İçeriği gör

Aklima

Genel Moderatör
  • İçerik

    1.934
  • Katılım

  • İçerik Ödülü

    113

Aklima kullanıcısının paylaşımları

  1. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Davanızın konusu dışına çıkmayınız. Bahsettiğiniz hususları naif bir şekilde dile getirip devamına bu hususta gerçek ve tüzel kişiler hakkındaki fazlaya dair haklarım saklıdır yazıp dava sonunda kazandığınızda bu yazımınızı alıntılayıp bu davanızı gerekçe gösterip suç duyurusunda bulanabilir, manevi tazminat davası açabilirsiniz. Öncelik sizin haklı kurumun haksız olduğunun hukuken tescil edilmesi ve kararın kesinleşmesi.
  2. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    İyi günler, KHK leri görüşemem diyerek KHK lıları yıllarca OHAL işlemleri inceleme komisyonuna mahkum eden AYM, yıllar sonra fetö davalarında çerçeve çizip, haksızlıkları tespit etmeye devam ediyor. Bu kararlardan bir tanesi bu gün yayınlandı. https://forum.khkhaber.com/topic/26937-örgütün-nihai-amacını-bildiği-ortaya-koymadan-ceza-verilmesi-hak-i̇hlalidirbno201920791-kno18102022/ sayfasında paylaştım. Ceza davaları devam eden herkesin ek beyanla davalarına sunmalarını tavsiye edeceğim kararda mahkeme kendisi kişiye ceza verilebilmesi için kişinin örgütün nihai amacını bildiğinin ortaya konması gerektiğini net bir şekilde belirtiyor. Geç gelen adalet adalet değildir demiş birisi. Bu sözden hareketle; adaletsizlik yapanı da, adaletsizlik yapılırken ses çıkarmayanı da, adaletsizlik yapılırken akıl vereni de, adaletsizlik yapılırken korkanı da unutmayınız. hele ki zamanında ses çıkarmayıp, sorumluluktan kaçıp, gün gelince adalet varmış dedirtircesine söz söyleyip, yazanları asla ama asla unutmayınız. Yıllardır paylaştığımız üzere, 15 Temmuz kahpeliğinin içinde olmaya herkes beraat edecek ve görevine dönecek, tek sıkıntı zaman. Sağlığınızı koruyunuz, günü yaşayınız. Mücadele etmeye devam ediniz, asla pes etmeyin, yoruldum demeyiniz. Bu günkü karar dahi bir kişinin mücadelesinin sonucu olup içeriği, yaklaşımı ve hükümleriyle pek çok kişiyi ilgilendirmektedir. Mücadeleye devam.
  3. , Anayasa mahkemesi bugün yayınlanan kararında özetle örgütün nihai amacını bildiği ortaya konmadan ceza verilmesini; Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlali, Özel hayata saygı hakkının ihlali ve Sendika hakkının ihlali olarak hükme bağlamıştır. Hangi aşamada olursa olsun ceza davası devam eden herkese ek beyan olarak mahkemelere sunmalarını tavsiye ederim. https://resmigazete.gov.tr https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2019/20791 Bazı kısımlarını alıntıladım; "63. Başvuru konusu olayda mahkemeler başvurucunun bazı sohbetlere katılmasını, aynı yönde sosyal ilişkileri olduğunu ifade eden tanık beyanlarını, o tarihte yasal olan ancak daha sonra terör örgütüyle ilgisi nedeniyle kapatılmış bir sendikaya üye olmasını ve FETÖ/PDY üyesi olan bazı kişilerle iletişim hâlinde olduğuna dair HTS kayıtlarını terör örgütüne üye olma suçunun delilleri saymıştır. Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre başvurucunun -cezalandırılmasına dayanak yapılan eylemleri gerçekleştirdiği tarihlerde- dinî bir cemaat kisvesi altında olan yapıya mensup olduğu ya da en azından sempati duyduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşın yukarıda açıklandığı üzere yargı makamları başvurucunun FETÖ/PDY'nin nihai amacını ve yöntemlerini bilen ve örgütlenme piramidinin üst katlarında yer alan örgüt mensuplarından biri olduğunu ileri sürmediği gibi FETÖ/PDY'nin devletçe bir terör örgütü kabul edilmeye ve herkesçe öyle bilinmeye başlanmasından önce dinî bir cemaat zannıyla irtibat ve iltisak hâlinde olduğu söz konusu oluşumun bir terör örgütü olduğundan haberdar olduğunu başka herhangi bir şekilde iddia etmemiştir. Üyesi olduklarından bahisle kişilerin cezalandırılmalarına neden olan bir oluşum veya yapılanmanın terör örgütü olduğunu bildiklerinin ortaya konulmaması, ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi önceden suç olarak tanımlanmayan fiilleri işledikleri gerekçesiyle terör örgütüne üye olma gibi ağır suçlardan mahkûm edilmeleri sonucunu da doğurabilir (Ahmet Aslan, § 70). 64. Somut olayda ilk derece mahkemesi; örgütsel özellik taşıyıp taşımadığı değerlendirilmemiş olan sohbet toplantılarının ve buna ilişkin tanık ifadelerinin örgütle irtibatlı sendikaya üyelik ve içeriği belirlenememesi nedeniyle örgütsel olduğu ortaya konulamayan, imam seviyesinde oldukları iddiasıyla yargılanmakta olan kişilerle iletişime ilişkin HTS kayıtlarının -bir bütün olarak ele alındığında- başvurucunun bir terör örgütüne üye olma bilinciyle hareket ettiğini ortaya koymakta başarılı olamamıştır. FETÖ/PDY'nin yasal zeminde faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü, dinî bir cemaat olduğu zannı ile hareket ederek örgüte sempati duyduğu ve örgütle irtibat kurduğu anlaşılan başvurucunun mahkûmiyetinde delil olarak kullanılan fiillerinin kendisini cezai yönden sorumluluk altına sokacağını makul olarak öngördüğü gösterilememiştir. Sonuç olarak başvurucunun bu şekilde terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm edilmesi anılan suçun başvurucunun aleyhine öngörülemez biçimde genişletici bir yoruma tabi tutulması ile mümkün olmuştur. Ortaya çıkan bu sonuç Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşmamaktadır. ... "Örgütün nihai amacını bildiği ortaya konmayan (bkz. § 64) başvurucunun bir sivil toplum hareketi olduğu zannı ile irtibat ve iltisak halinde olduğu örgütün düzenlediği sohbetlere katılmasının terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkına (özel hayata saygı hakkına ilişkin değerlendirmeler için bkz. § 56); yine iltisak boyutunu aşarak örgütle organik bir bağ kurup hiyerarşisine dâhil olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetlerin varlığı ile desteklenmeden (Yargıtay içtihadı için bkz. §§ 17, 18), FETÖ/PDY'ye müzahir bir sendikaya üye olmasının terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılması nedeniyle sendika hakkına (sendika hakkına ilişkin değerlendirmeler için bkz. § 57-58) müdahalede bulunulmuştur." 2019-20791.pdf
  4. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Sayın @Mgdrdnzci1907, sorunuzun cevabı evet. Dosyanıza uyap tan bakınız. ara kararla belirlenen yatırılması istenen bir rakam vardır. En hızlı çözüm ise danıştaya telefon ederseniz net bşlgiyi dosyanız üzerinden verirler.
  5. Aklima

    MSB Araştırma Merkezine Atananlar

    Son zamanlarda mahkemeden kabul karar alan yani bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılma işleminin iptali yada ohal komisyonu red kararının iptali için dava açıp kazananlar lütfen, lütfen dikkat ediniz. Şöyle ki; İdare yürütmeyi durdurma talepli istinaf başvurusu yapıyor. İdarenin dilekçesini UYAP tan takip ediniz ve derhal derhal derhal yürütmeyi durdurma talebinin reddi ve istinaf talebinin reddi için dilekçenizi veriniz. Yürütmenin durdurulması talebine özellikle değininiz. İdarenin YD talebini haklı gösterecek delillerinin olmadığı konusuna değininiz. YD kararı verilebilmesi iin gerekli iki şartın somut olarak gösterilmesi hususuna özellikle vurgu yapınız. YD konusunu daha önce forumda açıklamaya çalışmıştım.
  6. Aklima

    MSB Araştırma Merkezine Atananlar

    Kesinlikle. Birde bu yönetmeliği mahkemeye gönderdiği savunmalarda dayanak olarak sunuyor.
  7. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Ceza davasında beraat eden kişi avukatına ödediği vekâlet ücretini hazineden tazminat olarak istiyor. Red ediliyor. Mahkemeler Avukatlık Serbest Meslek Makbuzu yok diye red ediyor. AYM İspat için banka dekontu yeterlidir diyerek hak ihlali tespiti yapıyor ve kararı bozuyor. Ceza davasından beraat alanlar bu kararı ek yaparak Hazineden talepte bulunup sonrasında red edilirse dava açabilir. Yada karara konu olayda olduğu gibi direk dava açabilir. Sadece avukata yaptığınız ödemeyi ispat edebilmeniz yeterli. Kararı https://forum.khkhaber.com/topic/26906-aym-ceza-davasında-beraat-eden-kişi-avukata-verdiği-vekalet-ücretini-tazminat-olarak-i̇steyebilir-bno201916367-kno05102022/ sayfasında paylaştım.
  8. Ceza davasında beraat eden kişi avukatına ödediği vekâlet ücretini hazineden tazminat olarak istiyor. Red ediliyor. Mahkemeler Avukatlık Serbest Meslek Makbuzu yok diye red ediyor. AYM İspat için banka dekontu yeterlidir diyerek hak ihlali tespiti yapıyor ve kararı bozuyor. Ceza davasından beraat alanlar bu kararı ek yaparak Hazineden talepte bulunup sonrasında red edilirse dava açabilir. Yada karara konu olayda olduğu gibi direk dava açabilir. https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2019/16367 2019-16367.docx
  9. Aklima

    MSB Araştırma Merkezine Atananlar

    Sayın @Bla Bla Bla , MSB nin Araştırma Merkezlerine dair yayınladığı yönetmelik var. Ancak Resmi gazetede yayınlanmadı. Bakan onayıyla yayınlandı. Davalarda kurum savunması sonrasında yazılması gereken asıl husus yönetmeliğin resmi gazetede yayınlanmamasına rağmen geçerliliği var gibi savunmada kullanılması hususu. Dışişleri ve İçişleri bakanlıkları araştırma merkezi yönetmelikleri resmi gazetede yayınlandı. Bu duruma dilekçelerde maalesef değinmekte imtina ediliyor. Asker olarak atanmak için açılan davalarda da bu yönetmelikten alıntı yapıyorlar. Araştırma Merkezlerinin Ankara' da olması hususunda ise; EGM personeli gibi Ankara dışında MSB kurumlarında çalışmak için dilekçe yazanlar var. Çok az sayıdalar. İdare tarafından red edildi. Bildiğim kadarıyla 2 yada 3 kişi durumu CİMER ve Ombudsmana taşıdı. Açıklanmış bir karar yok. Bu hususun davalarda dile getirilmesi hususunda hangi davaları kastettiğinizi anlayamadım. Asker olarak dönmek için olan davalarda Ankara konusu yada yönetmeliğin bu kısmında ki açık yada eksiklikten bahsetmenin dava konusuna bir faydası olmayacaktır. Ankara dışında çalışmak için başvuru yaparsanız ve bu red edilirse bu hususu dava ettiğinizde yada MSB nin yayınladığı yönetmeliği dava ettiğinizde belirtebilirsiniz. Kaldı ki insanlar hala dilekçe yazmaya imtina ediyorlar. Ayrıca; 7075 in 10/A maddesi 8 inci fıkrasının son cümlesi "Bakan onayı ile Ankara dışında araştırma merkezlerine bağlı çalışma grupları oluşturulabilir." şeklinde. Bu cümleden merkezin Ankara' da olacağı yorumu çıkartılabilir. Ne alaka diyebilirsiniz. Ancak benzer muğlaklık komisyonun verdiği kararların yargıya taşınması hususunda da ileri sürülebilir. Şöyle ki; Komisyonun kabul kararları mahkemeye götürülemez şeklinde bir ifade kanun da yok ancak yargı denetimi başlıklı 11 inci madde "Komisyon kararlarına karşı Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine iptal davası açılabilir. Bu davalarda ayrıca Cumhurbaşkanlığına ve Komisyona husumet yöneltilemez" şeklinde. Bu paragrafı okuyunca sadece red kararlarının dava konusu olabileceği anlaşılıyor.
  10. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Günaydınlar, 29 Aralık 2022 tarihli AYM gündeminde bazı forumdaşları da ilgilendiren hususlarda görüşme yapılacak. https://anayasa.gov.tr/tr/mahkeme-gundemi/genel-kurul/28-aralik-2022-genel-kurul-gundemi/
  11. Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2018/10251 E. , 2022/3836 K. "İçtihat Metni" T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2018/10251 Karar No : 2022/3836 TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA VEKİLİ : Av. … İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Denizli ili, …'inci … Komutanlığında sözleşmeli subay olarak görev yapan davacının, hakkında yürütülen arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin yenilenmemesine ilişkin 23/08/2017 tarihli işlemin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; sözleşmeli subay olarak görev yapan davacının sözleşmesinin yenilenebilmesi için hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanması gerektiği, dosya kapsamına sunulan istihbari bilgi ve belgelerin davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakının bulunduğunu ortaya koyabilecek ve dolayısıyla güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olabilecek nitelikte olduğu, davacının görev yaptığı birimin (TSK) niteliği dikkate alındığında göreve devam etmesinin kamu güvenliği açısından risk teşkil edebileceği, bu haliyle davalı idarenin, davacının sözleşmesini yenileyip yenilememe konusundaki takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında kullandığından bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Hakkında herhangi bir soruşturma ve kovuşturma ya da güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasını gerektirecek bilgi ve belge bulunmadığı, cezaların şahsi olduğu, sözleşmesinin yenilenmemesi için hiç bir sebep olmadığı, idareye tanınan takdir yetkisinin keyfi bir şekilde kullanılamayacağı, istihbari bilginin delil olamayacağı belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı, Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru sonucunda verilen bir kararda da belirtildiği üzere suç isnadına bağlı bir ceza mahiyetinde olmadığı ve dolayısıyla masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği, Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY : Denizli ili, …inci … Komutanlığında sözleşmeli subay olarak görev yapan davacının, hakkında yürütülen arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin yenilenmemesine ilişkin 23/08/2017 tarihli işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır. İLGİLİ MEVZUAT : 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında; "...(Ek:18/10/2018-7148/29 md.) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 04/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise; "Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir. 4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun'un 4. maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendinde sözleşmeli subaylık için "güvenlik soruşturması olumlu sonuçlanmış olmak" şartı aranmaktadır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME : 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 28/04/2020 tarih ve 31112 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 19/02/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ile; Anayasa’nın 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne yer verilerek temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğinin ifade edildiği; 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağının belirtildiği ve son fıkrasında da herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu kuralının yer aldığı; 129. maddesinin birinci fıkrasında, memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin düzenlendiği; Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere “...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin…” kişisel veri olarak kabul edildiği; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu, ancak bu alanda düzenleme öngören kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve muhtemel kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerektiği, kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu kapsamda kişisel veri niteliğindeki bilgilere ulaşması öngörülmüşken, Kanun’da bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına, bu bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağına, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına, bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine, silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna, yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı, bir başka ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir kanuni güvenceler belirlenmeksizin, kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu soruşturma ve araştırma kapsamında kişisel veri niteliğindeki bilgileri almakla yetkili olduklarının belirtildiği, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmadığından, kuralın Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan yasa kuralı Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümesi ve söz konusu karardan önce yürürlükte olan Anayasa'ya aykırı kurala göre tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararından ne şekilde etkileneceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez"; beşinci fıkrasında, "İptal kararları geriye yürümez"; altıncı fıkrasında ise, "Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." kuralları yer almaktadır. Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Aksine durum ise, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturur. Yukarıda açık metinlerine yer verilen ve Anayasa'da düzenlenmiş olan kurallar ile Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olmasının hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerektiği açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme'ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, SB.No: 9248/81, 26/3/1987) Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kurallarda, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin açıkça gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara (keyfiliğe) izin verilmeyecek şekilde yeterli güvencelerin sağlanması gerekmektedir. Bu duruma göre, Anayasa Mahkemesinin yukarıda sözü edilen iptal kararı; gerekçesi dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek personel hakkında güvenlik soruşturmasının hiç bir şekilde yapılmayacağını değil; aksine, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına dair detayların kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur. Bakılan uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen ve davalı idarece kullanılan davacıya ait kişisel veri niteliğindeki bilgilere, güvenlik soruşturması yapmakla görevli birimler tarafından ulaşılabileceğine ve bu kapsamdaki bilgileri alabileceğine dair yapılan kanuni düzenlemenin (4045 sayılı Kanun'un 1. maddesine eklenen ikinci fıkrası) Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete'de yayımlandığı 28/04/2020 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşıldığından; Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ile Danıştayın yerleşmiş içtihatlarıyla istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan Kanun hükmüne göre elde edilen kişisel verilere dayanılarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan iptal kararı üzerine, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu 17/04/2021 tarih ve 31457 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe konulmuştur. Bu duruma göre, dava konusu uyuşmazlık temyiz aşamasında iken, 17/04/2021 tarihinde 7315 sayılı Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe konulduğu, Kanun'un 13. maddesinin sekizinci fıkrası ile 4045 sayılı Kanun'un yürürlükten kaldırıldığı ve 14. maddesiyle, 4045 sayılı Kanun'a yapılan atıfların bu Kanun'a yapılmış sayılacağı düzenlemesine yer verilmiş olduğu hususları gözetildiğinde; davalı idarece, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nda öngörülen temel ilkelere, usul ve esaslara uygun olarak, davacı hakkında yeniden bir değerlendirme yapılabileceği de kuşkusuzdur. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, 2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu İzmir Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, 4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, kesin olarak 16/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
  12. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    İdari davalarda size soru sorulmaz. İdari davalarda esas olan belgedir. Hakimler size söz verecek siz ne anlatırsanız dinleyecek. Mimiksiz ifadelerle size bakacak, not almayacaklar. Olumsuz kurum görüşüyle ilgili belge sunulamamışsa bunu dillendiriniz. Belge sunulamayan kanaatle hayatıma müdahale edildi. Terörist ilan edildim diyebilirsiniz.
  13. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Kurumun mahkemeye sunduğu gizli dosyaları mutlaka görünüz. UYAP' A yüklenenleri mutlaka indirip arşivleyiniz. Bu gün kendisinden son derece emin olan bir polis memurunun dava dosyasını kontrol ettiğimizde garson fişleme kayıtları çıktı. Hem de hakkında işlem tesis edilmesi yönündeki raporla farklı olacak şekilde çelişkili şekilde.
  14. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    süre tutum dilekçesini verip istinafa gitmeyebilirsiniz. Ancak süre tutum dikçesi vermez ve kararın üzerinden 7 gün geçerse istesenizde istinafa başvuru yapamazsınız. Red edilir.
  15. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Ceza davalarında istinaf süreci kararın açıklanmasıyla başlar. Bu nedenle sizde süre tutum dilekçesi veriniz. İstinaf Başvuru Süresi Ne Kadar? (CMK md. 273) İstinaf başvurusu, hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. İstinaf istemi ve süresi Madde 273 – (1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır. (2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar. (3) (Değişik: 18/6/2014-6545/75 md.) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler. (4) Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz. (5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.
  16. Davayı belirttiğiniz üzere size ödemeyi yapan kurumun bulunduğu yerde açmanız gerekli. Böyle yapmazsanız davayı kabul eden mahkeme gerekli yere sevk yapacaktır. Zaman kaybetmemek adına ödemeyi yapan yerde dava açmanızı tavsiye ederim.
  17. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    İlk sorunuza cevap veren@Dr. Kara Göz ün yazdıklarına destekleyici manada ek olarak; hakkımızda sunulabilen somut ve olgusal hiç bir delil vb olmamasına rağmen e maddesinden verilen beraat kararı hala hakkımda şüphe olduğu manasına gelmektedir. Ayrıca içeriği itibariyle e maddesinden verilen beraat kararıyla b maddesinden verilecek olan beraat kararının kamu görevine dönmek için açtığımız idare mahkemeleri nezdindeki etkisi de izahtan vareste olup bu hususun mahkemenizce dikkate alınmasını arz ederim gibi bir yaklaşım tavsiye ederim.
  18. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Forumdaşlarım iyi günler, Malumunuz araştırma merkezinde memur olarak çalışıyorum. Geçen süre içerisinde karşılaştıklarımdan tecrübeyle forumda paylaştığım sicil temizliği dilekçesini özellikle KHK ile hakkında işlem yapılanların kullanmalarını tavsiye ederim. Örnek vermek gerekirse vakıfbankta KHK lıların iade olsa bile kredi kartı dahi alamıyor. İade olduğuna dair kurumunda görev yaptığına dair yazı isteniyor. Emniyet KOM da görülen kayıtlar var. Burada değinmek istediğim özel bir husus var o da pasaport ve yurt dışı yasağı mevzusu. İade olmanız demek pasaport yasağı ve yurtdışı yasağı kalktı manasına gelmiyor. Kişiler e-devlet protokol sorgulamada nüfus müdürlüklerine gidin yazısı kalkınca yada görünmeyince hakkında tahdit yok sanıyor. Hatta pasaport çıkartıyor ve tamam ben yurtdışına çıkabilirim sanıyor. gerçek tam olarak böyle değil. En azından herkes için böyle değil. Özellikle KHK lılar için eski devlet planlama teşkilatı kayıtlarına konulan ibare/şerh kaldırılmazsa bazen pasaport alabiliyorsunuz, bazen kırmızı alabilirsin ama yeşil alamazsın durumuyla karşılaşabiliyorsunuz. DPT kayıtlarındaki işlem en son görev yaptığınız kurumlarca kaldırılıyor. Bunun yanında kişi hakkında içişleri bakanlığı pasaport kanunundaki yetkiyle şerh koyabiliyor, İl valilikleri şerh koyabiliyor, Emniyet şerh koyabiliyor hatta hudut kapıları nezdinde çıkmanızı engelleyebiliyor. Mahkeme kararıyla yasak olabiliyor. Pasaport almak isteyenler en azından harcı yatırmadan nüfus müdürlükleriyle mutlaka görüşsünler. Yurt dışına çıkıp çıkamayacağınızı öğrenebileceğiniz en gerçekçi merci Emniyet müdürlükleri içinde bulunan hudut işlemlerine bakan bürolarla gümrük yada hudut kapıları. En önemlisi hakkımızdaki kayıtlar ilerde güvenlik ve arşiv araştırmasından geçecek evlat, kardeş hatta kardeş çocuklarının karşısına çıkacaktır. Sonra hukuksuz diye dava açıp kazanabilirsiniz ancak söz konusu kişinin hayatından gidenler gelmez. Sizil temizliği işi son derece ciddi bir durum. Not: Hakkınızdaki bütün tahditler kaldırılsa dahi göreve iade olmayan kişiler kamu görevinden çıkarılmadan önce kaç yıl çalışmış olurlarsa olsunlar yeşil pasaport alamıyorlar. Bordo pasaport alabiliyorlar.
  19. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Sayın @Demirci , Kesinlikle kullanabilirsiniz.
  20. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Karardaki ifade, 7075 sayılı kanunun 10/A maddesi yürürlükte olup idare takdir hakkını kullanmıştır. Hakkımda değil eşim ve çocuğum dahil hakkımızda hiç bir şey bulamazlar. Ancak şcad edebilirler. Ki ne soruşturma nede OHAL komisyonu aşamasında böyle bir yola yeltenmediler. 30 hazran tarihinde 10/A maddesi görüşüldü ancak hala karar yayınlanmadı. İltisak konusuna yaklaşım Danıştay müdahalesiyle değişmeye başladı. İlk derece mahkemelerinin tek gerekçeyle iltisak demesine müdahale ediliyor. İstinaf aşamalarında mahkemeler bütün kurumlarla yazılmaya başladı yada idare mahkemesi kararlarını neden yazışmadın şeklinde bozuyorlar. Bir şeyler değişiyor ama zaman alıyor maalesef.
  21. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Forumdaşlarım, İyi geceler. OHAL Komisyonu kabul kararı sonrası memur olarak atandıktan sonra askerlik mesleğine dönmek için açtığım davda red verildiğini an itibariyle öğrendim. Üzüldüğüm tek nokta mahkemenin dilekçemi okumamış olması. Hukuk devleti adına üzüldüm. Sonuca şaşırmadım, beklentim dahilinde oldu. Mücdeleye devam, pes etmek yok, forum açık olduğu müddetçe nefes aldığım ve özgür olduğum müddetçe buradayım.
  22. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Sayın @drbulentozbay Danıştay'ın müdahalesi nedeniyle oluyor. Örnekle açıklamaya çalışayım, Yargıtay'ın ankesör kararındaki kıstasları nedeniyle bozulan kararlar benzeri bir durum. Danıştay sözüm ona kriterlerle iltisaklı buldum demeyide bence iltisaklı değil demeyide yeterli görmüyor. Önüne gelen iş yükü nedeniyle duruma müdahale edip araştırmalara dair kriterler belirlendi. Yeni bir durum değil, en azından hazirandan bu yana dosyalara bu kapsamda yaklaşılıyor. Doğruya uygulamaya daha yeni gelmeye başladılar. Bu arda giden ömürden oldu.
  23. Aklima

    KHK Mağdurları Gündem ve Gelişmeler

    Sayın @Labouja Atama tebliği size teslim edilince 10 gün başlar. Atama tebliğinde de zaten 10 gün içinde başlayın şeklinde yazacak. Görüşmeniz gereken yer bakanlığımızın personel başkanlığı. Başka mercilerle konuşarak net bilgi alamazsınız. Göreve iade olunca geçmiş mali hakları için dilekçe yazmışmı, yazmışsa ek ders ücreetlerini istemişmi. Bu soruların cevabı önemli.
  24. Aklima

    Bölge idare mahkemesi karar süresi

    Sayın @701KHKegm Bir yanlışlık var. Mahkemeyi arayıp sormanızı tavsiye ederim. Unutulan iki kişiyle karşılaşmıştım.
  25. Aklima

    İade Olanlar Ve Tazminatlar Forumu

    Aynı soruyu başka bir yerde dehttps://forum.khkhaber.com/topic/19073-khk-mağdurları-gündem-ve-gelişmeler/page/1727/#comment-112251 sormuşsunuz. Cavapladım.
×
×
  • Yeni Oluştur...