İçeriği gör
KHK Mağdurları Forum

KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

Önerilen Yorum

Umutlanmaya ihtiyacı olanlar için bilgiler var. Mazılıgüney bir düzenleme bekliyor.


672 MEB  beraat 24 idare mahkemesi

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
patriot, 15 saat önce yazdı:

@Sibemol yargılama yapılır yine de. Kurum avukatı geleceği için "duruşmalı" vekalet ücreti ödenir. İsteyip gitmemenin sebebi nedir? "Duruşma talebimin iptali ile yargılamanın duruşmasız yapılmasını talep ediyorum, gereğini arz ederim" falan birşey yazın en azından. 

Duruşmaya kesinlikle katılacağım. Ankara’da ikamet etmiyorum. Herhangi bir sorun çıkarda gidemezsem diye sormuştum. Teşekkürler.


692-MSB—KABUL

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

Bölge İdare Mahkemesi Kararı - Konya BİM, 1. İDD, E. 2019/665 K. 2020/217 T. 19.2.2020

İSTEMİN ÖZETİ :KPSS 2016/2 yerleştirmeleri sonucunda Karaman Defterdarlığı Sarıveliler Malmüdürlüğü'ne veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak yerleştirilen davacının, hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin Karaman Valiliği Defterdarlık Personel Müdürlüğü'nün 25.05.2017 tarih ve 10400248-000-3403 sayılı işleminin iptaline ve işlem nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü mali haklarının yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; Karaman Defterdarlığı Sarıveliler Malmüdürlüğü bünyesine ataması yapılan davacı hakkında tesis edilen işlemle ilgili olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-8 maddesindeki "güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak" hükmü gereğince "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı bulunup bulunmadığı" konusunda Karaman İl Emniyet Müdürlüğü'nün 07.04.2017 tarih ve 222 sayılı yazısı ile, yapılan güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması sonucunda Sandıklı Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakkında F1 Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu kapsamında soruşturma yürütüldüğünün ve soruşturmanın henüz sonuçlanmadığının bildirildiği ve bu bilgilerin Karaman İl Değerlendirme Komisyonu'nda incelenerek 24.05.2017 tarihli kararla 657 sayılı Kanun'a 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle eklenen hükme göre dava konusu işlemin tesis edildiği, Mahkemelerinin 14.12.2018 tarihli ara kararı ile Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan davacı hakkında devam eden soruşturmanın hangi aşamada olduğunun sorulduğu ve ilgili bilgi ve belgelerin Mahkemelerine gönderilmesinin istenilmesi üzerine, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/110 soruşturma sayılı dosyası ile yürütülen soruşturmanın halen derdest olduğunun bildirildiği ve soruşturma dosyasının suretinin gönderildiği, davacı hakkında devam eden soruşturma dosyasının tetkikinden, davacının F1 silahlı terör örgütüne ait F2 Eğitim Öğretim A.Ş. ve F3 Özel Eğitim Öğretim A.Ş. kurumlarında çalıştığına dair sigorta kayıtlarının bulunduğu, üniversite öğrenciliği döneminde Nezahat Kız Öğrenci Yurdu'nda ve aynı yapılanmaya ait öğrenci evinde kaldığı, mezun olduktan sonra yurtta müdür yardımcısı olarak görev yaptığı, Bayat İlçesi'nde 2011-2012 eğitim yılında kız öğrenci yurdunda müdür olarak görev yaptığı, Sandıklı ilçesinde 2012-2014 yılları arasında kız öğrenci yurdunda kız öğrenci yurdunda yurt müdürü olarak görev yaptığı, öğrenci evlerinde yapılan sohbet ve sohbet hocalarıyla ilgili olarak etkin pişmanlık kapsamında ifade vermek istediğini beyan ettiği, bu durumda; güvenlik soruşturmasında elde edilen bilgiler ve kişilerin atanmak istediği görevin nitelikleri ve hassasiyeti göz önüne alındığında, kamu görevine atama yapmak konusunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, yargı kararları ile idarenin bu yetkiyi kullanmaya zorlanamayacağı açık olmakla, davacı hakkında yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler göz önüne alındığında, davalı idarece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunun olumsuz olduğundan bahisle davacının veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrosuna atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan davacının yasal faiziyle birlikte özlük ve parasal haklarının tazmini talebinin de reddinin gerektiği gerekçesiyle Konya 2. İdare Mahkemesi'nce verilen davanın reddine ilişkin 25/01/2019 tarih ve E:2018/332, K:2019/88sayılı kararın, davacı vekilleri tarafından; müvekkili hakkında verilmiş bir mahkeme kararı bulunmasına karşın suçlu addedilerek idarenin takdir yetkisi bulunduğundan bahisle müvekkilinin temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasının Anayasa ve yasalara aykırı olduğu, müvekkilinin FETÖ terör örgütü üyesi olduğuna dair geçerli bir delilin bulunmadığı, ailesinin ve kendisinin maddi imkansızlıkları nedeniyle bu örgütle bağlantısı olan bir öğrenci yurdunda kalması veya çalışmasının adı geçen terör örgütü ile irtibatı veya iltisakının bulunduğu anlamına gelmeyeceği, zira müvekkilinin ve ailesinin Devletine, milletine, dinine, diyanetine, örfüne, adetine bağlı insanlar olduğu ve dava konusu işlemin bu bakımdan hukuka aykırı olduğu iddialarıyla istinafen incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

 

SAVUNMANIN ÖZETİ :Savunma dilekçesi verilmemiştir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü;

 

Dava, KPSS 2016/2 yerleştirmeleri sonucunda Karaman Defterdarlığı Sarıveliler Malmüdürlüğü'ne veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak yerleştirilen davacının, hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin Karaman Valiliği Defterdarlık Personel Müdürlüğü'nün 25.05.2017 tarih ve 10400248-000-3403 sayılı işlemininiptaline ve işlem nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü mali haklarının yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 

Davacının atamasının yapılmamasına ilişkin Karaman Valiliği Defterdarlık Personel Müdürlüğü'nün 25.05.2017 tarih ve 10400248-000-3403 sayılı işleminsayılı işlemin iptali talebi yönünden;

 

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 5 inci maddesinde; "İllerde, valilerin tayin ve tespit ettiği işlerde yardımcılığını ve valinin bulunmadığı zamanlarda vekilliğini yapmak üzere vali muavinlerinin bulunacağı" hükmüne, 8 inci maddesinin (C) fıkrasında; ''Yukardaki fıkralarda yazılı bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvilleri mensup olduğu il idare şube başkanlarının inhası üzerine valiler tarafından icra edilmekle beraber mensup oldukları Bakanlıklar veya genel müdürlüklere sebepleriyle bildirileceği'' hükmüne yer verilmiş, 9 uncu maddesinin (B) fıkrasında ise, "Bakanlıkların ve tüzelkişiliği haiz genel müdürlüklerin, il genel idare teşkilatına ait bütün işleri doğrudan doğruya valiliklere yazacakları, Valiliklerin de illere ait işler için ilgili Bakanlık veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlüklerle doğrudan doğruya muhaberede bulunacakları, ancak valilerin hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebilecekleri" hüküm altına alınmştır.

 

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucunda ÖSYM tarafından 09.01.2017 tarihinde Karaman Defterdarlığı Sarıveliler Malmüdürlüğü'ne Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak yerleştirildiği, yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda, hakkında F1 silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında soruşturma yürütüldüğünün ve soruşturmanın henüz sonuçlanmadığının tespit edilmesi üzerine Karaman Defterdar Vekili tarafından imzalanan 25.05.2017 tarih ve 10400248-000-3403 sayılı işlemle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle davacının atanmasının uygun görülmemesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

İdare hukukunda yetki kurallarının, dar ve özel anlamda kamu düzenine ilişkin hükümlerden olduğu, idari işlemlerin en önemli unsurları arasında yer aldığı, yetki unsurundaki sakatlıkların sonradan verilecek onay ya da izinle giderilemeyeceği, bu nedenle idarenin yetki kurallarına sıkı bir şekilde uymak zorunda bulunduğu ve yetki kurallarının dar yorum ve uygulama yöntemlerine bağlı tutulması gerektiği idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.

 

Dar anlamda yetki unsuru denilen karar alma yeteneği; konu, yer ve zaman itibariyle, Anayasa ve yasalarla, belli organ, makam ve kamu görevlilerine tanınmış bir güçtür. Yetki devrinin hukuken geçerli olabilmesi, böyle bir devrin daha önce kanunda açıkça öngörülmüş bulunmasına bağlıdır. Ancak, kamu hukukunda yetkiler; ait olduğu organ, makam ve görevlilere bizzat kullanılmak üzere verildiğinden, yetki devri istisnai durumlarda söz konusudur. Bu durum, (yetki devri gibi hususlar aksi Kanun hükümleri ile öngörülmedikçe) yetkinin idare hukukundaki tekelliğinden ve münhasırlığından kaynaklanmaktadır.

 

Bakılan davada; davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle Karaman Defterdar vekili tarafından imzalanan dava konusu işlemle atama talebininreddedildiği görülmektedir.

 

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden; valilerin, ancak hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisini devredebilecekleri, bunun dışındaki yetkilerini münhasıran bizatihi kendilerinin kullanması gerektiği,vali yardımcılarının ise, sadece ilde valiye vekalet ettiği dönemlerde il içi atama yetkisini kullanabilecekleri, valinin fazifesinin başında olduğu halde valiye tanınan söz konusu atama yetkisinin, başka bir makam tarafından kullanılamayacağı anlaşılmaktadır. Bu durum, (yetki devri gibi hususlar aksi Kanun hükümleri ile öngörülmedikçe) yetkinin idare hukukundaki tekelliğinden ve münhasırlığından kaynaklanmaktadır

 

Bu durumda; 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9 uncu maddesinin (B) fıkrasında, valilerin ancak hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebileceklerinin hükme bağlanması ve söz konusu hükümden bu hususlar dışında başka konularda yetki devrinin hukuken mümkün olmadığı dikkate alındığında Defterdar Vekili tarafından imzalanan dava konusuişlemde yetki yönünden hukuka uyarlık, aksi yöndeki istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

 

Öte yandan, her ne kadar Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Değerlendirme Komisyonu'nun 24.05.2017 tarihli kararında Vali'nin imzası bulunmakta ise de, değerlendirme komisyonlarının atama veya atamama konusunda nihai kararı verecek merciler olmadığı, nihai kararı verecek mercie sunulmak üzere görüş niteliğinde işlem tesis eden kurullar olduğu dikkate alındığında, bu durum da sonucu değiştirecek nitelikte görülmemiştir.

 

Davacının yoksun kaldığını ileri sürdüğü malihaklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine gelince;

 

Tamyargı davalarında ancak kesin zararların tazmini mümkün olup, muhtemel zararların tazmini yönünden hüküm kurulmasına olanak bulunmadığından, iptal kararının gerekçesine göre davacının doğrudan atanmasının mümkün olmadığı durumlarda "davacının atanması halinde parasal haklarının tazminine" şeklinde şarta bağlı bir şekilde tazminat kararı verilmesi usul hukukunun genel ilkelerine uygun değildir.

 

Öte yandan, salt iptal kararı sonucunda davacının atanıp atanmayacağının karar aşamasında belli olmaması, idarenin karar gerekçesinde yer verilen hususlar ve ilgili mevzuatta öngörülen düzenlemeler doğrultusunda yapacağı bir takım değerlendirmeler ve belirlemeler neticesinde durumun netleşecek olması nedeniyle tazminat talebi reddedilerek bu kısım yönünden yargılama giderlerinin davacı aleynine hükmedilmesi de hakkaniyetli olmayacaktır. Çünkü, böyle bir durumda, davacının idarenin yapacağı bir takım işlemler neticesinde atanma ihtimali bulunduğundan tazminat talebinin peşinen reddi davacının aleyhine olacaktır. Diğer taraftan; davacı daha sonra atanmaya hak kazanmak suretiyle tam yargı davası açsa dahi, daha önce aynı konuyla ilgili tazminat talebi reddedilmiş olduğundan derdestlik veya kesin hüküm hali gündeme gelebilecektir.

 

Bu nedenle, iptal davası ile birlikte parasal hak talebinde de bulunulması durumunda, iptal kararının gerekçesine göre davacının doğrudan atanması sonucu doğmayıp idarenin mevzuat hükümleri doğrultusunda yapacağı değerlendirmeler sonucunda davacının atanıp atanmayacağının belirleneceği veya yetkisiz makam tarafından tesis edilen işlemlerin bu gerekçeyle iptali üzerine yetkili makam tarafından işlem tesis edilmesi gereken haller bakımından, gerek muhtemel zararın tazminine hükmedilmemesi, gerekse henüz zarar oluşup oluşmadığı belli olmadan tazminat talebinin reddine karar verilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların ve usuli bir takım sakıncaların doğmaması için, tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek suretiyle, dava konusu uyuşmazlığın esasını teşkil eden işlemin hukuka aykırı bulunarak iptaline karar verilmiş olması nedeniyle yargılama giderlerinin idare aleyhine hükmedilmesi hukuken daha isabetli olacaktır. Böyle bir durumda, idarenin yapacağı değerlendirme sonucunda, davacının atanmaya hak kazanacak olması halinde, dava konusu edilen atanmama işlemi nedeniyle oluşan zarar için 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10'uncu maddesi uyarınca başvuruda bulunularak bu talebin reddi üzerine tam yargı davası açılması halinde işlemden kaynaklanan zararın tazmini (işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların ödenmesi) mümkün olabilecektir.

 

Buna göre, uyuşmazlığın esasına yönelik Dairemiz kararının gerekçesi dikkate alındığında; bakılmakta olan davada verilen iptal kararı uyarınca davacının doğrudan göreve başlamasının mümkün olmadığı, davacının atamasının yapılıp yapılmayacağının yetkili makam olan Vali tarafından tesis edilecek işleme göre belli olacak olması nedeniyle, davacının yoksun kaldığını ileri sürdüğü mali haklarının yasal faiziyle birlikte tazmini talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmekte olup bu kısım bakımından davanın reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

 

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45 inci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun KABULÜNE, başvuruya konu Konya 2. İdare Mahkemesi'nin25/01/2019 tarih ve E:2018/332, K:2019/88 sayılı kararının KALDIRILMASINA, dava konusu işlemin İPTALİNE, davacının, dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü maddi hak kayıplarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,aşağıda dökümü gösterilen dava ve istinaf aşamalarına ilişkin toplam 432,00.-TL yargılama giderinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, artan posta ücretinin Mahkemesi'nce davacıya iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kesin olmak üzere, 19/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

@Aklima
 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

@Aklima

İçtihat Bölge İdare Mahkemesi

Bölge İdare Mahkemesi Kararı - Erzurum BİM, 1. İDD, E. 2019/1995 K. 2020/6 T. 7.1.2020

 

İSTEMİN ÖZETİ : Davalı idare bünyesinde bilgisayar işletmeni olarak görev yapmakta iken 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesi ve ilgili hükümleri ile 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 8. fıkrasının (d) bendi gereğince "kamu görevinden çıkarılmasına" ilişkin 11/07/2017 tarih ve 2017/49 sayılı Bayburt Üniversitesi Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, davalı idare tarafından oluşturulan soruşturma komisyonunca alınan ifadesi ve dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacının 2014 yılı içerisinde Milli Güvelik Kurulu tarafından alınan kararlarla toplumda K1 cemaati olarak bilinin yapının devlet içinde örgütlenmiş legal görünümlü illegal yapı olduğunun lanse edilmesinden ve adı geçen yapı mensuplarının oluşturduğu F1 terör örgütü aleyhine kamu davaları açılmaya başlanmasından sonra da söz konusu örgütle bağlantılı olduğu tespit edilen ve daha sonra KHK ile kapatılan sendikalara üyeliğinin devam ettiği bu yapıya ait evlerde kaldığı sabit olup, 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesi ve ilgili hükümleri ile 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 8. fıkrasının (d) bendi kapsamında söz konusu yapı ile kamu görevinden çıkarılmasını gerektirecek nitelikte "aidiyet" “iltisak” ya da “irtibat”ı olduğu değerlendirildiğinden, kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Erzurum 2. İdare Mahkemesi'nin 12/07/2018 gün ve E:2017/2615, K:2018/1272 sayılı kararının; davacının gerek dershane, gerek çalıştığı önceki işi ve gerekse arkadaş ilişkileri dolayısıyla F1 terör örgütüyle irtibatlandırılmaya çalışıldığı, bu örgüte üyelik kastının olmadığı, böyle bir örgüt içerisinde faaliyet göstermediği, 2015 şubat ayından itibaren onlarla herhangi bir bağının kalmadığı, hakkında devam eden adli bir soruşturma varken cezai soruşturma ve kovuşturmanın sonucu beklenmeyip davalı idarece kamu görevinden çıkarılması yönünde tesis edilen işleminde hukuka uyarlılık bulunmadığı ileri sürülerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

 

SAVUNMANIN ÖZETİ :İstinaf aşamasında savunma dilekçesi verilmemiştir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi'nce, Dairemizin 21/05/2019 tarih ve E:2018/3305, K:2019/943 sayılı kararının Danıştay 5. Dairesi'nin 16/09/2019 tarih ve E:2019/3544, K:2019/4707 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:

 

Dava; davalı idare bünyesinde bilgisayar işletmeni olarak görev yapmakta iken 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesi ve ilgili hükümleri ile 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 8. fıkrasının (d) bendi gereğince "kamu görevinden çıkarılmasına" ilişkin 11/07/2017 tarih ve 2017/49 sayılı Bayburt Üniversitesi Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

 

Bilindiği üzere, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik Devletimize ve milletimize karşı 15.7.2016 günü başlatılan darbe girişimi üzerine; kamu düzeni ve güvenliği açısından Anayasa’nın 120. maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununu çerçevesinde; Milli Güvenlik Kurulunun 20.7.2016 tarihli ve 498 sayılı kararı ile Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesi üzerine, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiş, Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanan karar 21.7.2016 tarihli ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

 

Bu çerçevede; Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameler yürürlüğe girmiş ve bu Kanun Hükmünde Kararnamelerle, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu belirlenen kişiler, iki yöntemle kamu görevinden çıkartılmıştır. Bunlardan birincisi, Kanun Hükmünde Kararnamelerin eki listesinde isimlerine yer verilmek suretiyle başka bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan kamu görevinden çıkartılma şeklinde, diğeri ise yine Kanun Hükmünde Kararnamelerde yer alan "kamu görevlilerine ilişkin tedbirler" başlığı altında çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin kamu görevinden çıkartılmasının usul ve esaslarını düzenleyen ve bu kapsamda personelin kendi kurumunda oluşturulan kurullar tarafından tesis edilen işlemlerle kamu görevinden çıkartılma şeklinde olmuştur.

 

Kanun Hükmünde Kararnamelerin eki listesinde isimlerine yer verilmek suretiyle başka bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan kamu görevinden çıkartılan personelin açmış olduğu davalarda idare mahkemelerince, genellikle anılan Kanun Hükmünde Kararnamelerde söz konusu kamu görevinden çıkarılma konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem kurma yetki ve görevi verilmediği, kanun niteliğini taşıyan hukuki bir düzenleme ile kamu görevinden çıkarılma işlemi gerçekleştirildiği, dolayısıyla davalı idarece tesis edilmiş, idari davaya konu olabilecek bir idari işlemin bulunmadığı ve davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle "davaların incelenmeksizin reddi yönünde" kararlar verilmiştir. Buna karşın, Kanun Hükmünde Kararnamelerde belirlenen usul ve esaslara göre personelin kendi kurumunda oluşturulan kurullar tarafından tesis edilen kamu görevinden çıkartılmaya ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda, idare mahkemelerince uyuşmazlığın esasının incelenmesine devam edilmiştir.

 

Bu arada, personelin kendi kurumunda oluşturulan kurul tarafından tesis edilen kamu görevinden çıkartılmaya ilişkin işlemlere karşı açılan davaların incelemesi devam ederken, aynı personelin bu kez Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamelerin eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarıldığı hallerde, yasa hükmünde olan Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinin herhangi bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan sonlandırılmış olması karşısında, idare tarafından oluşturulan Kurulun tesis ettiği kararın kendiliğinden ortadan kalktığı ve davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle kimi idare mahkemelerince dava hakkında "karar verilmesine yer olmadığı"yönünde kararlar verilmiştir.

 

Bir idari işlem açıkça idare tarafından geri alınmadığı veya bir başka işlemle yürürlükten kaldırılmadığı ya da idare mahkemesince iptal edilmediği sürece hukuk aleminde varlığını sürdürecektir. Bu nedenle, Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listelerde ismine yer verilmek suretiyle hiçbir idari işleme gerek kalmaksızın doğrudan kamu görevinin sonlandırılmasına karşı açılan davalarda idare mahkemelerince, Kanun Hükmünde Kararnamelerin kanun niteliği taşıdığı gerekçesiyle "incelenmeksizin ret" kararları verildiği de göz önünde bulundurulduğunda, personellerin kendi kurumunda oluşturulan kurullar tarafından kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davaların (idari işlemden sonra çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listesinde aynı personelin ismine yer verilmek suretiyle ikinci kez görevine son verilmiş olsa bile idari işlemin hukuken yürürlükte olması nedeniyle) esastan sonuçlandırılması gerektiği açıktır.

 

01.02.2018 tarih ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 1. maddesi ile Anayasanın 120 nci maddesi kapsamında ilan edilen ve 21.7.2016 tarih ve 1116 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonukurulmuş; Komisyonun, olağanüstü hal kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi konularındaki başvuruları değerlendirip karar vereceği belirtilmiş, yine aynı Kanun'un "yargı denetimi" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasında, Komisyon kararlarına karşı idari dava açma hakkı tanınmış olup, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde iptal davası açılabileceği, "Geçiş hükümleri" başlıklı geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında ise Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvurmuş veya dava açmış olanlar için de 7 nci maddedeki usul ve sürelerin uygulanacağı, bu dosyalar hakkında yargı mercilerince karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına dosya üzerinden kesin olarak karar verileceği,vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği, bu dosyaların, yeni bir başvuru şartı aranmaksızın incelenmek üzere Komisyona gönderileceği hükümlerine yer verilmiştir.

 

Böylece, olağanüstü hal kapsamında doğrudan Kanun Hükmünde Kararnameler ile tesis edilen işlemlere karşı dava açılmadan önce Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurunun zorunlu bir yol olduğu, bu kapsamda Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvurulmuş veya dava açılmış ise bu dosyaların da yargı yerlerince yeni bir başvuru şartı aranmaksızın incelenmek üzere Komisyona gönderileceği, dolayısıyla doğrudan Kanun Hükmünde Kararnameler ile tesis edilen işlemlere karşı değil, Komisyonca verilen kararlara karşı iptal davası açılabileceği dikkate alındığında; personelin çalıştığı kurum bünyesindeki Kurul kararı ile ilk olarak kamu görevinden çıkarıldığı, daha sonra da Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle ikinci kez kamu görevine son verildiği hallerde, hem kurum bünyesinde oluşturulan Kurul kararına hem de inceleme Komisyonunca verilen karara karşı iptal davaları açılmasına imkan bulunduğu ve esasen personelin hem kurul kararıyla hem de Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılmasının "sebep" unsurunun her iki halde de aynı olduğu; yani Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklandığı veilgililerin "... Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (F1 üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya irtibatının ..."bulunduğundan bahisle kamu görevinden çıkarıldığı açıktır.

 

Bu nedenle, anılan her iki işleme karşı açılan davalarda yargı yerlerince verilecek kararların uygulanması aşamasında ortaya çıkabilecek hukuki sorunların da önlenmesi amacıylaMahkemece;öncelikle personelin ilgili Kanun Hükmünde Kararnamenin ekli listesinde isminin yer alması nedeniyle kamu görevinden çıkartılması işlemine karşı dava açıp açmadığı, dava açmış ise 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun hükümleri gereğince dava dosyasının İnceleme Komisyonuna gönderilip gönderilmediği, Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılmasına karşı dava açmamış (ya da dava açmış) olsa bile Komisyona başvurma hakkını da kullanabileceğinden, personelin Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvuruda bulunup bulunmadığı ve Komisyonca başvuru hakkında bir karar verilip verilmediği veya Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmasının iptali istemiyle açılmış dava nedeniyle 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun gereğince Komisyona gönderilmesi gereken bir dosyasının mevcut olup olmadığı (Komisyonca verilecek karar hem personelin hukuki durumunu hem de davacının çalıştığı kurum bünyesinde oluşturulan Kurul tarafından verilen kamu görevinden çıkarma işlemine karşı açtığı davada yargı mercilerince verilecek kararın hukuki sonucunu etkileyeceğinden) araştırılmalı,Komisyona başvurusu var ise, bu başvurunun sonucu beklenmeli, Komisyon kararına karşı dava açılmış ise, yukarıda açıklandığı üzere söz konusu iki davada verilecek kararlar birbirini etkileyeceğinden, öncelikle2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 38 ve devamı maddelerinde yer alan "bağlantılı davalara ilişkin hükümler" dikkate alınarak değerlendirme yapılmalı,şayet personelin herhangi bir davası veya Komisyona başvurusu yok ise Anayasanın 36. maddesiyle de koruma altına alınan hak arama hürriyetinin engellenmemesi adına, davacının çalıştığı kurum bünyesinde oluşturulan Kurul kararı ile ihraç edilmesi işleminin iptaline konu uyuşmazlığın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.

 

Dava dosyasının incelenmesinden, Bayburt Üniversitesinde bilgisayar işletmeni olarak görev yapan davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının, 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 8. fıkrası ile değişik (d) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Bayburt Üniversitesi Rektörlüğü Yönetim Kurulu'nun 11/07/2017tarih ve 2017/49 sayılı kararının iptali istemiyle görülmekte olan davayı açtığı, dava açıldıktan sonra davacının bu kez de 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 693 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarıldığı anlaşılmıştır.

 

Bu durumda, davacı tarafından, 693 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmasının iptali istemiyle açılan davaya ilişkin dosyanın Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna gönderileceği ve Komisyonun vereceği karara karşı da dava açılabileceği, söz konusu Kanun Hükmünde Kararnameden önce davacının çalıştığı kurum bünyesinde oluşturulan Kurulun kararına karşı açtığı davanın sonuçlandırılması halinde, anılan yargı kararının Komisyonun vereceği kararı etkileyeceği gibi, Komisyon kararına karşı açılacak davada verilecek kararı da etkileyeceği dikkate alındığında, belirtilen hususlar araştırılmadan ve yukarıda izah edildiği üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 38 ve devamı maddelerinde yer alan hükümlere göre bağlantı bulunup bulunmadığı da değerlendirilmeden İdare Mahkemesinceverilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkinkararın hukuka ve yukarıda bahsi geçen mevzuata uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

 

Açıklanan nedenlerle;istinaf başvurusunun kabulüne,Erzurum 2. İdare Mahkemesi'nin 12/07/2018 gün ve E:2017/2615, K:2018/1272 sayılı kararınınkaldırılmasına,yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine, bozma kararı üzerine mahkemesince verilecek kararda hüküm altına alınacağı cihetle yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, bu kararın kesinolduğunun taraflara bildirilmesine, 07/01/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

X - AZLIK OYU:

 

Dairemizin 21/05/2019 tarih ve E:2018/3305, K:2019/943 sayılı sayılı kararında ısrar edilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle, Danıştay 5. Dairesi'nin 16/09/2019 tarih ve E:2019/3544, K:2019/4707 sayılı kararı bozma kararına uyularak istinaf başvurusunun kabulü dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine ilişkin çoğunluk kararına katılmıyorum.

 


VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Aklima, 22.04.2022 - 17:31 yazdı:

Sayın @Sibemol,

Bahsettiğiniz yazının son sayfasında sol alt tarafta ekler başlığı olmalı yada yazı içeriğinde hakkınızdaki dosyanın ayrıca gönderileceğine dair bir metin olmalı. Bu kısımlara dikkat ediniz. Hakkınızdaki gerekçelere dayanak yapacakları mevzular bu ek içinde sunulacak. Eğer yazının içinde yada ekinde bahsettiğim gibi bir açıklama varsa ve bunu dosyayı uyapta göremiyorsanız, zaman kaybetmeden mahkemeye dilekçeyle ve ayrıca cimerede adalet bakanlığına; silahların eşitliği ilkesi gereğince davalı idarenib hakkınızda gönderdiği her türlü bilgi, belge, evrak, beyan, tespit vs nin tarafınıza tebliğ edilmesini istediğinizi idarenin uyapta görülen .... tarihli yazısı içerisinde geçen/ekinde yer aldığı yazıl olan ....... belgelerin/dosyanın uyapta görünmediğini tarafınızada tebliğ edilmemesi durumunda kendinizi savunamayacağınızı, açıklama yapamayacağınız, soru soramayacağınızı bu durumunda adil yargılanma ilkesi ve silahların eşitliği ilkelerine aykırı olduğunu bu konuda AYM nin verdiği hak ihlali kararları olduğnu belirten başvuru yapınız.

https://forum.khkhaber.com/forum/12-AYM/ altında Gizli Gizlik Dereceli Belgelerin Davacıya Tebliğ Edilmemesi - Gösterilmemesi adında paylaştığım 5 karar var.

Sayın @Aklima

Dediğiniz gibi mahkemeye bir dilekçe yazdım. Daha göndermeden mahkeme GİZLİ gizlilik dereceli belgelerin olduğu bir dosyayı tarafıma gönderdi. Dosyada; kurumun 6 sayfa standart savunması, ohal komisyonuna başvurduğumda verdiğim dilekçe ve belgeler, ohal komisyonunun bana gönderdiği RET belgesi, kurumumdaki istihbarat şubenin ihraçtan önce ifademin alındığı belge, kurumdan  uzaklaştırma belgesi, Eşimin ihraç olduğuna dair belge, eşleri ihraç olanların listesinin olduğu belge, eşimin annesinin hac için para yatırdığı malum bankadaki hesabı. Bir de kriter dedikleri liste var ankesör, dersane, bylock vs. Bomboş. Ve Benimle ilgili herhangi birşey yok. Dikkatimi çeken 1. derece ve 2. derece yakınım olmak üzere 2 yakınımın ihraç olduğu. Benim eşimden başka ihraç yakınım da yok. 2. derece olarak benim bir ablam var o da ihraç değil. Akbank’tan emekli. MSBOHAL komisyonunun yapılan inceleme sonucu kurum kanaati ile (sadece iltisaklı yazıyor) RET kararını gerekçe göstererek kendini savunmuş maalesef. 5 senenin sonunda durumum budur. 

OHAL komisyonuna yazdığım dilekçemdeki birkaç durumu paylaşmak  istiyorum; belgeli hepsi.

1. Üniversitede okurken ev arkadaşım ( babamın ve okuduğum ildeki emniyet müdürünün ev tutarak beraber kalmamı sağladığı ) bayan gardiyan olması (FETÖ evlerinde kalmadığım.)

2. TSK ya girişimde o dönemin jandarma kuvvet komutanının vasıtasıyla olduğu (FETÖ marifeti ile girmediğim.) 

 

Güncelleme • • Sibemol

692-MSB—KABUL

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Karagöz, 11 saat önce yazdı:

Sayın Granden, bilinmiyor olabilir gerçekten. Çünkü eşi davalarda EP değil, müşteki durumunda ve 17-25 milatı sayesinde kurtarmış. Kendisinin de bir durumu olmadıysa, eski AKP bağlantısı yüzünden atanmış olabilir. Bunlar öyle derin akıllı planlar yaparak ülke yönetmiyorlar. Meydanı çok boş buldular sadece.

Umut kaybettirmekten ziyade forumdakileri alarma geçirmek için bazen ters yazıyorum, pireyi deve yapıyorum. Harekete geçirmeye çalıştığım da buna verilmesi gereken tepkiydi hadi hep beraber ülkeyi terk edelim değil 🙂  Ama çoğunluk harekete geçmediği gibi umutsuzlukla kalıyor.

Belki güneş doğar da iade oluruz. 6 yıl geçip de bir arpa boyu yol alamadığımızı görünce insan bu dünyadayken o güneşi görüp göremeyeceğini bilemiyor.

Mesleğim sayesinde Türkiye hariç her yerde aranan kişi durumundayım. Burada da aranırdım, ama KHK işin içine girince iş değişiyor.

Daha önce üniversite bitince istisnasız Boğaziçi'den bütün sınıf arkadaşlarım bu ülkeden giderken ben vatan sevgisinden kaldım. Çalıştığım projeler hala devletin en önemli kurumlarınca kullanılıyor. Askerin, polisin hayatını kurtarıyor.

Sonra ödülümü de bu şekilde KHK ile verdi devletim. 6 yıl KHK, 3 yıl adli süreç çektim. Dosyam bomboş, ama daha ne kadar gideceği hiç belli değil. Bu süreçte annemi kaybettim ve nişanlımdan ayrıldım.

Buna rağmen sessiz sessiz bekliyorum hepimiz gibi. Ne bir yeri yakıp yıkıyorum, ne en ufak suç işliyorum, ne de bana iftira atanlara saldırıyorum. Normalde o kadar küfür, hakaret, iftira, haksızlık ve zulmü herhangi bir vatandaşa yapsanız neler olur bu ülkede.

Kalmak isteyen kalabilir elbette benim için sakıncası yok. Ama gideceğim dediğimde vatanseverlik taslanmazsa mutlu olurum. Siz o amaçla yazmadınız diye düşünüyorum, ama bazen forumdan çıkıyor.

Elbette o amaçla yazmadım sayın @Karagözkalanlar ya da bize tu kaka diyenler mi kendini vatansever sanıyor anlamında yazdım.Elbette kimse kimsenin bu konudaki duruşunu ölçmez ölçemez kaldı ki kime göre neye göre? Aslında ülke veya ülkeler öyle yönetiliyor. Bu konuya girmeyeceğim hem uzar hem de yeri değil. Yapılan fedakarlıklar başarılar anlat anlat bitmez elbette onlar da biliyordur zaten.Belki de sırf bu yüzdendir, bir gün öğreniriz Ya da hiçbir zaman.Kendimle ilgili konuları daha önce yazmıştım tekrarlamayacağım bu süreçte neler yaşadığıma dair.Sessizce bekliyoruz dediğiniz gibi.Durumumu anlatıyorum tabi dilim döndüğünce ne iş yaptığımı soranlara ve neden yapamadığımı vs.yazınca pek anlaşılmıyor doğal olarak ya da dediğiniz gibi yanlış anlayan anlamak istediği gibi anlayan da çok fazla.Annenize Allahtan rahmet diliyorum ,tekrar başınız sağolsun.Dilerim her şey gönlünüzce olsun buradaki herkesin ki gibi.

Not: Birilerinin çıkıp çıkıp KHK lılar için şöyle yapılacak böyle yapılacak diye açıklamalarından dolayı da umut besleyecek kadar hayatımın hiç bir döneminde hayalperest olmadım, mesleğim de zaten buna elverişli değildi.Hunharca şehit edilen sınıf arkadaşım, meslektaşlarım var benim...Umut beslemek zorundayım çünkü başka türlü yaşanmayacağını kendimce test ettim.

sözlerim kimseye yönelik değildir.

sağlıcakla kalın.

  • Beğeni 5
  • Teşekkür 1

701 KHKLI sade ve sadece insan...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
672magduru, 29.04.2022 - 23:16 yazdı:

Herkese merhaba. İade olduktan sonra devlet bankasından kredi çekebilen oldu mu?

Vakifbank bize kredi vermemeye uğraşıyor gibi geldi bana. Eşimden göreve dönme yazısı istediler. 4 Kasımdaki kararname ve göreve dönme yazısını verdik. 3 gün bekletip bu sefer de göreve dönme yazısının bugüne ait olması gerekiyor dediler. 

Başına benzer durum gelen var mıdır 

başka banka deneyin hocam denizbank yapı kredi teb sorun çıkarmadı

  • Beğeni 1
  • Teşekkür 1

672-meb-sendika

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Herkesin Ramazan bayramını kutlarım.. öncelikle sağlıklı, huzurlu ve mutlu bayramlar dilerim.. selamlar.. 
 


679-YÖK Komisyon İncelemede

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...