İçeriği gör

Arşivlendi

Bu konu arşivlendi ve daha fazla yanıtlara kapatıldı

KHK Mağdurları Forum

OHAL Ve KHK Mağdurları 3

Önerilen Yorum

pelinkayapelin5, 8 dakika önce yazdı:

iyi haber bu. tesekkurler 

Ne demek İNŞALLAH sizinde burdaki herkeınde en kısa zamanda acılır 


672 MEB takipsizlik incelemeye devam

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/316-denizci-astsubaya-bir-gecede-ihrac-5486429/

 

316 denizci daha ihraç olmuş. Bizde iyileşme-düzelme bekliyoruz. Böyle haberle gördükçe moralim bozuluyor.


677/Tarım.Orman/AdliYok/RED (Kurum Görüşü)/21. İdare

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

BUGÜN 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ

ÖNCELIKLE KHKLI ENGELLİLER OLMAK ÜZERE TÜM ENGELLILERİN GÜNÜ KUTLU OLSUN. 

2000 den fazla khklı engelli bulunmaktadır. Tez zamanda işlerine iade olmalarını temenni ediyorum.


695 sayılı  KHK, TSK Sivil personel kriter bilinmiyor, 2020 yılında KYOK,OHAL Komisyon Kararı: Kabul

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
akademili, 3 saat önce yazdı:

ZİHNİ ÇAKIR

FETÖ’nün ByLock tuzağıyla mağdur edildiği delillerle sabit olmasına karşın halen çözüm bekleyenleri isim isim yazdığım yazı serisinin arasında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çok tartışılan açıklamalarını konuyu yakından ilgilendirdiği için irdelemek kaçınılmaz oldu.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “15 Temmuz sonrası başlayan yargılamalarda beraat edenlerin neden devlet görevine dönemediğine” yönelik soruya, Anayasa’nın 70. Maddesini es geçip, "Elbette ki güvenmeyeceğim. Herkes devletin içine girmek zorunda mı?" diyerek cevap vermiş.

Aslına bakarsanız sorunun öznesi, FETÖ’nün mağduriyet tabanını genişletme stratejisine kurban edilmiş ancak yargılamalar sonucu mağduriyeti tescillenmiş olanlar… Yoksa bu ülkede kimse FETÖ mensubu olanların memuriyete dönmesi gibi bir talepte bulunmaz, bulunmuyor da. Esasen Bakan Soylu da bu gerçeğin farkında ama buna rağmen, Anayasa ile güvence altına alınmış bir hakkı tamamen keyfiyet içeren bir ifadeyle gasp ettiklerini itiraf ediyor.

Önce Soylu’nun “güven” merkezli itirazıyla başlayalım.

Soylu, ismi herhangi bir sebeple FETÖ ile anılmış olanlara “güven(e)meyeceklerinden” dem vuruyor. Onun bu bakış açısını destekleyen en çok örnek de Emniyet’teki ihraçlarda görülmüştü zaten. FETÖ’nün finans ayağından Ali Çelik başta olmak üzere örgütün üst düzey yöneticileriyle 17/25 Aralık öncesine de ait telefon irtibatı olanlar ihraç edilmiş ve bunlara dair yürütülen soruşturmalarla yargılamalarda bu “irtibatın”altı çizilmişti.

Peki madem “telefon görüşmesine dayalı” bu “irtibat”bu denli önemli bir kriter, buyurun alın elinize Rus elçi Karlov suikastı dava dosyasını.

Dosyaya, FETÖ’nün firari elebaşı Fetullah Gülen’in veliahtı olarak bilinen Şerif Ali Tekalan’ın binlerce görüşmesini içeren HTS kayıtları girmiş. Üstelik 2012 den başlayan bu kayıtlarda siyaset kurumu ve iktidar cenahının milat olarak kabul ettiği 17/25 Aralık 2013 sonrası da var. 2016’ya kadar yapılan görüşmelerle mesajlaşmalar tek tek yer alıyor.

O binlerce kayıttan en dikkat çekici olanlar ise 1 Aralık 2013 ve 31 Aralık 2014 tarihleri arasında.

Kimler yok ki…

Mayıs ayında VakıfBank Yönetim Kurulu Başkanlığına atanan eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, geçtiğimiz günlerde Prag Büyükelçiliğine atanan Egemen Bağış, AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, AK Parti İzmir eski Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eski Bakan Faruk Özak, AK Parti Ankara eski Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu eski Başkanı Ahmet İyimaya, YÖK Başkanı Yekta Saraç, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, eski Vali İbrahim Şahin, son Başbakan Binali Yıldırım’ın danışmanı Ömer Sertbaş…

Bu kişilerin teki için bile FETÖ yaftalamasından bulunmak haddim de değil hakkım da değil lakin kimse kusura bakmasın ama DEVLETİN GÜVEN HİSSİ kişiye göre değişmez, değişmemeli. Örgüt yöneticisi olduğu 15 Temmuz’dan sonra öğrenilmiş isimlerle 17/25 Aralık öncesine dayalı telefon irtibatları bile kişilere yönelik “güvensizlik” gerekçesi sayılırken, örgüt elebaşının veliahtı olduğunu sağır sultanın duyduğu biriyle telefon irtibatı olanların sırf nüfuzlu diye, sırf sizden diye “suçlamadan muaf tutulması” ne hukuka ne de vicdana sığar.

Kamu görevi sırasında, örgütle hiçbir irtibatı olmamasına rağmen ya Anayasa aykırı FİŞLEME listesiyle ya da örgütün kurgulanmış GİZLİ/AÇIK tanık beyanlarıyla kamudan ihraç edilip haklarındaki soruşturma ve davalardan aklanmış olanların kamuya dönüşüne itiraz için kullanılan “Herkes devletin içine girmek zorunda mı?" ifadesi de ayrı bir facia.

FETÖ ile hiçbir irtibatı olmamasına, bir kısmının geçmişi FETÖ ile mücadeleyle geçmesine ve dahi 15 Temmuz gecesi örgütün ihanetine canını siper ederek karşı koymasına karşın Emniyet’te her süreci kuşkularla dolu GARSON fişlemeleriyle ihraç edilenler başta olmak üzere haksız yere ihraç edilenlerin OHAL Komisyonundan red cevabı almalarının arka planı İçişleri Bakanı Soylu’nun bu ifadesinde saklı aslında.

Anayasa 70. Maddesindeki “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.

Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” ifadesiyle güvence altına alınan hak, tamamen keyfiyete dayalı bir anlayış tarafından üstelik FETÖ yaftası vurularak gasp ediliyor.

Öncelikle belirteyim ki; devlet kimsenin babasının çiftliği değil. Ayrıca FETÖ ile mücadele, kendi ajandasını dolaşıma sokmak isteyen yeni paralel yapılara alan açacak aparata dönüştürülüyorsa buna devletin bekasını düşünen, ortak kaygısı bu vatan olan herkes itiraz etmeli.

Evet kabul ediyorum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da dediği gibi; FETÖ -küresel sistemin kontrol ettiği ve devleti teslim almaya çalışan- bir istihbarat örgütüdür. Yargının, emniyetin, istihbaratın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, medyanın, üniversitelerin hatta örgütlü tüm teşkilatların içine giren, hayatın bütün alanlarını etkilemeye çalışan, kimini insanlık maskesiyle, kimini sivil toplum örgütü maskesiyle, kimini elindeki yargı veya devletin birtakım güçleri vasıtasıyla etki altına almaya çalışan bir yapıdır FETÖ. Bu nedenle bu yapıyla mücadelede zerre miskal esneklik gösterilmemeli, bu yapıya itaat etmiş, devlet hiyerarşisi yerine örgüt hiyerarşisini kabullenmiş kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Bununla birlikte; birilerinin bu mücadeleyi, yargıyı, emniyeti, istihbaratı, Türk Silahlı Kuvvetlerini, medyayı, üniversiteleri hatta örgütlü tüm teşkilatları ele geçirmeyi hedefleyen, hayatın bütün alanlarını etkilemeye çalışan “yeni paralel yapılara” alan açacak aparata dönüştürmesine de fırsat verilmemelidir.

Sırf bu sebepten de olsa; örgütle mücadele sürecinde, örgütün bir planı sonucu mağdur edilen ve emsal olarak gördüğüm bir kısmını yeni yazımda da isim isim yazmaya devam edeceğim TSK, emniyet ve sivil bürokrasideki binlerce vatansever kamu görevlisinin mağduriyeti bir an önce giderilmeli, kamu görevine dönmelerinin yolu açılmalıdır

Sonuna kadar haklisiniz ama su bir gercek onkar kandirildi bizler isimsiz ihbarlarla 2013 oncesi iddiakar olan duyum varsayimlarla yargilaniyoruz 


701

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Bu alışılmadık bekleme ya da bekletme durumunun 2. yargı paketi ile alakası olabilir mi? (ocakta kanunlaşması düşünülüyormuş-haber içeriklerinde)

Arkadaşlar ya biz duymuyoruz ya da gerçekten karar çıkmıyor. en azından @MSA 'ya yada facebook gruplarına üye olan

arkadaşlardan da yaklaşık 15 gündür 3-4 karar haricinde bir duyum gelmedi. 

Siz neye yoruyorsunuz..beyin fırtınası yapalım.


672.MEB..sendika..inceleme devam...

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Komisyon sayfası hata veriyor girilemiyor, sizlerde denermisiniz. 


672 KHK

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

komisyon sayfası hata veriyor ama kesin yine bir  çalışma vardır.zaten 2 haftadır doğru dürüst yükleme yok  tek tük yükleme ile on beş günü geçirdiler.hep palavere hep palavere.??


675 112 ambulans

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Nedense ben 1.yargı paketi, 2.yargı paketi, i.yargı paketleriyle çözülecek iş olduğunu düşünmüyorum, o nedenle yargı paketlerinden dolayı bekletildiğini de düşünmüyorum. Burada başka bir şey var. Benim yorumum: bazı değerli büyüklerimiz diyorlar ya "beraat/takipsizlik alsa da ben güvenmek zorunda değilim, o nedenle herkesiz iade etmek zorunda değilim", işte bu akıl tutulması zihniyetin eliyle kalan dosyalar "ne bulsak da ret versek, hiçbir şey olmamışsa bile kesin bir şeyler olmuştur çünkü" şeklindeki mantıktan hareket ederek bir bekletme/geciktirme haline tutuşmuş durumdalar. Hani bir de demiş ya birileri "kendisi kullanıcı olmasa bile kimlerle yatmış kalkmış, yemiş içmiş konuşmuş, ona da bakarız", "...20 tane kritere bakıyoruz...", vs. vs. Tüm bunlar bariz iade olacak olup ta birilerinin fişlemeleri dolayısıyla listelere giren kişilere yine bir şeyler yapıştırma derdinden kaynaklanıyor. 20 tane kriterden bugüne kadar 50 kere cevap almışsındır ve senin gözünde zaten bazılarına sahip olanlara direkt reddi verip geçiyorsun. O nedenle çoktan kime ne karar açıklayacağın belli olmuştur.

Bu işin bir tarafı. Benim asıl şüphelendiğim kısım, açıklanan karar sayılarının/iade ve ret sayılarının gerçek olup olmadığı. Çünkü iade/ret olanların (sizce 95 binde kaçının ismi bugüne kadar açıklanmıştır) ismi cismi belli olmadığı için dese ki "şu kadar açıkladık, bu kadar iade ettik", ancak Allah bilir.

Ben gerçekte komisyonun bugüne kadar;

-hangi khkdan/kurumdan kaç dosyaya bakıldığını

-kimlere iade/ret verdiğini isim ve sayılarla açıklamadan

açıklanan rakamlara güvenemiyorum.

Yoksa adli davası neticelenmiş ya da hiç açılmamış bir dosyaya ne karar verileceği o kadar açık ki...

Hem diyeceksin beraat takipsizlik alanlara öncelik vereceğim, hem de aylar/yıllar boyunca bu kişileri bekleteceksin. Allah aşkına bugüne kadar çoktan beraat/takipsizlik almış kişilerin bekletilmesinin mantığı başka ne olabilir ki...


679 - YÖK - Komisyon devam

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

Malum, rakamlarla da oynamaya aşık olan insanlar oldukları için, her şey olabilir.

Eğer komisyon derse ki "arkadaş ben bütün dosyaları inceledim", ama sonrasında da halen daha açıklanmayı bekleyenler çıkarsa, hiç şaşırmam...


679 - YÖK - Komisyon devam

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş

"Adli sicili temiz fetöcü" sözü ilkokul çocuğunun ağzından çıksa "evladım sende zeka geriliği mi var yoksa, Allah muhafaza" diye ebeveynlerini bayağı bir endişelendirir. Şu ülkede 80 milyon adam var, şu saçmalık gündem bile olmuyor. Yanarım yanarım ona yanarım.

Yine de bu yeni ortaya attıkları "Aklanmış olabilir ama fetöcü olduklarını biliyoruz" söylemi khklılar için çürütmesi daha kolay birşeydir. Bütün saçma inatlarına rağmen böyle. Tabii khklı masumlar da kendilerini savunmayı artık öğrenmeliler. Bir kısmımız en başından beri biliyordu, ama büyük bir kısmımız kaderine boyun eğdi. Toplumdan dışlanmaktan korktu ve sustu. Sustukça da daha çok dışlandı.

Bakın hayat mücadeledir ve sadece twitterdan da ibaret değildir. Masumlar için atılan twitlerin önemini küçümsüyor değilim, elbet twitterda da, maillerde de hatta facebookta da haklılığımızı haykıracağız. Ama bir o kadar önemli olan khklılar sosyalleşmeli, kendilerini insanlara tanıtmalı, masum olduklarını ve buna rağmen başına geleni gizlememeli.

Bakın ekşi sözlükte olsun, günlük hayatta tanıştığım insanlarda olsun şunu çok duydum: "Çevremde hiç khklı mağdur yok, demek ki yapılan işlemler hep doğruymuş". Malesef milletimizin zeka ve eğitim ortalamasını yüzümüze vuran bu sözler, biz var olduğumuzu göstermedikçe, muktedirlerin toptancı-genellemeci-hukuk dışı yaklaşımlarından doğan mağduriyetleri anlatmadıkça söylenmeye devam edecek.

Hak yemek istemem. Birçoğumuz bu uğurda büyük bir mücadele sarf etti zaten. Ama istisnasız bütün mağdurlar bu çabayı göstermelidir. Mesele benim için sadece işime dönmek de değildir. Ben bu ülkenin öz evladıyım, 2 tane büyük büyük dedem Çanakkale'de şehit düşmüştür. Hayatım boyunca ülkemi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak uğruna canımı dişime takıp çalıştım durdum. Fetönün de uzağından bile geçmedim. Ben onurumu itibarımı geri kazanmayı işe dönmenin de ötesinde önemsiyorum.

Masumların haklarının ve itibarlarının iade edilmesi, en az fetöyle mücadele kadar önemlidir. Hatta bu mücadelenin sonuca ulaşması için de hayati öneme sahiptir. Bu kadar net.

Sadece devletin kendi kendine bu hataları düzeltmesini beklememenizi tavsiye ederim. O, bu hatalardan ölümüne nemalanan yöneticiler ile dolu. Asıl milletin akıllı ve vicdanlı kesimlerinde uyanış yaratmaya çalışmak gerekiyor.

Bütün mağdur ve masum dostlara iyi günler ve mücadelelerinde başarılar dilerim.


TÜBİTAK'tan ihraç. KHK bursuyla PHD. Kesinleşmiş beraat

 

İletiyi paylaş


İleti bağlantısı
Sosyal Ağlarda Paylaş
Konuk
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.



  • İletiler

    • dostlar cidden olanağı olan yurtdışı da düşünsün. yıllardır söyledik. şahsen iade olunca da geri dönmeyi düşünmüyorum. 
    • KHK'lıların çoğunluğu bu ülkenin en dürüst, akıllı ve çalışkan kişileridir.. memur olarak doğmadık, hatta memurluk kendi adıma hiç girmemem gereken bir alandı, vasat kişilerle muhatap ola ola, beni de ortalama düşünen, risk alamayan biri yaptı... halbuki dışarıda da yapabileceğimiz birçok iş ve alan var... zaten piyasada düzgün iş yapan adam yok... eğer ilgilendiğimiz alanda gayret gösterirsek,  dürüst ve düzgün çalışırsak, eski işimize gerek kalmayacak ve ayakta durabilecek kadar kazanabileceğimize inanıyorum...
    • Daha önce de yazdım, beklentiye girmek en büyük hayalkırıklıklarının ve depresyonun temel sebebidir... KHK'lılara yapılan muamele bu ülkede kimseye yapılmamıştır, yanımızda birkaç kişi ve Allah dışında kimse yok, bizi bizden başka anlayan da o yok... toplum bizi sanki tamamen unutmuş gibi, bir anda sanki görünmez olduk (buna benzer bir bölüm Black Mirrorda vardı, suçlu kişi kimse tarafından görünmez hale geliyordu)... bu sürecin birgün biteceğini elbet biliyorum ama o zamana kadar akıl ve beden sağlığını korumak için hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp, kendimize yeni bir hayat kurmaktan başka yolumuz yok... birgün inşallah iade olduğumuzda da, zaten kolaylıkla yeni sürece adapte olunur... lütfen artık beklentiye girip, yaranıza daha fazla tuz basmayın, bırakın yara kabuk bağlasın... birşeylerle meşgul olmak (tercihen toprakla), zihni en iyi rehabilite yoludur...
    • Yazıp yazıp siliyorum sayın Aylin. Forumda 5. senemdeyim. 8 yıldır dünyanın en saçma en alakasız en akılsızca iftirasıyla uğraşıp duruyoruz hepimiz. Şurada senelerdir geçecek diye insanlara moral vermeye çalışıyorum. Beni şarlatan ilan etseniz haklısınız ne diyim. geçecek ama daha yılları var bu işin. Oyalanacak şeyler bulmaya çalışın. Yıllarınız gençliğiniz geri gelmeyecek dostlar.
    • @Karagöz "Dehumanize" kavramı anlamlı...Ruhumda bıraktığı hasar, Nietzsche'nin tanrı'nın öldüğünü ifade ettiği deli adamın hikayesindeki deli karakterinin "sonsuz bir hiç gibi başıboş dolaşıyorum" sözünün vücut bulmuş haliyim😔Başardılar!!! 
×
×
  • Yeni Oluştur...