İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Haber

İnsan Hakları Eylem Planı: Tekrarlanan vaatler - Evrensel

Önerilen Yorum

Editör

Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanlığı tarafından, “Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” sloganları altında hazırlanan , “İnsan Hakları Eylem Planı”nı, salı günü kamuoyuna açıkladı.

Plan, 128 sahifelik bir metin. Plan metninde, 9 amaç ve 11 temel ilke sıralanıyor. Amaçlar şöyle: “1) Daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi, 2) Yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının güçlendirlmesi, 3) Hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık, 4) İfade, örgütlenme ve din özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi, 5) Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi, 6) Kişinin maddi ve manevi bütünlüğü ile özel hayatının güvence altına alınması, 7) Mülkiyet hakkının daha etkin korunması, 8) Kırılgan kesimlerin korunması ve toplumsal refahın güçlendirilmesi, 9) İnsan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalık.”

Metinde yer alan 11 temel ilke ise, “Devletin tüm kurum ve kuruluşları, faaliyetlerini Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan ve aşağıda belirtilen ilkeleri esas alarak yerine getirir.” dendikten sonra şöyle sıralanıyor.

“1) İnsan doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar. Devletin temel amaç ve görevi, bu hakları korumak ve geliştirmektir.
2) İnsan onuru, bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır.
3) Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebepler temelinde hiçbir ayrımcılık söz konusu olmaksızın herkes hukuk önünde eşittir.
4) Kamu hizmetinin herkese eşit tarafsız ve dürüst biçimde sunulması, bütün yönetsel faaliyetlerin temel özelliğidir.
5) Mevzuat, tereddüt doğurmayacak şekilde açık, net, anlaşılır ve öngörülebilir kurallar içerir, kamu otoriteleri bu kuralları hukuk güvenliği ilkesinden ödün vermeden hayata geçirir.
6) Sözleşme özgürlüğüne, hukuki güvenlik ilkesi ve kazanılmış hakların korunması prensibine aykırı olarak hiçbir şekilde müdahale edilemez.
7) Devlet, girişim ve çalışma hürriyetini rekabete dayalı serbest piyasa kuralları ile sosyal devlet ilkesi çerçevesinde korur ve geliştirir.
8) Adli ve idari işleyiş; masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı ve ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkelerini koruyan, gözeten ve güçlendiren bir yaklaşımı merkezine alır.
9) Hiç kimse eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
10) Hukuk devleti, hak ve özgürlükler ile adaletin teminatı olarak her alanda tahkim edilir.
11) Haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkes, etkili kanun yollarına zahmetsiz şekilde erişebilmelidir. Adalete erişim, hak ve özgürlüklere saygının merkezindedir.”

Plan 2009, 2014 yılları yargı reformu strateji belgelerinin devamı ve tekrarı niteliğinde. Yeni unsurlar da var. Mesele, siyasi iktidarın AB ile başlayan ilişkiler çerçevesinde, önce Kopenhag Siyasi Kriterleri olan hukukun üstünlüğü ve demokrasi, azınlık haklarına saygı ve insan hakları değerlerine nasıl yaklaştığı ve sonra da 1 Ekim 2005 tarihinde başlayan katılım ortaklığı sürecine nasıl baktığı ve 35 fasılda yer alan konuları mazeretler öne sürmeden aradan 15 yıl geçmiş olmasına karşın neden yerine getirmediği ile ilgilidir. Mesele tekrarlanan vaatlerin bu somut gerçek karşısında yerine getirileceği konusunda  güven vermediğidir. Planda yer alan konular, büyük ölçüde, 23. fasıl olan yargı ve temel haklar başlıklı fasılla ve 24. fasıl olan adalet, özgürlük ve güvenlik fasılları ile ilgilidir. Mesela 2013 tarihli, ”AB müzakere sürecinde yargı ve temel haklar faslı” adlı 144 sahifelik kitaba bakılabilir.

Neden “bu çalışmanın gerektirdikleri yerine getirilmedi?” diye sorulabilir. Hatta daha öncesi, “2006 yılında yapılan tarama sonuçlarının gerektirdikleri neden yerine getirilmedi?” diye sorulabilir. 

İktidar sahiplerine bu vaatleri nedeniyle çok soru sorulabilir. İşkenceler, gözaltında kayıplar, hapisteki gazeteciler, hak savunucuları, yazarlar, siyasetçiler, “düşünce suçu” nedeniyle açılmış binlerce davalar, yerine getirilmeyen AİHM kararları, Anayasa’da açıkça yazılı olmasına ve AİHS 46. maddede açıkça yazılı olmasına karşın AİHM kararlarının bağlayıcı olmadığına dair verilen fetvalar, hafızalardadır. Hafızalarda olan başka bir gerçek de iktidar sahiplerinin hoşlanmadığı düşüncede olup da fikrini açıklayan 406 barış akademisyeninin beş yıldır KHK ile hukuksuzca ihraç edilmiş olmasıdır. Barış Bildirisi’nin suç teşkil etmediğidir. Akademisyenlerin beraat ettiğidir. Ama 406 ihraç edilmiş akademisyenden bir akademisyen bile mahkeme kararlarına rağmen hâlâ görevlerine dönememiştir.

Siyasi irade ve hukuksuz OHAL Komisyonu yargı kararlarını tanımamaktadır.

Evet, İnsan Hakları Eylem Planı, genel olarak olumlu vaatleri barındırıyor. Gelin görün ki, vaatlerin yerine getirileceği konusunda güven ve inandırıcılık sorunu var.

Reklamsız Evrensel için abone ol

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Kaynak


Haber Editörü • Ohal Komisyonu Haberleri • Hardcoded by MSA

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş



×
×
  • Yeni Oluştur...