İçeriği gör

Vardırbirhayr

Yeni Üye
  • İçerik

    336
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • İçerik Ödülü

    24

İletiler bölümüne Vardırbirhayr kullanıcısının eklediği dosyalar


  1. Aklima, 4 saat önce yazdı:

    Davayı açarken talepleriniz içerisinde kamu görevinden ayrı bırakıldığınız döneme dair mali haklarınızı size ödenmesini istemişsiniz sadece kamu görevinden ayrı bırakıldığını döneme dair her ay için maaşınız almanız gereken dönemdeki meblap olarak ödenecek. Bu durumda ödemeler size yapıldıktan sonra ödeme tarihinden itibaren 30 gün içerisinde idareye başvurup yasal faizini isteyebilirsiniz ya da idare mahkemesine yeniden dava açarak yasal faiz talebinde bulunabilirsiniz bu durumda mahkemeler yasal faize hükmediyor. Dava dilekçesinde faiz istemediyseniz usul olarak ödeme size yapıldıktan sonra 30 gün içerisinde idareden yasal faiz talebinde bulunmanız bunun reddedilmesi üzerine dava açmanız gerekiyor

    Dava dilekçesinde kamu görevinden ayrı bırakıldığınız döneme dair mali haklarınızın faiziyle birlikte ödenmesini istediyseniz dava açılış tarihinden itibaren başlayacak şekilde yasal faiz ile birlikte ödenecek.

    Dava dilekçesinde kamu görevinden ayrı bırakıldığınız döneme dair mali haklarınızın her ay için ayrı ayrı tahakkuk ettiği tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte ödenmesini istediyseniz her ay için almanız gereken maaşınız o aydan itibaren ödemenin yapılacağı tarihe kadar ayrı ayrı faizi hesaplanarak ödenecek.

    Kamu görevinden ayrı bırakıldınız döneme dair mali haklarınızın nasıl ödeneceği tamamen dava dilekçenizdeki taleplerinizle bağlıdır ve talebiniz doğrultusunda mahkeme karar verir siz yasal faiz istemediyseniz mahkeme yasal faize hükmetmez birkaç tane kazara nasıl faiz istememiş olmasına rağmen yasal faizde hükmeden mahkeme kararı gördüm.

    Polis arkadaşlar için de güzel bir haberi paylaşmak isterim. Araştırma merkezine memur olarak atanan polis arkadaşlardan Bu duruma itiraz edip polis olarak atanmak üzere davayı kazananlar uzun zamandır bekletilmekteydiler ancak son 1 aydır giderek hızlanan bir şekilde araştırma merkezine memur olarak atanan polis arkadaşlardan da davasını kazananların atamaları polis olarak yapılmaya başladı.

    @Aklimakomutanım, içişleri Bakanlığı 375 KHK ihraç iptal alanları başlatmıyor (Bakan süleyman soylunun talimatı idi) hala mahkeme kararlarının uygulanmasını bekliyoruz. 


  2. @Aklima

     

    Fatma Karaca, B. No: 2020/1042, 10/5/2023, kararında;
    41.Diğer bir ifadeyle FETÖ/PDY ile irtibatlı ya da iltisaklı olmadığına ilişkin başvurucunun iddiaları yeterli bir şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenle, yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
    42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
     

    • Beğeni 1

  3. bilyusran, 11 saat önce yazdı:

    Arkadaşlar merhabalar..

    Kurum kanaati ve eş durumundan dolayı idareden ret geldi, şimdi istinaf için taslaklardan kişiselleştirerek dilekçe hazırlamaktayım. Eşim ve ben ile alakalı soruşturma kovuşturma sanık tanık vs. hiçbir şey yok. Emniyette ifademiz bile yok. çünkü bu yapıyla alakamız yok ama gelde anlat, kime ne anlatacağız. Eşim idari teftişle ihraç oldu. Eşimin dosya  Danıştayda bekliyor, ben ise istinafa yeni başlıyorum. Kurum kanaati olarak ise, kurumda  fetöden işlem görmüş olan üst düzey yöneticilerinin aktif olduğu dönemde işe başlamam ve  imzacı olmaları. Saçma sapan işler ve gerekçeler  yani. Kısacası kanaat ve eş durumundan  emsal karar desteğine ihtiyacım var.

    Yukardaki iki kriterle alakalı emsal karar var mı acaba? bilgisi olan varsa yardımcı olursa sevinirim.

    @bilyusranEş ve kardeşi nedeni ile ihraç

    - Danıştay 5.Daire. 17.03.2022 tarihli ve 2017/13060 E., 2022/1159 K. Sayılı kararında; “davacının sosyal çevresinin en yakını kabul edilebilecek eşi ...’nin Osmaniye Cumhuriyet Savcısı iken FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibat ve iltisakı nedeniyle meslekten çıkarılmış olması ve bu kişi hakkında Dairenizin ... Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan belgeler gibi bilgi ve deliller incelendiğinde davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı olduğu görülecektir.” Denilmek suretiyle belirtilen hususların davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir delil niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür. Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla davalı idarece davacının eşinin dosyasında sunulan belgelerde davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile bağını ortaya koyacak herhangi bir tespite yer verilmediği görülmüştür. Netice itibarıyla, davacının eşinin dosyasına sunulmuş belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

    - Danıştay 5. Daire. 17.03.2022 tarihli ve 2017/3827 E., 2022/1158 K. Sayılı kararında; “davacının sosyal çevresinin en yakını kabul edilebilecek eşi F.B.’nin ... Cumhuriyet Savcısı iken iken FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibat ve iltisakı nedeniyle meslekten çıkarılmış olması ve bu kişi hakkında Dairenizin 2017/4... Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan belgeler gibi bilgi ve deliller incelendiğinde davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı olduğu görülecektir.” Denilmek suretiyle belirtilen hususların davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir delil niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür. Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla davalı idarece davacının eşinin dosyasında sunulan belgelerde davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile bağını ortaya koyacak herhangi bir tespite yer verilmediği görülmüştür. Netice itibarıyla, davacının eşinin dosyasına sunulmuş belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

    - Danıştay 5. Daire. 29.03.2022 tarihli ve 2017/3388 E., 2022/1636 K. Sayılı kararında; “hakim olan eşinin mesleğinden çıkarılmasının kendi meslekten çıkarılmasına, şahsının meslekten çıkarılmasının da eşinin meslekten çıkarılmasına delil olarak gösterilmeye çalışıldığı, eşi hakkında da … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı kararıyla beraatine karar verildiği ileri sürülmektedir. Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla davalı idare tarafından davacının eşinin dosyalarında sunulan belgelerde davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile bağını ortaya koyacak herhangi bir tespite de yer verilmediği görülmüştür. Netice itibarıyla, davacının eşinin dosyalarına sunulmuş belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır. “

    - Danıştay 5. Daire. 05.04.2022 tarihli ve 2017/540 E., 2022/1741 K. Sayılı kararında; “kardeşinin ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile “silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, söz konusu kararın … Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararı ile bozulması üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, kardeşinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile uzaktan yakından alakasının bulunmadığı, kendisinin kardeşi üzerinden anılan terör örgütü ile irtibatlandırılmaya çalışılmasının “suç ve cezaların şahsiliği” ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Netice itibarıyla, davacının kardeşine yönelik olan söz konusu iddianın, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatını ve/veya iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.”

    - Danıştay 5. Daire, 14.12.2021 tarihli ve 2017/2480E., 2021/4552K. Sayılı kararında; “davacının eşi M.K.’nın meslekte kalmasının uygun olmadığı ve meslekten çıkarılmış olması ile buna dayanak gösterilen hususların, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.”

    - Danıştay 5. Daire, 22.12.2021 tarihli ve 2017/2403 E., 2021/4692 K. Sayılı kararında; “davalı idarece davacının eşi ve kardeşi hakkındaki tespitlerde, davacının bizzat kendisini FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilendirecek herhangi bir hususa yer verilmediği görüldüğünden, söz konusu tespitler davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan deliller olarak değerlendirilmemiştir.”

    - Danıştay 5. Daire, 02.02.2022 tarihli ve 2016/58998 E., 2022/120 K. Sayılı kararında; “davacının eşinin dosyalarına sunulmuş belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

    - Danıştay 5. Daire, 03.02.2022 tarihli 2018/3510 E., 2022/166 K. Sayılı kararında; “eşi S.Ö.'ın Yargıtay tetkik hakimi iken örgütle irtibat ve iltisakı nedeniyle meslekten çıkarılmasına karar verilmiş olması (adı geçen hakkında Dairenizin 2017/4028 esas sırasına kayden açılan dava dosyasında mevcut deliller)..." denilmek suretiyle davacının eşi S.Ö.'ın dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir delil niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür.

    Bununla birlikte davalı idarece, davacının eşinin dosyalarında sunulan belgeler ile davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilendirecek herhangi bir tespite yer verilmediği görülmüştür.

    Netice itibarıyla, davacının eşinin dosyalarına sunulmuş belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır”

    - Danıştay 5. Daire, 03.02.2022 tarihli ve 2016/42536 E., 2022/163 K. Sayılı kararında; “eşinin (D.Ö.) yargı mensubu olarak görev yapmakta iken Fetö/Pdy örgütü ile irtibat ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilmiş olması, bu kişi ile ilgili bilgi ve belgeler...bulunduğu hususları görülmekle, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisaklı ve/veya irtibatlı olduğuna dair bilgi ve belgeler bulunduğu anlaşılmaktadır.

    “ denilmek suretiyle belirtilen hususların davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir delil niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür.

    Davacı tarafından ise, davalı idare tarafından dosyaya sunulan CD içeriğinde iki adet şikayet dilekçesi bulunduğu, bu şikayetlerden Ş.D. isimli vatandaşa ait şikayet dilekçesinde şahsı ile ilgili tek satır bir ifade bulunmadığı, diğer şikayetçi H.S.D.’nin dilekçesinin 4. Sayfasında şahsının zabıt katibi olarak görev yapan şikayetçiyi çok çalıştırdığı iddiasının bulunduğu, bu şikayetin mahiyetinin de dava konusu meslekten çıkarma kararı ile ilgisinin bulunmadığı, kaldı ki delil olarak ileri sürülen şikayet dilekçelerinin de meslekten çıkarma karar tarihinden sonraki tarihlere ait olduğu ileri sürülmektedir.

    Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisaklı olduğunu gösterir delil niteliğinde olduğu belirtilen şikayet dilekçeleri üzerine davacı hakkında herhangi bir işlem yapıldığına ilişkin olarak dava dosyasına bilgi ve belge sunulmadığı, ayrıca davalı idarece davacının eşinin dosyalarında sunulan belgeler ile ilgili olarak davacının bizzat kendisini FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilendirecek herhangi bir tespite de yer verilmediği görülmüştür.

    Netice itibarıyla, davacı hakkındaki şikayetlerin ve davacının eşinin dosyalarına sunulmuş belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır. “

    +++++++++++++

     

     

    Fatma Karaca, B. No: 2020/1042, 10/5/2023, kararında;

    41.Diğer bir ifadeyle FETÖ/PDY ile irtibatlı ya da iltisaklı olmadığına ilişkin başvurucunun iddiaları yeterli bir şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenle, yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

    42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

     

     

    • Beğeni 2

  4. bilyusran, 11 dakika önce yazdı:

    Haber portallarında değişik yorumlanmış, İltisak iptal şeklinde haberler var. Ama dediğiniz gibi tam tersi olduğuna dair bilgilerde okudum. 

    Mahkeme süreçlerini beklemekten başka yapacak bir şey yok gibi.Teşekkür ederim kıymetli yorumunuz için.  Herkese sabırlar diliyorum..

     

     


  5. bilyusran, 11 dakika önce yazdı:

    Arkadaşlar herkese selamlar..

    Kurum kanaati ile irtibat ve iltisaklı olarak değerlendirilenlerdenim. İptal davam İdare Mahkemesinde devam etmekte..

    AYM nin son iptal kararının benim gibi  idare Mah. bekleyenlere bir faydası olur mu? Mahkemeye dilekçe vermenin bir faydası olur mu acaba. Hukuki olarak yorumlayacak arkadaşlar varsa faydası  olabilecek dilekçe süreçlerini başlatmak adına ne yapılabilir?
     

    Karar şöyle ; örgüt üyeliği kararı yerine “iltisak” bahanesiyle memuriyetten ihraç, pasaport ve unvan iptalleri Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal.

    Kısaca, Kesinleşmemiş mahkumiyet kararı yoksa üye ve mensup diye ihraç edemezsin(masumiyet karinesini ihlal edersin diyor) ama İrtibat ve iltisak  diye ihraç edebilirsin diyor. Kararın İRTİBAT VE İLTİSAK AÇISINDAN HİÇ BİR FAYDASI YOK. 

    • Beğeni 1

  6. Aklima, 20.09.2022 - 15:21 yazdı:

    Sayın @Vardırbirhayr ,

    "15 Temmuzdan sonra Kanundaki “devlet memurluğundan çıkarma” sebeplerine “Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak” şeklindeki 125/E/I) maddesi eklenmiştir.(657 dmk ya) 

    l) (Ek: 3/10/2016 – KHK-676/75 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/61 md.) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak"

    her birisi somut delil, şahit, görüntü, belge gerektiren durumlar. 375 dönemi bitti.

    "Memuriyete girmeden önceki fiillerden dolayı  ceza soruşturması yada Kovuşturması olan kişiler için idare  devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilir mi? (Memuriyete girmeden önce işlenmiş suçlardan dolayı disiplin cezası hükümlerine dayanarak bir ceza verilemez diye biliyorum)"

    soruşturma yada kovuşturma olması bir sonuç doğurmaz. Sonuçta ceza alınması durumu değiştirebilir. Normal hukuk düzeninde değiştirmez ancak muktedirler sen bir dolaş sonra idare mahkemesiyle gel zihniyetiyle ilişik kesme işlemi yapabilir.

    GEÇMİŞE YÜRÜMEZLİK İLKESİ

    Geçmişe etkili bir şekilde disiplin cezası verilemeyeceğini açıklayan ilkeye geçmişe yürümezlik ilkesi denir. Bu ilke gereğince memura geçmişe etkili disiplin cezası verilemez. Disiplin suç ve cezalarının geçmişe yürümezliği, bunların zaman bakımından uygulanmasıyla ilgilidir: “Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır” (DMK m.132/1). Memuriyete girmeden önce işlenmiş suçlardan dolayı disiplin hükümlerine dayanarak bir ceza verilemez. (AKYILMAZ, Bahtiyar ve diğerleri: age., s.387)

    Geçmişe yürümezlik ilkesinin disiplin suç ve cezaları açısından geçerli olduğu hususu Danıştay tarafından da kabul edilmektedir:

    “Meydana geldiği tarihte hukukun öngördüğü koşullara uygun olarak yürürlüğe konulmuş bir disiplin yönetmeliği bulunmaması nedeniyle disiplin cezası uygulanmasına olanak bulunmayan eylemleri, sonradan yürürlüğe konulan bir disiplin yönetmeliği kapsamına alarak disiplin cezasına tâbi tutmak hukukun genel ilkeleriyle bağdaşmaz. ( D10D, E. 84/958, K. 84/1262, KT. 12.06.1984. Aktaran, Akyılmaz.)

    Anayasa’nın 38/1. maddesine göre “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”  

     

     

    BİR MEMURUN MEMURİYET ÖNCESİ İŞLEMİŞ OLDUĞU FİİL VE HAL SEBEBİYLE MEMURİYETE BAŞLADIKTAN SONRA DİSİPLİN SORUŞTURMASI YAPILMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI GİBİ DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ UYGUN DEĞİLDİR.

    Disiplin suçu; kamu görevlisinin göreviyle ilgili kusurlu fiili veya davranışıdır(5) Bu tanıma göre disiplin suçu fiil, kusur ve illiyet bağını (göreviyle ilgisi) barındırmalıdır. Disiplin suçunu oluşturan fiil memurun görevi içinde veya görevi dolayısıyla işlenmiş olmalıdır.

    Disiplin cezaları "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin memuriyet ve vazifeleri ile ilgili olarak işledikleri kusurları yahut memurluk sıfatına ve görevine etki edebilecek kusurlu davranışlarını cezalandırmak için konulmuş bulunan müeyyidelerdir", şeklinde de tanımlanmıştır, KALABALIK, Halil (2014), Kısa İdare Hukuku, Konya, s. 284.

     

    (5) GÖZLER - KAPLAN, s. 658; KAYA, Cemil (2005), "Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına Hakim Olan Temel İlkeler", Amme İdaresi Dergisi, C. 38, S. 2, s. 62; KARAHANOĞULLARI, Onur (1999), "Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri", Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, C. 8, S. 3, s. 56; Başka bir ifadeyle disiplin mevzuatına aykırı fiil ve davranışlara disiplin suçu denilmektedir, ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (2014), s. 2; Öğretide disiplin suçuna ilişkin bir başka tanım ise şu şekildedir: "Disiplin suçları, kamu hizmetinin, hizmetten yararlananlara düzenli ve verimli bir şekilde sunulması için, kurum içi düzeni, disiplini ve hizmeti sunanların statüsünü düzenleyen normlara aykırı hal ve davranışları ifade eder", AKYILMAZ, Bahtiyar (2004), "Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin Hukuku ve Uygulamadaki Sorunlar", Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 6, S. 1-2, s. 243.

    @Aklima

     


  7. İçişleri Bakanlığı 7068 sayılı disiplin kanunun 9/1/a maddesine göre devlet memurluğundan çıkarma cezası veriyor. 

    "Ülkenin bağımsızlığını zedelemeye, bütünlüğünü bozmaya ve milli güvenliği
    tehlikeye düşürmeye yönelik herhangi bir faaliyette bulunmak  veya aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, vakıf, dernek ve benzeri teşekküle katılmak,bunlara yardım etmek veya bu yapılarla ilişki içerisinde bulunmak."


  8. ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇU MÜTEMADİ YANİ KESİNTİSİZ SUÇLARDANDIR

    (2) Disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

    (3) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği, zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

    Kesintinin gerçekleşmesi; şüpheli hakkında dava açılması veya şüphelinin yakalanması, tutuklanması gibi bir nedenle özgürlüğünden mahrum bırakılması veya fiille ilgili hukuki bir işlemin yapılması hallerinde son bulmuş olur. (Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019, s. 244)

    @Aklima


  9. Demirci, 47 dakika önce yazdı:

    Dikkatli inceleyince, bu tweetin en sonunda kararın linkinin olduğunu da gördüm, paylaşımınız için çok teşekkürler.

    Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014 kararında;

    105. Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin birinci, ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları şöyledir:

    “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

    Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

     Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

     Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

    106. Sözleşme’nin “Ayrımcılık yasağı” başlıklı 14. maddesi şöyledir:

    “Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”

    107. Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, bazen yan yana ve bazen de aynı şeyi ifade etmek üzere kullanılabilen kavramlardır. Günümüzde eşitlik ilkesi insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin ayrılmaz parçasıdır. Başka bir deyişle eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, uluslararası hukukun en üstünde yer alan temel hukuk normu olarak kabul edilmektedir. Bu itibarla eşitlik ilkesi, hem başlı başına bir hak hem de diğer insan hak ve özgürlüklerinden yararlanılmasına hâkim, temel bir ilke olarak kabul edilmelidir.

    108. Anayasa’nın 10. maddesi “ayrımcılık yasağı” biçiminde düzenlenmemiş olsa bile eşitlik ilkesinin, anayasal bağlamda her durumda dayanılacak normatif bir değer taşıması nedeniyle ayrımcılık yasağının da etkili bir şekilde hayata geçirilmesi gerekir (Bkz. AYM, E.1996/15, K.1996/34, K.T. 23/9/1996). Başka bir deyişle eşitlik ilkesi somut bir ölçü norm olarak ayrımcılık yasağını da içerir.

    109. Anayasa’nın 10. maddesinin “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” biçimindeki birinci fıkrasında yer alan “herkes” ibaresi ile eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağının potansiyel kapsamı sınırlandırılmamıştır. Ayrıca aynı fıkrada, “benzeri sebepler”le ayrım yapılamayacağı esası getirilmiş olmakla, ayrımcılık temellerinin yalnızca maddede sayılanlarla sınırlı olmadığı ifade edilmiş ve ayırım yapılamayacak konular genişletilmiştir (Bkz. AYM, E.1986/11, K.1986/26, K.T.4/11/1986).

    110. Anayasa’nın 10. maddesi eşitlik ilkesinden faydalanacak kişi ve ilkenin kapsamı konusunda bir sınırlama getirmemiştir. Anayasa’nın 11. maddesinde yer alan “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır” hükmü uyarınca Anayasa’nın “genel esaslar” bölümünde düzenlenen eşitlik ilkesinin sayılan organlar, kuruluşlar ve kişiler açısından da geçerli olduğu açıktır. Bundan başka, Anayasa’nın 10. maddesinin son fıkrasında yer alan “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” hükmü gereğince yasama, yürütme ve yargı organları ve idari makamları eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına uygun davranmakla yükümlüdürler.

    111. Anayasa’nın 138. maddesinde hâkimlerin Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak karar vereceği öngörülmüştür. Dolayısıyla yargıcın uygulayacağı hukuk arasında Anayasa hükümleri de yer almaktadır. Anayasa’nın 11. ve 138. maddesi birlikte değerlendirildiğinde hâkimlerin Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesini uygulamakla görevli oldukları ortaya çıkmaktadır. 

     


  10. OKUL, DERSHANE VE YURT İRTİBAT VE İLTİSAK DEĞİLDİR 

    1) Danıştay 5. Daire, 05.04.2022 tarihli ve 2017/2181 E., 2022/1717 K. Sayılı kararında; “davacının ifade tutanağı ve dava dosyası birlikte incelendiğinde, davacının üniversiteye hazırlık döneminde eğitim amacıyla FETÖ/PDY yapılanmasına ait dershaneye gittiği, barınma amacıyla bir buçuk yıl süreyle kalmış olduğu FETÖ/PDY yapılanmasına ait yurttan sonraki aşamada ayrıldığı ve bu süreçten sonra herhangi bir irtibatının bulunmadığına dair beyanlarının, bir başka ifadeyle "barınma ya da eğitim saikiyle hareket ettiğinin" aksini ortaya koyabilecek bir tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığı görüldüğünden davacının anılan beyanları örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmemiştir.” denilerek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE karar verilmiştir.

    2) Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2016/56154 E. , 2022/744 K. 03/03/2022

    Olayda; eğitim amacıyla FETÖ/PDY yapılanmasına ait dershaneye gittiği ve barınma amacıyla kalmış olduğu FETÖ/PDY yapılanmasına ait yurttan 2001 yılında (lise son sınıfta öğrenim görmekte iken) ayrılmakla beraber, bundan sonra söz konusu yapıyla tüm bağını kopardığını beyan eden davacının bu beyanlarının, bir başka ifadeyle barınma ya da eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksini ortaya koyabilecek bir tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığı görüldüğünden, davacının anılan beyanları örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmemiştir.denilerek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE karar verilmiştir.

    3) Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2017/4181 E. , 2021/5040 K. , 30/12/2021

    Olayda; ailesinin yönlendirmesiyle eğitim amacıyla FETÖ/PDY yapılanmasına ait okula ve dershaneye gittiği, barınma amacıyla kalmış olduğu FETÖ/PDY yapılanmasına ait yurttan ve eğitim gördüğü liseden 2004 yılında ayrılmakla beraber, bundan sonra söz konusu yapıyla tüm bağını kopardığını beyan eden davacının bu beyanlarının, bir başka ifadeyle barınma ya da eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksini ortaya koyabilecek bir tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığı görüldüğünden, davacının anılan beyanları örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmemiştir.denilerek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE karar verilmiştir.

    4) Danıştay 5. Daire, 22.12.2021 tarihli ve 2017/2104 E., 2021/4691 K. Sayılı kararında; “Olayda; barınma amacıyla kalmış olduğu FETÖ/PDY yapılanmasına ait yurttan 2003 yılında (üniversite 2. Sınıfta öğrenim görmekte iken) ayrılmakla beraber, bundan sonra söz konusu yapıyla tüm bağını kopardığını beyan eden davacının bu beyanlarının, bir başka ifadeyle barınma ya da eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksini ortaya koyabilecek bir tanık beyanı ya da bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığı görüldüğünden, davacının anılan beyanları örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmemiştir. ”denilerek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE karar verilmiştir.

    5) Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2017/84 E. , 2021/4046 K. 24/11/2021

    “Olayda, davacının 1999-2001 yılları arasında üniversite döneminde örgüte müzahir öğrenci yurdunda kaldığı hususu davacı ve eşinin beyanlarıyla sabit olmakla birlikte, uzun yıllar öncesinde üniversite eğitimi döneminde kendisine devlet yurdu çıkmaması üzerine barınma amacıyla bu yurtta kaldığını ve sonrasında arkadaşlarıyla ev kiralayarak söz konusu yurt ile bağını kestiğini beyan eden davacının bu beyanlarının, bir başka ifadeyle barınma ya da eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksini ortaya koyabilecek somut herhangi bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığı görüldüğünden, üniversite döneminde örgüte ait yurtta kalmış olması davacının örgütle irtibat ve iltisaklı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmemiştir.”denilerek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE karar verilmiştir.

     

×
×
  • Yeni Oluştur...