İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

Konuk metin

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (hagb) Nedir?

Önerilen Yorum

Konuk metin

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Nedir

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur (CMK md.231). Erteleme, takdiri indirim gibi bireyselleştirme kurumlarında mahkeme kararı birtakım hukuki sonuçlar doğrururken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda ortada sonuç doğuracak bir mahkeme hükmü yoktur. Mahkeme, hukuk sisteminde sonuç doğuracak şekilde kararını henüz açıklamamış, açıklamayı geri bırakmıştır. HAGB kararı, kişinin medeni, siyasi veya özel yaşamına hiçbir kısıtlama getirmeden adeta sanığa ikinci bir şans tanır. HAGB kararı, suç işleyen kişinin hayatına ceza hukuku müdahalesini adeta askıya almaktadır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Şartları

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için birtakım şartların bir arada bulunması gerekir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun HAGB kararı için aradığı tüm şartlar vücut bulmadan, hakim, HAGB kararı verme yetkisine sahip değildir. Bu şartlar şunlardır:

HAGB Kararı için Suça Dair Şartlar Nelerdir?

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilemeyecek Suçlar

Bazı suçlar açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine dair özel kanunlarda düzenlemeler vardır. Aşağıdaki hallerde sanık hakkında HAGB kararı verilemez:

477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu md. 63/2 gereği, bu kanun kapsamındaki disiplin suçlarının ceza miktarı ne olursa olsun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, disiplin suçu 26.02.2008 tarihinden önce işlenmişse hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanabilir.

Karşılıksız çek keşide etme suçu (5491 sayılı Çek Kanunu md.5/10),

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu,

Disiplin veya tazyik hapsi gerektiren fiiller (Örneğin, taahhüdü ihlal veya nafaka borcunun ödenmemesi suçu nedeniyle hükmedilen tazyik hapsi; duruşma disiplinine aykırılık nedeniyle hakim tarafından hükmedilen disiplin hapsi).

Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar (CMK md.231/14).

Özellikle belirtelim ki, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar bakımından 6352 sayılı Kanun m.105/2-b maddesi ile yapılan değişiklikle birlikte HAGB hükümleri uygulanabilmektedir. Örneğin, propaganda, örgüte yardım etme suçu vs. gibi suçları işleyenler diğer şartlar varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan faydalanabilirler.

Hapis Cezasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

HAGB kararı verilebilmesi için mahkemenin yaptığı yargılama neticesinde hükmettiği ceza hapis cezası ise, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalıdır. 18 yaşından küçük çocuklar açısından da aynı ceza miktarı geçerlidir. Suçun niteliğinin (yukarıda açıkladığımız istisnalar hariç), taksirle veya kasten işlenmesinin hiçbir önemi yoktur, önemli olan cezanın miktarıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu, 2 yıl veya daha az ceza miktarını mutlak nitelikte bir ölçü olarak kabul etmiştir. Bu yüzden, örneğin, kasten adam yaralama, taksirle adam yaralama, hırsızlık suçu, dolandırıcılık suçu, hakaret suçu, mala zarar verme suçu, tehdit suçu, şantaj suçu, uyuşturucu madde kullanma gibi suçlar nedeniyle hükmedilen hapis cezaları süre koşulunu sağladığı takdirde sanık hakkında HAGB kararı verilebilir.

Adli Para Cezasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli Para Cezası, doğrudan verilebileceği gibi hapis cezasından da çevrilebilen bir ceza yaptırımıdır. Mahkeme yargılama neticesinde sanık hakkında doğrudan sadece adli para cezasına veya hapis cezası ile birlikte doğrudan adli para cezasına hükmetmiş ise, bu para cezası hakkında da HAGB kararı verilebilir. Burda dikkat edilmesi gereken husus, adli para cezasının doğrudan verilen bir adli para cezası olmasıdır. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir. Bir örnek vermek gerekirse, hakaret suçunda mahkeme sanığa 3 ay ile 2 yıl arası hapis cezası veya adli para cezası verebilir. Mahkeme hapis cezası vermek yerine doğrudan adli para cezası verirse hükmedilen adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Fakat, mahkeme adli para cezası vermek yerine önce 4 ay hapis cezası verip daha sonra verdiği hapis cezasını adli para cezasına çevirirse, artık bu adli para cezası açısından HAGB kararı verilemez.

HAGB Kararı için Sanığa Dair Şartlar Nelerdir?

Hakkında HAGB Kararı Verilecek Sanığın Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Mahkum Olmaması

Sanığın daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyeti varsa hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez. Önceki mahkumiyetinin hapis cezası veya adli para cezası olmasının veya cezanın miktarının hiçbir önemi yoktur. Sanığın önceki mahkumiyetine esas suç kasten işlenmişse hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.

Taksirle işlenen suçlar bakımından sanık hakkında önceden kesinleşmiş mahkumiyet kararı olsa bile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Örnek vermek gerekirse, trafik kazası, iş kazası veya başka bir taksirli fiil ile ölüm veya yaralama suçlarından mahkum olmuş bir kişi hakkında sonraki kasıtlı suçu nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Sanık kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı halde adli sicil kaydında denetimli serbestlik tedbiri varsa, HAGB kurumundan faydalanabilir. Örneğin, sanığın adli sicil kaydında uyuşturucu madde kullanma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri yer alsa bile, bu tedbir hukuki niteliği itibarıyle ceza olmadığı için sanık hakkında HAGB kararı verilebilir.

Sanığın kasıtlı bir suçtan dolayı sabıkası olsa bile, 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının Geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan adli sicil kayıtları hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirken dikkate alınmaz.

Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olsa dahi, mahkumiyetin üzerinden tekerrür hükümlerinin uygulanması için gerekli olan süre geçmiş ise, daha önce işlenmiş olan bu suç da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel değildir.

Hak yoksunluklarını kural olarak 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinde cezanın infazı ile sınırlandıran, doğmuş hak mahrumiyetlerini ortadan kaldırmak için Adli Sicil Yasasına eklediği 13/a maddesi ile yasak hakların geri verilmesi müessesini kabul eden ve 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesinde tekerrür hükümlerinin uygulanması açısından infazdan itibaren beş ve üç yıllık süreler öngören yasa koyucunun, bir kez mahkûm olan bir kişinin ömür boyu bu mahkûmiyetinin olumsuz sonuçlarından etkilenmesi gerektiğini kabul ettiği düşünülemez. Bu nedenlerle, yeni yasa dönemindeki mahkûmiyetler açısından da, belirli sürelerin geçmesi ile bu mahkûmiyetlerin 231. maddenin uygulanmasına yasal engel oluşturmayacağını kabulde zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden, 5237 sayılı TCY’nın tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde önceki mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşularının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının kabulü adalet ve hakkaniyete uygun olacaktır (YCGK-K.2009/13).

Suç Nedeniyle Mağdurun Uğradığı Zararın Giderilmesi

İşlenen suç nedeniyle mağdur veya kamu bir zarara uğramışsa, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için uğranılan bu zararın giderilmesi gerekir. Suç nedeniyle oluşan zarardan kasıt, doğrudan suçun neden olduğu maddi zararlardır. Manevi zararlar uğranılan zarar kapsamında değildir. Zararın giderilmesi, zararın konusu olan şey aynen verilebiliyorsa aynen iade yoluyla, aynen iade edilemeyecek bir şey ise tazmin suretiyle giderilmesi yoluyla mümkün olur. Örnek vermek gerekirse, cep telefonu çalınan kişiye cep telefonunun aynen iade edilmesi veya bedelinin ödenmesi zararın giderilmesi olarak kabul edilir. Suç nedeniyle oluşan dolaylı zararlar, CMK md. 231’deki “uğranılan zarar” kapsamına dahil değildir. Örneğin, işlenen suç nedeniyle mağdurun çalışamaması, iş güç kaybı “uğranılan zarar” kavramına dahil olmayan dolaylı zararlar olarak kabul edilmektedir.

Zararın Tespiti ve Bilirkişi İncelemesi: Ceza hakimi, zararı basit bir şekilde araştırmalı ve yaklaşık bir miktar belirlemelidir. Zarar miktarı açık değilse zararın belirlenmesinin tarafların subjektif adaletine terkedilmemesi gerekir. Ceza mahkemesi, suç nedeniyle oluşan zararı yaklaşık olarak tespit ederek ceza uyuşmazlığını çözmelidir. Bazen zararın yaklaşık olarak tespit edilmesi dahi hakimin bilgisini aşan bir teknik bilgi gerektirebilir. Bu durumda da mahkeme, zararın yaklaşık olarak tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırarak zararı tespit etmelidir.

Mağdurun Uğradığı Zararın Kısmen Giderilmesi: Mağdurun uğradığı zarar tamamen değil, kısmen giderildiği takdirde HAGB kararı verilebilmesi için mağdurun HAGB kararı verilmesine rıza göstermesi gerekir. Mağdur veya müştekinin, zarar kısmen karşılandığında onayı yoksa sanık hakkında HAGB hükümleri uygulanamaz. Mağdur veya müştekinin zararın kısmen ödenmesini kabul etmesi, HAGB kararı verilmesine rıza gösterdikleri anlamına gelmez. Zararın kısmen tazmini halinde HAGB hükümlerinin uygulanması için mağdur veya müştekinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine ayrıca ve açıkça rıza göstermesi gerekir.

Ceza hakiminin yaptığı bu tespit kesin nitelikte bir tespit olmayıp ayrıca hukuk mahkemesinde tazminat davası açmaya engel değildir.

Kamunun veya mağdurun uğradığı zararın denetim süresi içinde taksitlerle ödenmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Bazı suçların özelliği gereği, kamunun veya kişilerin suç nedeniyle uğradığı bir zarar olmayabilir. Bu durumda uğranılan zararın giderilmesi koşulu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi için şart olmaktan çıkar.

“Uğranılan Zarar” kavramının iyi anlaşılabilmesi için örnekler;

Mühür Bozma (Fekki) Suçu: Dükkanı mühürlendiği halde mührü söken kişi, mühür fekki suçunu işlediği halde bu suçta hiç kimsenin suçtan dolayı maddi zararı oluşmaz (Y10CD-K.2014/919).

İmar Kirliliği Suçu: İmar kirliliğine neden olma suçunda ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek 184/5. maddesindeki özel düzenlemeden yararlanma imkanı bulunan fail hakkında 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir (YCGK-K.2015/167).

Hakaret suçu: Hakaret suçunda müşteki belgeye dayalı bir zararı olduğunu ispatlayamazsa, manevi zarar “uğranılan zarar” olarak kabul edilemez. Bu nedenle giderilecek zarar olmadığından HAGB kararı verilmelidir. (Y2CD-K.2012/42821).

Mahkemece Sanığın Tekrar Suç İşlemeyeceği Kanaatine Varılması

Mahkeme, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışlarını, kişilik özelliklerini göz önüne alarak yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varırsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verir. Hemen belirtelim ki, yargıç, sanığın davranışlarını ve kişiliğini sübjektif kriterlere göre değerlendiremez. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sanığın duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir davranışı ve bilinen olumsuz bir kişilik özelliği yoksa, yargıç HAGB kararı vermelidir.

Sanığın Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Onay Vermesi

Sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul etmediğini beyan ederse yargıç, HAGB kararı veremez. Çoğu sanığın “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeli miyim” şeklindeki sorusu ile karşılaşılır. HAGB kararı verilmesini kabul edip etmemeyi somut olaya göre değerlendirmek gerekirse de, davaların büyük bir çoğunluğunda HAGB kararı verilmesini kabul etmek sanığın lehinedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Denetim Süresi İçinde Yeniden Suç İşlenmesi

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde sanık 5 yıl süreyle denetime tabi tutulur. 18 yaşından küçük çocuklar için denetim süresi 3 yıldır. Sanığın bu denetim süresi içinde kasten bir suç işleyip işlememesine göre iki sonuç ortaya çıkar:

Sanık denetim süresi içinde kasten bir suç işlemez ve yargıcın belirlediği diğer yükümlülüklere uygun hareket ederse açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir. Dava düştükten sonra yargılanan kişi davadan önceki hukuki durumuna geri döner.

Sanık, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işler veya hakimin belirlediği yükümlülüklere aykırı hareket ederse açıklanması geri bırakılan hüküm mahkeme tarafından açıklanır.

Denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı suç işleyen sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hüküm aynen açıklanır. Suç işleyen sanık hakkında daha önce verilen ceza seçenek yaptırımlara çevrilemez, ertelenemez.

Denetim süresi içinde suç işlemediği halde hakimin belirlediği denetimli serbestlik yükümlülüklerini yerine getirmeyen sanık hakkındaki hükmün de açıklanmasına karar verilir. Ancak, bu durumda hükmü açıklayan mahkeme sanığın cezasının yarısına kadar olan bir kısmının infaz edilmemesine karar verebilir. Mahkeme, koşulları varsa suç işlemeyen ancak yükümlülüklere aykırı davranan sanık aleyhine hükmedilen hapis cezasını erteleyebilir veya adli para cezası gibi seçenek bir yaptırıma çevirerek yeni bir mahkumiyet hükmü de kurabilir.

Denetim süresi içinde yeniden suç işlenmesi halinde, işlendiği iddia edilen ikinci suçun mahkumiyetle kesinleşmesinden sonra işlenen ilk suç nedeniyle verilen HAGB kararı açıklanabilir. Nitekim, Yargıtay işlendiği iddia edilen ikinci suç kesinleşmediği halde, birinci suç nedeniyle verilen HAGB kararının açıklanmasını hukuka aykırı bulmuştur (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - 2008/25 karar, Yargıtay 15. Ceza Dairesi- 2012/45113 karar).

Önemle belirtmek gerekir ki; 28.06.2014 tarihine kadar işlenen suçlarda birden fazla kere hükmün açıklanmasının geri bırakılması verilebilir. Bu tarihten sonra işlenen suçlarda birden fazla kere HAGB kararı verilmesi kanuni düzenleme nedeniyle mümkün değildir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Nasıl İtiraz Edilir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı, kararın duruşmada öğrenilmesinden veya tebliğ edilmesinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. Hagb kararına karşı istinaf veya temyiz başvurusu yapılamaz.

Kararı veren mahkeme hangisi ise o mahkemeye dilekçe verilerek HAGB kararına itiraz edilebilir. Kararı veren mahkeme itirazı önce kendisi değerlendirir ve itiraz üzerine yapacağı inceleme ile kendi verdiği kararı düzeltebilir. Hagb kararı veren mahkeme, kararına yapılan itirazı yerinde görmezse itiraz dilekçesini itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderir.

HAGB kararına itirazı incelemeye yetkili mahkemeler şu şekilde belirlenir (CMK md. 268):

1- Asliye Ceza Mahkemesi’nin Hükmettiği HAGB Kararına Yapılan İtirazı İncelemeye Yetkili Mahkeme: HAGB kararı, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilmişse, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itirazı incelemeye yetkili mahkeme, o adliyedeki Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Aynı adliyede Ağır Ceza Mahkemesi yoksa, Asliye Ceza Mahkemesi’nin yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilebilir.

Hemen belirtmek gerkir ki, Çocuk Mahkemeleri ve Fikri Sınai Ceza Mahkemeleri, Asliye Ceza Mahkemesi derecesinde kabul edilir.

Asliye Ceza Mahkemesi’nin HAGB Kararına İtirazı İncelemeye Yetkili Mahkemeler İçin Örnekler: Örnek-1: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına yapılan itiraz, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılmalıdır. Örnek 2: Büyükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına itirazı incelemeye yetkili mahkeme, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Çünkü, Büyükçekmece Adliyesi’nde Ağır Ceza Mahkemesi yoktur, bu nedenle Büyükçekmece Adliyesi’nin yargı çevresinde bulunduğu Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi, HAGB kararına yapılan itirazı incelemeye yetkilidir.

2- Ağır Ceza Mahkemesi’nin Hükmettiği HAGB Kararına İtiraz: Herhangi bir Ağır Ceza Mahkemesi’nin hükmettiği HAGB kararına itirazı incelemeye yetkili mahkeme, HAGB kararını veren mahkemeyi sıra numarası olarak izleyen Ağır Ceza Mahkemesi’dir.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin HAGB Kararına İtirazı İncelemeye Yetkili Mahkemeler İçin Örnekler: Örnek-1: Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına karşı yapılan itiraz, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenir. HAGB kararı veren Ağır Ceza Mahkemesi o adliyedeki tek Ağır Ceza Mahkemesi ise, HAGB karına itirazı incelemeye yetkili mahkeme o adliyeye en yakın Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Örnek-2: Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına karşı itirazı incelemeye yetkili mahkeme Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Silivri Adliyesinde tek Ağır Ceza Mahkemesi mevcut olduğundan en yakın Ağır Ceza Mahkemesi Bakırköy Adliyesi’ndedir.

Yargıtay kararlarına göre HAGB itiraz dilekçesi incelemek üzere kendisine gönderilen mahkeme, itiraz edilen kararı hem usul hem esas açısından denetimden geçirecektir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz, henüz etkin bir kanun yoluna dönüşmüş değildir. Yapılan itirazlar hakkında dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmektedir.

HAGB kararına karşı temyiz yolu kapalı olup bu kararlara ancak itiraz edilebilir. Fakat, sanığın temyiz dilekçesi itiraz dilekçesi olarak kabul edilmeli ve itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderilmelidir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi - 2014/16494 karar).

HAGB Kararına İtiraz Halinde Aleyhe Bozma/Değiştirme Yasağı

Aleyhe bozma/değiştirme yasağı, yalnızca sanık lehine temyiz veya istinaf başvurusu yapıldığında, hükmün sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde değiştirilememesidir. Örneğin, şantaj suçunedeniyle sanık 1 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş ve yalnızca sanık lehine istinaf başvurusu yapılmışsa; istinaf mahkemesi, sanığa az ceza verildiği kanaatinde olsa bile aleyhe bozma/değiştirme yasağı nedeniyle hükmü bozamayacaktır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz halinde, aleyhe bozma/değiştirme yasağı ilkesi uygulanmaz. Yani, hagb kararına itiraz sanık lehine yapılmış olsa dahi, itiraz mercii hükmü sanık aleyhine de bozabilir (Yargıtay 1.CD - 2012/5844 karar).

Yargıtay, aleyhe bozma yasağı ilkesinin sadece temyiz (CMK md.307/4) ve istinaf (CMK md.283) kanun yolları için açıkça düzenlendiğini, hagb kararına itiraz halinde ilkenin uygulanabileceğine dair açık bir yasal hüküm olmadığından ilkenin itiraz kanun yolunda uygulanamayacağını belirtmektedir.

HAGB Kararı Aleyhine Kanun Yararına Bozma Başvurusu

Kanun yararına bozma, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen mahkeme kararları aleyhine gidilebilen bir kanun yoludur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, itiraz edilmeyerek veya itiraz edildiğinde itirazı incelemeye yetkili merciinin red kararı ile kesinleşir. Kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı “kanun yararına bozma” yoluna başvurulabilir. Ancak, hagb kararı aleyhine yasa yararına bozma kanun yoluna gidildiğinde, kanun yararına bozma konusu edilen kararın içeriği (esası) denetlenemez. Kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay tarafından yapılacak inceleme, Hagb kararının biçimsel şartlarının oluşup oluşmadığının denetlenmesinden ibaret olacaktır. Yargıtay, kanun yararına bozma başvurusu üzerine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında aşağıdaki noktaların kararda hukuka uygun tatbik edilip edilmediğini denetleyecektir:

Hükmedilen ceza miktarının hagb uygulaması için uygun olup olmadığı,

Sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin olup olmadığı,

Zararın giderilip giderilmediği,

Suçun hagb uygulanamayacak istisnai bir suç olup olmadığı,

Denetim süresinin doğru tayin edilip edilmediği

Hakimin kararda hagb koşullarını değerlendirip değerlendirmediği.

Yargıtay kanun yararına bozma başvurusu üzerine yukarıdaki noktalarda hukuka aykırılık tespit ederse, hukuka aykırılık yeni bir yargılamayı gerektirdiği takdirde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verir. Yargılama yapılmasını gerektirmeyen hallerde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca doğrudan karar verilerek giderilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Tutuklama Nedeniyle Tazminat

Kural olarak, haksız bir şekilde uygulanan arama, elkoyma, yakalama, gözaltı ve tutuklama gibi koruma tedbirlerinin mağduru, devletten maddi ve manevi tazminat talep edebilir (CMK md.141). Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde; 5 yıllık deneme süresini iyi halli geçirip hakkındaki davanın düşmesine karar verilen sanıklar, haksız tutuklama vb. gibi kişi özgürlüğünü sınırlayan koruma tedbirleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebilirler. Ancak, bu kişilerin tazminat talep edebilecekleri süre; HAGB kararı ile hükmedilen hapis veya adli para cezası infaz edilmiş olsaydı, infaz kanunu gereği cezaevinde geçirilecek süreyi aşan kısma denk gelen tutukluluk süresidir (Yargıtay 12. CD - Karar: 2016/5571, Karar: 2014/16397).

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde, ancak deneme süresi sonunda davanın düşmesine karar verilmesi durumunda fazladan tutuklu kalınan süreler için tazminat talebinin değerlendirilebilir (Yargıtay 12. CD - Karar: 2016/5571).

Örneğin, 1 yıl 8 ay hapis cezası verilen davada 6 ay tutuklu kalan sanık hakkında hagb kararı verilmiş olsun. Bu sanık, 5 yıllık deneme süresini iyi halli geçirip davanın düşmesine karar verilse bile, hakkında hükmedilen ceza infaz edilmiş olsaydı tutuklu kaldığı süreden daha fazla cezaevinde kalacağından tutukluluk nedeniyle tazminat isteyemez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Memurluğa Etkisi Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yargılanan kişiye verilen ikinci bir şanstır. HAGB kararı, kişinin mevcut hukuki statüsünde olumsuz bir değişiklik olmaması için düzenlenmiş bir kurumdur. Hakkında HAGB kararı verilen kişinin devlet memurluğu, milletvekilliği, avukatlık veya başkaca bir kamu hizmeti ifa etmesinin önünde hiçbir yasal engel yoktur. Hakkında HAGB kararı verilen kişinin mahkumiyete esas cezası ne olursa olsun memuriyetten veya başkaca bir kamu görevinden atılması mümkün değildir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması mı Cezanın Ertelenmesi Kararı mı Sanık Lehinedir?

Hapis Cezasının Ertelenmesi kararında mahkemenin verdiği karar, hukuk sisteminde derhal sonuç doğurmaya başlar. Ceza erteleme kararı bir cezanın infazı şeklidir. Halbuki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında ortada hukuki sonuç meydana getirecek bir mahkeme kararı mevcut değildir. Bu nedenle hapis cezasının ertelenmesi halinde sanığın cezası infaz edildiğinden infaz aşamasında birtakım kısıtlamalarla karşılaşacaktır, hatta bazı haklarını kullanmayacaktır. Örneğin, yargılama neticesinde hükmedilen 2 yıl hapis cezası ertelenen sanık deneme süresi içinde milletvekili veya devlet memuru olamaz. Ama HAGB kararı verilmişse milletvekilliği veya devlet memurluğu önünde hiçbir engel yoktur.

Her iki kavramı karşılaştırmak için bir Ceza avukatı ile görüşünüz veya hapis cezasının ertelenmesi hakkında yazdığımız yazıyı inceleyiniz.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Adli Sicil Kaydına İşler mi? (Sabıka Kaydına İşlenir mi?)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, Adli Sicil Kaydı (Sabıka Kaydı) kayıtlarında görünmez. HAGB kararları, adli sicil kaydında bu hükümlere özgü bir sisteme kaydedilir. Bu nedenle e-devlet üzerinden alınan sabıka kaydında veya adliyeden alınan adli sicil kaydında HAGB kararı gözükmez. Bu kayıtlar, hakim veya savcı tarafından bir soruşturma veya kovuşturma ile bağlantılı olarak CMK 231. maddede belirtilen yukarıda açıkladığımız hususların tespiti amacıyla kullanılabilir.


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

@MSA çok güzel detaylı bir açıklama yapmışsınız teşekkür ederim. şu anki ihraçlar için açılan idari davalarda hagb almış ve memuriyete iade kararı çıkmış kişi var mı? ya da teknik olarak bu mümkün mü?


675 KHK/RED/BYLOCK/BANKA/TANIK/ANKARA 22. İDARE

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Mümkün.


• 679 KHK EGM • İade 20.11.2019 • Tebliğ 29.11.2019 • Atama 05.08.2020 • Göreve Başlama 14.09.2020 • Emeklilik LOADING...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

HAGB hakkında, https://dergipark.org.tr/download/article-file/155553 adresindeki yayının tamamını okumanızı tavsiye ederim. Özellikle sayfa 141 den sonra HAGB üzerine durulmuş. Basit anlatımlı çok güzel bilgiler var. Mesela HAGB kararının temyiz edilemeyeceği, HAGB kararı verilen kişi beraat isterse ne yapabilir gibi.

Hele ki HAGB kararı verilebilmesi için sanığın rızasının gerektiği hususu (sayfa 151)


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



  • İletiler

    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
  • Şimdi Popüler

×
×
  • Yeni Oluştur...