İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Mağdurları Forum

OHAL Ve KHK Mağdurları 3

Önerilen Yorum

Ayrıca bu bir savunma mekanizmasınıdır. 

Eğitim bilimlerinde usa vurmak olarak isimlendirilir. Kişi yaptığı yanlış fiiliyatı doğru yaptığına kendisini ikna etmeye çalışır. 

Örneğin, sigara içmek sinirlerime iyi geliyor. 

Yaptıklarının kesinlikle yanlış olduğunun farkındalar. 

 


679 KHK ADALET BAKANLIĞI

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Geçenlerde "çizgili pijamalı çocuk" diye bir film izledim.

Film; Nazi toplama kampında kimyasal gaz ile zehir verilerek daha sonra fırınlarda yakılarak yahudilerin soykırımını konu ediniliyor. Nazi komutan subayının 8 yaşındaki cocuğu vardır ve etrafta çocuk olmadığı için sıkılmakta ve keşif yapmayi sevmektedir. Ancak ona sınırlar cizgilmiş. bu yasakları dinlemeyerek gizli gizli bahçeden kaçar. ve toplama kampının bulur ve dikenli telin ardındaki yahudi bir çocukla arkadaş olur.....uzatmayalım.  filmin sonunda nazi cocugu telin ardına geçipyahudi çocuğun babasıni bulmasına yardım etmek ister. toplama kampına girer ve koğusa giderler. nazi askerler. koğustaki herkesi gaz odasına götürürler. nazi çocukta arada kaynar ve yahudilerle birlikte zehirlenir.

FILMDEN ALDIGIM DERS;

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste,

Zülm ile abad olanın ahiri berbat olur,

Zülmeden kişi hem bu dünyada hemde ahirette kaybemeye mahkumdur. hak yiyen, zülüm yapan kişi bu dünayada kendisinden, çocuğundan ailesinden ilakki çıkacaktır. 


695 sayılı  KHK, TSK Sivil personel kriter bilinmiyor, 2020 yılında KYOK,OHAL Komisyon Kararı: Kabul

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
KhkMazlumu, 21 dakika önce yazdı:

Geçenlerde "çizgili pijamalı çocuk" diye bir film izledim.

Film; Nazi toplama kampında kimyasal gaz ile zehir verilerek daha sonra fırınlarda yakılarak yahudilerin soykırımını konu ediniliyor. Nazi komutan subayının 8 yaşındaki cocuğu vardır ve etrafta çocuk olmadığı için sıkılmakta ve keşif yapmayi sevmektedir. Ancak ona sınırlar cizgilmiş. bu yasakları dinlemeyerek gizli gizli bahçeden kaçar. ve toplama kampının bulur ve dikenli telin ardındaki yahudi bir çocukla arkadaş olur.....uzatmayalım.  filmin sonunda nazi cocugu telin ardına geçipyahudi çocuğun babasıni bulmasına yardım etmek ister. toplama kampına girer ve koğusa giderler. nazi askerler. koğustaki herkesi gaz odasına götürürler. nazi çocukta arada kaynar ve yahudilerle birlikte zehirlenir.

FILMDEN ALDIGIM DERS;

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste,

Zülm ile abad olanın ahiri berbat olur,

Zülmeden kişi hem bu dünyada hemde ahirette kaybemeye mahkumdur. hak yiyen, zülüm yapan kişi bu dünayada kendisinden, çocuğundan ailesinden ilakki çıkacaktır. 

Hocam onun kitabı, şu an bazı okullarda tavsiye kitaplar listesinde. Çok acı bir kitap. Biz o kitabı sonuçtan ziyade süreç ile ilgili okuttuk. Zulme uğrayana empatiyi gösteriyor. İyi niyetli bir çocuğun, kendi babasının suçuna bile karşı çıkabildiği bir cesareti gösteriyor. O dönem bile nazilerin zulmünden insanları saklamaya çalışan cesur insanlar vardı. Bu günün insanları arasında öyle cesurlar kalmadığı gibi güya iyilik yaparmış gibi yapıp garibin çaresizliğinden faydalanan güler yüzlü sırtlanlar türedi. İnanın uluslararası hukuktan çekinmeseler, naziler gibi atarlardı fırına bizi. 


KHK Forum Editörü - 672 Maliye - VDK

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

gunaydin

pasaport basvurusundan sonra idari serhi kalkan var mi veya boyle birini duyan?


672

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Anka679, 2 saat önce yazdı:

Anayasada da yer alan devlete sadakat yükümlülüğü ise sübjektif değerlendirmeler için dayanak oluşturacak bir ilke değildir. Devlete sadakatin de ölçümlenebilir olması ve maddi kanıtlarla ortaya konulması gerekir. Bu da hukuk devletinin olmazsa olmaz niteliğidir aynı zamanda.

MESELA O SAYIN PEK DEĞERLİ KOMİSYONA SORMAK LAZIM, BELKİ DUYAN DUYURAN OLUR: HİÇBİR SOMUT KRİTERE BAKMADAN ATTINIZ, BERAAT ALDIM 1,5 YILDIR BEKLİYORUM. KHK İLE ATILMAYI TERÖRİSTLİKLE EŞDEĞER SAYAN SAYIN KOMİSYON VE DEVLET YETKİLİLERİ, ASKERE ALIRKEN 15.000 TL'Yİ  ÇATIR ÇATIR ALIRKEN VE ASKERE YOLLARKEN DE TERÖRİST MİYDİM??? YOKSA ÖLÇÜMLENEBİLİR BİR SADAKAT MİDİR??? SİZ KİMİNLE DALGA GEÇİYORSUNUZ KİMİ KANDIRIYORSUNUZ???!!! ALLAH BU KARARLARIN ALTINA İMZA ATAN ALT KURULDAN ÜST KURULA KADAR HERKESİN HESABINI İNŞALLAH HEM BU DÜNYADA HEM ÖBÜR DÜNYADA SİZDEN SORSUN!!!


679 - YÖK - Komisyon devam

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

ZİHNİ ÇAKIR

FETÖ’nün ByLock tuzağıyla mağdur edildiği delillerle sabit olmasına karşın halen çözüm bekleyenleri isim isim yazdığım yazı serisinin arasında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çok tartışılan açıklamalarını konuyu yakından ilgilendirdiği için irdelemek kaçınılmaz oldu.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “15 Temmuz sonrası başlayan yargılamalarda beraat edenlerin neden devlet görevine dönemediğine” yönelik soruya, Anayasa’nın 70. Maddesini es geçip, "Elbette ki güvenmeyeceğim. Herkes devletin içine girmek zorunda mı?" diyerek cevap vermiş.

Aslına bakarsanız sorunun öznesi, FETÖ’nün mağduriyet tabanını genişletme stratejisine kurban edilmiş ancak yargılamalar sonucu mağduriyeti tescillenmiş olanlar… Yoksa bu ülkede kimse FETÖ mensubu olanların memuriyete dönmesi gibi bir talepte bulunmaz, bulunmuyor da. Esasen Bakan Soylu da bu gerçeğin farkında ama buna rağmen, Anayasa ile güvence altına alınmış bir hakkı tamamen keyfiyet içeren bir ifadeyle gasp ettiklerini itiraf ediyor.

Önce Soylu’nun “güven” merkezli itirazıyla başlayalım.

Soylu, ismi herhangi bir sebeple FETÖ ile anılmış olanlara “güven(e)meyeceklerinden” dem vuruyor. Onun bu bakış açısını destekleyen en çok örnek de Emniyet’teki ihraçlarda görülmüştü zaten. FETÖ’nün finans ayağından Ali Çelik başta olmak üzere örgütün üst düzey yöneticileriyle 17/25 Aralık öncesine de ait telefon irtibatı olanlar ihraç edilmiş ve bunlara dair yürütülen soruşturmalarla yargılamalarda bu “irtibatın”altı çizilmişti.

Peki madem “telefon görüşmesine dayalı” bu “irtibat”bu denli önemli bir kriter, buyurun alın elinize Rus elçi Karlov suikastı dava dosyasını.

Dosyaya, FETÖ’nün firari elebaşı Fetullah Gülen’in veliahtı olarak bilinen Şerif Ali Tekalan’ın binlerce görüşmesini içeren HTS kayıtları girmiş. Üstelik 2012 den başlayan bu kayıtlarda siyaset kurumu ve iktidar cenahının milat olarak kabul ettiği 17/25 Aralık 2013 sonrası da var. 2016’ya kadar yapılan görüşmelerle mesajlaşmalar tek tek yer alıyor.

O binlerce kayıttan en dikkat çekici olanlar ise 1 Aralık 2013 ve 31 Aralık 2014 tarihleri arasında.

Kimler yok ki…

Mayıs ayında VakıfBank Yönetim Kurulu Başkanlığına atanan eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, geçtiğimiz günlerde Prag Büyükelçiliğine atanan Egemen Bağış, AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, AK Parti İzmir eski Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eski Bakan Faruk Özak, AK Parti Ankara eski Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu eski Başkanı Ahmet İyimaya, YÖK Başkanı Yekta Saraç, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, eski Vali İbrahim Şahin, son Başbakan Binali Yıldırım’ın danışmanı Ömer Sertbaş…

Bu kişilerin teki için bile FETÖ yaftalamasından bulunmak haddim de değil hakkım da değil lakin kimse kusura bakmasın ama DEVLETİN GÜVEN HİSSİ kişiye göre değişmez, değişmemeli. Örgüt yöneticisi olduğu 15 Temmuz’dan sonra öğrenilmiş isimlerle 17/25 Aralık öncesine dayalı telefon irtibatları bile kişilere yönelik “güvensizlik” gerekçesi sayılırken, örgüt elebaşının veliahtı olduğunu sağır sultanın duyduğu biriyle telefon irtibatı olanların sırf nüfuzlu diye, sırf sizden diye “suçlamadan muaf tutulması” ne hukuka ne de vicdana sığar.

Kamu görevi sırasında, örgütle hiçbir irtibatı olmamasına rağmen ya Anayasa aykırı FİŞLEME listesiyle ya da örgütün kurgulanmış GİZLİ/AÇIK tanık beyanlarıyla kamudan ihraç edilip haklarındaki soruşturma ve davalardan aklanmış olanların kamuya dönüşüne itiraz için kullanılan “Herkes devletin içine girmek zorunda mı?" ifadesi de ayrı bir facia.

FETÖ ile hiçbir irtibatı olmamasına, bir kısmının geçmişi FETÖ ile mücadeleyle geçmesine ve dahi 15 Temmuz gecesi örgütün ihanetine canını siper ederek karşı koymasına karşın Emniyet’te her süreci kuşkularla dolu GARSON fişlemeleriyle ihraç edilenler başta olmak üzere haksız yere ihraç edilenlerin OHAL Komisyonundan red cevabı almalarının arka planı İçişleri Bakanı Soylu’nun bu ifadesinde saklı aslında.

Anayasa 70. Maddesindeki “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.

Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” ifadesiyle güvence altına alınan hak, tamamen keyfiyete dayalı bir anlayış tarafından üstelik FETÖ yaftası vurularak gasp ediliyor.

Öncelikle belirteyim ki; devlet kimsenin babasının çiftliği değil. Ayrıca FETÖ ile mücadele, kendi ajandasını dolaşıma sokmak isteyen yeni paralel yapılara alan açacak aparata dönüştürülüyorsa buna devletin bekasını düşünen, ortak kaygısı bu vatan olan herkes itiraz etmeli.

Evet kabul ediyorum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da dediği gibi; FETÖ -küresel sistemin kontrol ettiği ve devleti teslim almaya çalışan- bir istihbarat örgütüdür. Yargının, emniyetin, istihbaratın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, medyanın, üniversitelerin hatta örgütlü tüm teşkilatların içine giren, hayatın bütün alanlarını etkilemeye çalışan, kimini insanlık maskesiyle, kimini sivil toplum örgütü maskesiyle, kimini elindeki yargı veya devletin birtakım güçleri vasıtasıyla etki altına almaya çalışan bir yapıdır FETÖ. Bu nedenle bu yapıyla mücadelede zerre miskal esneklik gösterilmemeli, bu yapıya itaat etmiş, devlet hiyerarşisi yerine örgüt hiyerarşisini kabullenmiş kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Bununla birlikte; birilerinin bu mücadeleyi, yargıyı, emniyeti, istihbaratı, Türk Silahlı Kuvvetlerini, medyayı, üniversiteleri hatta örgütlü tüm teşkilatları ele geçirmeyi hedefleyen, hayatın bütün alanlarını etkilemeye çalışan “yeni paralel yapılara” alan açacak aparata dönüştürmesine de fırsat verilmemelidir.

Sırf bu sebepten de olsa; örgütle mücadele sürecinde, örgütün bir planı sonucu mağdur edilen ve emsal olarak gördüğüm bir kısmını yeni yazımda da isim isim yazmaya devam edeceğim TSK, emniyet ve sivil bürokrasideki binlerce vatansever kamu görevlisinin mağduriyeti bir an önce giderilmeli, kamu görevine dönmelerinin yolu açılmalıdır


679 KHK - EGM - DANIŞTAY AŞAMASI 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

 


Yurtdışında yaşıyor , Mağdur , Sicil temiz , Adli Soruşturma yok, idari işlem ile pasaport iptali 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
pelinkayapelin5, Bir saat önce yazdı:

gunaydin

pasaport basvurusundan sonra idari serhi kalkan var mi veya boyle birini duyan?

Ben 28 ekimde dilekceyi ilk verenlerdenim sonra emniyet huduta gönderildi inceleme için devamlı telefon actım sordum en son artık telefonlara bakmadılar sonra burda bir twit gördüm istanbuldakıler acılmaya başlanmış diye gittim evet emniyet huduttan yazınız gelmıs ama biz bunu ankaraya gönderecez tahmınen de bir ay sürer dediler bende fazla sormayayım derken gecen hafta persembe yine twit gırdım gıttım ve acıldıgını söylediler ama yurtdısına cıkmadıgım için bilmiyorum yazı istedim vermediler gerek yok acılmıs dedıler il istanbul anladıgım kadarıyla ilden ile farklılık var bızden once de cogu il kaldırmıstı size tavsıyem hergun sorun en azından telefon acın ben bu surecte her gun aradım


672 MEB takipsizlik incelemeye devam

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
aras, 14 dakika önce yazdı:

Ben 28 ekimde dilekceyi ilk verenlerdenim sonra emniyet huduta gönderildi inceleme için devamlı telefon actım sordum en son artık telefonlara bakmadılar sonra burda bir twit gördüm istanbuldakıler acılmaya başlanmış diye gittim evet emniyet huduttan yazınız gelmıs ama biz bunu ankaraya gönderecez tahmınen de bir ay sürer dediler bende fazla sormayayım derken gecen hafta persembe yine twit gırdım gıttım ve acıldıgını söylediler ama yurtdısına cıkmadıgım için bilmiyorum yazı istedim vermediler gerek yok acılmıs dedıler il istanbul anladıgım kadarıyla ilden ile farklılık var bızden once de cogu il kaldırmıstı size tavsıyem hergun sorun en azından telefon acın ben bu surecte her gun aradım

iyi haber bu. tesekkurler 


672

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.



  • İletiler

    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
    • Yanıbaşlarında bu kadar insan o kadar acı çekerken bu nasıl oluyor çok merak ediyorum. Hepsinin akrabaları, komşuları, eski dostlarıyız aslında. Bence tek başına milletin bencilliği ile de açıklanacak bir durum değil bu. Bizi "dehumanize" ettiler akıllarında. İnsan olarak görmüyorlar. Hatta hayvan olarak bile görmüyorlar. O yüzden empati sıfır. Benzeri bir durumun bir zamanlar Amerika'da siyahların da başına geldiğini düşünüyorum. Psikoloji bilimi bu duruma mutlaka el atmalı ve gelecekte atar diye umuyorum.
  • Şimdi Popüler

×
×
  • Yeni Oluştur...