İçeriği gör
ATİKAN

AÇIKTA İKEN GÖREVE İADE

Önerilen Yorum

2016 EYLÜLDE AÇIĞA ALINAN SINIF ÖĞRETMENİ 2022 EYLÜLDE GÖREVE İADE EDİLDİ.

KURUMA YAZILAN DİLEKÇE SONRASI HESABA MAAŞIN 1/3 Ü OLAN MİKTAR YATIRILMIŞTIR.

DİĞER ÖDEMELER VE FAİZİ YATIRILMAMIŞTIR. VERGİ VE İDARE MAHKEMESİNE DAVA AÇMAK İSTİYORUZ. NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

BİR DE ENFLASYON FARKI VE DEĞER KAYBI İLE ALAKALI NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

ÖRNEK DİLEKÇELER VAR MI?

 


672 ret

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
ATİKAN, 05.11.2022 - 20:23 yazdı:

2016 EYLÜLDE AÇIĞA ALINAN SINIF ÖĞRETMENİ 2022 EYLÜLDE GÖREVE İADE EDİLDİ.

KURUMA YAZILAN DİLEKÇE SONRASI HESABA MAAŞIN 1/3 Ü OLAN MİKTAR YATIRILMIŞTIR.

DİĞER ÖDEMELER VE FAİZİ YATIRILMAMIŞTIR. VERGİ VE İDARE MAHKEMESİNE DAVA AÇMAK İSTİYORUZ. NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

BİR DE ENFLASYON FARKI VE DEĞER KAYBI İLE ALAKALI NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

ÖRNEK DİLEKÇELER VAR MI?

 

Sayın @ATİKAN,

Kişilerin durumlarıyla alakalı olarak dilekçeler farklılık göstermekte. https://forum.khkhaber.com/forum/107-kabul-kararı-dilekçeler/ sayfasında bulunan dilekçeler yardımcı olacaktır.

Ancak faiz isteminde enflasyonun neden olduğu kaybı/zararı en aza indirgeyecek oranda faiz isteyiniz.

Dilekçenizin uygun yerine;

"Anayasanın '' Mülkiyet Hakkı '' kenar başlıklı 35. Maddesi;

''Herkes , mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar , ancak kamu yararı amacıyla , kanunla sınırlandırılabilir.

Mülkiyet hakkının kullanımı toplum yararına aykırı olamaz ''

şeklindedir. Anaya 125’ inci maddesinin son paragrafı;

 “idare kendi eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür”

şeklindedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında geçtiği ve sayın mahkemenizce de takdir edileceği üzere; Anayasal güvence altına alınan mülkiyet hakkı , ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır. Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikri hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dahildir. Dolayısıyla; Kamu görevinden ayrı bırakıldığım dönemlere dair mali haklarımın mülkiyet hakkı kapsamında olduğu bir gerçektir.

Keza Anayasa mahkemesi benzer konulara dair davalarda bu yönde hüküm kurmuştur.

a. Anayasa Mahkemesi kararları incelendiğinde Yüce Mahkemenin; mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili olarak pek çok kararında;

“Mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir(Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62). Ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekir. Bu adil denge, başvurucunun şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, § 58). Müdahalenin ölçülülüğünü değerlendirirken Anayasa Mahkemesi; bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini ve diğer taraftan müdahalenin niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını da gözönünde tutarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır (Arif Güven, § 60).”

şeklinde bir yaklaşım izlediği görülmektedir.

b.                      Anayasa Mahkemesi; kanun koyucunun bir hak olarak öngördüğü veya kamu borcu hâline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle mağdur olunduğu iddiasıyla yapılan başvurularda, alacakta veya hakka konu bedelde meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir yük oluşturması hâlinde mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; Ferda Yeşiltepe, §§ 63-76). Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce hükmedilen alacak veya tazminatların ENFLASYON KARŞISINDA AŞIRI ÖLÇÜDE DEĞER KAYBETTİĞİ başvurularda ölçülülük yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Abdulhalim Bozboğa, B. No: 2013/6880, 23/3/2016, §§ 48-66; ANO İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, §§ 69-82).

c.                       Anayasa Mahkemesi kamu kurum ve kuruluşlarından olan çeşitli para alacaklarının değer kaybına uğratılarak ödenmesine ilişkin şikâyetleri daha önce incelemiştir. Buna göre kamu makamlarının para borçlarını makul olmayan bir gecikme ile ödedikleri durumlarda para alacağında meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde şahsi olarak aşırı bir yük oluşturması hâlinde müdahale ölçülü olmadığından mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir.(kamulaştırma bedeli yönünden bkz. Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Ali Şimşek ve diğerleri, B. No: 2014/2073, 6/7/2017; bir sosyal güvenlik ödemesi yönünden bkz. Ferda Yeşiltepe; ihale alacağı yönünden bkz. Ano İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.; vergi iadesi alacağı yönünden bkz. Akel Gıda San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; deprem nedeniyle tazminat yönünden bkz. Abdulhalim Bozboğa, B. No: 2013/6880, 23/3/2016).

d.                      AYM, Engin ÇIRAKOĞLU Başvurusu (2), (Başvuru Numarası: 2019/10197) Karar Tarihi: 29/12/2021 Kararında, § 22, 24) kararında AİHM’ nin kamu makamlarının geçen süre nedeniyle ödenmesi gereken tutardaki değer kayıplarına yaklaşımıyla ilgili olarak;

“22. (…) (Angelov/Bulgaristan, B. No: 44076/98, 22/4/2004, § 39; AlmeidaGarrett, MascarenhasFalcão ve diğerleri, B. No: 29813/96-30229/96, § 54). Nitekim böyle başvurularda AİHM, esas itibarıyla kamu makamlarının geçen süre nedeniyle ödenmesi gereken tutardaki değer kayıplarını telafi etmek için gecikme faizi ödeyip ödemediğini dikkate almaktadır. Kısacası AİHM; mülkiyet hakkı kapsamında faiz ödemesini, esasen devletin borçlu olduğu tutar ile alacaklı tarafından nihai olarak alınan tutar arasındaki ENFLASYON NEDENİYLE OLUŞAN değer kayıplarını giderme yükümlülüğüyle ilişkilendirmektedir (Akkuş/Türkiye, B. No: 19263/92, 9/7/1997, § 29).

24. AİHM'inEko-EldaAvee/Yunanistan (B. No: 10162/02, 9/3/2006, §§ 23-31) kararında; haksız olarak tahsil edilen verginin 5 yıl 5 ay sonra faizsiz olarak iade edilmesi, belli bir meblağdan yararlanma hakkı uzun süre engellenen başvurucunun mali durumunda önemli bir zarara yol açması nedeniyle ölçülü görülmemiş ve mülkiyet hakkının ihlaline karar verilmiştir.”

şeklinde hüküm kurmuştur.

İdarenin, haksız ve hukuksuz işlemi neticesinde yaklaşık 60 ay süreyle mahrum kaldığım mali haklarımda, ödenmesi gereken zamanla ödeme tarihi arasında oluşan değer kaybı nedeniyle mülkiyet hakkım ihlal edilmiştir.

Davalı idarece,  haksız ve hukuksuz bir şekilde yaklaşık 60 ay kamu görevinden ayrı bıraktırılmama sebep olan iradeyle, ŞAHSİ OLARAK AŞIRI BİR YÜKE KATLANMAK ZORUNDA BIRAKILDIĞIM BİR GERÇEKTİR. kamu görevinden ayrı bırakıldığım döneme dair mali haklarım ödenirken hem maaşlarım eksik hesaplanması hem de ülkemizdeki enflasyon gerçeği nedeniyle zamanında ödenmeyen maaşlarımın değer kaybetmesi ÖLÇÜLÜLÜK YÖNÜNDEN MÜLKİYET HAKKIMIN İHLALİDİR. İdarenin hukuksuz işlemi nedeniyle kamu görevinden ayrı bırakıldığım yaklaşık 60 aylık sürenin MAKUL BİR SÜRE OLMADIĞI DA İNKAR EDİLEMEZ.

Mevcut gerçekler, mevzuat hükümleri, AİHM kararları, AYM kararları ve derece mahkeme kararları doğrultusunda; kamu görevinden ayrı bırakıldığım döneme dair mali haklarımın ödenmesinde faize hükmedilmesi gerektiği ve faize hükmedilmesi esnasında da kamu görevinden ayrı bırakıldığım süre de zamanında alamadığım mali haklarım da ENFLASYON NEDENİYLE OLUŞAN DEĞER KAYBININ DİKKATE ALINMASI GEREKMEKTEDİR."

Faiz talebini, "Kamu görevinden ayrı bırakıldığım döneme dair bütün mali haklarımla alakalı olarak, hak ediş tarihinden ödemenin yapılacağı tarihe kadar; Kamu görevinden ayrı bırakılmama neden olan idarenin kamu gücünü kullanmaya muktedir olması ve yasamla erki üzerindeki etkisi göz önünde bulundurularak, Kamu görevinden ayrı bırakıldığım süre, ülkemizdeki enflasyon gerçeği, AİHM ve AYM kararları kapsamında belirlenecek oranda her ay için ayrı ayrı faiz işletilmesine," şeklinde yapabilirsiniz.

AYM Kararları olarak; 

ÜLKÜ ÖZTÜRK BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2018/34011) Karar Tarihi: 19/10/2021

CELALETTİN AKÇİL BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2019/9364) Karar Tarihi: 28/12/2021

ENGİN ÇIRAKOĞLU BAŞVURUSU (2) (Başvuru Numarası: 2019/10197) Karar Tarihi: 29/12/2021

ANIL BİLGİN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2019/8024) Karar Tarihi: 28/12/2021

ÖKKAŞ ŞAHİN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2019/11913) Karar Tarihi: 19/1/2022

kararlarını gösterebilirsiniz.


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

teşekkür ederim...

 

@Aklima teşekkür ederim...


672 ret

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bize eşit şartlarda mücadele imkanı vermediler ki gerçekten ne kadar nitelikli olduğumuzu gösterelim. Hileli zarların olduğu bir oyunun içinde bulduk kendimizi. Şartların eşit olmadığı, zarların hileli olduğu bir oyunda hayatta kalmak bile çok büyük bir başarı. Tüm olumsuzluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, mücadele edeceğiz. Eninde sonunda kazanacağız, buna şüphe yok. Bize düşen görev, o gün gelene kadar ilk önce akıl sağlığımızı, sonra beden sağlığımızı korumak ve azimle ve inadına yaşamak.  Her birimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, çok farklı şartlar altında yaşadık, büyüdük ve bu günlere geldik. Hepimizin başına aynı olay gelmiş olsa da, herkesin tepkisi, reaksiyonu, hissettiği şeyler, dayanma eşiği vs farklı. Ama işin özü bence haklı olduğumuzu bildiğimiz böyle bir durumda dirayetli olup yaşamaya devam etmek. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşayacağız ve ileride tüm haklarımızı aldığımız günlere akıl ve beden sağlığımız tam olarak ulaşacağız. 
    • Hocam, kendinize haksızlık etmeyin. Devlet söz vermiş 657ye uyduğun sürece sorun yok demiş. Birçok kişi de buna güvenip kendini o memuriyet için hazırlamıştı ve o işe kendini adamıştı. Özellikle belli bir yaştan sonra gerçekten zordu bu işler. Birçok kişiye de yedikleri damga çok ağır geldi, yeni bir hayat kurmak için o psikolojik gücü kendilerinde bulamadılar. Bunun üstüne uğraştığımız davaları parçalanan aileleri ekleyin. Hayatta kalabilmeniz bile başarı aslında.
    • 8 sene geçti ve hiç bir şey değişmedi. Parkomatta  çalışdım, inşaatlarda çalıştım, tarla işlerinde çalıştım, bir buçuk sene kadar dershanede çalıştım (depremden sonra kapandı) fabrikada 3-5 ay çalıştım ödeme sorunu olunca  ayrıldım yine inşaattayım. 8 yılda bir kazmaya sap olamadım, ortalamaya baksan 8 yıl asgari ücret altında kazandım. Hep günü kurtarma uğraşıyla  geçti 8 sene. Bu 8  sene bana ne kadar beceriksiz işe yaramaz olduğumu gösterdi. Bazen düşünüyorum nasıl bir günahım varmışta bu duruma düştüm ve kurtulamıyorum ... Ülkenin hukuk olsun adalet olsun ekonomi olsun vesaire memnun değilizya, ben bunun bin katı kendimden memnun değilim ...
    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
×
×
  • Yeni Oluştur...