İçeriği gör
Aklima

emsal karar Örgütün Nihai Amacını Bildiği Ortaya Koymadan Ceza Verilmesi Hak İhlalidir.B.No.:2019/20791 K.No.:18/10/2022

Önerilen Yorum

, Anayasa mahkemesi bugün yayınlanan kararında özetle örgütün nihai amacını bildiği ortaya konmadan ceza verilmesini; Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlali, Özel hayata saygı hakkının ihlali ve Sendika hakkının ihlali olarak hükme bağlamıştır.

Hangi aşamada olursa olsun ceza davası devam eden herkese ek beyan olarak mahkemelere sunmalarını tavsiye ederim.

https://resmigazete.gov.tr

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2019/20791

Bazı kısımlarını alıntıladım;

"63. Başvuru konusu olayda mahkemeler başvurucunun bazı sohbetlere katılmasını, aynı yönde sosyal ilişkileri olduğunu ifade eden tanık beyanlarını, o tarihte yasal olan ancak daha sonra terör örgütüyle ilgisi nedeniyle kapatılmış bir sendikaya üye olmasını ve FETÖ/PDY üyesi olan bazı kişilerle iletişim hâlinde olduğuna dair HTS kayıtlarını terör örgütüne üye olma suçunun delilleri saymıştır. Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre başvurucunun -cezalandırılmasına dayanak yapılan eylemleri gerçekleştirdiği tarihlerde- dinî bir cemaat kisvesi altında olan yapıya mensup olduğu ya da en azından sempati duyduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşın yukarıda açıklandığı üzere yargı makamları başvurucunun FETÖ/PDY'nin nihai amacını ve yöntemlerini bilen ve örgütlenme piramidinin üst katlarında yer alan örgüt mensuplarından biri olduğunu ileri sürmediği gibi FETÖ/PDY'nin devletçe bir terör örgütü kabul edilmeye ve herkesçe öyle bilinmeye başlanmasından önce dinî bir cemaat zannıyla irtibat ve iltisak hâlinde olduğu söz konusu oluşumun bir terör örgütü olduğundan haberdar olduğunu başka herhangi bir şekilde iddia etmemiştir. Üyesi olduklarından bahisle kişilerin cezalandırılmalarına neden olan bir oluşum veya yapılanmanın terör örgütü olduğunu bildiklerinin ortaya konulmaması, ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi önceden suç olarak tanımlanmayan fiilleri işledikleri gerekçesiyle terör örgütüne üye olma gibi ağır suçlardan mahkûm edilmeleri sonucunu da doğurabilir (Ahmet Aslan, § 70).

64. Somut olayda ilk derece mahkemesi; örgütsel özellik taşıyıp taşımadığı değerlendirilmemiş olan sohbet toplantılarının ve buna ilişkin tanık ifadelerinin örgütle irtibatlı sendikaya üyelik ve içeriği belirlenememesi nedeniyle örgütsel olduğu ortaya konulamayan, imam seviyesinde oldukları iddiasıyla yargılanmakta olan kişilerle iletişime ilişkin HTS kayıtlarının -bir bütün olarak ele alındığında- başvurucunun bir terör örgütüne üye olma bilinciyle hareket ettiğini ortaya koymakta başarılı olamamıştır. FETÖ/PDY'nin yasal zeminde faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü, dinî bir cemaat olduğu zannı ile hareket ederek örgüte sempati duyduğu ve örgütle irtibat kurduğu anlaşılan başvurucunun mahkûmiyetinde delil olarak kullanılan fiillerinin kendisini cezai yönden sorumluluk altına sokacağını makul olarak öngördüğü gösterilememiştir. Sonuç olarak başvurucunun bu şekilde terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm edilmesi anılan suçun başvurucunun aleyhine öngörülemez biçimde genişletici bir yoruma tabi tutulması ile mümkün olmuştur. Ortaya çıkan bu sonuç Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşmamaktadır.

...

 

"Örgütün nihai amacını bildiği ortaya konmayan (bkz. § 64) başvurucunun bir sivil toplum hareketi olduğu zannı ile irtibat ve iltisak halinde olduğu örgütün düzenlediği sohbetlere katılmasının terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkına (özel hayata saygı hakkına ilişkin değerlendirmeler için bkz. § 56); yine iltisak boyutunu aşarak örgütle organik bir bağ kurup hiyerarşisine dâhil olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetlerin varlığı ile desteklenmeden (Yargıtay içtihadı için bkz. §§ 17, 18), FETÖ/PDY'ye müzahir bir sendikaya üye olmasının terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılması nedeniyle sendika hakkına (sendika hakkına ilişkin değerlendirmeler için bkz. § 57-58) müdahalede bulunulmuştur."

2019-20791.pdf

  • Beğeni 1
  • Teşekkür 3

689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bize eşit şartlarda mücadele imkanı vermediler ki gerçekten ne kadar nitelikli olduğumuzu gösterelim. Hileli zarların olduğu bir oyunun içinde bulduk kendimizi. Şartların eşit olmadığı, zarların hileli olduğu bir oyunda hayatta kalmak bile çok büyük bir başarı. Tüm olumsuzluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, mücadele edeceğiz. Eninde sonunda kazanacağız, buna şüphe yok. Bize düşen görev, o gün gelene kadar ilk önce akıl sağlığımızı, sonra beden sağlığımızı korumak ve azimle ve inadına yaşamak.  Her birimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, çok farklı şartlar altında yaşadık, büyüdük ve bu günlere geldik. Hepimizin başına aynı olay gelmiş olsa da, herkesin tepkisi, reaksiyonu, hissettiği şeyler, dayanma eşiği vs farklı. Ama işin özü bence haklı olduğumuzu bildiğimiz böyle bir durumda dirayetli olup yaşamaya devam etmek. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşayacağız ve ileride tüm haklarımızı aldığımız günlere akıl ve beden sağlığımız tam olarak ulaşacağız. 
    • Hocam, kendinize haksızlık etmeyin. Devlet söz vermiş 657ye uyduğun sürece sorun yok demiş. Birçok kişi de buna güvenip kendini o memuriyet için hazırlamıştı ve o işe kendini adamıştı. Özellikle belli bir yaştan sonra gerçekten zordu bu işler. Birçok kişiye de yedikleri damga çok ağır geldi, yeni bir hayat kurmak için o psikolojik gücü kendilerinde bulamadılar. Bunun üstüne uğraştığımız davaları parçalanan aileleri ekleyin. Hayatta kalabilmeniz bile başarı aslında.
    • 8 sene geçti ve hiç bir şey değişmedi. Parkomatta  çalışdım, inşaatlarda çalıştım, tarla işlerinde çalıştım, bir buçuk sene kadar dershanede çalıştım (depremden sonra kapandı) fabrikada 3-5 ay çalıştım ödeme sorunu olunca  ayrıldım yine inşaattayım. 8 yılda bir kazmaya sap olamadım, ortalamaya baksan 8 yıl asgari ücret altında kazandım. Hep günü kurtarma uğraşıyla  geçti 8 sene. Bu 8  sene bana ne kadar beceriksiz işe yaramaz olduğumu gösterdi. Bazen düşünüyorum nasıl bir günahım varmışta bu duruma düştüm ve kurtulamıyorum ... Ülkenin hukuk olsun adalet olsun ekonomi olsun vesaire memnun değilizya, ben bunun bin katı kendimden memnun değilim ...
    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
×
×
  • Yeni Oluştur...