İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Haber

Açıklamalar ‘FETÖ borsası’nın itirafıdır: CHP’den komisyon talebi

Önerilen Yorum

Editör
kapak_105014-1.jpg?fit=760%2C450&ssl=1

Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, 27 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığına sunduğu önergede Süleyman Özışık’ın açıklamaları ile yeniden gündeme gelen “FETÖ borsası” iddialarının araştırılması için komisyon kurulmasını talep etti.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan hukuki süreçte kurulan OHAL Komisyonuna 2021 Mayıs sonu itibari ile 126.674 başvuru olduğunu belirten Hakverdi, “Günümüzde dahi halen süreç devam etmekte ve siyasi ayağı hariç FETÖ terör örgütü ile bağlantısı bulunanlar kovuşturulmaktadır. Ancak kamuoyuna yansıyan bazı bilgiler hem bu soruşturmaya hem de darbe sonrası başlatılan hukuki sürece dair vatandaşlarımızın güvenini yitirmesine sebep olmuştur. Birçoğu hakkında bir yargı kararı olmamasına rağmen; Bank Asya’ya hesap açanlardan tutun, askeri okul öğrencilerine, öğretmenlere hatta küçük esnafına kadar birçok kişiye FETÖ ile iltisaklı oldukları gerekçesi ile cezalar verilip, mallarına el konulmuş yine birçok kişi mesleklerinden ihraç edilmişlerdir. Özellikle FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı bazı siyasilerin, iş insanlarının ve birtakım şahısların para karşılığında aklandığı ve dosyalarının sümen altı edildiği ve bu konuda bir FETÖ Borsası kurulduğu iddiaları kamuoyu vicdanını derinden yaralamıştır. Bu konuda gerek AKP milletvekilleri gerekse iktidara yakın “gazeteciler” in yaptığı açıklamalar, o dönem birbiri ardına düşmüş ve FETÖ Borsasının varlığı adeta onaylanmıştır.” dedi.

“ÖZIŞIK’IN AÇIKLAMALARI FETÖ BORSASI’NIN İTİRAFIDIR”

Hakverdi önergesinde son günlerde birçok iddia ile gündeme gelen Özışık kardeşlerden Süleyman Özışık’ın geçmiş dönemde yaptığı ve yeni açığa çıkan konuşması nedeniyle “FETÖ borsası”nın yeniden kamuoyu gündemine geldiğini belirterek “Özışık’ın açıklamaları FETÖ Borsası’nın itirafı niteliğindedir” dedi.

Özışık’in “Gerek Süleyman Soylu’ ya gerek OHAL işlemleri komisyonuna, gerek diğer mercilere, masum olduğuna inandığım binlerce insanın dosyasını götürdüm. Dedim ki; ‘bu insanlar masum çıkmazsa hesabını benden sorun’ ve araştırmalar yapıldı. Hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı.” ifadelerini kullandığını hatırlatan Hakverdi, “Özışık, savcı mıdır? Hâkim midir? Komisyon üyesi midir? Dosyalarını Soylu ve diğer mercilere ilettiği ve “masum olduğuna inandığı” insanlar kimlerdir? Bu insanlar ile nasıl bir bağ kurulmuş “bu masum dosyalar” karşılığında o insanlardan ne talep edilmiştir?” diyerek bir an önce TBMM çatısı altında araştırma komisyonu kurulması gerektiğini ifade etti.

PARASI VE SİYASİ BAĞLANTISI OLAN KURTULDU, TÜM SUÇ DİĞERLERİNE KALDI

FETÖ Borsası”na dair iddiaları AKP milletvekilleri ve iktidara yakın gazetecilerin daha önce de dile getirdiğinin altını çizen Hakverdi, “AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, katıldığı bir televizyon programında, “FETÖ borsası kuruldu, itirafçı adı altında iş adamları serbest bırakılıyor.” derken, yine iktidara yakın Sabah Gazetesinde yazan Dilek Güngör’ün FETÖ soruşturmaları kapsamında içeri atılan örgütün bazı kilit veya paralı elemanlarının serbest kalması için bir tür tahliye oyunu oynanıyor. İddialara göre, her ilde bir FETÖ‘cü kurtarma borsası oluşmuş. Mahkumun önem derecesine ve parasına göre serbest kalma maliyeti belirleniyor. Misal, kiminden 100 bin, kiminden 1 milyon, kiminden 10 milyon TL isteniyor.” şeklindeki ifadelerini hatırlattı.

FETÖ Borsası” konusunda birçok sorunun yanıtsız kaldığını ve bunun hem kamuoyu vicdanını derinden yaraladığını hem de FETÖ soruşturmalarının bu şekilde sulandırıldığını ifade eden Hakverdi “Maalesef savcıların görevini yapmadığı bu dönemde halkımız adına bu araştırmayı yapmak TBMM’de görev yapan milletvekillerine düşmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan kişilerin bir borsa kurularak para karşılığı serbest bırakıldığı iddiaları hala aydınlatılmamıştır. Özellikle Süleyman Özışık’ın yaptığı açıklamada bahsettiği ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve diğer mercilere götürerek akladığı binlerce insan olmak üzere, siyasi bağlantılarını, nüfusunu ve maddi gücünü kullanarak aklananların, onlara aracılık edenlerin ve bu süreçte sorumluluğu olanların ve görevini kötüye kullananların belirlenmesi için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını istediklerini” kaydetti.

Kaynak

KHK Haber


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • Bize eşit şartlarda mücadele imkanı vermediler ki gerçekten ne kadar nitelikli olduğumuzu gösterelim. Hileli zarların olduğu bir oyunun içinde bulduk kendimizi. Şartların eşit olmadığı, zarların hileli olduğu bir oyunda hayatta kalmak bile çok büyük bir başarı. Tüm olumsuzluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, mücadele edeceğiz. Eninde sonunda kazanacağız, buna şüphe yok. Bize düşen görev, o gün gelene kadar ilk önce akıl sağlığımızı, sonra beden sağlığımızı korumak ve azimle ve inadına yaşamak.  Her birimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, çok farklı şartlar altında yaşadık, büyüdük ve bu günlere geldik. Hepimizin başına aynı olay gelmiş olsa da, herkesin tepkisi, reaksiyonu, hissettiği şeyler, dayanma eşiği vs farklı. Ama işin özü bence haklı olduğumuzu bildiğimiz böyle bir durumda dirayetli olup yaşamaya devam etmek. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşayacağız ve ileride tüm haklarımızı aldığımız günlere akıl ve beden sağlığımız tam olarak ulaşacağız. 
    • Hocam, kendinize haksızlık etmeyin. Devlet söz vermiş 657ye uyduğun sürece sorun yok demiş. Birçok kişi de buna güvenip kendini o memuriyet için hazırlamıştı ve o işe kendini adamıştı. Özellikle belli bir yaştan sonra gerçekten zordu bu işler. Birçok kişiye de yedikleri damga çok ağır geldi, yeni bir hayat kurmak için o psikolojik gücü kendilerinde bulamadılar. Bunun üstüne uğraştığımız davaları parçalanan aileleri ekleyin. Hayatta kalabilmeniz bile başarı aslında.
    • 8 sene geçti ve hiç bir şey değişmedi. Parkomatta  çalışdım, inşaatlarda çalıştım, tarla işlerinde çalıştım, bir buçuk sene kadar dershanede çalıştım (depremden sonra kapandı) fabrikada 3-5 ay çalıştım ödeme sorunu olunca  ayrıldım yine inşaattayım. 8 yılda bir kazmaya sap olamadım, ortalamaya baksan 8 yıl asgari ücret altında kazandım. Hep günü kurtarma uğraşıyla  geçti 8 sene. Bu 8  sene bana ne kadar beceriksiz işe yaramaz olduğumu gösterdi. Bazen düşünüyorum nasıl bir günahım varmışta bu duruma düştüm ve kurtulamıyorum ... Ülkenin hukuk olsun adalet olsun ekonomi olsun vesaire memnun değilizya, ben bunun bin katı kendimden memnun değilim ...
    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
×
×
  • Yeni Oluştur...