İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

Aklima

emsal karar Yargıtay kararlarıyla, Şüpheden sanık yararlanır

Önerilen Yorum

Özellikle ceza davası olanların kullanabileceğini düşündüğüm "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine dair yeniden eskiye doğru bir kaç yargıtay emsal kararının ilgili kısımlarını paylaşmak istedim. Hakkınızdaki delil olarak gösterilen ne varsa eğer şüğheye yer bırakmayacak derecede açık değilse bu ilkeyi kullanabilirsiniz. Örneğin; Ankesör, kiminle ne konuşulduğu belli değil hakkınızda başka bir delil yok. Örneğin tanık var ama muğlak konuşuyor, başka bir şey yok. Örneğin banka, paranız var ancak çağrı döneminde bariz değil yada rutin bir işlem başka bir şey yok gibi. Kendi durumunuza göre değerlendirebilirsiniz.

16. Ceza Dairesi         2019/6022 E.  ,  2019/4230 K.

Yargıtay CGK ve Dairelerin bir çok kararda vurgulandığı üzere, Ceza hukukunun genel prensiplerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulunu, suçun kuşkuya yer verilemeyeceği şekilde ispat edilmesine bağlı olduğunu, kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, yine ceza mahkumiyetinin yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek oluşan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması ve bu ispatın hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayalı olarak sanığın cezalandırılmasının ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği, bu durumda ceza yargılamasında mahkumiyetin büyük veya küçük olasılığa değil her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmasının şart olduğu, adli hataların önüne geçebilmenin de başka bir yolu olmadığı şeklinde ifade edilmiştir. Maddi delil ile desteklenmeyen söz konusu tape'lerin mahkumiyete esas alınması yerleşik uygulama ile usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

16. Ceza Dairesi         2018/85 E.  ,  2018/1105 K.

Yargıtay Ceza Daireleri ve Ceza Genel Kurulunun bir çok kararında vurgulandığı üzere; ceza hukukunun genel prensibi "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesidir. Bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulu suçun kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Kuşkusu tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, toplanan kanıtların bir kısmına itibar edilip, diğerlerinin gözardı edilerek ulaşılan olası kanıya göre değil, kesin ve açık bir ispata dayanması ve ispatın başka türlü oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayalı olarak sanıkların cezalandırılması ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmadan varsayıma dayalı hüküm vermek anlamına geleceği, bu nedenle ceza yargılamasında mahkumiyetin her türlü kuşkudan uzak kesin delile dayanması gerektiği, adli hataların önüne geçebilmenin başka yolunun da bulunmadığı gözetilerek, dosya kapsamında bulunan delil ve belgelere dayanılarak suçun sübutu bakımından ilk derece mahkemesinin farklı Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesinin farklı sonuca varmış olması karşında; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delillerle tespit edilmesi bakımından, gerektiğinde tutanak tanıkları da hazır bulundurulmak ve bilirkişi dinlemek suretiyle olay mahallinde keşif yapılarak TOKİ’ye ait olup bir kısmı sanığın geçici kullanımında olan bahçenin başkalarının girişini engelleyecek tarzda tel örgü ile çevrili olup olmadığı, kapısının kilitli bulunup bulunmadığı, silahların ve patlayıcı maddelerin bulunduğu kulübenin içerisine başkaları tarafından bu maddelerin kolaylıkla konulup konulamayacağı, sanığa ait köpeğin bu yerde sürekli olarak bağlı olup olmadığı, köpeğin varlığına rağmen yabancılar tarafından kulübeye girilip girilemeyeceği, olay mahallinden kaçtığı beyan edilen ... ...’ün hırsızlık ya da başka suçtan kolluk tarafından aranmasının olup olmadığı araştırılarak toplanacak deliller ve bilirkişi mütalaasına göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi,

16. Ceza Dairesi         2017/3412 E.  ,  2018/529 K.

Ceza yargılamasının amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Maddi gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır, yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına aykırıdır. Bu ise ancak hukuka uygun olarak elde edilmiş ve mahkeme önünde tartışılmış deliller ile mümkün olabilir.
Anayasanın 38/4. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan suçsuzluk karinesi, yine AİHM'nin kararlarında istikrarla uygulanan "sanığın şüpheden yararlanma hakkı" suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir.
Bu karine uyarınca, suçsuz olduğu varsayılan kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkum olması, mahkumiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerektiğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi suçsuzluk karinesinin bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.

16. Ceza Dairesi         2016/5792 E.  ,  2017/5050 K.

Sanıkların örgüt hiyerarşisine dahil olduklarını gösteren çeşitlilikte ve yoğunlukta eylem ve faaliyette bulunduklarını gösteren somut hiç bir delil de dosyaya yansıtılamamıştır.
Ceza yargılamasının amacı, hukuka uygun olarak elde edilmiş ve mahkeme önünde tartışılmış tüm deliller ile her türlü şüphenin giderilerek maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeğin belirlenmesinde kullanılan yegane araçlar deliller olup CMK 217. maddesinin 2. fıkrasında yeralan; "yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir."denilerek aynı amaca işaret edilmiştir.
Ceza yargılamasında maddi ğerçeğe ulaşmak amacıyla hukuka aykırı olarak elde edilmiş veya mahkeme önünde tartışılmamış delillere dayanılamayacağı gibi suçun sübutü konusunda en ufak bir şüphenin varlığı halinde de mahkumiyet kararı verilmemelidir. Şüphenin tamamen giderilememesi halinde; "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği sanığın beraatine karar verilmelidir.

16. Ceza Dairesi         2016/2148 E.  ,  2017/3602 K.

Sanığın inkara dayalı savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve kriminal uzmanlık raporunda fotoğraflardaki şahsın kesin bir şekilde tespit edilemediği hususları birlikte değerlendirdiğinde, fotoğraftaki şahsın ... olduğu konusunda her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaşılamaması nedeniyle şüpheden sanık yararlanır ilkesi nazara alınarak sanığın beraati yerine yazılı şeklinde mahkumiyet hükmü verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA,

16. Ceza Dairesi         2016/6354 E.  ,  2017/3505 K.

Silahlı terör örgütüne üye olma suçu, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Terör örgütü ile organik bağ kurup hiyerarşik yapısına dahil olmasıdır. Organik bağ, faili emir ve talimat almaya ve vermeye açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur.
Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre; silahlı terör örgütüne üye olmak suçunun oluşabilmesi kişinin terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup örgütle organik ilişki içine girmesi, sürekli şekilde, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerde bulunması aranmaktadır. Örneğin örgütün sürdürdüğü faaliyetler kapsamında, gizliliği temin amaçlı kod adı almak, örgütün kırsal alandaki kamplarına katılıp faaliyet gösterme, örgütsel toplantı, etkinlik ve eylemlere düzenli ve sürekli katılma, düzenli ve sürekli şekilde örgüte malzeme ve eleman teminine çalışma, sürekli şekilde örgüte müzahir kitlenin eylemlerine katılma veya bunların organizasyonunu yapma veya kitleleri bu eylemlere yönlendirme veya nakillerini sağlamak gibi çeşitlilik ve süreklilik gösteren eylem ve faaliyetler örgüt üyeliğinin sübutu için kabul edilen unsurlardır.
Ceza yargılamasının amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Maddi gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır, yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına aykırıdır. Bu ise ancak hukuka uygun olarak elde edilmiş ve mahkeme önünde tartışılmış deliller ile mümkün olabilir.
Anayasanın 38/4. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan suçsuzluk karinesi, yine AİHM'nin kararlarında istikrarla uygulanan "sanığın şüpheden yararlanma hakkı" suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu karine uyarınca, suçsuz olduğu varsayılan kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkum olması, mahkumiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerektiğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi suçsuzluk karinesinin bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
×
×
  • Yeni Oluştur...