İçeriği gör

Vardırbirhayr

Üye
  • İçerik

    336
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • İçerik Ödülü

    24

Vardırbirhayr kullanıcısının paylaşımları

  1. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Dosyasında BYLOCK bulunanlar bu paylaşımı ve devamını okusunlar
  2. Vardırbirhayr

    MSB Araştırma Merkezine Atananlar

    https://drive.google.com/drive/folders/1QQJO_pipuLTcplMWluW7U4lvdk1bQVrc
  3. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    https://youtu.be/bgBMC1MsXWI
  4. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Katılıyorum, AİHM Başkanıda gelip hükümet ile görüşüp gitmişti AİHM den olumlu bir karar çıkacağınıda zannetmiyorum orayada bunlar el atarlar.
  5. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    İrtibat ve iltisak BM TAŞINMIŞ.
  6. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Çocuğunda bylock Kendisinde Özel X1 Ortaokulu'nda 2014-2016 yılları arasında kaydının olduğu, FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan F1 Derneği'ne para transferinin bulunduğu, ( İLTİSAKLI DEĞİLSİN) Bölge İdare Mahkemesi Kararı - Ankara BİM, 13. İDD, E. 2019/2934 K. 2020/646 T. 13.2.2020 İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNAN (DAVACI) :K1 VEKİLİ:Av. K2 KARŞI TARAF (DAVALI) :İçişleri Bakanlığı/Ankara VEKİLİ :Huk. Müş. K3 -Aynı Adreste- İSTEMİNKONUSU:Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce verilen 22/04/2019 gün ve E:2018/2766, K:2019/1384sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : (1) Dava konusu istem : Dava,davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 06.03.2018 tarih ve 2018/6465 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır. (2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce; davacının, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulduğu ve münhasıran bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ olduğu belirlenen ByLock iletişim sistemini kullandığı, çocuğunun FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan kurumlar arasında yer alan Özel X1 Ortaokulu'nda 2014-2016 yılları arasında kaydının olduğu, FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan F1 Derneği'ne para transferinin bulunduğu, bu nedenlerle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI :Davacı tarafından, mahkeme kararının esas aldığı hususların hukuki olarak kesinleşmediği, bylockun iddia boyutunda kaldığı, bylock tespit ve değerlendirme tutanağı beklenmeden karar verildiği, mahkemenin inceleme ve araştırma yapmadan karar verdiği, 685 sayılı KHK ile 7075 sayılı Kanunun 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu, savunma alınmadan ihraç edildiği ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, dava dilekçesinde ileri sürülen ve davacının esasını etkileyecek olan iddiaların incelenmediği ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ihraç işleminin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ :İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: 23 Ocak 2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.maddesinde; Anayasanın 120 nci maddesi kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulduğu, 2.maddesinde, anılan Komisyonun yedi üyeden oluşacağı, üyelerin üçünün kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından, bir üyenin Adalet Bakanlığının merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar arasından Adalet Bakanınca, bir üyenin mülki idare amirleri sınıfına mensup personel arasından İçişleri Bakanınca, birer üyenin Yargıtayda ve Danıştayda görev yapan tetkik hâkimleri arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirleneceği, Komisyonun kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle bir başkan ve bir başkanvekili seçeceği,"İnceleme ve Karar"başlıklı 9'uncu maddesinde; Komisyonun incelemelerini dosya üzerinden yapacağı, inceleme sonucunda başvurunun reddine veya kabulüne karar verebileceği kurala bağlanmıştır. 12 Temmuz 2017 tarih ve 30122 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun Çalışmasına İlişkin Usulü ve Esaslar Tebliğinin "Görüşme Usulü ve Oylama" başlıklı 13'üncü maddesinde ise; Komisyon toplantısında işlerin, gündemdeki sıraya göre incelenip karara bağlanacağı, Komisyon başkanının söz almak isteyen üyelere söz verip görüşmeler tamamlandıktan sonra açık oylama yapılacağı, Komisyonun toplantı ve karar yeter sayısının dört olduğu, oylamalarda çekimser oy kullanılamayacağı belirtilmiştir. Bir karar ya da işleme karşı yapılan itirazı karara bağlayan kurul ya da komisyon tarafından verilen kararın sağlıklı, yansız ve nesnel olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle söz konusu kurul ya da komisyon görüşmelerinin nesnel, sağlıklı ve yansız değerlendirme yapabilecek bir ortamda yürütülmesi zorunludur. İster bir disiplin cezasına yapılan itirazı görüşen disiplin kurulu üyelerinin isterse dava konusu işlemde olduğu gibi OHAL döneminde çıkarılan KHK'lar ile doğrudan kamu görevinden çıkarılanlar tarafından kamu görevine iade talebiyle yaptıkları başvuruları inceleyen OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu üyelerinin, daha önce aynı kamu görevlisi hakkında aynı konuda soruşturma, inceleme veya kovuşturma yapmış ve inceleme, soruşturma, kovuşturma veya tevdi raporu gibi belgeleri imzalamış olmaları halinde; ilgili kamu görevlisinin durumunun görüşüldüğü kurul veya Komisyon toplantılarına katılmaları, sadece kendilerinin değil bütün bir kurul veya komisyonun sağlıklı, nesnel ve yansız karar veremediği tartışmalarını gündeme getirecektir. Nitekim AİHM tarafından, bir Kurulda yer alarak oy kullanan üyenin veya üyelerin aynı zamanda itiraz kurulu olan üst kurulda da yer alarak oy kullanmaları, tarafsızlık ilkesini zedelediği gerekçesiyle, AİHS'nin 6.maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. (AİHM, Fazlı Aslaner Türkiye Davası, İkinci Daire, B.No: 36073/04, 04/03/2014, § 42-43). Dairemizin E:2019/858 nolu dava dosyasından OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yapılan ara karara gelen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararlarında imzası bulunan 18630 sicil numaralı komisyon üyesinin Hasan Şıldak olduğu anlaşılmaktadır. Bakılmakta olan davada, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararında imzası bulunan anılan komisyon üyesi 18630 sicil numaralı Hasan Şıldak'ın aynı zamanda davacı hakkında düzenlenen iddianameye esas 23.12.2016 tarih ve FC:115/25, MAI:110/31, HŞ:177/19 sayılı tevdi raporunu düzenleyenler arasında olduğu görülmüştür. Bu durumda;davacı hakkında yürütülen savcılık iddianamesine esas alınan"....FETÖ/PDY ile bağlantılı olabilecek bütün iş, işlem, hal, tutum, davranış iltisak ve faaliyetlerinin araştırılması"konulu tevdi raporunu düzenleyenler arasında yer alan Mülkiye Başmüfettişinin daha sonra OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu üyesi olarak atanması nedeniyle, davacının kamu görevine iade talebinin karara bağlandığı Komisyon toplantısında yer alarakgörüş bildirmesi, oy kullanması ve karara katılması, tarafsızlık ve objektiflik ilkeleri ile bağdaşmadığından,hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemde ve bu husus gözetilmeksizin davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, dava konusu işlem şekil yönünden hukuka aykırı bulunduğundan işbuDairemiz kararının davacının kamu görevine iadesi sonucunu doğurmayacağı,şekil sakatlığının giderilerek Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından, davacının kamu görevine iadesine ilişkin talebi hakkında yeniden bir karar verileceği açıktır. Yukarıdaki gerekçelerle davacı İSTİNAF İSTEMİNİN KABULÜNE, Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce verilen 22.04.2019 gün ve E:2018/2766, K:2019/1384 sayılı kararın KALDIRILMASINA, DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan mahkeme ve istinaf safhalarına ilişkin toplam 371,50 TL yargılama giderleri ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 13/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. @Aklima
  7. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    BANKA+DERNEK+CİHAN MEDYA (İLTİSAKLI DEĞİLSİN) TAMAMINI OKUYUNUZ İçtihat Bölge İdare Mahkemesi Bölge İdare Mahkemesi Kararı - Ankara BİM, 13. İDD, E. 2019/2565 K. 2020/1443 T. 16.6.2020 İSTEMİNKONUSU:Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 21/03/2019 gün ve E:2018/4174, K:2019/1273sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : (1) Dava konusu istem : Dava,davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 17.04.2018 tarih ve 2018/12011 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır. (2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce; davacının, örgüte iltisaklı BankF1 isimli banka hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirdiği FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan dernekte üyelik kaydının olduğu, bu verilerin yanı sıra örgüte müzahir yayın organına muhtelif ödemelerde bulunduğu, davacının bu eylemlerinin FETÖ/PDY ile normal bir vatandaştan beklenebilecek olandan daha yoğun bir ilişki içerisine girdiğini ortaya koyduğu, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile bağı olduğu şeklinde değerlendirilmesinin makul ve hakkaniyete uygun düştüğü, böyle bir durumda Anayasayla kurulmuş hür demokratik düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan terör örgütüyle bağı bulunduğu konusunda somut verilere ulaşılan davacının, Anayasaya sadakat yükümlülüğünü de ihlal ettiği kanaatine varıldığından, ilgili Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarılması üzerine kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI :Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararının usul ve esas açısından hukuka aykırı olduğu, hakkında açılan ceza davası neticesinde beraat ettiği, Bank F1 hesap hareketlerinin hac için biriktirilen paranın müftülüğün yönlendirmesi doğrultusunda yatırılan paraya ilişkin olduğu, yasal bir şekilde faaliyet gösteren bir bankaya yatırılan paranın aleyhine delil olarak kullanılamayacağı, ülkücü olarak bilinen Kamu-Sen'e bağlı F2 Sendikası üyesi olduğu, FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu gerekçesi ile kapatılan F4 Derneğine üyeliğinin sendikal faaliyetler çerçevesinde gerçekleştiği, kesinlikle derneğin yöneticisi olmadığı, hiçbir faaliyetine, çalışmasına katılmadığı, anılan derneğin devletin yasal izni ile faaliyet gösterdiği, derneklere üye olmanın anayasal bir hak olduğu, F3 Medya Dağıtım A.Ş'ye oğlunun üniversite sınavına hazırlanırken zaman gazetesi tarafından verilen deneme sınavlarını alması için abone olduğu, deneme sınavları sonuçlandıktan sonra abonelikten ayrıldığı, tarafına isnat edilen hiçbir eylemin suç olmadığı, masum olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ :İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: MEVZUAT : 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Başlangıç’ında yer verilen ilkeler, 2.maddesinde sayılan Devletin nitelikleri, 6. maddesinde düzenlenen egemenliğin aidiyeti ve kullanılma şekli ile Anayasa’nın sistematiği birlikte dikkate alındığında; egemenlik, egemenliğin kullanılış şekli, milletin iradesi, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları arasında birbirleriyle ayrılmaz bağ kurulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre tüm medeni toplumlarda olduğu gibi egemenliğin kaynağı millet olacak, egemenlik -doğrudan veya dolaylı olarak- milletin iradesiyle yetkilendirilen organlar eliyle kullanılacak, milletin iradesi demokratik bir düzende ortaya çıkacak, egemenliğin yetkili organlar eliyle kullanımı hukuk devleti ilkesi başta olmak üzere demokrasinin ilkelerine uygun ve insan haklarına saygı gösterilerek gerçekleştirilecektir. Anayasa’nın 5. maddesinde “Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak”, “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak”, “kişinin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri kaldırmak” ve “insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak” devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Bazı durumlarda devletin, demokratik anayasal düzene, temel hak ve hürriyetler ile milli güvenliğe yönelik tehditleri ortadan kaldırması olağan yönetim usulleriyle mümkün olmayabilir. Dolayısıyla bu tehditler ortadan kaldırılıncaya kadar olağanüstü yönetim usullerinin uygulanması gerekebilir. Anayasa’da buna imkân tanımak üzere olağanüstü yönetim usulleri öngörülmüş olup, Anayasa’nın 120. maddesinde (Mülga: 21/1/2017-6771/16 md.) düzenlenen olağanüstü hâl ilanı bu usullerdendir. Olağanüstü hâl süresince, demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik tehditleri bertaraf etmek için Anayasa’da tanınan imkânlardan bir diğeri ise 121. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca (Mülga: 21/1/2017-6771/16 md.), Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda KHK (Kanun Hükmünde Kararname) çıkarma yetkisi verilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair 6771 sayılı Kanun'un 16.maddesinin (E) bendi ile olağanüstü yönetim usullerini düzenleyen ve yukarıda belirtilen 120 ve 121.maddeler kaldırılmış olup, 6771 sayılı Kanun'un 12.maddesiyle 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 119'uncu maddesi değiştirilerek Cumhurbaşkanına; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan etme yetkisi verilmiş olup, olağanüstü hal ilanı kararının verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanacağı ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulacağı, Meclisin gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltıp, uzatabileceği veya olağanüstü hali kaldırabileceği, Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin her defasında dört ayı geçmemek olağanüstü halin süresini uzatabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Öte yandan, Anayasa’nın 12. maddesinde, herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu, 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabileceği veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabileceği düzenlemesine yer verilmiş olup, 14.maddesinde de Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağı ayrıca belirtilmiştir. Anayasa’nın 70.maddesinde, her Türkün kamu hizmetine girme hakkına sahip olduğu, 128.maddesinde, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği, 129.maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır. 667 sayılı KHK’nın 4. maddesinde kamu personelinden terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği, görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği hüküm altına alınmış, daha sonra çıkarılan KHK’larda da aynı düzenleme korunmuştur. Nitekim, uyumazlığa konu672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede de bu düzenlemeye yer verilmiştir. 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un İlk maddesinin 1. fıkrasında; olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun kurulduğu, aynı Kanunun 11. maddesinde ise, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararlarına karşı Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara İdare Mahkemelerinde ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine iptal davası açılabileceği kurala bağlanmıştır. Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; egemenliğin Türk Milletine ait olduğu, egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan kişi ve kuruluşların anayasal hukuk düzenini korumakla yükümlü olduğu ve egemenliğin kullanımının hiç bir sınıfa, zümre yada kişiye bırakılamayacağı, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı, egemenliğin yetkili organlar eliyle kullanımında ise hukuk devleti ilkesi başta olmak üzere demokrasinin ilkelerine uygun ve insan haklarına saygı gösterilmesi gerektiği, Anayasal hukuk düzenini ortadan kaldıracak şekilde kamu düzeninin bozulmasına yönelik tehditleri bertaraf etmek için olağanüstü yönetim şekline geçerek tedbirler alınabileceği, bu kapsamda olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda KHK çıkarabileceği, çıkarılan KHK'lar ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği, söz konusu meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalara karşı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na başvuru yapılabileceği, anılan Komisyonu'nun verdiği kararlara karşı da Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara İdare Mahkemelerinde ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine iptal davası açılabileceği anlaşılmaktadır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME : Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için; bakılmakta olan davanın niteliği ve davacı hakkında yapılan tespitlerin kamu görevinden çıkarılması için hukuki gerekçe oluşturup oluşturmayacağı hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. (A) Bakılmakta Olan Davanın Niteliği İdari yargı mercilerinin yürürlükte olan yasa hükümlerine aykırı ya da bu hükümlerin dışına çıkarak karar vermeleri mümkün değildir. Kanun Hükmünde Kararnameler de idari yargı kararlarına etkileri bakımından yasa gücünde olup idare mahkemeleri KHK'lar ile getirilen kuralları da uygulamak zorundadırlar. KHK'ların şekil ve içerik bakımından Anayasa'ya uygunluğunun denetimi ise Anayasa Mahkemesi'nin yetkisindedir. OHAL döneminde çıkarılan KHK'lar ile davacı gibi kimi kamu görevlileri, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin Milli Güvenliği'ne karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği, iltisak veya irtibatı bulunduğu gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılmıştır. KHK ile doğrudan kamu görevinden çıkarılmaya ilişkin tasarruflar, yasa gücünde işlemler olduğundan idari yargı mercilerince denetlenme imkanı bulunmamaktadır. Süreç içerisinde çıkarılan 685 sayılı KHK ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuş ve anılan Komisyon, doğrudan KHK'lar ile tesis edilen işlemlerle kamu görevinden çıkarılanların başvurularını karara bağlamakla görevlendirilmiştir. Aynı KHK ile Komisyon tarafından inceleme yapılarak başvurunun reddine veya kabulüne karar verilebileceği, Komisyon'un kararına karşı Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır. Bakılmakta olan dava OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından davacı hakkında verilen kararın idari işlemin unsurları yönünden yargısal denetiminin yapılmasından ibarettir. Diğer bir ifadeyle kanun gücünde bir tasarrufla kamu görevinden çıkarılmasından sonra davacı hakkında verilen Komisyon kararının hukuka uygunluğu, bakılmakta olan davanın konusunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte, iptal davasına konu Komisyon kararının sebep unsuru incelenirken; terör örgütü olduğuna ve milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna Milli Güvenlik Kurulu tarafından karar verilen ve bu durumu Yargıtay tarafından hükme bağlanan FETÖ/PDY ile davacının üyelik, iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Anılan örgüt ile sözü edilen çerçevede bir ilişkinin varlığı tespit edildiği takdirde mahkemece, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yapılan başvurunun reddine ilişkin kararın, mevzuata aykırı olduğu yönünde hüküm kurma imkanı bulunmamaktadır. Kamu görevinden çıkarılma - bakılmakta olan dava bakımından ise kamu görevine iade talebinin reddi- gerekçelerinden olan "üyelik" unsuru, ceza kanunları ile tanımlanmış bir suç olduğundan idari yargı mercilerinin bu yönde bir inceleme yapmaları ve tespitte bulunmaları mümkün değildir. Zira terör örgütü üyeliği ancak ceza yargılaması sonucunda tespiti mümkün olan bir eylemdir. Buna karşın "iltisak" ve "irtibat" durumu ceza yargısının alanına girmediğinden, idari yargı yerlerince tespiti gereken hallerdendir. Böylece yasa koyucu, terör örgütü üyeliğini, bir suç olarak kabul edilip, kamu görevinden çıkarılma yanında hapis cezası ve benzeri yaptırımlara bağlamışken, "iltisak" ve "irtibat" hallerini suç isnadı olmaksızın sadece kamu görevinden çıkarma tedbirinin gerekçesi olarak öngörmüştür. Her kamu görevlisinin az veya çok kamu gücü kullandığı ve bu güç ile vatandaşlar üzerinde etkili işlemler tesis ettiği dikkate alındığında, yapılan düzenlemelerden, Kanun koyucunun, terör örgütleri ile anlayış ve davranış birliği içinde olanların kamu gücü kullanmalarını engellemek üzere kamu görevinden çıkarılmasını murad ettiği anlaşılmaktadır. Zira, FETÖ/PDY özelinde daha belirgin şekilde ortaya çıktığı üzere illegal yapılar önce bireysel sonra da örgütsel boyutta kamu gücünü yasal görünümlü yöntemlerle elde etmekte, böylece anlayış ve davranış birliği içinde olduğu grup, örgüt veya yapıya şu veya bu şekilde menfaat sağlarken diğer bireyler aleyhine işlem ve eylemde bulunmaktadırlar. 15 Temmuz 2016 gecesinde olduğu gibi Anayasal düzenin, milli iradenin, hukuk devletinin demokrasinin ve temel hak ve hürriyetlerinin gerçek ve yakın bir tehlike altına girdiği durumlarda Anayasa ve Uluslararası Hukukun çizdiği sınırlar çerçevesinde alınan tedbirlerin ve bu tedbirlerin yargısal denetiminin nitelendirilmesi, uyuşmazlığın çözümü açısından önem arz etmektedir. 1) Kamu Görevinden Çıkarılma İşleminin Olağanüstü Tedbir Olma Niteliği Kanun Hükmünde Kararnameler ile doğrudan tesis edilen kamu görevinden çıkarılma işlemleri, "Devlet memurluğundan çıkarma" cezası olmayıp bir disiplin işlemine dayanmamaktadır. Bu nedenle disiplin cezası verilmesinde uygulanması gereken usul ve prosedürlerin, bakılmakta olan dava bakımından uygulanması mümkün değildir. Esasen, kamu görevinden çıkarma işlemi tesis edildiği sırada, disiplin soruşturması açılması, soruşturmacı görevlendirilmesi, savunma alınması gibi olağan dönem hukuki güvenlik unsurlarının uygulanma imkanı da yoktur. Nitekim, Danıştay 5.Dairesi'nin 04/10/2016 tarih E:2016/8196, K:2016/4066 sayılı kararında KHK’da öngörülen kamu görevinden çıkarma; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” olarak nitelendirilmiştir. Öte yandan; kamu görevinden çıkarılanların, hem Anayasa Mahkemesi hem de AİHM tarafından etkili başvuru yolu olarak kabul edilen, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurabilmeleri ve başvurunun reddi halinde, bakılmakta olan davada olduğu gibi yargısal denetim yolunun açık olması, mahkeme safhasında ilgililer tarafından her türlü delil ile savunma yapılabilmesi ve çelişmeli yargılama usulü kurallarının yerine getirilmesi nedeniyle; davacının, tesis edilen işlem ile ilgili etkili başvuru yoluna sahip olduğu ve süreç içerisinde savunma hakkının kullandırıldığı sonucuna ulaşılmıştır. 2) İltisak ve İrtibat Kavramlarının Tanımı ve Bakılan Davanın Ceza Yargılaması İle İlişkisi Bakılan dava bir ceza davası değildir. Bu nedenle işlem tesis edilirken ceza hukuku ilkelerinin ve kurallarının uygulanıp uygulanmadığını iş bu davada denetlenme imkanı yoktur. Diğer bir ifadeyle bu davada 'suç ve suçlu bulunma halleri' değil, OHAL döneminde kamu görevinden çıkarılan kişinin kamu görevine iadesini haklı kılan nedenlerin var olup olmadığı denetlenmektedir. Bununla birlikte, kimi durumlarda kamu görevinden çıkarılanlar hakkında açılmış ceza davaları bulunabilmektedir. Ceza yargılaması sonunda ilgililerin terör örgütü üyeliği suçundan beraat etmeleri ya da mahkumiyetlerine karar verilmesi mümkündür. Kamu görevlilerinin terör örgütlerine üyelik veya yardım nedeniyle ceza almaları ve bu cezanın kesinleşmesi halinde, idari yargı mercilerince, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddinin hukuka uygun olduğuna karar verilmesi gerekmektedir. Zira kamu görevinden çıkarma gerekçelerinden olan "üyelik" unsuru, bir mahkeme kararı ile tespit edilmiş olmaktadır. KHK ile kamu görevinden çıkarılan kişi hakkında hiçbir ceza kovuşturmasına başlanılmaması ya da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması veyahut ceza yargılaması sonunda beraat kararı verilmesi, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı mercileri nezdinde açılan davanın görülmesini engellemeyecektir. Zira, kamu görevinden çıkarılma nedenleri sadece üyelikle sınırlı tutulmamış, ceza yargılamasının ilgi alanında bulunmayan iltisak ve irtibat halleri de kamu görevinden çıkarılmanın hukuki gerekçeleri arasında sayılmıştır. Anayasa Mahkemesince;iltisaklı kavramının kavuşan, bitişen, birleşen; irtibatlı kavramının ise bağlantılı anlamına geldiği belirtilmiş, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamlarının yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumda olduğu, iltisak ve irtibat kavramları açısından yapılacak değerlendirmenin ise kişilerin cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece kişinin kamu görevine iade edilmesinin uygun olup olmadığı yönünden yapılacak bir incelemeden ibaret olacağıvurgulanmıştır. (E:2018/89, K:2019/84, T:14.11.2019, P:30, R.G 13.02.2020 / 31028). Dairemizce başlangıçtan bu yana iltisak ve irtibat kavramı, "anlayış ve davranış birliği içinde birlikte hareket etme, gönüllü şekilde tabi olma, eylemlerini; bir grubun, örgütün ya da yapının bireysel iletişim, yazılı ve görsel basın, sosyal medya paylaşımları üzerinden gelen mesajları, işaretleri, talimatları ve yönlendirmeleri çerçevesinde belirleme" şeklinde tanımlanmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ceza soruşturmasında davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olmasının ya da terör örgütü üyeliği suçlamasıyla açılan ceza davasında beraat kararı verilmiş olmasının, ilgilinin doğrudan kamu görevine dönmesini sağlamadığı gibi OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın görülmesini engellemeyeceği açıktır. (B) Davacıya İlişkin Değerlendirmeler: 1-Beraat Kararı Dava dosyasının ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacı hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada beraat kararı verildiği ve anılan beraat kararının kesinleştiğigörülmektedir. Bu durumda, ceza yargılamasının ilgi alanında bulunmayan ancak kamu görevinden çıkarılma nedeni olan irtibat ve iltisak hallerinin davacı yönünden var olup olmadığının iş bu davada ortaya konulması gerekecektir. 2-Bank F1 Hesabı Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 27/06/2019 tarihli E:2018/16-418, K:2019/513 sayılı kararında; "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle ilgili olarak yürütülen soruşturmalar kapsamında, örgüt lideri K1'in talimatıyla, para toplama ve mali kaynak oluşturma amacıyla, yasal görünüm altında kurulan Bank F1'nın örgütün finans kaynaklarından biri olduğu, 2013 yılı Aralık ayı sonrasında mali olarak zor duruma düşen bu bankanın parasal kaynak yönünden iyi durumda olduğunu göstermek, bankacılık sektöründeki faaliyetlerinin ve böylelikle örgüte para aktarımının devamlılığını sağlamak amacıyla, bizzat örgüt liderinin bankaya para yatırılmasına yönelik25.12.2013 tarihli çağrısı doğrultusunda, bu çağrıya uyan kişilerce özellikle 2014 yılının başından itibaren gerek bir kısım mal varlıkları elden çıkarılarak, gerekse başka finans kuruluşlarından kredi çekilerek tasarruf ve kâr amacı gözetilmeksizin örgüt yararına para yatırılması, katılım hesapları açılması, döviz ve altın alım satımı gibi işlemler yapıldığının tespit edildiği" belirtilmiştir. FETÖ/PDY lideri tarafından çağrının yapıldığı 25/12/2013 tarihinden, bankanın TMSF'ye devir edildiği 29/05/2015 tarihine kadar, yeni hesaplar açma, para yatırma ve açılmış olan hesaplardaki mevduat tutarlarını artırma işlemlerine devam edildiği, 29/05/2015 tarihinden sonra hesap açma ve para yatırma işlemlerinin büyük ölçüde azaldığı dikkate alındığında; belirtilen tarih aralığında bankacılık açısından tamamen riskli konuma geldiği bilinebilen bankada yeni hesaplar açırtamanın ve para yatırmanın, Dairemizin çok sayıda kararında vurgulandığı üzere;"eylemlerini bir grubun, örgütün ya da yapının bireysel iletişim, yazılı ve görsel basın, sosyal medya paylaşımları üzerinden gelen mesajları, işaretleri, talimatları veya yönlendirmeleri çerçevesinde belirleme hali" şeklinde tanımlanan iltisak ve irtibat düzeyindeFETÖ/PDY ile ilişkinin varlığını ortaya koyduğu, parası bulunmasa bile başka bankalardan faizli kredikullanmak suretiyle elde ettikleri kaynakları örgüt liderinin talimatlandırdığı bankaya yatıranların durumunun ise ancak örgüt liderine samimi bir bağ ve örgütle kurulmuş olan kuvvetli irtibat ile izah edilebileceği, FETÖ/PDY liderinin talimatını yerine getirme uğruna maddi varlıklarını ve manevi değerlerini aşındıran bu kişiler bakımından, iltisak ve irtibat düzeyininötesine geçildiği açıktır. Buna karşın Dairemizce; 25/12/2013 tarihinden önce ve 29/05/2015 tarihinden sonra Bank F1'da hesap açtırmanın, tutarı ne olursa olsun para yatırmanın ve diğer bankacılık işlemleri yapmanın, anılan tarih aralığındaki hesap açma ve para yatırma şeklindeki hareketlerin ise; konut, ihtiyaç, araç vb. kredilerin geri ödemesi, kredi kartı ödemesi, okul taksidi ödemesi, sosyal güvenlik prim ödemesi, vergi ödemesi, bireysel emeklilik ödemesi gibi gerçek bir ticari, iktisadi ve beşeri nedenle meydana geldiğinin ortaya konulması halinde iltisak ve irtibat olarak görülemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararında; davacının örgüt liderinin talimatından sonraki süreçte Bank F1'da açmış olduğu hesabın bulunduğu; mezkur hesaba 31/01/2014 tarihinde 14.000 TL tutarlı 36 günlük katılım hesabı açtığı, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatına gerekçe olduğu belirtilmiş ve İlk Derece Mahkemesi'nce,davacının Bank F1 hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana geldiği hususu davanın reddine gerekçe gösterilmiş ise de, davacı tarafından Bank F1ya yatırılan paraların babası tarafından Hac parası olarak biriktirilen ve kendisi adına Hacca gitmesi için tarafına verilen para olduğu, Hac parası olduğundan faizsiz olarak nemalandırılması amacıyla ve Diyanet İşleri Başkanlığının bu banka ile çalışması nedeniyle anılan bankaya yatırıldığı ileri sürülmüş olup, davacının hakkında terör örgütü üyeliği suçu kapsamında açılan ceza yargılamasındaki tespitlerin de bu durumla örtüştüğü anlaşıldığından, yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında, söz konusu gerekçenin davacı aleyhine bir durum olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. 2- Dernek Üyeliği; 1982 Anayasa’sının Dernek Kurma Hürriyeti başlıklı 33. maddesinde; herkesin, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahip olduğu, dernek kurma hürriyetinin ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceği, dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterileceği, düzenlenmiştir. Yukarıda yer verilen düzenleme uyarınca, yasal olarak faaliyet gösteren derneklere üye olabilmenin Anayasal bir hak olduğu açıktır. Ancak bu derneklere üye olmanın veya üye olarak devam edebilmenin ön koşulu derneğin kanunun kendisine koyduğu sınırları aşmadan faaliyet göstermesi ile sınırlıdır. FETÖ/PDY ile ilişkili olan derneklerin ise, kuruluşu yasal görülmekle birlikte, gayesi ve/veya faaliyetleri itibariyle hukukun kendilerine belirlediği sınırlar aşılmak suretiyle FETÖ/PDY'ye hizmet edebildiği açıktır. Bu durumda, anılan derneklere üye olanların, FETÖ/PDY ile aidiyet, iltisak ve irtibatının belirlenmesinin yolu, bu derneklere üye olanların, üye olduğu tarihlerin, faaliyet alanlarının, iştigal ettikleri işlerin, dernekte yönetici sıfatını taşıyıp taşımadıklarının, dernek üyeliğinin mesleklerine katkısının bulunup bulunmadığının, varsa diğer delillerle birlikte değerlendirilmesinden geçmektedir. Bakılan olayda, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararında, Dernekler Dairesi Başkanlığından temin edilen verilere göre, davacının, FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan F4 Derneği'ne 14/05/2006 tarihinde üye olduğu, 07/10/2009- 17/12/2014 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak dernekte görev aldığı, 02/11/2015 tarihine kadar üyeliğinin devam ettiği, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatına gerekçe olduğu belirtilmiş ve İlk Derece Mahkemesi'nce,davacının FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan derneğe 5 yılı aşkın bir süre yönetim kurulu üyesi olduğunun tespit edildiği hususu davanın reddine gerekçe gösterilmişise de; davacının anılan derneğe ilk defa 2006 yılında üye olduğu, dernek faaliyetlerinin tekniker olarak görev yapan davacının görev alanı ile ilgili olduğu, davacının dernek yönetim kurulu üyesi yapıldığından haberinin olmadığı hususundaki beyanının terör örgütü üyeliği kapsamında yargılandığı ağır ceza mahkemesi tarafından kabul görülerek anılan davada davacının beraatine hükmedildiği, davacı hakkında ileri sürülen diğer delillerin ise, kesin bir kanaat belirlemek için tek başına yeterli olmayan ikincil düzeyde ifade edilebilecek delil niteliğinde olduğu hususları birlikte dikkate alındığında, söz konusu yerel mahkeme gerekçesinin davacı aleyhine bir durum olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. 3. F3 Medya A.Ş Ödemeleri OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararında,FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesi ile TMSF'ye devredilen F3 Medya A.Ş.'ye 13/01/2014-21/10/2015 tarihleri arasında toplam 1.612,00 TL ödeme bilgisinin bulunduğu, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatına gerekçe olduğu belirtilmiş ve İlk Derece Mahkemesi'nce, davacının örgüte müzahir yayın organına muhtelif ödemelerde bulunduğu hususu davanın reddine gerekçe gösterilmişise de; davacı tarafından istinaf dilekçesinde, F3 Medya Dağıtım A.Ş'ye oğlunun üniversite sınavına hazırlanırken zaman gazetesi tarafından verilen deneme sınavlarını alması için abone olduğu, deneme sınavları sonuçlandıktan sonra abonelikten ayrıldığı şeklinde beyan bulunulduğu, UYAP kayıtlarının incelenmesinden davacının üniversite sınavına girebilecek yaşta 16/10/2016 doğumlu oğlunun olduğu ve bu beyanının hayatın olağan akışı ile uyumlu olduğu, F3 Medya Dağıtım A.Ş. ödemeleri bulunmasının tek başına belirleyici delil niteliğinin bulunmadığı hususları birlikte dikkate alındığında, söz konusu yerel mahkeme gerekçesinin davacı aleyhine bir durum olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Gelinen noktada, davacı hakkında ileri sürülen delillerin davacının FETÖ/PDY ile aidiyet, irtibat ve iltisakını göstermediği sonucuna varıldığından, davanın reddi yönünde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet, dava konusu işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Yukarıdaki gerekçelerle; 1- Davacı İSTİNAF İSTEMİNİN KABULÜNE, 2- Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 21.03.2019 gün ve E:2018/4174, K:2019/1273 sayılı kararın KALDIRILMASINA, dava konusu işlemin İPTALİNE, 3-Aşağıda dökümü yapılan mahkeme ve istinaf safhalarına ilişkin toplam 314,50 TL yargılama giderleri ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere,16/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 17.04.2018 tarih ve 2018/12011 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde ve hukuka uygun olduğu düşüncesiyle aksi yönde söz konusu işlemin iptali yönünde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum. @Aklima
  8. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    PAK Savunma-İş Sendikası'na üye olduğu(İLTİSAKLI DEĞİLSİN) Bölge İdare Mahkemesi Kararı - Konya BİM, 5. İDD, E. 2019/337 K. 2020/363 T.11. 2.2020 İSTEMİN ÖZETİ :Davacı tarafından adına 30.12.2016 tarihinde düzenlenen özel güvenlik eğitim sertifikasına istinaden, özel güvenlik kimlik kartı verilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 11.04.2018 tarih ve 2421/2197 sayılı Antalya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; davanın reddi yolunda Antalya 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 22/11/2018 günlü, E:2018/601, K:2018/1127 sayılı kararın, davacı tarafından; İl Özel Güvenlik Komisyonuna tanınan takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 29.03.2017 gün ve 2017/46807 sayılı takipsizlik kararının kesinleştiği, tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca istinaf başvurusu kapsamında incelenerek kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir. SAVUNMANIN ÖZETİ :İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü: Dava, davacı tarafından adına 30.12.2016 tarihinde düzenlenen özel güvenlik eğitim sertifikasına istinaden, özel güvenlik kimlik kartı verilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 11.04.2018 tarih ve 2421/2197 sayılı Antalya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır. 23.07.2016 tarihli, 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile terör örgütlerine veya milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı belirlenen sendikaların kapatılacağı hüküm altına alınmıştır. 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ile özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmiş; 10. maddesinde,"Özel güvenlik görevlilerinde aşağıdaki şartlar aranır: a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. b) Silahsız olarak görev yapacaklar için en az sekiz yıllık ilköğretim veya ortaokul; silahlı olarak görev yapacaklar için en az lise veya dengi okul mezunu olmak. c) 18 yaşını doldurmuş olmak. d) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile; 1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak. 2) Affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve fuhuş suçlarından mahkûm olmamak. 3) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak. ... f) Görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı ile engelli bulunmamak. g) 14 üncü maddede belirtilen özel güvenlik temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmak. h) Güvenlik soruşturması olumlu olmak"; 11. maddesinde, "Özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilecekler ile özel güvenlik şirketlerinde, alarm izleme merkezlerinde ve özel güvenlik eğitimi verecek kurumlarda kurucu ve/veya yönetici olarak çalışacaklar hakkında valilikçe güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır. Soruşturma sonucu olumlu olanlara, bu Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen özel güvenlik temel eğitimini başarıyla bitirmiş olmak şartıyla, valilikçe çalışma izni verilir. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması bir ay içinde tamamlanır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması her kimlik verilmesi veya ihtiyaç duyulması halinde yenilenir. Şirketlerde eğitici ve temsilci olacaklar ile şirket ortağı tüzel kişi ortaklarında da kurucularda aranan şartlar aranır ve güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır. Göreve başlayan özel güvenlik görevlileri işveren tarafından onbeş gün içinde valiliğe bildirilir. Yönetici veya özel güvenlik görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya bu şartlardan herhangi birini sonradan kaybettiği tespit edilenlerin kimliği iptal edilir. Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı veya irtibatı olduğu tespit edilen kişiler, özel güvenlik alanında faaliyet yürüten şirket veya birimlerde çalışamazlar." hükümlerine yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacının üyesi bulunduğu PAK Savunma-İş Sendikasının, 667 sayılı KHK'nin 2/3 maddesi uyarınca FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibatlı olduğu gerekçesiyle 23.07.2016 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından kapatıldığı, İçişleri Bakanlığının 17.10.2016 tarih ve 120-150715 sayılı yazısı ile, FETÖ/PYD terör örgütüne iltisakı ya da irtibatı nedeniyle 667 sayılı KHK uyarınca kapatılan PAK Savunma-İş Sendikasının merkez ve taşra teşkilatı yöneticileri ile bu sendikaya üye şahıslara ait özel kimlik kartının verildiği, valilik tarafından iptal edilmesi, özel güvenlik bilgi sisteminde red kaydının girilmesi ve EGM Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığına bilgi verilmesinin istenildiği, davacının da anılan yazı eki listenin 286. sırasında yer aldığı, belirtilen yazı doğrultusunda 19.10.2016 tarihinde davacıya ait özel güvenlik kimlik kartı ve çalışma izninin iptal edildiği, sonrasında davacı tarafından yeniden sertifika alındığı ve kendisine silahlı özel güvenlik kimlik kartı verilmesi istemiyle 26.03.2018 tarihinde davalı idareye başvurulduğu, başvurusunun dava konusu işlemle reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda, davalı idare tarafından sunulan belgelerin incelenmesinden; Konya İl Emniyet Müdürlüğü Hukuk İşleri Ve Soruşturma Şube Müdürlüğü'nün 11/04/2018 tarih ve 2421/2197 sayılı yazısı ile davacı hakkında FETÖ/PDY ile irtibat, iltisak veya mensubiyetine ilişkin olarak gerekli araştırmanın yapılması istenilmiş ve bu yazı üzerine yapılan araştırma neticesinde hazırlanan ve araştırmayı yapan polis memurlarınca imza altına alınan 10.05.2019 tarihli Araştırma Tutanağında: "Soruşturmalar (EKİP), Bank Asya, Şirketleri Soruşturma (EKİP), Şirketleri Bank Asya, Şirketleri Belge Evrak, Şüpheli Şirkette (EKİP) SGK Kaydı, DPB İhraç Kayıtları" başlıkları altında yapılan araştırmalarda herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiş ancak "Belge Evrak/Dernek" başlığı altında yapılan araştırmada davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan PAK Savunma-İş Sendikası'na üye olduğu bilgisine yer verildiği, söz konusu bilgi üzerine davacının özel güvenlik kimlik kartının iptal edildiği anlaşılmakta ise de; bilahare davacı hakkında, FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle yürütülen ceza soruşturmasında, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 29.03.2017 tarihli, Sor: 2017/46807 sayılı dosyasında davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturmada, davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle bir bağlantısının (irtibatının) bulunmadığı, herhangi bir istihbari bilginin iletilmediği, bylock kullanmadığı, polisteki beyanlarda da herhangi bir suç veya suç unsuruna rastlanmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Bu durumda; davacı hakkında, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın içeriğinin, davacının özel güvenlik kimlik kartının iptaline yol açan ve idari işlemin sebep unsurunu oluşturan somut durum ile bağlantılı olduğu izahtan vareste olup, davacının, FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatına ilişkin olarak PAK Savunma-İş Sendikası'na üyelik dışında başkaca bir iddiada bulunulmadığı ve somut bilgi-belge de sunulmadığı görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka uygunluk ve davanın reddine yönelik kararda hukuki isabet bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Öte yandan; Mahkememizce verilen bu iptal kararı, idareye doğrudan davacıya özel güvenlik kimlik belgesi verme yükümlülüğü getirmemekte olup, davacının başvurusunun yukarıda yer verilen gerekçe doğrultusunda ve yürürlükteki mevzuata göre incelenip değerlendirilmesi ve buna göre bir karar tesis edilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf isteminin kabulüne, Antalya 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 22/11/2018 günlü, E:2018/601, K:2018/1127 sayılı kararın kaldırılmasına,dava konusu işlemin iptaline,aşağıda dökümü yapılan toplam 697,00 TL yargılama giderlerinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00 TL avukatlık ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, posta ücreti avansının artan kısmının karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
  9. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    AİHM'e "Mahkeme-i Kübra" muamelesi yapılmamalı ve tabiri caizse kendisine "kaçış yolu" bırakılmayacak şekilde başvurular yapılmalıdır. Bu konuda, aşağıdaki örnek başvuru formlarının işinizi kolaylaştıracağı düşünülmektedir. @Aklima
  10. Vardırbirhayr

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    YALÇINKAYA-TÜRKİYE BAŞVURUSUNDA AİHM’İN TÜRKİYE’YE SORDUĞU SORULAR https://www.drgokhangunes.com/genel/yalcinkaya-turkiye-basvurusunda-aihmin-turkiyeye-sordugu-sorular/
  11. Bu kararda sendikada var aklima komutanım "sendika üyeliğine ilişkin bilgilerin kamu görevinden çıkarıldıktan sonra elde edildiği," yazıyor karar içerisinde
×
×
  • Yeni Oluştur...