acts" bölümüne bakınız:  https://en.wikipedia.org/wiki/Genocide#Acts

Açıkça 5 maddede eylemi kapsıyor genocide eylemi. Bunlardan biri doğrudan öldürme diğer dördü de şu şekilde sıralanmış:

2.4.2 Causing serious bodily or mental harm to members of the group Article II(b)

2.4.3 Deliberately inflicting on the group conditions of life calculated to bring about its physical destruction

2.4.4 Imposing measures intended to prevent births within the group

2.4.5 Forcibly transferring children of the group to another group

Gerçekten öldürülenler olduğu gibi, hayatta kalanlarımız için de yapılanlar bu diğer dört başlıktan bir veya birkaçına giriyor. Siyasi rüzgarları saymazsak elbette.


TÜBİTAK'tan ihraç. KHK bursuyla PHD. Kesinleşmiş beraat

 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk
Karagöz, 39 dakika önce yazdı:

İşte öyle değil hocam.

Şu sayfadaki "2.4 Acts" bölümüne bakınız:  https://en.wikipedia.org/wiki/Genocide#Acts

Açıkça 5 maddede eylemi kapsıyor genocide eylemi. Bunlardan biri doğrudan öldürme diğer dördü de şu şekilde sıralanmış:

2.4.2 Causing serious bodily or mental harm to members of the group Article II(b)

2.4.3 Deliberately inflicting on the group conditions of life calculated to bring about its physical destruction

2.4.4 Imposing measures intended to prevent births within the group

2.4.5 Forcibly transferring children of the group to another group

Gerçekten öldürülenler olduğu gibi, hayatta kalanlarımız için de yapılanlar bu diğer dört başlıktan bir veya birkaçına giriyor. Siyasi rüzgarları saymazsak elbette.

Amacınızı anlamadım ama kısaca demek istediğim soykirimda ana unsur öldürme zaten öldürmeden daha büyük bir cezalandırma olamaz, öldürme aşamasına gelen zaten başka şiddet yöntemlerine de başvurmustur. 

Khklilar toplu olarak bu boyutta bir şiddete maruz kalmadi, toplu olarak işten çıkarma soykırım olarak nitelendirilemez.

Soykırım mahiyetinde değerlendirilebilecek  ölüme varan fiziksel şiddet olaylarına maruz kalan khklilar varsa bile (ki benim tanıdığım bildiğim böyle biri yok), bu olaylar KHK'lilari toplu olarak hedef almadi. Bu itibarla, Kambocya'dakine benzer sekilde Türk vatandaslarinin soykırımindan söz edilemez.

İleride belki KHK'lilar için insan hakları ihlalleri olmus filan diyebilirler ama bu konuda bile beklentinizi fazla yüksek tutmayın derim, AİHM'in tavrı ortada.

Güncelleme • • Konuk

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
tozkoparan, 18 dakika önce yazdı:

Amacınızı anlamadım

Amacım bu başımıza gelenlerin bir gün genocide kapsamına alınabileceğini, teorik olarak bu tanıma uygun olduğunu size anlatmaktı. Maalesef tüm cumartesi gecemi harcamama sebep oldu. Bari pazarımı kurtarmak için son kez deniyorum. Ama siz de biraz yardımcı olun.

tozkoparan, 20 dakika önce yazdı:

zaten öldürmeden daha büyük bir cezalandırma olamaz, öldürme aşamasına gelen zaten başka şiddet yöntemlerine de başvurmustur. 

Başvuruldu zaten.

tozkoparan, 20 dakika önce yazdı:

Khklilar toplu olarak bu boyutta bir şiddete maruz kalmadi

Kalanlarımız var. Birçoğumuz için de amaç başından itibaren buydu. Bazılarımız bu süreci biraz daha hafif atlattı, bazılarımız Meriç'te boğuldu, kimimiz hapiste öldü, kimimizin ailesi dağıldı, kimimiz kanser oldu. Biraz gerçekleri görelim. Bunlar başımıza gelmedi diye olmamış gibi yapmayalım.

tozkoparan, 24 dakika önce yazdı:

toplu olarak işten çıkarma soykırım olarak nitelendirilemez.

Başımıza gelenler sadece toplu işten çıkarma olarak nitelendirilemez. Tek tek saydırtmayın lütfen.

tozkoparan, 26 dakika önce yazdı:

Soykırım mahiyetinde değerlendirilebilecek  ölüme varan fiziksel şiddet olaylarına maruz kalan khklilar varsa bile (ki benim tanıdığım bildiğim böyle biri yok),

Benim tanıdığım var. Onun haricinde hepimiz de psikolojik şiddetin en kralına maruz kaldık. Kendim de şahsen intiharın eşiğinden döndüm. Dediğim gibi bize yapılanları tek tek saydırtmayın lütfen.

tozkoparan, 27 dakika önce yazdı:

bu olaylar KHK'lilari toplu olarak hedef almadi.

Nasıl almadı? Daha geçen "KHK mağdurlarını gaz odasına kapatalım" diyen kayıtlar düştü internete. Bizi alenen öldürmeye kalkıştılar öldürmeye. Ellerinden bu kadarı gelebildi sadece. Bir anda yapamayıp sürece yaydılar bunu. 5 senemizi yediler. Belki ömrümüzü de kısalttılar, daha ne kadar yaşayacağız hiç bilmiyorum.

tozkoparan, 31 dakika önce yazdı:

Bu itibarla, Kambocya'dakine benzer sekilde Türk vatandaslarinin soykırımindan söz edilemez.

Edilir ve ediyorum.

tozkoparan, 31 dakika önce yazdı:

İleride belki KHK'lilar için insan hakları ihlalleri olmus filan diyebilirler ama bu konuda bile beklentinizi fazla yüksek tutmayın derim, AİHM'in tavrı ortada.

Buna katılıyorum. Zaten en başından itibaren iddiam şu kesin olur değil. Şu olabilir ve mümkündür diyorum sadece. Rüzgarlara bağlı, teknik olarak bir engel yok.


TÜBİTAK'tan ihraç. KHK bursuyla PHD. Kesinleşmiş beraat

 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Arkadaşlar saat su anda 3.33 sabahın bu saatinde ayaktayım. Bir ricada bulunacağım. İlave tedbirlerin kaldırılmasına yönelik red kararına karşı idare mahkemesine açılacak dava dilekçe örneği var midir.


701 kek inceleme devam.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk
Karagöz, 8 saat önce yazdı:

Amacım bu başımıza gelenlerin bir gün genocide kapsamına alınabileceğini, teorik olarak bu tanıma uygun olduğunu size anlatmaktı.

Daha fazla yazmayacağım çünkü bu mevzu üzerine burada yorum yapmanın KHK'lilara faydalı olduğunu hiç sanmıyorum. Öyle her insan hakkı ihlali kolay kolay soykırım olarak nitelendirilmiyor.

Beni ikna etmenize gerek yok, dünyayı ikna edin yeter ama bunun yeri burası değil, BM'ye başvurmakla ilk adımı atabilirsiniz.

KHK'lilar gelecekte bir şekilde eski işlerine döndüğünde AİHM yolu da zaten kapanmış olacak zira böylece iç hukuk yoluyla sorun çözülmüş olacak. Öte yandan, ihrac dışında farklı ihlallerle ilgili belki çok az sayıda dosya AİHMe gidebilir.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...