İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

Aklima

emsal karar Kapatılan Bir Yerde SGK lı çalışmak İltisak İçin Tek Başına Yeterli Değildir.

Önerilen Yorum

İltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan bir kurumda SGK  lı olarak çalışan kişinin özel güvenlik çalışma izni ve kimlik kartının iptal ediliyor. Bu durum üzerine kişi dava açıyor. İlk derece mahkemesi, istinaf ve danıştay hepsi kişiyi haklı buluyor.

Kişi hakkındaki tek gerekçe İltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan bir kurumda SGK  lı olarak çalışmak.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2020/3176 E. , 2020/6901 K.

"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3176
Karar No : 2020/6901

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : …

İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, özel güvenlik çalışma izni ve kimlik kartının iptal edilmesine ilişkin ... tarih ve ... sayılı İl Özel Güvenlik Komisyonu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; dava konusu işleme dayanak olarak davacının kapatılan Melikşah Üniversitesinde 16/11/2015-23/07/2016 tarihleri arasında çalıştığından başka FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakına ilişkin hiçbir tespit, somut bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulmadığı, davacının anılan Üniversitede belirtilen tarihlerde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı için güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak değerlendirildiğinin belirtildiği, 12/06/2019 tarihli davalı idare savunma dilekçesinde ... Cumhuriyet Başsavcılığının 28/02/2019 tarihli kayıtlarına göre davacı hakkında dava konusu olaya ilişkin herhangi bir soruşturmanın başlatılmadığının belirtildiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada da davacı hakkında yürütülen herhangi bir soruşturma ve kovuşturmanın bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının kapatılan ... Üniversitesinde 16/11/2015-23/07/2016 tarihleri arasında çalıştığından başka FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakına ilişkin bir bilgi ve belgenin ortaya konulmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde sebep unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu ... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının kapatılan şirkette sigortalı olarak çalıştığı, özel güvenlik hizmetinin kamu görevinin tamamlayıcısı niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davalıya iadesine, 23/12/2020 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

İçtihat Danıştay

Danıştay Kararı - 12. D., E. 2020/4163 K. 2021/893 T. 23.2.2021

 

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONİKİNCİ DAİRE

 

Esas No : 2020/4163

 

Karar No : 2021/893

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Komutanlığı

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: ... Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı'nda … olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshine ilişkin 02.08.2019 tarihli işlemin iptali ile yoksun kaldığı tüm özlük ve mali hakların tazmini istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 29.08.2019 tarihli ara kararıyla Kastamonu ve Mersin İl Emniyet Müdürlükleri'nden; davacı ve yakın aile bireyleri hakkında milli güvenliğe tehdit teşkil eden terör örgütleri ile mensubiyeti, irtibatı veya iltisakı bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak, konuya ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, ara kararına cevaben gönderilen bilgi ve belgelerden, Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı'nın … sayılı soruşturması kapsamında gözaltına alınan …'nın ifadesinde, 2013-2014 öğrenim dönemi başında FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir öğrenci evinde davacıyla birlikte kaldığı yönünde beyanda bulunduğu ve soruşturma kapsamında yapılan tespit ve teşhis çalışmasında davacıyı teşhis ettiğinin anlaşıldığı, uzman erbaşlığa kabul edilmenin koşullarından birisinin de, Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin "Personelde aranacak nitelikler" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde aranan güvenlik soruşturmasının uygun olması gerektiği koşulu olduğu, davacıyla ilgili elde edilen bilgilerin mahiyeti dikkate alındığında, davacı tarafından icra edilecek olan görevin Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde milli güvenliğin tesisi amacına yönelik askerlikle ilgili bir görev olduğu, yapılacak görevin hassasiyeti, vasfı ve niteliği de göz önünde bulundurulduğunda, anılan Yönetmeliğin 6/1-g maddesinde aranan "güvenlik soruşturması uygun olmak" koşulunu taşımayan davacının, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle uzman erbaşlık sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 4045 sayılı Kanun'un birinci maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, dava konusu işlemin yasal dayanağının kalmadığı, hukuka aykırı olduğu, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, idarenin sahip olduğu takdir yetkisinin seçim serbestisini içerdiği, takdir yetkisini kaldıracak ya da kısıtlayacak şekilde yargı kararı verilemeyeceği, davacı ile ilgili güvenlik soruşturması sonucunda elde edilen bilgiler değerlendirilerek dava konusu işlemin tesis edildiği, hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

 

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

 

Dava dosyasının incelenmesinden, ... Jandarma Eğitim Alayı Komutanlığı emrinde … olarak görev yapan davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının, "Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik yürütülen … sayılı soruşturma kapsamında alınan şüpheli ifadesinde; '2013-2014 yılı eğitim-öğretim yılı başlarında örgüte ait olan ve Fetullah Gülen'in kitapları ve videolarının bulunduğu evde kaldığı' şeklinde davacının adının geçtiği"nden bahisle olumsuz kabul edilerek sözleşmesinin feshedildiği, söz konusu fesih işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

İLGİLİ MEVZUAT :

 

Anayasanın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında; herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.

 

4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında; "...(Ek:18/10/2018-7148/29 md.) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 04/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir.

 

Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir.

 

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 19. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 20/09/2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, "İcra edilen temel askerlik eğitimini başarıyla tamamlayanlardan güvenlik soruşturması uygun olmak veya ilk atamaları doğrudan doğruya kıt'a veya birliklere yapılan uzman erbaşlar için güvenlik soruşturması uygun olmak" şartı aranmaktadır.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

 

4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin 28/04/2020 tarih ve 31112 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 19/02/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ile; Anayasa’nın 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne yer verilerek temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğinin ifade edildiği; 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağının belirtildiği ve son fıkrasında da herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu kuralının yer aldığı; 129. maddesinin birinci fıkrasında, memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin düzenlendiği; Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere “...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin…” kişisel veri olarak kabul edildiği; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu, ancak bu alanda düzenleme öngören kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve muhtemel kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerektiği, kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu kapsamda kişisel veri niteliğindeki bilgilere ulaşması öngörülmüşken, Kanun’da bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına, bu bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağına, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına, bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine, silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna, yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı, bir başka ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir kanuni güvenceler belirlenmeksizin, kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu soruşturma ve araştırma kapsamında kişisel veri niteliğindeki bilgileri almakla yetkili olduklarının belirtildiği, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmadığından, kuralın Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

 

Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan yasa kuralı Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümesi ve söz konusu karardan önce yürürlükte olan Anayasaya aykırı kurala göre tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararından ne şekilde etkileneceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

 

Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez"; beşinci fıkrasında, "İptal kararları geriye yürümez"; altıncı fıkrasında ise, "Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." kuralları yer almaktadır.

 

Anayasa Mahkemesi'nce bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Aksine durum ise, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturur.

 

Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 12/12/1989 tarih ve E:1989/11, K:1989/48 sayılı kararında, "Türk Anayasal sisteminde, "Devlete güven" ilkesini sarsmamak ve ayrıca Devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece, hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır." gerekçesine yer verilmiş; 19/12/1989 tarih ve E:1989/14, K:1989/49 sayılı kararında ise; bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında, bu kurala uygun bir biçimde tüm sonuçlarıyla kesin olarak edinilmiş hakların korunmasının Hukuk Devleti'nin gereği olduğu vurgulanmıştır.

 

Yukarıda açık metinlerine yer verilen ve Anayasada düzenlenmiş olan yasa kuralları ile Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerektiği açıktır.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme'ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, SB.No: 9248/81, 26/3/1987)

 

Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kurallarda, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin açıkça gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara (keyfiliğe) izin verilmeyecek şekilde yeterli güvencelerin sağlanması gerekmektedir.

 

Bu duruma göre, Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda sözü edilen iptal kararı; gerekçesi dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek personel hakkında güvenlik soruşturmasının hiç bir şekilde yapılmayacağını değil; aksine, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına dair detayların kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur.

 

Bakılan uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen ve davalı idarece kullanılan davacıya ait kişisel veri niteliğindeki bilgilere, güvenlik soruşturması yapmakla görevli birimler tarafından ulaşılabileceğine ve bu kapsamdaki bilgileri alabileceğine dair yapılan kanuni düzenlemenin (4045 sayılı Kanunun 1 inci maddesine eklenen ikinci fıkrası) Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete'de yayımlandığı 28/04/2020 tarihinde yürürlüğe girdiği, kanun koyucu tarafından bu konuda henüz bir düzenlemenin de yapılmamış olduğu anlaşıldığından; Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ile Danıştay'ın yerleşmiş içtihatlarıyla istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan Kanun hükmüne göre elde edilen kişisel verilere dayanılarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk, İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi kararında da hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Öte yandan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı ilgililer hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılamayacağı yönünde olmayıp, aksine, kararda; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler hakkında, Anayasanın 129. maddesi uyarınca kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini teminen güvenlik soruşturması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu hususu açıkça belirtilmiştir.

 

Ancak, Anayasanın 138. maddesinin son fıkrası ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; davacı hakkında verilecek, maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan iptal kararının “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulanması amacıyla davalı idarece işlem tesis edileceği de açıktır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararı ve gerekçesi dikkate alınarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hususunda yeni yasal bir düzenleme yapılması halinde, davacı hakkında verilecek iptal kararının uygulanması aşamasında ya da göreve başlatıldıktan sonra, davalı idarece davacının durumunun yeniden değerlendirileceğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU :

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

 

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,

 

4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İderi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/02/2021 tarihinde, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

İçtihat Danıştay

Danıştay Kararı - 12. D., E. 2020/3679 K. 2021/894 T. 23.2.2021

BağlantılarGöster

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONİKİNCİ DAİRE

 

Esas No : 2020/3679

 

Karar No : 2021/894

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Komutanlığı

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: ... Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı'nda … olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshine ilişkin 08.08.2019 tarihli işlemin iptali istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Mahkemenin 21.08.2019 tarihli ara kararıyla, Isparta Cumhuriyet Başsavcılığından; davacının şüpheli sıfatıyla yer aldığı … soruşturma sayılı dosyanın bir örneğinin UYAP sistemi üzerinden gönderilmesinin istenildiği, gelen soruşturma dosyasında yer alan şüpheli ...'nin ifadesinden, şüphelinin 2008 yılında liseye başladığını, Lise 1. ve 3. sınıfta iken Fetö/Pdy terör örgütüne ait … Erkek Öğrenci Yurdunda davacı ile birlikte kaldığını beyan ettiği, bu nedenle davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz kabul edildiği, ayrıca davacının şüpheli sıfatıyla yer aldığı soruşturma neticesinde de Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'nın … tarih ve Sor. No:…, K:… sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşıldığı, davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasına gerekçe olarak şüpheli ifadesinde, Fetö/Pdy terör örgütüne ait yurtta kaldığı şeklinde isminin geçmesi gösterilmiş ise de; davacının yurtta kaldığı iddia edilen tarihlerin 2008-2010 yıllarına tekabül ettiği eski tarihli olduğu ve soyut iddia olarak kaldığı, davacının söz konusu bilgi dışında güvenlik soruşturması sonucunda kendisi ve birinci derece aile fertleri hakkında başkaca olumsuz durumun bulunmadığı, ayrıca davacının şüpheli sıfatıyla yer aldığı soruşturma neticesinde … Cumhuriyet Başsavcılığı'nın … tarih ve Sor. No:…, K:… sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; dava konusu olayda, davacı hakkında yapılan inceleme sonucunda güvenlik soruşturmasının olumsuz olması nedeniyle sözleşmesinin feshedilmesine karar verildiği, Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'nca davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan soruşturma sonucunda 21.03.2019 tarih ve Sor. No: ..., K:...sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş ise de, davacı hakkında ifade veren şüpheli ...'nin ifadesinde, şüphelinin 2008 yılında liseye başladığını, Lise 1. ve 3. sınıfta iken FETÖ/PDY terör örgütüne ait ... Erkek Öğrenci Yurdunda davacı ile birlikte kaldığını beyan ettiği, davacının da, eğitim ve konaklama kaygıları ile maddi durumunun yetersiz olması sebebiyle burada kaldığını kabul ettiği, davalı idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin niteliği ve vasfı gereği kolluk mensubu olarak ve gerektiğinde silah kullanma yetkisi verilecek kişilerin Jandarma Genel Komutanlığı'nın manevi şahsiyetine gölge düşürecek bir geçmişe sahip olmamaları gerektiği, öte yandan, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle yapılan sözleşme feshinin bir ceza işlemi olmadığı, buradaki sözleşmesinin feshi işleminin sadece ilgilinin bulunduğu veya bulunmak istediği kamu görevini üstlenmesinin, kamu güvenliği ve idarece yürütülen hizmetin gerekleri bakımından uygun görülmemesinden kaynaklandığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı idarenin istinaf isteminin kabulüne, İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine, karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Fetö iltisakı olduğu iddia edilen bir yurtta kalınmış olmasının sözleşmenin feshine gerekçe olamayacağı, kısa bir süre eğitim ve konaklama kaygıları ile maddi durum yetersizliği nedeniyle bu evlerde kalındığı, bu konuyla ilgili de savcılıkça Karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, Bölge İdare Mahkemesi kararının Anayasa Mahkemesi kararlarına ve emsal kararlara aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, idarenin sahip olduğu takdir yetkisinin seçim serbestisini içerdiği, takdir yetkisini kaldıracak ya da kısıtlayacak şekilde yargı kararı verilemeyeceği, davacı ile ilgili güvenlik soruşturması sonucunda elde edilen bilgiler değerlendirilerek dava konusu işlemin tesis edildiği, hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

 

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

 

Dava dosyasının incelenmesinden, ... Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı emrinde … olarak görev yapan davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının, "2018 yılında FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında alınan şüpheli ifadesinde; 17-25 Aralık öncesi örgüte ait öğrenci yurdunda kaldığı şeklinde isminin geçtiği"nden bahisle olumsuz kabul edilerek sözleşmesinin feshedildiği, söz konusu fesih işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

İLGİLİ MEVZUAT :

 

Anayasanın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında; herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.

 

4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında; "...(Ek:18/10/2018-7148/29 md.) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 04/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir.

 

Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir.

 

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 19. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 20/09/2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, "İcra edilen temel askerlik eğitimini başarıyla tamamlayanlardan güvenlik soruşturması uygun olmak veya ilk atamaları doğrudan doğruya kıt'a veya birliklere yapılan uzman erbaşlar için güvenlik soruşturması uygun olmak" şartı aranmaktadır.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

 

4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin 28/04/2020 tarih ve 31112 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 19/02/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ile; Anayasa’nın 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne yer verilerek temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğinin ifade edildiği; 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağının belirtildiği ve son fıkrasında da herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu kuralının yer aldığı; 129. maddesinin birinci fıkrasında, memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin düzenlendiği; Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere “...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin…” kişisel veri olarak kabul edildiği; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu, ancak bu alanda düzenleme öngören kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve muhtemel kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerektiği, kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu kapsamda kişisel veri niteliğindeki bilgilere ulaşması öngörülmüşken, Kanun’da bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına, bu bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağına, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına, bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine, silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna, yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı, bir başka ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir kanuni güvenceler belirlenmeksizin, kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu soruşturma ve araştırma kapsamında kişisel veri niteliğindeki bilgileri almakla yetkili olduklarının belirtildiği, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmadığından, kuralın Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

 

Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan yasa kuralı Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümesi ve söz konusu karardan önce yürürlükte olan Anayasaya aykırı kurala göre tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararından ne şekilde etkileneceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

 

Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez"; beşinci fıkrasında, "İptal kararları geriye yürümez"; altıncı fıkrasında ise, "Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." kuralları yer almaktadır.

 

Anayasa Mahkemesi'nce bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Aksine durum ise, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturur.

 

Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 12/12/1989 tarih ve E:1989/11, K:1989/48 sayılı kararında, "Türk Anayasal sisteminde, "Devlete güven" ilkesini sarsmamak ve ayrıca Devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece, hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır." gerekçesine yer verilmiş; 19/12/1989 tarih ve E:1989/14, K:1989/49 sayılı kararında ise; bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında, bu kurala uygun bir biçimde tüm sonuçlarıyla kesin olarak edinilmiş hakların korunmasının Hukuk Devleti'nin gereği olduğu vurgulanmıştır.

 

Yukarıda açık metinlerine yer verilen ve Anayasada düzenlenmiş olan yasa kuralları ile Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerektiği açıktır.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme'ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, SB.No: 9248/81, 26/3/1987)

 

Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kurallarda, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin açıkça gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara (keyfiliğe) izin verilmeyecek şekilde yeterli güvencelerin sağlanması gerekmektedir.

 

Bu duruma göre, Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda sözü edilen iptal kararı; gerekçesi dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek personel hakkında güvenlik soruşturmasının hiç bir şekilde yapılmayacağını değil; aksine, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına dair detayların kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur.

 

Bakılan uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen ve davalı idarece kullanılan davacıya ait kişisel veri niteliğindeki bilgilere, güvenlik soruşturması yapmakla görevli birimler tarafından ulaşılabileceğine ve bu kapsamdaki bilgileri alabileceğine dair yapılan kanuni düzenlemenin (4045 sayılı Kanunun 1 inci maddesine eklenen ikinci fıkrası) Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete'de yayımlandığı 28/04/2020 tarihinde yürürlüğe girdiği, kanun koyucu tarafından bu konuda henüz bir düzenlemenin de yapılmamış olduğu anlaşıldığından; Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ile Danıştay'ın yerleşmiş içtihatlarıyla istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan Kanun hükmüne göre elde edilen kişisel verilere dayanılarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk, İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi kararında da hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Öte yandan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı ilgililer hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılamayacağı yönünde olmayıp, aksine, kararda; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler hakkında, Anayasanın 129. maddesi uyarınca kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini teminen güvenlik soruşturması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu hususu açıkça belirtilmiştir.

 

Ancak, Anayasanın 138. maddesinin son fıkrası ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; davacı hakkında verilecek, maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan iptal kararının “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulanması amacıyla davalı idarece işlem tesis edileceği de açıktır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararı ve gerekçesi dikkate alınarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hususunda yeni yasal bir düzenleme yapılması halinde, davacı hakkında verilecek iptal kararının uygulanması aşamasında ya da göreve başlatıldıktan sonra, davalı idarece davacının durumunun yeniden değerlendirileceğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

 

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,

 

4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 23/02/2021 tarihinde, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

İçtihat  Danıştay

Danıştay Kararı - 12. D., E. 2020/1116 K. 2021/136 T. 26.1.2021

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2020/1116

Karar No : 2021/136

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Komutanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem : İzmir İli, Foça İlçesi, Yenifoça 7. Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığı'nda Jandarma uzman onbaşı adayı olarak görev yapan davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin 23/03/2017 tarihli işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; hakkında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda kendisiyle doğrudan ilgili olumsuz herhangi bir bilgiye rastlanmayan ve herhangi bir suçtan hüküm giydiği tespit edilmeyen davacının, devletin güvenliğini tehlikeye düşürebilecek ideolojik veya yasa dışı faaliyetlerde ya da kurumun güvenliğini ihlal edebilecek tutum ve davranışlar içerisinde bulunduğunun ortaya koyan hukuken kabul edilebilir somut bir tespite yer verilmediği gibi davacının hakkında üniversite öğrencisi olduğu dönemde "Mayıs 2012-Ocak 2013 döneminde Konya/Beyşehir'de FETÖ/PDY'ye ait özel bir öğrenci pansiyonunda ikamet ettiği." şeklinde tespit bulunduğu, kapatıldığı tarihe kadar yürürlükteki hukuk kuralları çerçevesinde ilgili Devlet Kurum ve Kuruluşlarının denetim ve gözetimi altında faaliyet gösterdiğinin kabulü gereken öğrenci yurdunda zorunlu nedenlerle kalıp kalmadığının, ailevi ve mali durumlarının değerlendirilmediği, Beyşehir ilçesi'nde Devlete ait öğrenci yurdu bulunup bulunmadığı, davacının terör örgütüyle irtibatlı veya iltisaklı olabileceğine veya ilişkisinin sürdüğüne dair başka hiçbir iddianın öne sürülmediği, bilgi ve belgenin ibraz edilmediği görülmüş olup sadece tek başına hukuki delil olarak kabul edilemeyecek olan istihbari bilgi notunda yer alan ifade esas alınarak tesis edilen ilişik kesme işleminde hukuka, hak ve adalet ilkelerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; davacı hakkında, "üniversite öğrencisi olduğu dönemde "Mayıs 2012-Ocak 2013 döneminde Konya/Beyşehir'de FETÖ/PDY'ye ait özel bir öğrenci pansiyonunda ikamet ettiği" şeklinde olumsuz not bildirilmesi üzerine güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak değerlendirilerek sözleşmesinin feshedildiği görüldüğü, güvenlik soruşturması olumsuz olarak değerlendirilerek, tesis edilen sözleşme feshi işleminin, cezai işlem olmadığı ve yargısal denetiminin de ceza hukuku ilkelerine göre yapılamayacağı, davadaki sözleşmenin feshi işleminin sadece ilgilinin bulunduğu veya bulunmak istediği kamu görevini üstlenmesinin, kamu güvenliği ve idarece yürütülen hizmetin gerekleri bakımından uygun görülmemesinden kaynaklandığı, yürütülen kamu görevinin hassasiyeti dikkate alındığında davalı idarenin, çalıştıracağı personeli seçme hususunda takdir yetkisinin bulunduğundan, davacı hakkında güvenlik soruşturması sırasında edinilen bilgilerin vasıf ve mahiyeti ile görevin önemi ve gerektirdiği nitelikler de dikkate alındığında, güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak değerlendirilerek davacının sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı idarenin istinaf talebinin kabulü ile İzmir 2. İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; söz konusu olayın öğrencilik döneminde ve 2013 yılından önce olduğu, bunun dışında FETÖ üyeliğini gösteren herhangi bir somut bilgi bulunmadığı, yurtta kaldığı dönemde FETÖ'nün terör örgütü olduğuna ilişkin bir karar bulunmadığından, dava konusu işlemin ve Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, idarenin güvenlik soruşturması/arşiv araştırmasında ilgili kurumlardan gelen bilgiler ışığında takdir hakkını en uygun adaydan yana kullanma hak ve yetkisine sahip olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

İzmir İli, Foça İlçesi, Yenifoça 7. Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığı'nda jandarma uzman onbaşı adayı olarak görev yapan davacının; hakkında yürütülen arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının sonucunda olumsuz olarak değerlendirilerek sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin 23/03/2017 tarihli işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 26/01/2021tarihinde, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

İçtihat Danıştay

Danıştay Kararı - 12. D., E. 2020/3388 K. 2020/4132 T. 9.12.2020

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONİKİNCİ DAİRE

 

Esas No : 2020/3388

 

Karar No : 2020/4132

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Komutanlığı/…

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: Kastamonu 5. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı'nda uzman erbaş adayı olarak görev yapan davacı tarafından, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshine ilişkin işlem ile sözleşmenin feshi sonucunda oluşan 3.414,35-TL kamu zararının ödenmesinin istenilmesine dair işlemin iptali istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … Cumhuriyet Başsavcılığı'nın … sayılı FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan İ.D.'nin ifadesinde; FETÖ/PDY ile irtibatlı olan … Basın Yayın Dağıtım Tur. Özel Eğitim Gıda A.Ş. isimli şirkette 2015 yılının kasım ayından itibaren yaklaşık 4-5 ay çalıştığını, bu şirketin pansiyon işlettiğini, davacının da bu pansiyonda kaldığını, davacıya ders çalıştırdıklarını beyan ettiği ve soruşturma kapsamında yapılan tespit ve teşhis çalışmasında davacıyı teşhis ettiği, uzman erbaşlığa kabul edilmenin koşullarından birisinin Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin "Personelde aranacak nitelikler" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde aranan güvenlik soruşturmasının uygun olması gerektiği, davacıyla ilgili elde edilen bilgilerin mahiyeti dikkate alındığında, davacı tarafından icra edilecek olan görevin Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde milli güvenliğin tesisi amacına yönelik askerlikle ilgili bir görev olduğu, yapılacak görevin hassasiyeti, vasfı ve niteliği de göz önünde bulundurulduğunda, anılan Yönetmeliğin 6/1-g maddesinde aranan "güvenlik soruşturması uygun olmak" koşulunu taşımayan davacının, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle uzman erbaşlık sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, sözleşme fesih işleminin hukuka uygun olduğu tespit edildiğinden, fesih sonucunda oluşan 3.414,35-TL kamu zararının ödenmesinin istenilmesine dair işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, sabıkasının bulunmadığı, devam eden ceza soruşturma ve kovuşturmasının bulunmadığı, bahsi geçen pansiyonda, yaşının küçük olduğu dönemde ve ilçede kalacak başka devlet yurdu ya da pansiyonu olmadığından kaldığını, istihbari nitelikte bilgi veya not ile işlem yapılmasının hukuka aykırı olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin 19/02/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ile 4045 sayılı Kanun'un 1.maddesinin 2.fıkrasının iptal edildiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

 

DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

 

Kastamonu 5. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı'nda uzman erbaş adayı olarak 23/06/2019 tarihinde göreve başlayan davacı hakkında yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshine ilişkin 30/08/2019 tarihli işlem ile sözleşmenin feshi sonucunda oluşan 3.414,35 TL kamu zararının ödenmesinin istenilmesine dair 30/08/2019 tarihli işlem tesis edilmiştir.

 

Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.


 

KARAR SONUCU:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

 

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Kullanılmayan ve sehven fazla ödenen … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,

 

4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) 09/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

 

 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

İçtihat Danıştay

Danıştay Kararı - 12. D., E. 2019/6477 K. 2020/3552 T. 5.11.2020

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONİKİNCİ DAİRE

 

Esas No : 2019/6477

 

Karar No : 2020/3552

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: … ili, … ilçesi … Komando Alayı … Komando Taburunda sözleşmeli subay olarak görev yapan davacının, K.K.K.lığının … tarihli, … ve …. sayılı sözleşmesinin yenilenmeyerek terhis edilmesine ilişkin işlemin iptali ile davacının statü dışında kalması nedeniyle 30/08/2018 tarihinden itibaren meydana geldiği ileri sürülen SGK ve OYAK kesintileri dahil maaş, kıdem tazminatlarının hak ediş tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının ülkemizin en hassas kurumlarından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmasının sakıncalı olup olmadığını belirleme yönünde davalı idarenin geniş bir takdir yetkisinin bulunduğu, bu anlamda davacının sözleşmeli subay olarak görev yapıp yapamayacağının belirlenmesi hususundaki takdir hakkının da yargı kararı ile kısıtlanamayacağı, güvenlik soruşturması olumsuz olan davacının, sözleşmesinin yenilenmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu Çanakkale İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hukuka aykırı kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

 

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

 

Davacının temel askerlik ve subaylık nosyonu kazandırma eğitimini başarı ile bitirerek 28/06/2004 tarihinde sözleşmeli subay olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde göreve başladığı, … ili, … ilçesi ... Komando Alayı … Komando Taburunda görev yapmakta iken hakkında düzenlenen güvenlik soruşturmasında ''kendisinin FETÖ/PDY çatı yapılanması içerisinde faaliyet gösteren R.H. isimli şahısla 12/03/2013 tarihinde mahiyeti belirlenemeyen iltisakının bulunduğu, eşinin geçmiş yıllarda FETÖ/PDY'ye müzahir birçok eğitim kurumunda (Sosyal Güvenlik Kaydı) SGK kaydının bulunduğu, geçmiş yıllarda FETÖ/PDY'ye müzahir … Üniversitesi ve … İşletmesinde SGK kaydının bulunduğu" yönünde yer alan tespitler üzerine 2018 yılı için oluşturulan Sözleşme Yenileme Değerlendirme Komisyonu tarafından, davacının 30 Ağustos 2017 tarihinde süresi dolacak sözleşmesinin yenilenmemesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

 

 

KARAR SONUCU:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

 

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) 05/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


 

 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Danıştay 12. Daire 2020/2630 E. 2020/4596 K.

Örgüt üyeliği suçlaması bakımından delil yetersizliğinden beraat eden ve 2014 yılına kadar ev / yurtlarda kalma iddiaları bulunan emniyet mensubunun bakan onayı ile ihraç edilmesi işlemi hukuka aykırı bulunmuştur.


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

SGK KAYDI+BAĞIŞ İRTİBAR VE İLTİSAK DEĞİLDİR. 

Danıştay 10. D., E. 2020/1713 K. 2021/1068 T. 11.3.2021
T.C. Danıştay Başkanlığı - 10. Daire
Esas No.: 2020/1713
Karar No.: 2021/1068
Karar tarihi: 11.03.2021

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/1713
Karar No : 2021/1068
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av…
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, özel güvenlik görevlisi olarak çalışmakta iken, kimlik kartının
yenilenmesi talebiyle yaptığı başvuru üzerine, hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz
olduğundan bahisle silahlı özel güvenlik çalışma izni ve kimlik kartının iptal edilmesine dair Kayseri Valiliği İl
Özel Güvenlik Komisyonu'nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
davacının, Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı bulunan şirket bünyesinde
yapmış olduğu çalışmaların süresi ve niteliği de dikkate alındığında, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine
Dair Kanun'un "Özel Güvenlik Görevlilerinde Aranacak Şartlar" başlıklı 10. maddesinde aranan şartlar ve
"Çalışma İzni" başlıklı 11. maddesinde yer alan düzenleme gereği, davacı hakkında yapılan güvenlik ve arşiv
araştırmasının olumlu olduğundan bahsedilemeyeceğinden, FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı ve iltisakı
sabit olan davacı hakkında özel güvenlik hizmetinin önem ve niteliği gereği, tesis edilen dava konusu işlemde
hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; davacının
21/11/2000-04/06/2009 tarihleri arasında kayyum atanan … Mobilya San. ve Tic. A.Ş. bünyesinde;
08/10/2010-15/04/2014 tarihleri arasında ise … Kargo Lojistik ve Dağıtım Hizmetleri A.Ş.'de çalıştığından
bahisle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de; … bünyesinde işçi olarak, … Kargo Lojistik Dağıtım Hizmetleri A.Ş.'de bilgisayar operatörü olarak çalıştığı, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakına ilişkin
hiç bir tespit ve somut bilgi ve belgenin davalı idarece dava dosyasına sunulmadığı, davacı hakkında olaya
ilişkin herhangi bir soruşturmanın veya kovuşturmanın bulunmadığı anlaşılmakta olup dava konusu işlemde
sebep unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı; ayrıca, davalı idare tarafından davacının … Derneğine
bağışta bulunduğu ileri sürülmüş ise de; Mahkemenin 11/10/2019 tarihli ara kararına verilen cevaptan
davacının bir defa 9,73 TL bağışta bulunduğu anlaşılmakta olup söz konusu tutarın davacının, FETÖ/PDY
terör örgütü ile iltisaklı olduğu anlamını taşımadığı gerekçesiyle davacının istinaf isteminin kabulüne ve
Mahkeme kararının kaldırılarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının kayyum atanan … Mobilya San. ve
Tic. A.Ş.'de ve … Kargoda çalıştığını gösterir SGK kaydının bulunduğunun tespit edildiği, bu hususun
davacının FETÖ/PDY ile iltisakı veya irtibatı bulunduğunun varlığı olarak değerlendirilerek davaya konu …
tarih ve … sayılı Kayseri Valiliği İl Özel Güvenlik Komisyonu işleminin tesis edildiği ve dava konusu işlemin
usul ve yasaya uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının
onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki
belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun
kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu … Bölge
İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara
tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen
dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davalı idareye iadesine,
11/03/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • 25 ayla ben de çok uzaklarda sayılmam dostlar. normal demek ki.
    • @F.Y. benimde yaklaşık bir yıldır olduğu gibi bekliyor. Görevdeyim heran bir terslik olacak duygusu beni psikiyatrilik etti. 
    • Merhaba, benim dosyam istinaf mahkemesinde nisan ayı itibariyle 27. aya giriyor. Bugün yarın cevap gelir diye bekliyorum. önceki yazışmalarda sanırım bir arkadaş 27.ayda cevap geldi diye yazmıştı. Umarım daha fazla uzamaz. Her gün buraya bakıp bir cevap gelen var mı diye bakıyorum. Hepimiz için adalet diliyorum. Saygılar..
    • Bende 14. idarede 2.5 yıldan fazla oldu. kriter sadece kurum kanaati.
    • @F.Y. idare mahkeme kararı göreve iadeyse, BİM hızlıca 2-3 ay içinde bu kararı tersine çevirebiliyorken, eğer önceki idare mahkemesi kararı olumsuzsa,  karar alması epeyce gecikebiliyor... OHAL Komisyonundan beri amaç belli, hukuki süreci olabildiğince uzatmak... daha önce istenmiş ve dosyada olan bilgileri tekrar tekrar yeniden istiyorlar... Düşüncem süreci bekleyenlerin, hiç dönmeyecekmiş gibi hayatlarını dizayn etmeleri, (çünkü beklemek, belirsizlik herşeyden daha çok yoruyor ve giden ömrümüzden gidiyor) ve eğer ola ki, bir gün iade olunursa, her zaman yeni bir başlangıç yapılabilir ve yeni duruma hızlıca uyum sağlanır... böylece bu bekleme süreci de boşa harcanmamış olur...
×
×
  • Yeni Oluştur...