Herkese selam ve muhabbetlerimi sunarım.
En nihayetinde çarpanlarıyla doğrudan taraf olan en az 1 milyonu aşkın bir grubuz , komisyon kararı bekleyen son 2500-3000 kişiden birisi olarak bugünü yaşıyoruz. İzahı pek mümkün olmayan karmaşık duygular içersindeyim. Eminimki bu süreci benden daha karmaşık ve daha sarsıcı tecrübe etmiş olan arkadaşlar vardır. Tek dileğim; bu sürecin bir an önce tüm mağdurları kapsayacak şekilde hukuki ve insani değerler gözetilerek hakkaniyetle çözümlenmesi ve sona ermesidir.
Düşünmeden kendimi alamadığım ve birtürlü içinden çıkamadığım tek soru var;
“Böylesi kin ve nefretle büyüyerek çığa dönüşen ve devamında kıyıma sebep olan, idari, adli, hukuki, ahlaki, teolojik ne dersek diyelim, inanılan tüm değer ve kabulleri askıya alan ve halen hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde beyin yakarcasına dibine kadar bu süreci zorlayan dürtü nedir?”
Vallahi aklım tutuldu. İnandığım tüm insani ahlaki etik değer ve olgular tarumar oldu.
Bu durak bizim durak sanki. Yanımda tahta valizimle, Amerikan filmlerindeki Arizona çölünde, ip gibi dümdüz olan ve asfaltın sıcağından buğulanmış sonu görünmeyen bir yolda, bir durak direğinin dibindeki bankta oturuyorum. Hiç gelmeyeceğini bildiğim, ama ya gelirse düşüncesi beynimi kemirirken, kaçırmamak lazım diyerek bir türlü ayrılamadığım ve sıcaktan yanıp kavrulup bitap düştüğüm o duraktayım.
Duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istedim. Herkese sabırlar ve akli melekelerini muhafaza etmelerini diliyorum…