İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Haber

Yargılanma hakkı önünde AKP-MHP duvarı - BirGün

Önerilen Yorum

Editör
author2021.06.24 04:00
Yukarı Çık

Mahkeme hakkı, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme hakkı, silahların eşitliği ilkesi, açık usul ve çabukluk ilkesi, suçsuzluk karinesi, savunma hakları, yargı kararlarını uygulama.

Bu yedi ilke, adil yargılanma hakkının asgari gerekleridir. Ne var ki, kişiler arası ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkların sonucu olan hak ihlalleri bir yana, kamu makamlarının hukuk, Anayasa ve akıl dışı işlemlerinden kaynaklanan ihlallere karşı adil yargılanma hakkı bir yana, mahkeme kapıları kapatılmış ise, yargılanma hakkından bile söz edilemez. Öyle olunca, şu tür itiraflarla karşılaşmak şaşırtıcı olmamalı:

Soylu’ya masum olduğuna inandığım binlerce insanın dosyasını götürdüm; görevlerine iade edildiler” (S. Özışık).

Neden şaşırtıcı değil? Çünkü Bakan S. Soylu’nun altında imzası bulunan OHAL KHK ek çizelgeleri, tamamen keyfi ve siyasal intikam amacıyla oluşturuldu. Örnek: KHK-686 ek çizelgede dördü anayasacı olmak üzere 330 öğretim üyesi ve toplam 4565 kamu görevlisinin adı yer almakta.

“Yargısız infaz” yoluyla onbinlerce kişiye “sivil ölüm” fermanı çıkaranlar, 27. Yasama döneminde yargı reformu söylemini siyasal gündemde tutarak, “çete-parti-Devlet” üçgeni kurdular. Haliyle, hukuk dışı toplu kıyım mağdurları arasında “ihkak-ı hak” yoluyla ayrımcılık yapılması şaşırtıcı değil.

Bu karanlık ilişkiler ve “toplu katliamlar sonucu sivil ölümler” gölgesinde Yargı Reformu Strateji Belgesi (Mayıs 2019) ve İnsan Hakları Eylem Planı (Mart 2021) adıyla iki belge açıkladılar. Bu iki belgede 18 amaç, 113 hedef, 649 faaliyet somutlaştırılmakta.

AZAMİ VE ASGARİ ÇELİŞKİSİ

İnsan hakları ve adil yargılanma hak ihlalleri itirafını perdelemek amacıyla “güçlendirme, ileri götürme, daha çok koruma” vb. sıfatlarla bezeli her iki ayrıntılı belge, şu sorgulamayı gerekli kılıyor: acaba, kısmen de olsa itiraf edilen sistematik ve kitlesel insan hakları ihlallerinin ne kadarı Anayasa’dan ve yasalardan, ne kadarı uygulamalardan kaynaklanıyor?

Bu sorgulama, doğru bilgi ve çözümde içtenlik adına önemli. Çünkü belgelerde yer verilen, geçiştirilen veya yadsınan insan hakları ihlallerinin çoğu, uygulama kaynaklı.

Şöyle ki, siyasal ve idari makamlar, yargı organlarının ve kolluk güçlerinin görev ve yetkilerine sürekli Anayasa’yı ve yasaları ihlal ederek müdahale ediyor; onların kendilerine tanınmış olan görev ve yetki sınırları çerçevesinde görev yapmalarına engel oluyor.

Bunun öncülüğünü Cumhur İttifakı liderleri yapıyor; İçişleri Bakanı ise, bunları izliyor.

Bu çerçevede, “yargı bağımsızlığı” (md.138) ve “kanunsuz emir” (md.137), en çok ihlal edilen Anayasa hükümlerinin başında geliyor.

Bu nedenle, Anayasa’ya bağlılık andı içen ve en üst kamusal yetkileri elinde tutan kişiler, Anayasa ihlal alışkanlıklarına son vermedikçe yargı reformu adı altında atılan hiçbir adım sonuç vermez.

Gerçi, 4. Yargı paketi olarak adlandırdıkları 27 maddelik torba yasa önerisi de, “dağ fare doğurdu” deyişini bir kez daha doğrulamış olsa da, zamanlama olarak bu öneri ile çakışan CHP’nin yargı reformu öneriler dizisi, bir diğer olumsuzluğu pekiştirdi.

ASGARİ GEREKLERE BİLE…

CHP, Adalet Bakanlığını ve TBMM’de temsil edilen bütün partileri çağırarak başlattığı adil yargılanma yasa önerilerini sonuçlandırarak geçen hafta TBMM Başkanlığına sundu.

Adil yargılanma hakkının 7 temel ilkesinin asgari gerekleri ışığında hazırlanan 12 ayrı yasa önerisi, başta Adalet Komisyonu olmak üzere ilgili komisyonlara gönderildi.

Ne var ki, TBMM Başkanlığı’na daha sonra sunulmuş olan ve 4. Yargı paketi olarak “torba yasa önerisi” öne alındığı gibi birleştirme önerilerimiz de kabul edilmedi.

Oysa, 12 yasa önerisi, değinilen iki Belge’nin gizlediği ve ortaya koyduğu sorunlara çözüm için atılan ve yapıcı demokratik muhalefet örneğini oluşturan mevzuat çalışmasının ilk adımı.

Reddi ne anlama gelir?

Parti başkanlığı yoluyla tek kişi yönetimi sürdüğü ve Cumhur İttifakı TBMM üzerinde “ters kelepçe” işlevini sürdürdüğü sürece, yasama çalışmalarında müzakere ve uzlaşma sürecini işletme olanağının bulunmadığı bir kez daha doğrulanmış bulunuyor.

Neden BirGün?

Bağımsız bir gazete olarak amacımız, insanlara hakikati ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz geliri, daha iyi bir gazeteciliği hayata geçirmek, okurlarımızın daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok.

Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam edeceğiz.

Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için
Bugün BirGün’e Abone Ol.

BirGün; seninle güçlü, seninle özgür!

BirGün’e Destek Ol

Kaynak


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
    • Yanıbaşlarında bu kadar insan o kadar acı çekerken bu nasıl oluyor çok merak ediyorum. Hepsinin akrabaları, komşuları, eski dostlarıyız aslında. Bence tek başına milletin bencilliği ile de açıklanacak bir durum değil bu. Bizi "dehumanize" ettiler akıllarında. İnsan olarak görmüyorlar. Hatta hayvan olarak bile görmüyorlar. O yüzden empati sıfır. Benzeri bir durumun bir zamanlar Amerika'da siyahların da başına geldiğini düşünüyorum. Psikoloji bilimi bu duruma mutlaka el atmalı ve gelecekte atar diye umuyorum.
  • Şimdi Popüler

×
×
  • Yeni Oluştur...