İçeriği gör
KHK Mağdurları Forum

Ep Etkin Pişmanlıkdan Yararlananlar Forumu

Önerilen Yorum

Bende

buharalı emir, 9 saat önce tarihinde yazdı:

Ep yararlanmak istiyorum diye imza attırıldığımds ihraç edilmiştim geri iade sürecinde bunun hukuki mevzuatı ne olur? Yani idari mahkemede buna takılır mıyız ilerleyen süreçte? Siz komisyon kararı mı bekliyorsunuz?

bende ohal sonrası ihraç edildim. İdari mahkemeye dava açacağım. komisyon beklemiyorum ben. duyduğum kadarıyla idari mahkemesi aleyhimizde karar veriyormuş, o kararı bölge idari mahkemesine taşımamız gerekiyor. bende daha yolun başındayım o yüzden çok bilgim yok.


1 Mart 2019 MSB ihraç

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Arkadaşlar herkese merhaba. Güzel ve muştulu günler diliyorum. Ben etkin pişmanlıktan faydalandım. 16 Nisanda mahkemeye çıkacağım. Ama ben kesinlikle bir suç işlediğimi düşünmüyorum. Şu an konjektürel olarak benim durumumda ki insanlar devlet nezdinde tırnak içinde yazıyorum "eski terörist" olarak gözüküyor ve öyle yargılıyorlar. Ama ben cemaat olarak içlerinde yer aldım ve bir müddet sonrada bunların iç yüzünü anlayıp uzaklaştım. Genelkurmayda görevli olmama rağmen darbe günü olan biteni lojmanda televizyondan seyrettim. Darbenin kıyısından köşesinden buluşmadım. Kendimde, eşimde, çocuklarımda, anne baba ve kardeşlerimde ne sendika ne gazete ne dernek ne dersane ne okul ne baylok ne bilim işte aklınıza ne gelirse hiçbiri yok. 

şimdi sorum şu sizlere: ben davada yargılanırken hakim bana Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakılması kaydıyla 2 yıldan az süreli bir ceza verirse, bunu kabul etmeli miyim yoksa kabul etmemeli miyim. Çünkü kabul edersem bir yerde terörist olduğumu kabul etmiş olmuyor muyum? Buna itirazda edemem bildiğim kadarıyla. Kesinleşir ve biter sanırım. Eğer etmezsem benim için ne gibi süreç devam eder? Sizce fayda ve mahzurları nelerdir? Beni bu konuda aydınlatabilir misiniz?


1 Mart 2019 MSB ihraç

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 

yusuf omer, 11.04.2019 - 11:44 yazdı:

Arkadaşlar herkese merhaba. Güzel ve muştulu günler diliyorum. Ben etkin pişmanlıktan faydalandım. 16 Nisanda mahkemeye çıkacağım. Ama ben kesinlikle bir suç işlediğimi düşünmüyorum. Şu an konjektürel olarak benim durumumda ki insanlar devlet nezdinde tırnak içinde yazıyorum "eski terörist" olarak gözüküyor ve öyle yargılıyorlar. Ama ben cemaat olarak içlerinde yer aldım ve bir müddet sonrada bunların iç yüzünü anlayıp uzaklaştım. Genelkurmayda görevli olmama rağmen darbe günü olan biteni lojmanda televizyondan seyrettim. Darbenin kıyısından köşesinden buluşmadım. Kendimde, eşimde, çocuklarımda, anne baba ve kardeşlerimde ne sendika ne gazete ne dernek ne dersane ne okul ne baylok ne bilim işte aklınıza ne gelirse hiçbiri yok. 

şimdi sorum şu sizlere: ben davada yargılanırken hakim bana Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakılması kaydıyla 2 yıldan az süreli bir ceza verirse, bunu kabul etmeli miyim yoksa kabul etmemeli miyim. Çünkü kabul edersem bir yerde terörist olduğumu kabul etmiş olmuyor muyum? Buna itirazda edemem bildiğim kadarıyla. Kesinleşir ve biter sanırım. Eğer etmezsem benim için ne gibi süreç devam eder? Sizce fayda ve mahzurları nelerdir? Beni bu konuda aydınlatabilir misiniz?

Hagb kararına itiraz esastan yapılamıyor sanırım bende kriterli olarak hagb kararı aldım ama konjonktürel süreç i beklemekten başka çarem yok belki yeniden yargılama süreci için olağanüstü bir gelişme saglanabilir diye ümit ediyorum.Ama sen itiraz edebilirsin ya mahkeme duruşmasında pişmanlıktan yararlanmak istemiyorum diyebilirsin 6 ya 3 verme ihtimali yüksek yada karara kadar bekle hagb de istinaf yok yerel mahkemeye itiraz edersin o da yine ceza verme ihtimali yüksek (nereden bakarsan bak iki tarafı boklu degnek) Allah yardımcımız olsun

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyenlerin ileride sıkıntı yaşamamak adına;

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2018/1582 E.  ,  2018/2276 K. özellikle karşı oy kısmını okumasını tavsiye ederim.

Şöyle ki:

"KARŞI OY:
Sayın çoğunluğun bozma düşüncesine iştirak etmiyorum.
Şöyle ki;
Ceza Genel Kurulu’nun 08.12.2015 tarih ve 2014/14-710 esas, 2015/502 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; öğreti ve uygulamada; "bir suçun işlenmesinden sonra failin, herhangi bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle, meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarına etkin pişmanlık" denilmektedir.
Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için öncelikle kanunda o suç ve faili bakımından buna imkân tanıyan özel bir hüküm bulunması gerekir. Her suç açısından etkin pişmanlığın uygulanması mümkün değildir.
Etkin pişmanlığın bir şartı da, failin kanunda öngörüldüğü biçimde, pişmanlığını gösteren aktif bir davranışının bulunmasıdır. Gerçekten de etkin pişmanlığa ilişkin kanuni düzenlemeler incelendiğinde; "örgütü dağıtma ya da verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlama", "gerçeği söyleme" gibi çeşitli şekillerde failden işlediği suçla gerçekleşen haksızlığın neticelerini mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaya yönelik aktif davranışlarda bulunmasının arandığı görülmektedir. Gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini kanunun aradığı biçimde ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir aktif davranışta bulunmayan fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Nitekim kanun koyucu tarafından da etkin pişmanlığın adlandırılmasında sergilenmesi gereken davranışın bu özellikleri gözetilerek "etkin" kelimesi tercih edilmiştir.
Keza etkin pişmanlığın gündeme gelebilmesi için, bu yöntemin kullanılması suretiyle suçun ortaya çıkarılması ve failine ulaşılıp cezalandırılması gerekir. Suçun ve faillerinin ortaya çıkarılmasında herhangi bir katkısı olmayan ve hükme de katkı sağlamayan beyanlardan dolayı cezasızlık veya azaltılmış ceza gündeme gelmez.
Etkin pişmanlığın uygulanabileceği haller ve uygulanma koşulları TCK’nın "etkin pişmanlık" başlığını taşıyan 221. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu kapsamda TCK’nın 221/4. maddesine baktığımızda;
TCK m.221/4’e göre; örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, bu kişi hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçu nedeniyle cezaya hükmolunmayacaktır. Kişi kendi isteğiyle adli makamlara teslim olmayıp da yakalandıktan sonra bu bilgileri verdiği takdirde, hakkında örgüt suçu kapsamında verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirime gidilecektir.
Bu fıkrada iki ayrı durum bulunmaktadır;
Fıkranın ilk cümlesinde; suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan veya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ya da örgüte bilerek veya isteyerek yardım eden kişilerden bahsedilerek, gönüllü olarak teslim olma, yani yakalanmama ve ek olarak örgütün yapısı ve bunun yanında faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi verilmesi şartları aranmış, ancak bu şartların varlığı durumunda fail hakkında cezaya hükmedilmeyeceği belirtilmiştir. Cezasızlık öngören etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için; sayılan bu faillerin gönüllü olarak teslim olmaları, yakalanmamaları ve bunun yanında örgütün yapısı ve varsa faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili yararlı, yani somut ve makul bilgiler vermeleri, TCK’nın 221/4. maddesinin ilk cümlesinde sayılan etkin pişmanlık halinin tatbiki için aranan şartlardır.
Fıkranın ikinci cümlesinde ise, kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde ise, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezadan üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Fıkrada öngörülen etkin pişmanlığa bağlı azaltılmış ceza ile aynı maddenin ilk cümlesinde öngörülen cezasızlık halinin farkı, failin yakalanıp yakalanmaması ile ilgilidir. Fail, gönüllü olarak teslim olmaz, yakalanırsa, bu durumda cezasızlık değil, örgüt suçundan verilen cezanın belli oranda indirilmesi gündeme gelecektir. Cezada yapılacak indirim oranının tayin ve takdiri ise, somut olayın özelliklerine göre cezayı bireyselleştirecek olan hâkime aittir.
Fıkrada, failin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemesi şartı yer almamış ise de, bu fıkra hükmünden yararlanabilmek için amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemleri gerçekleştirmemiş ya da bu eylemlere iştirak etmemiş olması gereklidir.
Fail; sırf etkin pişmanlıktan yararlanmak için yanıltıcı, yanlış veya eksik bilgi verirse, bu durumda failin samimi olmadığı ve gerçek anlamda etkin pişmanlık göstermediği, etkin pişmanlığın görünürde kaldığı sonucuna varılır ki, TCK’nın 221. maddesinin uygulanmasından vazgeçilir.
Etkin pişmanlık, suçu ortadan kaldırmaz, ancak cezanın tatbik edilmemesine veya kısmen tatbikine dayanak olur.
Yerleşik yargısal uygulamalara göre;
5237 sayılı TCK.nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinin amaç, kapsam ve madde gerekçesi birlikte nazara alındığında, TCK'nın 302. ve 309. maddelerinde yazılı amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli bir suç işleyen; yakalanan ve örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ve failler ile ilgili: örgüt içerisinde kaldığı süre ve üstlendiği konuma uygun ya da pişmanlık duyarak örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya ya da kanunun aradığı anlamda ya da konumuna uygun yeterli bilgi vermeyen; güvenlik güçlerine yakalandıktan sonra kolluk, savcılık ve sorgu ifadelerinde suçlamayı kabul ve pişman olduğunu beyan etmesine rağmen duruşmada aşamalardaki beyanlarından dönerek suçu inkar eden; yargılama aşamasında mahkeme huzurunda verdiği ifadede jandarma, Cumhuriyet savcılığı ve sorguda verdiği beyanlardan kısmen ancak esaslı noktalarda dönen; yakalanan ve suçlamayı kabul etmekten ibaret ifadeleri, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgiyi içermeyen; soruşturma aşamasında alınan ve ikrar içeren: kolluk ve el yazısı savunmalarını ya da savunma ve teşhislerini yargılama aşamasında kabul etmeyen; atılı suçlamayı reddeden; örgüte ne şekilde katıldıkları, katılımlarına kimlerin vasıta olduğu, örgütte bulundukları süre içerisinde irtibat kurdukları örgüt mensupları, varsa yardım edenler ile bu dönemde gerçekleşmiş ise eylemler hakkında samimi olarak bilgi vermeyen; suçun vasfına ilişkin kabulde ve örgütte kaldığı süre ile konumu itibarıyla verdiği bilgiler yeterli olmayan failler hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda;
Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatılmış, yürütülen soruşturma sırasında sanık 04.03.2017 tarihinde yakalanmış,
Sanık;
07.03.2017 tarihinde emniyette özetle; 2008-2009 tarihleri arasında Kırşehir’de faaliyet gösteren Serhat Dershanesine gittiğini, 2009 yılında Dokuz Eylül Hukuk Fakültesini kazandığını, 2013 yılında mezun olup bir yıl İzmir’de staj yaptığını, 2014-2015 yılları arasında Ankara Barosunda ve 2015 yılından itibaren de Kırşehir Barosunda görev yaptığını, üniversitede İzmir’de faaliyet gösteren o dönem cemaat olarak adlandırılan örgütün Hanım Kazancı yurdunda 2009-2010 eğitim öğretim döneminde, ertesi 3 yılda okul arkadaşları ile özel evde kaldığını, yurtta kaldığı dönemde yurt çalışanlarının dini içerikli sohbetlerdüzenlediğini, kendisinin de birkaç kez bu sohbetlere katıldığını, 2013 veya 2014 yılında stajyer 3 arkadaşı ile 3 geceliğine Bosna-Hersek’e gezmeye gittiğini, 2016 yılında da dayısının yanına gezmek amaçlı Kosova’ya, oradan Makedonya’ya gittiğini, Bylock programını cep telefonuna yüklemediğini, terör örgütü içerisinde herhangi bir tanıdığının olmadığını, herhangi bir terör örgütüyle bağının bulunmadığını, isnat edilen suçlamayı kabul etmediğini belirtmiş,
Sulh Ceza Hâkimliğindeki 08.03.2017 tarihli sorgusunda özetle; Bylock programını kesinlikle indirip kullanmadığını, mezun olduktan sonra İstanbul Cumhuriyet savcısı olarak görevli iken halen FETÖ’den dolayı firari olan amcası ....’nun birileri ile iletişim halinde olmasının iyi olacağını söylediğini, bu nedenle kendisini İzmir’de iken Nahide isimli bir kişi ile görüşmesi için yönlendirdiğini, bu kişinin soyadını bilmediğini, ancak öğretmen olduğunu söylediğini, birkaç defa onunla görüştüğünü, onunla görüşmelerinde genel geçer konulardan konuştuklarını, örgüt ile ilgili teşvik edici şeyler söylediğini, Bylock programını Nahide’nin yüklediğini, içerik olarak kendisine yolladığı mesajların sıradan şeyler, dua mesajları olduğunu, örgüt ile ilgili herhangi bir şey yollamadığını, kendisinin kimse ile iletişime geçmediğini, Bylock programında .... isimli kişinin de numarasının olduğunu, bu programda neden olduğunu sorduğunda “o da bizden birisi” dediğini, ....’yu tanımadığını, ....’nun kendisine Bornova’da bir yerde görüşelim” dediğini, bunu Bylock’tan mesaj olarak yolladığını, onunla 3 defa görüştüklerini, ilk görüşmelerinde sıradan şeylerden bahsettiklerini, ancak sonrakinde örgüt içerisinde olursa daha iyi, faydalı olacağı şeklinde teşvik edici konuşmaların gerçekleştiğini, daha sonrasında ....’nun hükümet aleyhine olumsuz şeyler söylediğini, ayrıca cemaatin içerisinde olduğunu, bunun yararlı bir şey olduğunu, herkese yardım edebileceklerini, cemaatin iyi bir şeyler olduğundan bahsettiğini, bunun üzerine hayat görüşü onlara uymadığı için bir daha iletişime geçmediğini, ....’nun ne iş yaptığını bilmediğini, öğretmen olduğunu tahmin ettiğini, ancak örgüt içerisinde abla olduğunu, toplantılara gidip geldiğini kendisine söylediğini, kendisini herhangi bir sohbeteçağırmadığını, buna ilişkin kimlerden sorumlu olduğundan bahsetmediğini, kendisinin de bilmediğini ifade etmiş,
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği 15.03.2017 tarihli dilekçesinde özetle; Hukuk fakültesini bitirdikten sonra stajını İzmir’de yapmak istediğini, okuldan iki arkadaşıda orada devam edeceklerinden bir yandan ev, bir yandan yanında staj yapabilecekleri avukat aradıklarını, amcası ....’nun numarasını birisine vereceğini, kendisiyle ilgilenip yardımcı olacağını söylediğini, sonrasında Nahide isimli bir kadının kendisini aradığını ve onunla görüştüklerini, öğretmen olduğunu söylediğini, ev aradıklarını ona söylediklerini, bir avukat olan … ile tanıştırdığını, onun tanıdığı adamın kendilerine güvenip evi kiraladığını, ev arkadaşı okul birincisi olduğundan onun iş teklif ettiğini, aynı apartmanda ve ....’nun patronu olmasından dolayı arada görüştüklerini, örgüt içerisinde olduğuna dair herhangi bir söyleminin olmadığını, sonrasında Nahide’nin evlerine geldiğini, kız arkadaşlarıyla da tanışmak istediğini, ihtiyaçları olup olmadığını sorduğunu, ilgili davrandığını, daha sonra da .... ile tanıştırdığını, ....’nun fizik veya biyoloji bölümünden birinden mezun olduğunu, mesleğini yapmadığını, genel olarak ablalık yaptığını sandığını, .... ile bazen iki üç haftada bir, bazen ayda bir görüştüklerini, bazen 2-3 ay hiç görüşmediklerini, gelmeden önce aradığını, kız arkadaşlarıyla da tanıştığını, bazen dışarıda yemek yediklerini, bazen eve geldiğini, iş çıkışlarında bir-iki saat görüştüklerini, çoğu zaman görüşmelerinin sık aralıkla olmadığını, görüşmelerinde bazen tamamen muhabbet ettiklerini, işten güçten hayattan bazen dini nitelikli şeylerden söz ettiklerini, kendilerinin merak ettiği konulara göre dini bir şeylerden söz ettiğini, bir defteri olduğunu, başkalarına da o konuları anlattığını sandığını, oradan bir şeyler okuduğunu, eve geleceği zaman ufak tefek de olsa bir şeyler aldığını, avukatlar gününde kendisine ve kız arkadaşlarına çanta aldığını, ....’nun birgün Ramazanda evlerinin bir blok yanındaki Ayşe diye bir kadının evine götürdüğünü, masada polis operasyonlarından söz ettiklerini, bir keresinde de “dershaneler noktasında hükümet sırf sizi desteklemediği için ayrıldınız o yüzden tepki veriyorsunuz” dediğini, ifadeden öğrendiği kadarıyla Bylock programının kendisine 2014 Kasımda yüklendiğini, Nahide’nin kendi evlerine geldiğini, “bir program var arkadaşlarla ondan konuşuyoruz”, “hükümet bizi takip ettiriyor olabilir sen gençsin avukatsın benden yana sana bir sıkıntı gelmesin” dediğini ve telefonunu alıp yüklediğini, kurulum aşaması Play Store’dan mı, bluetoothtan mı bilmediğini, sonradan ....’nun da kendisini eklediğini, aklına geldikçe açtığını, çok sık bakmadığını, Nahide’nin genelde dualı bir şeyler attığını, savcılık aşamasında ifade vermeme nedeninin bu kişilerle irtibata geçmesine neden olan amcasının kendisini bu sebepten aramasından dolayı tedirgin olmasından olduğunu, üniversitenin birinci senesinde örgütün yurtlarında kaldığını, .... ve Nahide baskıcı, müdahaleci bir tutumda olmadıklarından görüşürken sakınca hissetmediğini, birgün .... ile din kisvesi altında alenen saçma bir açıklama ile hak yediğini söylediği için gerilip tartıştıklarını, zaten o sıralar tanıdığı arkadaşlarıyla da insanları böyle şeylere yöneltiyorlar çünkü zamanı gelince gayri ahlaki bir talepleri olacak ki bunu yapıyorlar diye konuştuklarını, ancak o gün bundan emin olduğunu, herkesin örgütü sevdiği desteklediği zamanlarda dahi örgüt destekçisi olmadığını, sürtüşme üzerine onlarla bir daha görüşmediğini, programı ne zaman sildiğini dahi hatırlamadığını, zaten staj sonrası ev arkadaşı .... ile Ankara’ya döndüklerini, ev tutup iş bulduklarını, bir yıla yakın süre orada kaldıktan sonra Kırşehir’e döndüğünü, ilk yurt dışı gezisinde kendisiyle birlikte 4 arkadaşıyla Bosna-Hersek’e gittiklerini, ikinci tatiline 2016 yılı içinde Balkanları gezme amaçlı gittiğini, Kosova’da dayısının görev yaptığını, çoğunlukla Priştina’da onun yanında kaldığını, dayısının üç bölgede enstitülere gidip gelirken kendisini de götürdüğü için Priştine, Peja ve Prizre’yi gezdiğini, Makedonya’ya gittiğini, Üsküp ve Ohridi’yi gezdiğini, oralarda gezerken tek başına olduğunu, bunların kesinlikle örgütle bağlantılı geziler olmadığını, hayatının hiçbir zamanında, herkesin bu yapıyı sevdiği zamanlarda dahi bu örgüte karşı bir tavır sergilediğini ve asla desteklemediğini, örgütün herhangi bir toplantısına katılmadığını, bu anlattığı kişiler harici bilgiye görgüye dayalı bir olay yaşamadığını söylemiş,
25.05.2017 tarihli duruşmadaki savunmasında özetle; savcılıkta vermiş olduğu beyanı aynen tekrar ettiğini, 2008-2009 yılında Serhat Dershanesine gittiğini, İzmir’de 2009-2010 yılında Kazancı yurdunda kaldığını, o zamanlar örgüt olduğunu bilmediğini, yurt dışı çıkışlarının Fetö ile alakasının olmadığını, Bosna’ya 2014 yılında, Kosova’ya 2016 yılında Kurban Bayramından sonra, aynı tarihlerde Kosova’dan Makedonya’ya geçtiğini, arkadaşları ile gittiğini, terör örgütüyle alakasının olmadığını, Kosova’da dayısının yanında, Bosna’da otelde kaldığını, Makedonya’da misafirhane gibi bir ev kiralayıp orada kaldıklarını, İzmir’de avukatlık stajı yapmaya karar verdiğinde amcası Vahdettin Toklu’nun kendisini Nahide isimli bir bayana yönlendirdiğini, Nahide’nin Bylock yüklediğini, telefonu eline aldığını, nasıl yüklediğini görmediğini, bluetoot mı yoksa Google Play’dan mı yüklediğini bilmediğini, Bylock grubunda .... isimli birisinin olduğunu, .... ile Nahide’nin tanıştırdığını, Nahide’nin genelde dua, rüya mesajları paylaştığını, ....’nun görüşelim mi gibi mesajlar attığını, bu kişilerin soyadlarını söylemediklerini, öğretmen olduklarını söylediklerini, ....’nun hükümet aleyhine konuşmalarının olduğunu, babasının hastanedeyken ihraç edildiğini, firari olan amcası hakkında işlem yapıldığını, kendisinin FETÖ terör örgütü üyesi olmadığını, MİT raporunun istihbari olup delil niteliğinin bulunmadığını, kendisi hakkında somut bir delilin olmadığını, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini bildirmiş,
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan sanığa ait hatta ilişkin getirtilen 04.03.2017 tarihinden geriye doğru bir yıllık tarihleri kapsayan HTS kaydına dayalı olarak düzenlenen ve sanığın haklarında FETÖ/PDY’den soruşturma bulunanlarla irtibatının gösterildiği 30.05.2015 tarihli “Ön İnceleme Raporu” 15.06.2017 tarihli duruşmada okunup sorulduğunda, bir ve daha fazla irtibatının bulunduğu -ismi okunan- 11 şahsı tanımadığını beyan etmiştir.
Sanık hakkında 221/4-2. cümlesinin uygulanması için yakalanan sanık örgüt üyesi olma suçunu kabul etmiş olmalı, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili örgütteki konum ve faaliyetlerine uygun yeterli bilgi vermelidir.
Sanık ... ise, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmemiştir.
Bununla birlikte, Bylock’u örgütsel amaçla kullanmadığını savunmuş, dosya kapsamından stajda kaldığı evin ablalığını yaptığı anlaşılan .... isimli şahsın periyodik olarak düzenlediği örgütsel nitelikteki toplantılara katıldığı halde, bunlara örgütsel nitelik yüklenmemesi yönünde beyanlarda bulunmuş, ....’nun da genel olarak ablalık yaptığını sandığını belirtmiş, 30.05.2015 tarihli “Ön İnceleme Raporu”na göre haklarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kapsamında soruşturma bulunan ve bir kısmıyla 4 ilâ 5 kez irtibatının olduğu 11 şahsı tanımadığını söyleyerek bunlar hakkında açıklamada bulunmamış, .... yurdunda kaldığı sırada katıldığını da belirttiği örgütsel toplantıları düzenleyenler ile katılanlar ve adı geçen yurttan ayrıldıktan sonra hangi evde kimlerle kaldığı, bu dönem içerisindeki faaliyetleri hakkında hiçbir bilgi vermemiş, dilekçe ve ifadelerindeki satır aralıklarından staj yaptığı süre içerisinde ikiden fazla arkadaşı ile aynı evde kaldığı anlaşılan sanığın bu evde kalan .... ve .... isimli arkadaşları dışındaki arkadaş ya da arkadaşları ile yurt dışına birlikte gittiği arkadaşlarının isimlerini ve hatta ....’nın soyadını söylememiş, örgüt mensubu .... isimli şahısla yaptığı tartışmayı birlikte değerlendirebildiği ve “zaten o sıralar tanıdığım” dediği arkadaşlarının kimler olduğunu belirtmemiş, tüm bunlara ilişkin açıklamada bulunacağına dair de bir beyanda bulunmamıştır.
Aksine, üniversite yıllarından itibaren yapının içerisinde yer alan sanık, örgütün yapısı ve örgütsel faaliyetler ile ilgili bildiklerini de örgüt üyeliği nedeniyle firari olan amcası ....’nun yönlendirdiği Nahide isimli şahıs, bu şahıs tarafından Bylock programının telefonuna yüklenmesi, .... isimli şahısla yaptıkları sohbetler, kaldığı .... isimli yurt ve avukatlık stajı yaptığı bir yıllık süre ile sınırlandırmıştır.
Görüldüğü üzere, dosya kapsamına göre sanığın, örgüte katılma sürecinde ve örgütte bulunduğu süre içerisinde irtibat kurduğu örgüt mensuplarına, yardım edenler ile bu dönemde gerçekleşen eylem ve faaliyetlere ilişkin örgüt içindeki konum ve örgütte faaliyet gösterdiği dönemle uyumlu ve yeterli bilgi vermediği anlaşıldığı gibi, eksik ve yanıltıcı olarak verdiği ifadelerinde dahi samimi değildir.
Açıklanan nedenlerle; somut olayda TCK’nın 221/4. maddesinin ikinci cümlesindeki koşullar gerçekleşmemiş olup, mahkemenin, örgüt üyesi olma suçunu kabul etmeyen, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili örgüt içindeki konum ve örgütte faaliyet gösterdiği dönemle uyumlu ve yeterli bilgi vermeyen sanık hakkında hükmün gerekçe kısmında gerekçelerini göstermek suretiyle TCK’nın 221/4. maddesinin ikinci fıkrasını uygulamamasında isabetsizlik bulunmadığından, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddi ve hükmün ONANMASI görüşüyle, sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmamaktayım."

 


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Süreçte kimler etkin pişmanlık yapmalı sizce?


675 KHK/RED/BYLOCK/BANKA/TANIK/ANKARA 22. İDARE

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Keremke_sukuti, 12.07.2019 - 23:12 yazdı:

Süreçte kimler etkin pişmanlık yapmalı sizce?

Öncelikle bu soruyu fetö/pdy nin amaçlarını bilerek öyle yada böyle münasebeti olan birisinin soracağını sanmıyorum.

Fetö/pdy örgütüne ceza mahkemelerinde suç kabul edilecek seviyede temas etmiş herkes faydalanabilir. Mevzu haksa, adaletse, kul hakkıysa, hukuksa, Allah korkuysa, bunlar benden yada ailemden çıkar düşüncesiyse bunun için fetö/pdy ile münasebetinizin tespit edilmeside gerekmiyor. Zaten olması gereken ep uygulamasıda bu. En yakın savcılığa gitmelisiniz. "Ben bunların amacını bilmiyordum ama" diyebilirsiniz. Zaten bu nedenle gitmelisiniz.

Burada bir kaç ince nüans var. 

Uygulamada görülen ep durumu; İlki yakalanmadan mevcut durumunun suç kapsamına girdiğini idrak edip gidip başvurmak, ikincisi yakalandıktan sonra başvurmak ve bilgi vermek, üçüncüsüde yakalandıktan sonra suç isnad edildiğinde ep den başvurmak istiyorum demek. Bunların hepsinde önemli olan meydana gelen olayı kendi hür iradenizle kaldırma çabanızın olması. Bu nedenle de hangi aşamada ep den faydalanmak istediğinize göre, birde verdiğinizi bilgilerin işe yarayıp yaramamasına göre ceza indirimi miktarınız değişiyor.

Bu işin içinde olanlar zaten ep den faydalanıyor. Çünkü alacakları cezalar yüksek.

Ancak siz suç işlemediğinize inanıyorsanız, değil kendi talebinizle, size sorulması durumunda dahi net bir şekilde hayır demelisiniz. Bu hususta özellikle imzalayacağınız ifade tutanaklarını mutlaka okuyun.

Uygulamada şöyle bir durumda var tabi, örnek ankesörden göz altına alınanlar var. Bir kısmı bırakılıyor, bir kısmı tutuklanıyor. Şimdi bu bırakılanların hepsi ifadesi sonrası suçsuz görülenlermi? değil. Bir kısmı ep den faydalanan. Peki tutuklananların hepsi gerçekten ankesörlü iletişim sistemine dahil olan yani fetö/pdy üyesimi? hayır. Gerçekten red edilemeyecek şekilde telefon trafiği olanda var. Birde şüphe duyulan ve ep istemeyenlerde var.

Uygulamada görülen en üzücü durumsa özellikle göz altılar sırasında insanların sırf hapse girmemek için ep den faydalanmaları. Hatta forumda dahi bazı paylaşımlarda geçti. "Bilmem kaç kişi var dosyada ep den faydalanmayanlar hapiste" şeklinde. Bu durumda olan pek çok kişi sonradan işin farkına varsa da iş işten geçiyor. Çünkü kurumlar sadece bu ep taleplerini yaptıkları işlemlerde yada mahkemelerde dile getiriyorlar.

Yapılan paylaşımlardan gördüğüm ve anladığım, ne yazık ki mevcut işleyen mekanizmada ep olayı insanların hapse girmemek için sarıldıkları denizdeki yılana benziyor.

Tabi bunların yanında ceza evinde olup da hem isnad edilen suçları kabul etmeyen dolayısıyla ep den faydalanmayan hatta bunu ısrarla red edenlerde var.

Sonuç olarak; olaya hukuki açıdan ve insan olarak bakmak gerekiyor. Hukuki kısmı zaten uygulamada yok. İnsani kısmıysa size isnad edilen suçlamaların yanlış olduğundan eminsiniz, elbet bir gün ortaya çıkacağını biliyorsunuz ama hapse girme durumu var. Arkanızda bırakacaklarınız var. Belki hastanız var, bebeğiniz var, ailevi sıkıntılarınız var. Oraya koyuyorsunuz dolmuyor, buraya koyuyorsunuz almıyor. Tercih yapmak zorundasınız. Bu konuda bir yorum yapamam. Yönlendirme yapamam. Kolay verilecek bir karar değil. Herkesin durumuna göre hemen yaşayacağı artıları ve eksileri olan ancak çalının arkasında bekleyen vahşi bir köpek gibi gelecekte ama ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmayan eksileri de var. Yada tam tersi.

Yazılı hukuk kuralları işlese çoğu kişinin bu yöndeki başvuruları dikkate dahi alınmaz. Bırakın ki "ep deb faydalanmak istermisin?" diye siz sorsunlar.

Güncelleme • • Aklima

689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Aklima, 16.07.2019 - 09:50 yazdı:

Öncelikle bu soruyu fetö/pdy nin amaçlarını bilerek öyle yada böyle münasebeti olan birisinin soracağını sanmıyorum.

Fetö/pdy örgütüne ceza mahkemelerinde suç kabul edilecek seviyede temas etmiş herkes faydalanabilir. Mevzu haksa, adaletse, kul hakkıysa, hukuksa, Allah korkuysa, bunlar benden yada ailemden çıkar düşüncesiyse bunun için fetö/pdy ile münasebetinizin tespit edilmeside gerekmiyor. Zaten olması gereken ep uygulamasıda bu. En yakın savcılığa gitmelisiniz. "Ben bunların amacını bilmiyordum ama" diyebilirsiniz. Zaten bu nedenle gitmelisiniz.

Burada bir kaç ince nüans var. 

Uygulamada görülen ep durumu; İlki yakalanmadan mevcut durumunun suç kapsamına girdiğini idrak edip gidip başvurmak, ikincisi yakalandıktan sonra başvurmak ve bilgi vermek, üçüncüsüde yakalandıktan sonra suç isnad edildiğinde ep den başvurmak istiyorum demek. Bunların hepsinde önemli olan meydana gelen olayı kendi hür iradenizle kaldırma çabanızın olması. Bu nedenle de hangi aşamada ep den faydalanmak istediğinize göre, birde verdiğinizi bilgilerin işe yarayıp yaramamasına göre ceza indirimi miktarınız değişiyor.

Bu işin içinde olanlar zaten ep den faydalanıyor. Çünkü alacakları cezalar yüksek.

Ancak siz suç işlemediğinize inanıyorsanız, değil kendi talebinizle, size sorulması durumunda dahi net bir şekilde hayır demelisiniz. Bu hususta özellikle imzalayacağınız ifade tutanaklarını mutlaka okuyun.

Uygulamada şöyle bir durumda var tabi, örnek ankesörden göz altına alınanlar var. Bir kısmı bırakılıyor, bir kısmı tutuklanıyor. Şimdi bu bırakılanların hepsi ifadesi sonrası suçsuz görülenlermi? değil. Bir kısmı ep den faydalanan. Peki tutuklananların hepsi gerçekten ankesörlü iletişim sistemine dahil olan yani fetö/pdy üyesimi? hayır. Gerçekten red edilemeyecek şekilde telefon trafiği olanda var. Birde şüphe duyulan ve ep istemeyenlerde var.

Uygulamada görülen en üzücü durumsa özellikle göz altılar sırasında insanların sırf hapse girmemek için ep den faydalanmaları. Hatta forumda dahi bazı paylaşımlarda geçti. "Bilmem kaç kişi var dosyada ep den faydalanmayanlar hapiste" şeklinde. Bu durumda olan pek çok kişi sonradan işin farkına varsa da iş işten geçiyor. Çünkü kurumlar sadece bu ep taleplerini yaptıkları işlemlerde yada mahkemelerde dile getiriyorlar.

Yapılan paylaşımlardan gördüğüm ve anladığım, ne yazık ki mevcut işleyen mekanizmada ep olayı insanların hapse girmemek için sarıldıkları denizdeki yılana benziyor.

Tabi bunların yanında ceza evinde olup da hem isnad edilen suçları kabul etmeyen dolayısıyla ep den faydalanmayan hatta bunu ısrarla red edenlerde var.

Sonuç olarak; olaya hukuki açıdan ve insan olarak bakmak gerekiyor. Hukuki kısmı zaten uygulamada yok. İnsani kısmıysa size isnad edilen suçlamaların yanlış olduğundan eminsiniz, elbet bir gün ortaya çıkacağını biliyorsunuz ama hapse girme durumu var. Arkanızda bırakacaklarınız var. Belki hastanız var, bebeğiniz var, ailevi sıkıntılarınız var. Oraya koyuyorsunuz dolmuyor, buraya koyuyorsunuz almıyor. Tercih yapmak zorundasınız. Bu konuda bir yorum yapamam. Yönlendirme yapamam. Kolay verilecek bir karar değil. Herkesin durumuna göre hemen yaşayacağı artıları ve eksileri olan ancak çalının arkasında bekleyen vahşi bir köpek gibi gelecekte ama ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmayan eksileri de var. Yada tam tersi.

Yazılı hukuk kuralları işlese çoğu kişinin bu yöndeki başvuruları dikkate dahi alınmaz. Bırakın ki "ep deb faydalanmak istermisin?" diye siz sorsunlar.

Etkin pişmanlık tan beraat alan varmı beraat alırsa hangi maddeden baraat verir


692 KHK adalet bakanlığı komisyon incelemeye devam adli süreç beraat

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
692 mağdur, 27.07.2019 - 11:53 yazdı:

Etkin pişmanlık tan beraat alan varmı beraat alırsa hangi maddeden baraat verir

EP de dikkat edilmesi gereken husus, yakalanmadan önce kendiniz mi gittiniz ve bilgi verdiniz, yoksa yakalandıktan sonramı bilgi verdiniz?

Hem sorunuzun cevabı olması hemde EP hakkında paylaşım amacıyla;

Etkin Pişmanlıkta şüpheli veya sanık kendisine yüklenen suçu kabul etmekte maddi gerçeğe ulaşılması için adli makamlarla iş birliği yapmaktadır. Bunlardan birisi olmadığında kanunun aradığı anlamda etkin pişmanlık gerçekleşmiş olmaz. Etkin pişmanlıkta en azından fail suçu kabul etmese dahi gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ortaya koyan pişmanlığını göstermesi ve bununla ilgili bilgiler vermesi şarttır. 

Etkin Pişmanlıkta bulunan bir kişi, pişmanlığını soruşturma veya kovuşturmanın her aşamasına istikrarlı bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir.

İkrar veya samimi beyanda ise suçun kabulü anlamına gelecek cümleler kurulmayabilir ve maddi gerçeğe ulaşılmasına yardımcı olacak bilgiler verilmeyebilir. Samimi beyanda bulunan kişi tüm bildiklerini anlatır ancak suçu işlediğini kabul etmez. 

TCK 221 kapsamında Etkin Pişmanlıktan yararlanan kişilerin vermiş olduğu beyanlar dikkate alınarak yasanın devamı hükümlerince cezasızlık veya cezada indirim mümkündür. İkrar veya samimi beyanda ise mahkemenin takdirine bağlı olarak cezadan indirim alma ihtimali bulunmaktadır.

TCK 221 kapsamında Etkin Pişmanlıktan yaralanan kişilerin Denetimli Serbestlik, açığa ayrılma ve İnfaz Hukukundan kaynaklan hakları ,İkrar veya samimi beyanda bulunan kişilere göre daha avantajlıdır.

Son olarak çok sorulan Yargıtay’ın etkin pişmanlıkla alakalı olarak vermiş olduğu son karara değinmek istiyorum.

YARGITAY SÖZ KONUSU SON KARARINDA “faillerin yakalandıktan sonra usule uygun verdikleri ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda delil niteliği taşıyan itiraf içerikli beyanları hükme esas alınabilir ise de bu beyanları sonradan reddeden faillerin pişmanlık duyduklarından söz edilemeyeceği, böylelikle maddede öngörülen amaca aykırı davrandıkları anlaşıldığından, haklarında TCK’nin 221/4. maddesinin ikinci cümlesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.” Diyerek pişmanlığın her aşamada dile getirilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu durumda yargılamanın her aşamasında sadece pişmanım demek etkin pişmanlık için yeterli midir şeklinde çok garip sorular almaktayım. Bu garip soruların kaynağını araştırdığımda ise bazı internet sitelerinde buna yönelik Hukukçu! görüşlerinin mevcut olduğunu gördüm. Sayın okurlarım diğer yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi etkin pişmanlığın düşünüldüğü kadar kolay olmayan bazı şartları vardır bununla alakalı olarak;

“Etkin pişmanlık

(1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır. (BURASI ÖNEMLİ)

(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.

(6) (Ek: 6/12/2006 – 5560/8 md.) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.”Şeklinde tanımlanmıştır.

6 Maddeden oluşan etkin pişmanlıkta daha çok gündemimizi meşgul edine TCK221/4 fıkrasını sizler için inceleyeceğim.

TCK221/4 fıkrasının ikinci cümlesine göre, suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan yada örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin yakalandıktan sonra, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, bu konumdaki kişiler hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır. Ancak, failin bu ceza indiriminden yararlanabilmesi için, örgütün yapısı, suç organizasyonu içindeki hiyerarşik yapılanma ve örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak soruşturma makamlarınca önceden bilinmeyen hususları aydınlatacak bilgiler vermesi gerekir. Verilen bilgilerin yeterli olup olmadığı husus hakim tarafından takdir edilecektir.

Hakim Etkin Pişmanlıktan faydalanmak isteyen kişinin vermiş olduğu ifadenin değerlendirmesini nasıl yapacaktır?

Yargıtay bu konu ile alakalı olarak 16 Ceza dairesi 21.06.2016 2016/3436E,2016/4215K. Sayılı kararında Hakimin adli kolluktan rapor alması gerekliliğini vurgulamıştır. Bu raporda etkin pişmanlık ifadesinde ismi geçen kişiler hakkında FETÖ/PDY kapsamında soruşturma başlatılıp başlatılmadığı, başlatılmış ise ne zaman başlatıldığı, sanığın ifadesinde yer verdiği şahıslarla ilgili sanığın ifadelerinden önce şahıslarla ilgili FETÖ/PDY kapsamında soruşturma başlatılmış ise sanığın sonradan gelen bu ifadelerinin soruşturmaya yenilik getirip getirmediği, soruşturmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, katkı sağlamış ise etkisi, sağlamamış ise nedeni, yine sanığın ifadesinde bildirdiği şahıslarla ilgili FETÖ/PDY kapsamında başlatılan soruşturma varsa ve bu soruşturma sanığın ifadeleri üzerine başlamış ise hangi şahıslar hakkında ilk defa sanığın ifadesi üzerine soruşturmaya başlandığı ve sanığın bu ifadeleri ile soruşturma başlamasını sağladığı kişilerle ilgili soruşturmanın başkaca delillerle desteklenip desteklenmediğiaraştırılmaktadır.

Son olarak genel bir yanılgıdan bahsedeceğim. Etkin Pişmanlık ifadesinde daha önceden haklarında işlem yapılan kişilerin söylenmiş olması Etkin Pişmanlıktan faydalanılmayacağı anlamına gelmemektedir. Öyle ki Yargıtay 16. Ceza dairesi 2016/3436E.,2016/4215K. Kararında çok açık şekilde belirtildiği gibi, “Failin bilgisi dahilinde gerçekleşen faaliyetlerle ilgili ifade vermesinin yeterli olacağının ve bu bilgilerin daha önceden güvenlik güçlerinin elinde olup olmadığının önem arz etmeyeceğinin anlaşılması karşısında, dosya kapsamına göre sanığın Etkin Pişmanlık iradesi göstererek gerek kendisi gerekse birlikte yakalandığı kişilerin eylemlerini açıkça ifade etmek şeklindeki durumunun Etkin Pişmanlık olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden” daha önceden kolluk tarafından kişilerin ve olayların bilinmesi kişinin Etkin Pişmanlık duymasına engel değildir.

Hakim takdir edeceği indirim oranında şahsın vermiş olduğu Etkin Pişmanlık beyanının örgütteki konumu ile uyumlu olup olmamasına göre karar verecektir. Beyan ne kadar uyumlu ise indirim oranı o derece yüksek olacaktır. 

AV. ORÇUN AKBULUT

 

Güncelleme • • Aklima

689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

https://orcunakbulut.av.tr/etkin-pismanlikdan-faydalanan-kisilerin-cezasinin-infazi-ve-aciga-gecme/

ETKİN PİŞMANLIKDAN FAYDALANAN KİŞİLERİN CEZASININ İNFAZI VE AÇIĞA GEÇME

 

Silahlı terör örgütü kurma, yönetme veya üye olma suçlarından verilen cezanın infazında özel usul geçerlidir. Buna göre hükümlü koşullu salıverilmesi için cezanın 3/4’ünü infaz etmesi gerekir. 

Etkin Pişmanlıktan faydalananlara verilen cezaların infazına öncelikle kapalı ceza evinde başlanır. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 6/1-c maddesine göre hükümlünün, toplam cezasının 1/3’ünü kapalı kurumda iyi halli geçirmesinden sonra açık ceza evine geçmeye hak kazanacaktır. (Bu konu uygulamada tartışmalıdır.)

Cezasının 1/3’ünü kapalı ceza evinde geçirdikten sonra açığa geçebilmek ve denetimli serbestlik uygulamasından yararlanabilmek için TCK’nın 221. maddesinin (etkin pişmanlık) uygulanması veya hükümlünün, mensup olduğu örgütten ayrıldığı cezaevi idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilmesi gerekmektedir. İdare ve gözlem kurulu ret kararı vermesi halinde ret kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilir.

ÖRNEK UYGULAMALAR:

2YIL 1AY CEZA ALAN KİŞİ

Silahlı terör örgütüne üyelik suçundan verilen 2 yıl 1 ay hapis cezasının infazı için cezaevinde bulunan ve etkin pişmanlıktan yararlanan hükümlünün toplam cezanın 1/3’ünü kapalı kurumda çekmesi gerekir.

Toplam cezasının 1/3’ünü (253) kapalıda çektikten sonra açık kuruma ayrılma hakkı kazanır. (Daha önce tutuklu kaldığı süre var ise bu süreden düşülür.) Açık ceza evine geçen hükümlü 1 yıl kala denetimli serbestlikten faydalanabileceği için açık ceza evinin ardından denetimli serbestliğe ayrılabilir.

2YIL 6AY CEZA ALAN KİŞİ

Silahlı terör örgütüne üyelik suçundan verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasının infazı için cezaevinde bulunan ve etkin pişmanlıktan yararlanan hükümlünün toplam cezanın 1/3’ünü kapalı kurumda çekmesi gerekir.

Toplam cezasının 1/3’ünü (303) kapalıda çektikten sonra açık kuruma ayrılma hakkı kazanır. (Daha önce tutuklu kaldığı süre var ise bu süreden düşülür.) Açık ceza evine geçen hükümlü 1 yıl kala denetimli serbestlikten faydalanabileceği için açık ceza evinde bu sürenin dolmasını bekledikten sonra denetimli serbestliğe ayrılabilir.

NOT: Uygulamada; 5275 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının hatalı ve hükümlü aleyhine yorumlanması nedeni ile ceza evlerine göre uygulama farkı görülmektedir.

AV. ORÇUN AKBULUT


689 KHK, TSK, 2' nci derece akraba gerekçe edilerek mağdur. OHAL Komisyonundan iade. 08.12.2022 ve an itibariyle Asker olarak mesleğe dönüş davası red. Araştırma Merkezinde şimdilik devam. Pes etmek yok.

13.03.2023 itibariyle eski mesleğim olan askerlik mesleğine atanmamla ilgi davada  kesin hükmüyle lehime karar verilmiştir.

07.04.2023 itibariyle eski mesleğime görevlendirme yazısı tebliğ edildi.

14 Nisan 2023 itibariyle kamu görevinden çıkarıldığında son çalıştığım birlik ve görevde mesaiye başladım.

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

???


Açık kavuşturma devam

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
×
×
  • Yeni Oluştur...