İçeriği gör
KHK Mağdurları Forum

KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

Önerilen Yorum

Editör

@ozelharekat61  Karar bugüne aittir

  • Beğeni 2
  • Teşekkür 1

KHK Forum Editörü | 686 khk

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Muallim, 5 dakika önce yazdı:

İade haberini sosyal medyada paylaşmamla birlikte telefonum susmadı. Ne kadar çok iyi gün dostum varmış. 

Arkadaşlar inşallah hepimiz en kısa sürede görevlerimize başlarız. Ama şu bir gerçek bizden çok şey götürdüler 

Hocam geçmişte halini hatrını sormayıp su an yazan arayan herkes iyi gün dostudur dolayısı ile hepsini çöpe atabilirsiniz hepsine he he diyin yeterli bence tabi karar yine de sizin gülün geçin kesinlikle arayıp sormayın bile bırakın yüzsüzler sürekli arasınlar sizi 

  • Beğeni 5
  • Onaylama 1

679 KHK-KYOK-İnceleme devam ediyor-Sd Kart:DİL 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

@Muallim aynı okulda göreve başlatmıyorlar diye duyuyoruz zaten yeni mesai arkadaşları falan olur yeni bir hayat ama bu süreç aslında hayatımız için bir deneyim de oldu diye düşünüyorum insanı tanıdık. 

  • Beğeni 2
  • Onaylama 1

672 Enerji Bak. 23 Mayıs kabul sistemde

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

@Muallim hocam bizler kaderdaşlar birbirimizi görmesek de ne hissettiğimizi anlıyoruz. İade haberinizi bizle paylaştığınız için çok mutlu olduk. Rabbım nice güzellikler getirsin 


672 li gururlu yorgun savaşçı sadece 30 ay sendikali kurum görüşü alınmamıştır 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
altuğ, 2 saat önce yazdı:

@Muallim aynı okulda göreve başlatmıyorlar diye duyuyoruz zaten yeni mesai arkadaşları falan olur yeni bir hayat ama bu süreç aslında hayatımız için bir deneyim de oldu diye düşünüyorum insanı tanıdık. 

Evet hocam gerçekten öyle 

Nanelimon, 1 saat önce yazdı:

@Muallim hocam bizler kaderdaşlar birbirimizi görmesek de ne hissettiğimizi anlıyoruz. İade haberinizi bizle paylaştığınız için çok mutlu olduk. Rabbım nice güzellikler getirsin 

Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. İnşallah hepimiz de tüm haklarımızı alırız. 


672 khk meb. 30ay Sendika üyeligi. Adli idari işlem yok.zİnceleme devam ediyor .

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

@Aklima

Danıştay'dan 'örgütle irtibatlı kamu çalışanlarına' ilişkin genelge için önemli karar

Bir sendika tarafından, "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.

Danıştay İkinci Dairesi bu istemi aşağıdaki gerekçelerle reddetmiştir:

Genelge ile yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği;

Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,

Genelge vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yöneliktir.

 

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2020/2740

Karar No: 2020/2928

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : . Sendikası

VEKİLİ: Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : .

VEKİLİ: Hukuk Müşaviri .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

17/02/2016 tarih ve 29627 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararıyla;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2., 5., 13., 14. 33. ve 129.; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 20/1. ve 30.; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. ve 17.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 6., 7/2., 125/1/(E)-(a) ve 125/1/(E)-(l); 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220. ve 279.; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 ve 8/A; 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 1., 2., 4., 9/1/(a) ve 33. madde hükümlerine yer verildikten sonra,

Kişilerin can ve mal güvenliğinin korunmasının Devletin asli görevi olduğu, idarenin bu görevi yerine getirirken, kamu düzeni ve esenliğini sağlamak üzere kolluk örgütünü kurması, gerekli araç ve olanakları sağlaması, yeterli önlemleri zamanında almasının gerektiği,

Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca örgütlenme özgürlüğünün temel haklar kapsamında yer aldığı açık olmakla birlikte, bu hakkın mutlak bir hak olmadığı, sınırlandırma sebeplerinin ise uluslararası mevzuata paralel düzenlemeler ile belirlendiği ve bu hakkın, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan hallerde sınırlamaya tabi tutulabileceği,

Devletin, kamu hizmetinde çalışan memurlarına bir bağlılık görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesinin Devlet memurluğu statüsünün bir gereği olduğu,

657 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ifadesini bulan "sadakat yükümlülüğü" nedeniyle Devlet memurlarının, Devleti, kurumlarını ve mevcut anayasal sistemi eleştiren, bunlar aleyhine kampanya yürüten ve bunları karalayan gruplardan ve akımlardan açık bir şekilde kendilerini uzak tutmalarının gerektiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, "kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları, genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır." (Sidabras ve Diautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; ikus//Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28) ve "demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğu" (Sidabras ve Diautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001) hususlarının ifade edildiği,

Dava konusu Genelge'de; kamu çalışanlarının, kanunların suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan örgüt veya yapılarla hiçbir şekilde ilişki içine giremeyeceği; bu yönde faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamayacakları ya da bunlara yardım ve yataklık edemeyeceğinin belirtildiği; yeni bir suç ihdası ya da disiplin cezası öngörülmeyip, yukarıda yer verilen mevzuatta yer alan, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü ile milli güvenliğe yönelik tehditler içeren, yasalarda idari ve adli yaptırımı gerektirir fiillerin gerçekleşmesi halinde ilgili mevzuatın uygulanması gerektiğinin ifade edildiği,

Kamu çalışanlarının, ilgili mevzuatında belirtilen esaslar çerçevesinde yalnız hiyerarşik amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü oldukları ve bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumlu oldukları; amirlerin ise, maiyetlerinde çalışanların görevlerini Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirip getirmediğini takip ve kontrol etmekle yükümlü oldukları,

Anılan düzenleme ile Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan hukuk devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler içerisinde yer alan kamu çalışanları hakkında ilgili mevzuatı çerçevesinde idari nitelikteki işlemlerin yetkili amirler tarafından ivedilikle yapılacağı, suç teşkil eden fiiller yönünden ise durumun ivedilikle adli mercilere bildirileceğinin ve ulusal güvenlik ve kamu düzeninin temini açısından, hukuka aykırı faaliyetler yürüten yapılarla irtibatlı kamu görevlilerine karşı yasal müeyyidelerin uygulanmasına riayet edilmesinin vurgulandığı; yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği; Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,

Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yönelik dava konusu Genelge'de, mevzuata ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, Genelge'de yer alan ".legal görünümlü illegal yapı" tanımlamasının muğlak olduğu, ifadenin belirsizliğinin, Anayasa'da güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne tehdit oluşturabilecek nitelikte olduğu, amirin maiyetinde çalışan kamu personelinin makul şüpheli olduğuna karar vereceği ve haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunabileceği,

Anayasa ve yasa hükümleriyle korunan temel hak ve özgürlükleri konusunda genelge ile düzenleme yapılamayacağı, yargı görevinin yürütme eliyle kullanılamayacağı, Anayasa'nın 5., 6., 13., 19. maddelerine aykırı olduğu, Genelge'nin kamu düzeninin korunması ve kamu güvenliğinin sağlanması adı altında kanunla düzenlenmesi gereken ya da düzenlenmiş konuları emir ve talimatlarla yeniden düzenleyerek yetki aşımında bulunduğu, yargı denetimine tabi konularda mülki ve kolluk amirlerine yetki ve görevler verildiği,

Yasal olarak kurulmuş bir derneğin tüzüğünde belirtilen amaçları dışında faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi, üyelerinin kamu düzeni ve güvenliğini tehdit edici faaliyetler içersinde olması hallerinde yasal süreç işletilerek gerekli tedbirlerinin alınabileceği, derneğin faaliyetten alıkonabileceği gibi yine mahkeme kararıyla kapatılabileceği, yasa dışı faaliyette bulunan dernek üyelerinin soruşturulup kovuşturulabileceği, bu sebeple "kanunun suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan bir derneğe katılamaz" ifadesinin anlamsız olduğu, yargı kararı dışında amir tarafından suç işlendiği izlenimi yaratılarak dernek faaliyetlerinin baskı altına alınabileceği,

Kamu görevlilerinin Genelge'de ifade edilen "hiyerarşik amir"in verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlü tutulup, "bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumludurlar" ifadesi ile memurun görev ve sorumluluğunun ilgili Anayasa ve yasalarla belirlenen mevzuata göre değil, yalnız emir veren amire karşı yükümlülük doğurmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen sebeplerin hiçbirinin 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerine uymadığı belirtilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 07/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


@Aklima

Güncelleme • • Vardırbirhayr

VardırBirHayr

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
eses, 9 saat önce yazdı:

Konu ile ilgili olarak ben de kendi tahdid kaldırma maceramı anlatayım ...

Nüfusa tahdidin kaldırılması için dilekçemi Şubat 2020 gibi verdim. 2 ay süresince arada telefon edip  sordum, en son telefondaki memur sizin tahdid önemli değil gündemimiz corona dedi hayır o sizin gündeminiz benimki Pasaport tahdidim dedim telefonu yüzüme kapadı :)) Telefonda olmayacak bu iş diyerek TEM e gittim. Görevli bayan memura 2 aydır neden cevap yazmadıklarını sorduğumda lafı geveledi. En son üniversite(ihraç olduğum kurum) koymuş tahdidi üniversite ile görüşün deyince benim tepem attı farkında olmadan sesimi yükseltmişim. Üniversite kim oluyor da tahdid koyuyor hakkımda soruşturma yok ancak Mahkeme tahdid koyabilir Üniversitenin tahdid koyma yetkisi yok saçmalamayın dedim. Sesimi duyan iki erkek polis odaya daldı hayırdır Hanımefendi bir durum mu var dedi. Evet var niye yazmıyorsunuz görüş yazınızı 2 aydır bekliyorum hiç Üniversite demeyin kurumun konuyla alakası yok dedim. Sonra biraz sorgu sual safhasına geçtik; neden ihraç oldunuz muhabbetinden sonra sakinleşince tahdidi biz koymuyoruz  dolayısıyla kaldırma yetkimiz yok sizin gibi bekleyen çok kişi var dedi. Biz karar verilemedi deyip geçiyoruz sonrasında Nüfus da Ankara'ya yolluyor dedi.( Bu kısmını  bilemiyorum başından savmak için de demiş olabilir.) O zaman öyle yazın Ankara'ya yollansın ben de sizi rahatsız etmeyim Ankara'dan takip edeyim dedim. Akabinde 3-5 gün içinde Nüfusa yazım geldi Ankara'ya yolladılar. 1 hafta sonra Ankara Nüfus Genel Müdürlüğünü aradım pasaport tahdid işlemlerine bakan birime bağlattırdım. Memur TC numaramı sordu, birkaç dakika beklettikten sonra 1 hafta sonra arayın dedi. 1 hafta sonra haberlerde 20.000 kişinin pasaport tahdidi kaldırıldı haberi çıktı. Ankara'yı aradığımda tahdidiniz kalmış dediler. 3 gün sonra dilekçemi verdiğim nüfus aradı ve tahdidiniz kalktı dedi. 

Tahdidim kalktıktan 6 ay sonra Eylül 2020 de,  2016 tarihinde yapılan bir isimsiz ihbara dayanılarak( ihbarın içeriğinde sadece bunlar Fetöcü denilmiş başka hiçbir bilgi yok) hakkımda gizli soruşturma başlatmış savcılık. UYAP tan öğrenir öğrenmez görevli savcıya gidip  4 sene sonra bir isimsiz ihbar için soruşturma açmışsınız, 4 yıldır buraya defalarca geldim diğer savcılarla görüştüm, hakkımda bir şey var mı dedim kontrol ettiler yok diyerek yolladılar. İhraç olduğum kurumda kararı çıkmayan bir ben kaldım belki de Emniyetin bir evraka 4 sene boyunca işlem yapmaması gibi saçma bir nedenden Ohal komisyonunda dosyam bekliyor, 4 sene boyunca TEM ihbarı niye değerlendirmemiş de bu kadar bekletmiş böyle Adalet mi olur dedim. TEMBİS sisteminde beni araştırmışsınız KHK ile ihraç olmuştur dışında hiçbir şey yazılmamış, pasaport tahdidimin olmadığını da görüyorsunuz dedim. Savcılığa gide gele, ne oldu benim evrak ifade vereyim beni çağırın diye diye (çağırmadılar tabiki çünkü dosya boş ) 6 ay sonra takipsizlik evrakımı eve postaladılar. Haziran 2021 de Ohal komisyonuna evrakı yolladım bekliyoruz bakalım hayırlısını...

Tecrübelerinizi aktardığınız için teşekkür ederim.

Ben kurumlarda çalışan insanlarla sözlü tartışmaya girmeyi veya onlarla mutahap olmayı doğru bulmuyorum. Çünkü onlar zincirin en alt halkasında yer alan ve çoğu zaman kendilerine verilen emir ve direktifleri yerine getiren kişiler. Sadece orada çalışan insanlara görevleriyle ilgili hukuki sorumluluklarını yazılı olarak veriyorum. 

- Dilekçe Kanunu gereğince Nüfus Müdürlüğünün dilekçeme 30 gün içinde cevap vermesi gerekiyor. (Dilekçe Kanunu Madde 7 - https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.3071.pdf

- 30 gün içinde cevap verilmezse, kanunun öngördüğü şekilde yapmaması ve görevi ihmal etmek suretiyle görevi kötüye kullanma suçu işlenmiş oluyor.

- Görevi kötü kullanma suçu ile ilgili aşağıdaki açıklamaları oradakilere bırakıp çıkıyorum.

- Ve zamanı geldiğinde Dilekçe Kanununda belirtilen sürede dilekçeme cevap verilmediği için yaşadığım mağduriyetler nedeniyle dava açıyorum. 

 

Görevi Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası

Görevi Kötüye Kullanma Nedir? (Türk Ceza Kanunu Madde.257)

Görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin görevini yapmaması veya hukuka aykırı bir şekilde yapmasıdır. Görevi kötüye kullanma, üç şekilde meydana gelirse suç olarak kabul edilir:

- Kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu görevini yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu,

- Kamu görevlisinin görevini kanunun öngördüğü şekilde yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu,

- Kamu görevlisinin görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi, yani görevi ihmal şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu.

 

Görevi Kötüye Kullanma Suçu Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı

Görevi kötüye kullanma suçu, takibi şikâyete bağlı suçlar kategorisinde değildir. Bu nedenle, suçun soruşturulması için herhangi bir şikâyet süresi de yoktur.

 

Görevi Kötüye Kullanma Suçu Kasten İşlenebilir

Kamu görevlisi olan failin görevi kötüye kullanma fiilini işlerken özel bir kastla veya saikle hareket etmesi şart değildir. 

 

Görevi Kötüye Kullanma Suçu Nedeniyle Bir Zarar Oluşmalıdır

Görevi kötüye kullanma fiili sebebiyle zarar oluşması gerekir. Görevi kötüye kullanma suçu zarar suçlarındandır, bir zarar meydana gelmeden bu suç oluşmaz. 

 

Mağduriyete Sebep Olma Yoluyla Görevi Kötüye Kullanma Suçu

Görevi kötüye kullanma suçunun meydana gelmesi için, fiil nedeniyle herhangi bir kişinin “mağduriyet”niteliğinde bir zarar görmesi gerekir.

Mağduriyet, sadece ekonomik zararı ifade etmez. Kişinin ekonomik, sosyal, siyasi ve medeni her türlü şahsi haklarının ihlal edilmesi mağduriyet kavramı içerisinde değerlendirilir.

 

Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Cezası

Görevi kötüye kullanma suçunun temel cezası TCK 257/1 maddesi gereği 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

İhmal suretiyle, yani görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya geciktirme göstererek görevi kötüye kullanma suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.  

 

Güncelleme • • Bla Bla Bla

Ceza Yargılaması (Kesinleşmiş Beraat),  Bakan Oluru ile İhraç (Göreve İade).

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Vardırbirhayr, Bir saat önce yazdı:

@Aklima

Danıştay'dan 'örgütle irtibatlı kamu çalışanlarına' ilişkin genelge için önemli karar

Bir sendika tarafından, "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.

Danıştay İkinci Dairesi bu istemi aşağıdaki gerekçelerle reddetmiştir:

Genelge ile yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği;

Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,

Genelge vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yöneliktir.

 

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2020/2740

Karar No: 2020/2928

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : . Sendikası

VEKİLİ: Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : .

VEKİLİ: Hukuk Müşaviri .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

17/02/2016 tarih ve 29627 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararıyla;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2., 5., 13., 14. 33. ve 129.; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 20/1. ve 30.; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. ve 17.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 6., 7/2., 125/1/(E)-(a) ve 125/1/(E)-(l); 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220. ve 279.; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 ve 8/A; 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 1., 2., 4., 9/1/(a) ve 33. madde hükümlerine yer verildikten sonra,

Kişilerin can ve mal güvenliğinin korunmasının Devletin asli görevi olduğu, idarenin bu görevi yerine getirirken, kamu düzeni ve esenliğini sağlamak üzere kolluk örgütünü kurması, gerekli araç ve olanakları sağlaması, yeterli önlemleri zamanında almasının gerektiği,

Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca örgütlenme özgürlüğünün temel haklar kapsamında yer aldığı açık olmakla birlikte, bu hakkın mutlak bir hak olmadığı, sınırlandırma sebeplerinin ise uluslararası mevzuata paralel düzenlemeler ile belirlendiği ve bu hakkın, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan hallerde sınırlamaya tabi tutulabileceği,

Devletin, kamu hizmetinde çalışan memurlarına bir bağlılık görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesinin Devlet memurluğu statüsünün bir gereği olduğu,

657 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ifadesini bulan "sadakat yükümlülüğü" nedeniyle Devlet memurlarının, Devleti, kurumlarını ve mevcut anayasal sistemi eleştiren, bunlar aleyhine kampanya yürüten ve bunları karalayan gruplardan ve akımlardan açık bir şekilde kendilerini uzak tutmalarının gerektiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, "kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları, genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır." (Sidabras ve Diautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; ikus//Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28) ve "demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğu" (Sidabras ve Diautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001) hususlarının ifade edildiği,

Dava konusu Genelge'de; kamu çalışanlarının, kanunların suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan örgüt veya yapılarla hiçbir şekilde ilişki içine giremeyeceği; bu yönde faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamayacakları ya da bunlara yardım ve yataklık edemeyeceğinin belirtildiği; yeni bir suç ihdası ya da disiplin cezası öngörülmeyip, yukarıda yer verilen mevzuatta yer alan, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü ile milli güvenliğe yönelik tehditler içeren, yasalarda idari ve adli yaptırımı gerektirir fiillerin gerçekleşmesi halinde ilgili mevzuatın uygulanması gerektiğinin ifade edildiği,

Kamu çalışanlarının, ilgili mevzuatında belirtilen esaslar çerçevesinde yalnız hiyerarşik amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü oldukları ve bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumlu oldukları; amirlerin ise, maiyetlerinde çalışanların görevlerini Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirip getirmediğini takip ve kontrol etmekle yükümlü oldukları,

Anılan düzenleme ile Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan hukuk devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler içerisinde yer alan kamu çalışanları hakkında ilgili mevzuatı çerçevesinde idari nitelikteki işlemlerin yetkili amirler tarafından ivedilikle yapılacağı, suç teşkil eden fiiller yönünden ise durumun ivedilikle adli mercilere bildirileceğinin ve ulusal güvenlik ve kamu düzeninin temini açısından, hukuka aykırı faaliyetler yürüten yapılarla irtibatlı kamu görevlilerine karşı yasal müeyyidelerin uygulanmasına riayet edilmesinin vurgulandığı; yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği; Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,

Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yönelik dava konusu Genelge'de, mevzuata ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, Genelge'de yer alan ".legal görünümlü illegal yapı" tanımlamasının muğlak olduğu, ifadenin belirsizliğinin, Anayasa'da güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne tehdit oluşturabilecek nitelikte olduğu, amirin maiyetinde çalışan kamu personelinin makul şüpheli olduğuna karar vereceği ve haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunabileceği,

Anayasa ve yasa hükümleriyle korunan temel hak ve özgürlükleri konusunda genelge ile düzenleme yapılamayacağı, yargı görevinin yürütme eliyle kullanılamayacağı, Anayasa'nın 5., 6., 13., 19. maddelerine aykırı olduğu, Genelge'nin kamu düzeninin korunması ve kamu güvenliğinin sağlanması adı altında kanunla düzenlenmesi gereken ya da düzenlenmiş konuları emir ve talimatlarla yeniden düzenleyerek yetki aşımında bulunduğu, yargı denetimine tabi konularda mülki ve kolluk amirlerine yetki ve görevler verildiği,

Yasal olarak kurulmuş bir derneğin tüzüğünde belirtilen amaçları dışında faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi, üyelerinin kamu düzeni ve güvenliğini tehdit edici faaliyetler içersinde olması hallerinde yasal süreç işletilerek gerekli tedbirlerinin alınabileceği, derneğin faaliyetten alıkonabileceği gibi yine mahkeme kararıyla kapatılabileceği, yasa dışı faaliyette bulunan dernek üyelerinin soruşturulup kovuşturulabileceği, bu sebeple "kanunun suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan bir derneğe katılamaz" ifadesinin anlamsız olduğu, yargı kararı dışında amir tarafından suç işlendiği izlenimi yaratılarak dernek faaliyetlerinin baskı altına alınabileceği,

Kamu görevlilerinin Genelge'de ifade edilen "hiyerarşik amir"in verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlü tutulup, "bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumludurlar" ifadesi ile memurun görev ve sorumluluğunun ilgili Anayasa ve yasalarla belirlenen mevzuata göre değil, yalnız emir veren amire karşı yükümlülük doğurmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen sebeplerin hiçbirinin 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerine uymadığı belirtilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 07/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


@Aklima

Bu karar ne anlamına geliyor 


679 mgk ret banka sendika ankara 22 idare

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Cevap Yaz

Şimdi cevap yazıp sonra kayıt olabilirsiniz. Eğer hesabınız mevcutsa, giriş yaparak üye isminizle cevaplayabilirsiniz.
Not: Gönderiniz görünmeden önce editör tarafından kontrol edilip onaylanacaktır.

Konuk
Yanıtla...

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Yapıştırdığınız bağlantı uyarlandı.   Yalnızca link göster?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.




  • İletiler

    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
  • Şimdi Popüler

×
×
  • Yeni Oluştur...