İçeriği gör
KHK Mağdurları Forum

KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

Önerilen Yorum

altirana, 3 saat önce yazdı:

@bkartli hocam MEB de kurum görüşü alınmadan iade olanlar da duyuyoruz kurum görüşü neye gore alınıyor bir bilsek .insalllh idare mahkemesinden dönersiniz hocam .ilçe de diğer iade olanlar da kurum görüşü alinmismiydi?Bilginiz var mı acaba ?Birde özel olmazsa evli iseniz eş ihracı söz konusumuydu ?

Hocam iade olanların kurum görüşü alınmıştı.evliyim eşim ev hanımı.


672 KHK - MEB - Temmuz 2018 takipsizlik- Sendika İstifa (Şubat 2016)-Kurum kanaati olumsuz- Komisyon Ret 28 Ekim 2021-25.İdare Mahkemesi

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
fdem, 19 saat önce yazdı:

Cok şükür ben de güzel haberimi sizinle paylaşmak istiyorum bu akşam itibariyle iade kararımı gördüm, Allah bu forumdaki ve tüm KHK lı bekleyenleri sevindirsin inşallah 

Hayırlı olsun gözünüz aydın darısı başımıza 


679 mgk ret banka sendika ankara 22 idare

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
672magduru, 28.10.2021 - 16:20 yazdı:

Bunu direkt şube müdürü söyledi.

Bence bir dilekçe yazıp yazılı bir cevap aldıktan sonra mobing davası açılabilir. Zaten hukuken bu davayı açabiliyorsanız, bu kartı gösterdiğinizde geri vites muhtemeldir. Sonuç olarak bizleri mağdur edenler de onlar. Bu konuda bir hukukçuyla görüşebilirsiniz bence.


689 KHK, takipsizlik kararı, inceleme devam.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
yasin_doganay, 45 dakika önce yazdı:

Bence bir dilekçe yazıp yazılı bir cevap aldıktan sonra mobing davası açılabilir. Zaten hukuken bu davayı açabiliyorsanız, bu kartı gösterdiğinizde geri vites muhtemeldir. Sonuç olarak bizleri mağdur edenler de onlar. Bu konuda bir hukukçuyla görüşebilirsiniz bence.

Sayın hocam eşim birkaç yerden araştırdı hem KHK da hem de anayasa da hak ihlaline bağlı olarak isterse ihraç edildiği kurumda başlayabilir diyor.

Bunlar "biz sizi koruma adına eski okulunuza vermiyoruz" diyip beni okulumdan 30 km daha uzaktaki ilçeye yollayarak beni korudukları ya da bizim hicbir şeyden haberimiz olmadığını zannediyorlar.

Pazartesi bir Kkez daha gidip gerekirse tüm yetkililerle konuşacağım milli eğitimdeki ve ilgili kanun maddelerini de göstereceğim ki bilsinler dava açacağımı.


672khk kabul sendika 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

  • Beğeni 1
  • Teşekkür 1

  • MEB, 672 KHK, hiçbir kriter eşleşmesi yok haliyle hakkında ne adli ne de idari işlemde yok.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk

OHAL Komisyon Karar Değerlendirmesi
675 sayılı KHK ile kamudan ihraç edilen çalışanların bugün itibari ile beş yılı doldu, yarından itibaren altıncı yılımıza giriyoruz.
Beş yılın bittiği gün OHAL Komisyonu bir rapor yayınladı ve tam beş ay önce yani 28 Mayıs 2021’den bu yana yaptığı çalışmaları idi bu rapor.
Her ne kadar komisyon bu netlikte açıklamadıysa da rakamları incelediğimizde aşağıdaki sonuçlar çıkıyor.
Toplam karar sayısı : 118.415
Son 5 aydaki karar : 3.285
Toplam Kabul Sayısı : 15.050
Son 5 aydaki Kabul : 978
Toplam Ret sayısı : 103.365
Son 5 aydaki Ret : 2.307
Bekleyen dosya sayısı : 8.343
Son 5 aydaki aylık karar sayısı: 657
Kasım 2018’de ilk bir yıllık dönemde aylık karar sayısı : 3.818
Toplam Kabul oranı : %12.2
Son 5 aydaki kabul oranı : %29.8
Toplam Ret oranı : %87.8
Son 5 aydaki Ret oranı : %70.2
Bu rakamlara bakarak söylenecek çok fazla şey var. Ancak sonda söyleyeceğimiz cümleyi en başta söyleyelim; OHAL Komisyonu oyalıyor, KHK’lılar feryat ediyor, Yargı, Yürütme ve Yasama seyrediyor.
Rakamların söylediklerine bakarsak; 22 Aralık 2017’den 9 Kasım 2018’e kadar geçen sürede 42.000, yani aylık 3.818 karar alınabiliyorken, son beş ayda toplam 3.285, aylık 657 karar alınması tam bir oyalama taktiğidir. Ama konu çalışma yaşamından uzak kalma olduğu için basit bir oyalamadan ziyade çok sayıda insanın evine ekmek götürmesinin önüne geçilmesi ve yaşamda koparılması anlamına geldiği çok açık.
Peki neden Komisyon oyalama taktiğini seçmiştir? Aslında bunun da yanıtı yukardaki rakam ve oranlarda saklı. Son beş ay hariç toplam kabul oranı %12.2 iken, son beş aylık kabul oranı %29.8. İşte tam da burada yatıyor yanıt. Herkes artık şunu çok iyi biliyor ki, komisyonun verdiği ret kararları arasında “gözünün üstünde kaşın var” bahaneleri bile varken kabul oranları ilk oranların üç katına yaklaşmaktadır ve bekleyen 8.343 dosyaya da bahane üretme, kumpas kurma, ret oranlarını yukarıya çekme çalışmaları yapılmaktadır.
Komisyonun bu hızla çalışması halinde dosyaların bitmesi için bir yılı aşkın bir süre daha gerekmektedir ki, bu da toplam altı yıllık bir oyalama demektir ve çok açık olarak ortaya koymak gerekir ki böyle bir oyalama taktiği ancak faşist ülkelerde görülür.
Tüm bu nedenlerle biz KHK’lılar daha çok ses çıkarmalıyız. AKP hükümetinden ve OHAL Komisyonundan medet bekleyenler şapkalarını bir an önce önlerine koyup daha aktif bir muhalefete, daha gür sesle taleplerini dillendirmeye ve daha dirençli bir mücadeleye doğru koşar adım gitmelidir.
Bu hükümetin ve OHAL Komisyonunun ne bu ülkeye ve ne de KHK’lılara verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Tüm KHK’lar siyasidir, hiçbir hukuki boyutu yoktur ve çözüm de siyasi olmak zorundadır.
Siyasi mücadelenin en önemli görevlerinden biri de AKP-MHP iktidarına karşı mücadele etmekten geçmektedir.
Komisyona başvuran 125 bin, toplam ihraç edilen 150 bin kişinin kendilerinden önce bu ülkeye demokrasinin gelmesi için mücadele borçları olduğunu, bu mücadele ile kendi geleceklerini de kurabileceklerini düşünüyor, tüm KHK’lıları mücadeleye davet ediyorum. 28.10.2021

 

Facebook tan alıntıdır...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Omersm, 13 saat önce yazdı:

Merhabalar benimde kararım bu hafta açıklandı KABUL aldım, en son salı günü bakmıştım, dün baktığımda kabul yazısını gördüm, kesinlikle yardım eden olmadı dosyam hakkında hiçbirşey bilmiyordum umarım bütün suçsuzların biran önce iadesi olur, bu kabustan kurtulur…         

Hayırlı olsun?  Darısı bize 

Guardiann, 11 saat önce yazdı:

OHAL Komisyon Karar Değerlendirmesi
675 sayılı KHK ile kamudan ihraç edilen çalışanların bugün itibari ile beş yılı doldu, yarından itibaren altıncı yılımıza giriyoruz.
Beş yılın bittiği gün OHAL Komisyonu bir rapor yayınladı ve tam beş ay önce yani 28 Mayıs 2021’den bu yana yaptığı çalışmaları idi bu rapor.
Her ne kadar komisyon bu netlikte açıklamadıysa da rakamları incelediğimizde aşağıdaki sonuçlar çıkıyor.
Toplam karar sayısı : 118.415
Son 5 aydaki karar : 3.285
Toplam Kabul Sayısı : 15.050
Son 5 aydaki Kabul : 978
Toplam Ret sayısı : 103.365
Son 5 aydaki Ret : 2.307
Bekleyen dosya sayısı : 8.343
Son 5 aydaki aylık karar sayısı: 657
Kasım 2018’de ilk bir yıllık dönemde aylık karar sayısı : 3.818
Toplam Kabul oranı : %12.2
Son 5 aydaki kabul oranı : %29.8
Toplam Ret oranı : %87.8
Son 5 aydaki Ret oranı : %70.2
Bu rakamlara bakarak söylenecek çok fazla şey var. Ancak sonda söyleyeceğimiz cümleyi en başta söyleyelim; OHAL Komisyonu oyalıyor, KHK’lılar feryat ediyor, Yargı, Yürütme ve Yasama seyrediyor.
Rakamların söylediklerine bakarsak; 22 Aralık 2017’den 9 Kasım 2018’e kadar geçen sürede 42.000, yani aylık 3.818 karar alınabiliyorken, son beş ayda toplam 3.285, aylık 657 karar alınması tam bir oyalama taktiğidir. Ama konu çalışma yaşamından uzak kalma olduğu için basit bir oyalamadan ziyade çok sayıda insanın evine ekmek götürmesinin önüne geçilmesi ve yaşamda koparılması anlamına geldiği çok açık.
Peki neden Komisyon oyalama taktiğini seçmiştir? Aslında bunun da yanıtı yukardaki rakam ve oranlarda saklı. Son beş ay hariç toplam kabul oranı %12.2 iken, son beş aylık kabul oranı %29.8. İşte tam da burada yatıyor yanıt. Herkes artık şunu çok iyi biliyor ki, komisyonun verdiği ret kararları arasında “gözünün üstünde kaşın var” bahaneleri bile varken kabul oranları ilk oranların üç katına yaklaşmaktadır ve bekleyen 8.343 dosyaya da bahane üretme, kumpas kurma, ret oranlarını yukarıya çekme çalışmaları yapılmaktadır.
Komisyonun bu hızla çalışması halinde dosyaların bitmesi için bir yılı aşkın bir süre daha gerekmektedir ki, bu da toplam altı yıllık bir oyalama demektir ve çok açık olarak ortaya koymak gerekir ki böyle bir oyalama taktiği ancak faşist ülkelerde görülür.
Tüm bu nedenlerle biz KHK’lılar daha çok ses çıkarmalıyız. AKP hükümetinden ve OHAL Komisyonundan medet bekleyenler şapkalarını bir an önce önlerine koyup daha aktif bir muhalefete, daha gür sesle taleplerini dillendirmeye ve daha dirençli bir mücadeleye doğru koşar adım gitmelidir.
Bu hükümetin ve OHAL Komisyonunun ne bu ülkeye ve ne de KHK’lılara verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Tüm KHK’lar siyasidir, hiçbir hukuki boyutu yoktur ve çözüm de siyasi olmak zorundadır.
Siyasi mücadelenin en önemli görevlerinden biri de AKP-MHP iktidarına karşı mücadele etmekten geçmektedir.
Komisyona başvuran 125 bin, toplam ihraç edilen 150 bin kişinin kendilerinden önce bu ülkeye demokrasinin gelmesi için mücadele borçları olduğunu, bu mücadele ile kendi geleceklerini de kurabileceklerini düşünüyor, tüm KHK’lıları mücadeleye davet ediyorum. 28.10.2021

 

Facebook tan alıntıdır...

Muhalefet il başkanlıklarına görüşmeye gidelim hiç olmazsa.

  • Beğeni 1
  • Onaylama 1

672 MEB 28 ay sendika adlı idarii işlem yok

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • Bize eşit şartlarda mücadele imkanı vermediler ki gerçekten ne kadar nitelikli olduğumuzu gösterelim. Hileli zarların olduğu bir oyunun içinde bulduk kendimizi. Şartların eşit olmadığı, zarların hileli olduğu bir oyunda hayatta kalmak bile çok büyük bir başarı. Tüm olumsuzluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, mücadele edeceğiz. Eninde sonunda kazanacağız, buna şüphe yok. Bize düşen görev, o gün gelene kadar ilk önce akıl sağlığımızı, sonra beden sağlığımızı korumak ve azimle ve inadına yaşamak.  Her birimiz farklı ailelerde, farklı kültürlerde, çok farklı şartlar altında yaşadık, büyüdük ve bu günlere geldik. Hepimizin başına aynı olay gelmiş olsa da, herkesin tepkisi, reaksiyonu, hissettiği şeyler, dayanma eşiği vs farklı. Ama işin özü bence haklı olduğumuzu bildiğimiz böyle bir durumda dirayetli olup yaşamaya devam etmek. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşayacağız ve ileride tüm haklarımızı aldığımız günlere akıl ve beden sağlığımız tam olarak ulaşacağız. 
    • Hocam, kendinize haksızlık etmeyin. Devlet söz vermiş 657ye uyduğun sürece sorun yok demiş. Birçok kişi de buna güvenip kendini o memuriyet için hazırlamıştı ve o işe kendini adamıştı. Özellikle belli bir yaştan sonra gerçekten zordu bu işler. Birçok kişiye de yedikleri damga çok ağır geldi, yeni bir hayat kurmak için o psikolojik gücü kendilerinde bulamadılar. Bunun üstüne uğraştığımız davaları parçalanan aileleri ekleyin. Hayatta kalabilmeniz bile başarı aslında.
    • 8 sene geçti ve hiç bir şey değişmedi. Parkomatta  çalışdım, inşaatlarda çalıştım, tarla işlerinde çalıştım, bir buçuk sene kadar dershanede çalıştım (depremden sonra kapandı) fabrikada 3-5 ay çalıştım ödeme sorunu olunca  ayrıldım yine inşaattayım. 8 yılda bir kazmaya sap olamadım, ortalamaya baksan 8 yıl asgari ücret altında kazandım. Hep günü kurtarma uğraşıyla  geçti 8 sene. Bu 8  sene bana ne kadar beceriksiz işe yaramaz olduğumu gösterdi. Bazen düşünüyorum nasıl bir günahım varmışta bu duruma düştüm ve kurtulamıyorum ... Ülkenin hukuk olsun adalet olsun ekonomi olsun vesaire memnun değilizya, ben bunun bin katı kendimden memnun değilim ...
    • Yeminle şaka gibiyiz ya. Herkese açık bir forumda birbirine dilekçe dava danışan, fikir alış verişi yapan, sabır tavsiye eden, gündem hakkında analizler yapan "terörist" mi olur arkadaş? İçinde olmasak tam bir komedi değil mi şu durum aslında? 8 sene be.
    • Bir düşüncem de KHK mağdurlarıyla ilgili... Mağdurlar bu işin çözümünün peyder pey olacağını bir türlü anlayamadı... pazarlamada "foot at the door" diye bir tabir vardır, yani ayağınızı kapıya koyabilirseniz, satışı büyük ihtimalle halledersiniz... burada da o ayak, ufak da olsa, KHK'lı bir grubun toplu iade olmasıydı... mesela takipsizlik-beraat alanlar iade olabilseydi, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iade olma yolu açılacaktı, çünkü o kapı açılmış olacaktı bir kere... ama bunun yerine ne zaman takipsizlik alanların iadesi gündeme gelse, diğer tüm KHK'lılar "bizde, bizde, bizde..." demeye başladı ve o kapıya ayak bu yüzden hiç konulamadı, çünkü kapı hiç açılamadı... Bu talepler nedeniyle, iade işi toplum nazarında en ağır kişinin iade olacağı şeklinde ve çok ağır mali külfete neden olacak şeklinde yorumlandı veya imajı o şekilde verildi (Abdurrahman Dilipak'ın idareyi KHK'lılarla ilgili mali külfetle korkutma twitini hatırlayın)... halbuki hep beraber en azından takipsizlik-beraat alanlar gibi toplum vicdanını da kanatan bir kesimin iade olmasını savunsaydık, orta-uzun vadede birçok KHK'lının iadesi toplum nazarında daha kabul edilebilir hale gelecekti...
×
×
  • Yeni Oluştur...