İçeriği gör
KHK Haber

BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Türkiye'den 43 başvuruyla ilgili 'hak ihlali kararı' verdi - Euronews

Önerilen Yorum

Editör
1000x563_cmsv2_a93568b9-fe5e-5a4a-9aca-82f4a44899eb-5273252.jpg

Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Türkiye’den yapılan başvuruları acil eylem prosedürü ile işleme alarak, Ankara'nın Uluslararası Siyasal ve Medeni Haklar Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine hükmetti.

Türk hükümetine 10 Kasım'da bir mektup yollayan Çalışma Grubu, Ankara'dan iki ay içinde konuya ilişkin açıklama yapmasını istemişti. Sürenin dolması üzerine Çalışma Grubu'nun raporu ile Ankara'nın yanıtı kamuoyuyla paylaşıldı.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan 43 kişinin dosyasını inceleyen Çalışma Grubu, daha önce verilen emsal kararlar ışığında, bu kişilerin adli işlemleri boyunca; söz konusu sözleşmenin işkence ve kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkını kapsayan maddelere aykırı davranıldığını tespit etti.

Türkiye hükümetine hitaben hazırlanan raporda, darbe girişiminin güvenlik güçlerince yapılmasına rağmen hemen ardından, aralarında akademisyen, doktor ve hakimlerin de olduğu binlerce kişinin "Fethullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ)" üye olma suçlamasıyla tasfiye edildiği ve gözaltına alındığı yazıldı.

Arama izni veya celp olmadan evlere baskın düzenlendiğini ve kişilerin keyfi gözaltına alındığını yazan Çalışma Grubu, gözaltı kararları çıkarılması halindeyse şüphelilere yöneltilen suçlamaların somut delillere dayanmadığını vurguladı.

İncelemer sonucunda, raporda adı geçenlerin avukatla görüşme haklarının kısıtlanması, istedikleri avukat yerine barodan avukatın atanması, avukatla görüşmelerin kayıt altında gerçekleşmesi, yine avukat hakkının geçerli bir neden olmaksızın reddedilmesi, savunma için yeterli zamanın ve şartların başvuruculara tanınmaması emsal kararlarda birçok kez hükmedildiği üzere, Uluslararası Siyasal ve Medeni Haklar Sözleşmesi’nin 14'üncü Maddesinin ihlali olarak görüldü.

Çalışma Grubu, OHAL döneminde gözaltı süresinin toplu halde ve kalabalık ortamlarda geçirilmesini, temel ihtiyaçların karşılanmasında sıkıntıların yaşanmasını 7'nci Maddeye aykırı buldu.

Hüküm giyenlerin "FETÖ üyeliğinin", ByLock kullanmak, Bank Asya'da hesap açmak, Zaman gazetesine abone olmak, çocuklarını Gülen cemaatinin okullarına göndermek gibi delillerle saptanmasının hukuka aykırı olduğunu kaydeden uzmanlar, bu tür faaliyetlerin suç teşkil etmediğinin aksine Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesiyle koruma altına alınan haklar olduğunun altını çizdi.

Ankara'ya gönderilen raporda, mevzu bahis kişilerin yargılanma süreçlerine dair ayrıntıların yanı sıra tutuklu hamile veya çocuklu kadınların durumu ile ilgili bir dizi soruya da cevap istendi.

BM makamlarının hak ihlali tespitinde bulunduğu başvurucular arasında kapatılan Zaman Gazetesi yazarlarından Ali Ünal, Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, sokak eylemleriyle gündeme gelen Melek Çetinkaya’nın oğlu Harbiyeli Furkan Çetinkaya ile hamile ya da yeni doğum yapmış birçok tutuklu da yer alıyor.

Ankara'dan yanıt: İddialar temelsiz

16 Aralık2020 tarihinde BM Çalışma Grubu'na bir mektup yollayan Ankara ise yanıtına 15 Temmuz darbe girişiminin altını çizerek başladı.

"Darbe girişiminin arkasında olmakla suçladığı Fethullahçı Terör Örgütünün kritik devlet kurumlarına sızdığını, demokrasiyi yıkarak iktidarı darbe ile ele geçirmek istediğini" ve o gece yaşanan saldırılarda 251 kişinin hayatını kaybettiğini belirtilen Türk hükümeti, demokrasiyi tesis etmek ve hak ve özgürlükleri korumak için devlet kurumları, yargı ve ordudaki tüm "FETÖ mensuplarının kökünün kazınması" gerektiğini yazdı.

Ankara, bu doğrultuda ilan edilen ve 19 Temmuz 2019'a kadar süren Olağanüstü Hal (OHAL) boyunca uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine getirdiğini, aynı zamanda BM ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kurumlarla da diyaloğu ve iş birliğini sürdürdüğünü savundu.

Açıklama mektubunda, adil yargılanmaya dair iddialara "kişilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu" ve "OHAL Komisyonunun kurulduğu" yanıtı verildi.

Çalışma Grubu'na yazılan beyanda "FETÖ'nün işlediği suçları örtbas etmek için kendini insan hakları mağduru olarak göstermeye çalıştığı" öne sürüldü. Mektupta "FETÖ üyeleri, Türkiye aleyhine yaydıkları yalan suçlamalarla uluslararası kamuoyunu kasten manipüle ediyor" ifadeleri yer aldı.

Ankara, keyfi gözaltı ve tutuklama, işkence ve ortadan kaybolma gibi iddiaların temelsiz olduğunu vurguladığı yanıtında, insan hakları ve özgürlükleri korumayı sürdüreceğini yazdı.

Kaynak


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
×
×
  • Yeni Oluştur...